• ızleyen herkesin aklina baska sekilde yatan bir kurguya ve sona sahip psikolojik-gerilim filmi.

    --- spoiler ---

    herkes icin farkli bir sonuc cikabilir ancak kimisi daha baskin gelebilir. aslinda ortada boyle bir film olunca suphesiz izleyici de en ince ayrintilari da dikkate almak zorunda kaliyor ve irdeledikce ayrintilarda boguluyor. her biri raylari boğum noktasinda değiştirir gibi kirilma noktalarinin tespitine girisiyor. ve yaziya dokmeye kalksa sayfalarca yazilir bunun hakkinda. o yuzden bir alternatif olarak filmi her izleyisinizde farkli bir olasiligi benimseyip oyle izleyin. nacizane benim icin baskin gelen kurgu filmin son diyalogunda bahsi gecerek ortaya cikiyor. yani adamimiz canavar olarak yasamak mi yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi diye sorarken, canavar olarak yasadigi kisiligin andrew, iyi bir insan olarak yasadigi kisiligin teddy oldugunu kabul ediyor ve teddy olarak ölmeyi tercih ediyor. ama chuck in sarfettigi iki söz; teddy diye seslenişi ve cevap alamayisi ve ikincisi 'bizler zeki insanlariz' demesi yine bir soru isareti.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    leonardo abimizin çocukların cesetlerini gölde bulduğu sahnedeki oyunculuğu dehşet olan film. yani insan kendini oraya koyuyor ''allahım ben olsam ne yapardım'' diye düşünüyor. düşündürtüyor. hele o kızı yaşatmaya çalışması falan, cidden çok fena. gerçekten yaşamış gibi oynamış. büyük oyuncusun leo.

    --- spoiler ---
  • gerilim müzikleriyle bana 1960'larda çekildiğini hissettiren film.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmin tekniği, oyunculuk hakkında fazla konuşmayacağım. sadece şunu söyleyeyim, di caprio bu oyunculukla da oscar alamamışsa sittin sene alamaz artık.

    gelelim esas oğlana. adam deli miydi değil miydi? her şeyden önce ben abimizin teddy olduğuna kanaat getirdim. bir kere o ilk gemi sahnesinde çok net bir mesaj var: ben buraya karımı yakan ibneyi bulmak için geldim. filmde geçen diyaloglarda da bu görülüyor. bunun yanında ikinci bir ipucu olarak da noyce'la yani kominist, c koğuşunda kalan deliyle önceden öğrendiği bilgiler ve yine c koğuşundaki diyalog önemli bir ayrıntı. bana kalırsa mevzu şu, dediğim gibi teddy karısını yakan ibnenin buraya geldiğini düşünüyor ve gelmeden önce noyce ile olan diyalogunda da bu adada sadece delilerin kaldığı bir akıl hastesinden fazlası olduğunu öğreniyor. yani burada karısını yakan adamı bulmanın yanında kendisine ikinci bir amacı edindiği öğreniliyor: bu adada neler olduğunu öğrenmek. zaten teddy'nin geçmişte yaşadıkları, nazilerle olan savaşı vs. göz önüne alındığında insanlar üzerinde işkencevari deneyler yapan insanlardan nefret ettiği anlaşılıyor.
    filmde yan karakterlerin verdiği ipucular konusunda ise değinmemiz gereken iki kişi var elimizde: mağarada yaşayan doktor ve noyce. noyce, bazı şeyleri çözmüş bir adam. teddy'e ortağını önceden tanımıyordun di mi? feribotla gitmek istediğinde gidemedin di mi? benzeri sorular yöneltip aslında amacın onu ele geçirmek olduğunu söylüyor. burada biraz aşmış olacağım belki ama fırtınanın verilen ilaçlardan sonra çıktığı göz önüne alınırsa, belki de aslında fırtına hiç olmadı ve aslında bizim fırtına olarak gördüğümüz şey sadece teddy'e verilen ilaçlarla sağlanan bir aldatmacaydı. ( burada göz kırpma ifadesi yapmamak için kendimi zor tutuyorum.) mağaradaki kadın ise, onların verdiği ilaçları içmedin di mi? bari verdikleri sigarayı yakmasaydın diyor. zaten olay akışında da teddy'nin kötü rüyalar ve karısının halisülasyonlarını görmesi aldığı asprinlerden(!) sonra başlıyor.

    tüm bunlardan yola çıkarak benim vardığım sonuç şudur: teddy karısının katilini bulmak ve kendi tabiriyle ona iki çift laf etmek istiyor.* ayrıca noyce'den duyduğu bilgilere göre de burada insanın beynini sikiyorlar afedersin. teddy de bu insanlık ayıbını da çaktırmadan rapor edip aklınca buradaki delileri daha insani şartlarda tedavi görebilecekleri bir yere götürmek istiyor. ancak noyce kardeşimizin de c koğuşunda ifade ettiği üzere teddy oyun oynamak isterken aslında kendisinin bir oyunun içinde yer aldığını fark etmiyor. aslında kimse kaybolmadı, etmedi. teddy'i kendi rızasıyla adaya sürüklemek için tasarlanmıştı her şey. çünkü gerçekten teddy çok zeki bir insan ve doktorlar bu adamın beynine gerçek hayatının tam aksine 3 çocuğu olduğu ve karısının yanarak değil teddy'nin silahından çıkan kurşunlarla öldüğü fikirlerini yerleştirebilirlerse insan beynini kontrol altına alma konusunda birçok şeyi aşabileceklerini düşünüyor. bana kalırsa aslında ben senin ortağın değil doktorunum ayağı yapan adam da ne doktor ne de teddy'nin ortağı değildi. belki de sadece devletin teddy'nin yanına çaktırmadan yerleştirdiği bir adamdı. ayrıca o deniz fenerinde kesinlikle beyin ameliyatı olduğundan herkes hemfikir sanırım. peki bu doktorlar o deniz fenerini ameliyathaneden iki dakkada ofise çeviriyor da teddy'i delirtmek için böyle bir tezgahı mı kurmuyorlar diyerek sözlerimi noktalıyor ve topu ateistlere bırakıp açıklama bekliyorum.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    filmi izlemediyseniz, ya da kitabı okumadıysanız lütfen yazdıklarımı okumayın....

    lütfen dedim bak.

    karakterin asıl isminin teddy mi, andrew mi olduğu hakkında tartışmaya gerek yok.

    adamımızın adı andrew laeddis. kendisi bir u.s. marshal'ı. savaşta bir çok insan öldürmüş ve bunların baya etkisinde kalmış. bu savaş ortamı, karısı dolores'i de ister istemez etkilemiş. kadın aşırı paranoyak. zamanında evin içindeki hayaletleri kovalamak için evi ateşe verimiş. ama andrew, karısının bu durumunu hiçbir zaman kabul etmemiş. doktor yardımı almamış. iyi gelir belki diye bir göl evine taşınmışlar. kadını rahatlatıcı bir takım ilaçlar bulmuş. kadının kız kardeşleri ziyaretlerine falan gelmiş. böyle idare etmişler. fakat kadında herhangi bir düzelme olmamış. çocukları da annelerinden korkar hale gelmiş. hatta bundan babalarına bahsediyorlar (kitapta) ama babaları ciddiye almıyor pek.

    her neyse, sonra, andrew görev gereği bir süre evden uzan kalmak zorunda kalıyor. geri döndüğünde, dolores'i sırılsıklam biçimde karşısında buluyor. dolores'ten saklamayı unuttuğu yedek ilaç kutusunun çoktan dolores tarafından bulunup, bitirildiğini farkediyor. sonra gölün yüzeyinde yüzen ağaç kütüğüne benzeyen ama ağaç kütüğü olmadığını bildiği, çocuklarının cansız bedenlerini farkediyor. buna dayanamayıp, dolores'i de bu azaptan kurtarmak için, onu öldürüyor.

    aslında, andrew'ün shutter island'daki akıl hastanesine yollanma hikayesi bu. film, (ya da kitap) andrew akıl hastanesine geldikten 2 sene sonra başlıyor. andrew yaşadıklarının ağırlığını taşıyamadığı için, kendisine alternatif bir gerçeklik yaratmış. kendisini, yarattığı bu hikayenin gerçekliğine inandırmış. zaten, iki yıldır da shutter island'da bu hikayeyi oynamakta. bütün hastane çalışanları, doktorlar, korumalar bunun farkında.

    dr. cawley, andrew gibi hastaların lobotomi ile robotlaştırılmasındansa, gerçekle yüzleştirilerek tedavi edilebileceklerini düşünüyor. bu uğurda savaşıyor. cawley'in ajandasında, hikayenin geçtiği dört günün üzerinin siyah bant çekilmiş olması aslında bütün bu hikayede geçenlerin bir oyun olduğunun sinyallerini veriyor. adam resmen kendi programını ve emrindeki herkesin programını, sadece andrew'ün tedavisi için gerekli atmosferi yaratmak için ayırmış. amacı ise, bu gibi hastaların onları dinleyerek, onlarla konuşarak, onları gerçekle yüzleştirerek tedavi edilebileceğini dr. naehring'e gösterebilmek.

    gerçekle yüzleştirmenin bir adımı olarak, andrew'ün, hastaneye giriş formunu alıp okumasını istiyorlar. chuck bu formu teddy'e okutmaya çalışıyor ama farkettiyseniz, teddy(yani andrew) bunu sürekli erteliyor. sonunda ummadıkları bir şey oluyor ve, bu kağıdı rüzgar alıp uçuruyor. kitapta bu olaydan daha detaylıca bahsediyorlar. hatta andrew sonra uçurumdan aşağı inerken bu kağıdı buluyor. ama yine son ana kadar okumuyor.

    neyse, sonra lighthouse'ta herşey açıklığa kavuşyor. chuck'ın dr. sheanan olduğu anlaşılıyor. ve sonra, sheanan'ın pürüzsüz elleri, belindeki silahı çıkarırken yaşadığı sıkıntı vs. anlam kazanıyor.

    hikedeki tek soru işareti, hikayenin sonu olabilir... andrew acaba bilerek mi ölüme gitti, yoksa bir gecede tedavisinde gerileme mi yaşandı.

    cawley, andrew'ün tedavisinde geldikleri son noktaya, yani asıl kimliğini, karısının ve çocuklarının kimliklerini kabul ettiği noktaya, en son 9 ay önce gelmiş olduklarını, fakat o zaman andrew'ün bir anda büyük bir gerileme gösterip, eski haline döndüğünden bahsediyor. aynı gerileme, pekala tekrar yaşanmış olabilir.

    fakat kitapta, andrew'ün o sabahki hali ve duyguları anlatılırken, içtiği sigaranın bile hiç bu kadar zevk vermediğinden falan bahsedilmesi, andrew'ün etrafındaki insanlarla ilişkisindeki farklılık, andrew'ün zihnindeki duruluk bence aslında herşeyin farkında olduğunu gösteriyor, yani bence ölüme bile bile gidiyor.

    filmin sonunda geçen, "is it better to live like a monster or die a good man ?" cümlesinin kitapta olmadığını da belirtmek isterim. sanırım bunu filmin sonunu daha etkileyici yapmak için koymuşlar.

    kitapta ayrıca teddy'nin (yani andrew'ün) bulduğu, filmde geçmeyen bir kod var ki, çözüldüğünde açık açık "teddy ve andrew aynı kişiler" diyor. andrew bu kodu çözmeyi de, giriş formunu okumayı ertelediği gibi, erteliyor. kod çözüldüğünde yazan şey ise şu:

    "you are him"
    --- spoiler ---
  • kimse yazmamış galiba şöyle bir söz geçer;

    --- spoiler ---

    "bir kez deli ilan edildikten sonra yaptığınız her itiraz 'inkâr' olur ve sadece deliliğinizi doğrular"
    --- spoiler ---

    hayır arada lazım oluyor arıyorum bulamıyorum bir daha lazım olduğunda bakmam gereken yeri biliyorum.

    bu arada efsane leonardo filmlerinden.
  • leonardo di caprio'ya bu filmde oscar getirmediyse daha da beklemesin. sacha baron cohen denen herifin altın küre alabildiği bir ülkeden bahsediyoruz nihayetinde. her neyse; leonardo'nun yine oscar alamadığını görünce aklıma geldi shutter island ve ekşiciler ne demiş bi' bakayım dedim. piiii! bakmaz olaydım. bir sürü beyin fırtınaları, fikir yürütmeler ve çoğu filmle alakasız yorumlar. amme hizmeti yapmak için filmden
    -kronolojisine bağlı kalarak- bazı detaylar vereceğim.

    --- spoiler ---

    öncelikle her şey açık ve net, yaşananların tamamı doktor tarafından daha önceden kurgulanmış bir deney:

    1.filmin başında teddy'nin suyla bir sorunu anlayabiliyoruz. ''ı just can not stand on water''-suya katlanamıyorum- diyor. öehh artık. daha ne desin?

    2.karısının hediye ettiği o bok gibi kravattan bahsetmek istemiyorum bu arada. ne güzel yaktı ama, çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu.

    3.ted ve chuck adaya gelir gelmez güvenliklerde deneyin gerginliği var. silahlarına yapışıyor herifler. ne de olsa adanın en tehlikeli, en eğitimli suçlusu geldi.

    4.hastaneye girerken elektrikli telleri hatırlıyor aslında. ama nerede gördüğü üzerinde durmuyor hiç. bu bize ted'in daha önce orada olduğunda dair bir ipucuydu aslında.

    5.o kadar çok detay var ki; c koğuşuna yalnız giremezsiniz diyor güvenlik şefi. hatta yazılı izin almanız lazım diyor ki sonra telefonun asla çalışmamasından! mesela, bu iznin de asla alınamayacağını anlıyoruz. yalnız girememesinin sebebi; c koğuşuna kontrollü bir şekilde sokmak istemeleri. çünkü oradaki mahkumları, özellikle noyce ve orayı biliyor, tanıyor.

    6.yine aynı şekilde silahları ellerinden alınıyor. alınmasa ve ola ki o oyuncak silahı kullanmaya kalksa deney bitebilir.

    7.bir sürü detay var hangi birini anlatayım? kadının kaçtığı odaya girdiklerinde iki çift erkek ayakkabısı var. bu oda o kadına ait değil. bu arada doktor delilik seçim değildir diyor ama ted her şeyi hatırladıktan sonra o seçimi yapıyor.

    8.peki ya kadını arama çalışmaları denen, güvenlikçilerin pineklediği ortama ne demeli? kayıp kadın falan yok, takılıyorlar garibanlar rol icabı.

    9.ayrıca o sorguda, çalışanlar bizim dedektifle epey taşak geçiyorlar.

    10.ilk doktor sheehan cümlesinde kamera chuck'a döner. -hatta içinde her sheehan cümleden kamera chuck'a döner.- muhteşem oyunculuk; chuck tamam amk çaktırmayın havasında. bu arada ted nasıl anlamadı bilmiyorum ama feribot bunları bırakır bırakmaz kaçtı zaten, giden birisi olsa görürdü. buradan anlıyoruz ki ted'in mesleği olan dedektifliği bok gibiymiş.

    11.alman doktordan sheehan'ın çalışmalarını istiyor bir de utanmadan. hacım adamın birinci hastası sensin, nasıl versinler o çalışmaları sana?

    12.karısını ilk gördüğünde pencereden görünen manzara aslında yaşadığı göl evi.

    13.yine aynı şekilde karısını ilk gördüğü sahnede, önce kendi senaryosunu yani kül olan karısını görüyor; sonra unutmak istediği su ve kanı.

    14.sahte rachel bulunduktan sonra ted'in etkileneceği bir oyun oynuyor ve en son soruyor. ''who are you'' burası ted için kırılma anı diyebiliriz. gölü, çocukları, evi hatırlıyor ama yanlış kadınla, niye derseniz telkin derim.

    15.bazı şeyleri hatırlaması artık c koğuşuna geçebilmesi anlamına da geliyor.

    16.ve erken final. noyce itiraf eder. ''sen bir deney faresisin ve her şey kurgu.'' ve noyce'un senin yüzünden burdayım demesi bu kurgu için c koğuşuna alınması muhtemelen.

    17.farenin çok belirgin bir halüsinasyon nesnesi olduğunu herkes bilir sanırım. özellikle alkoliklerin beyaz fare görmesi mesela.

    18.doktorla kolkola giren kadın, kocasını baltayla öldürdüğünü iddia eden kadın. hemşirenin yüzünü parçaladığını söyleyen adam da orada. aslında o hasta dedikleri kişiler çalışanlar, muhtemelen de doktorlar.

    19.doktor deniz fenerinde ''why are you all wet, baby?'' diyor. hatırla artık amk der gibi.

    --- spoiler ---
  • minumum 2 kere izlenmesi gereken muhteşem film. filmin sonunu öğrendikten sonra filmi ikinci kez o gözle izlemekte en az ilki kadar keyif veriyor.
  • --- spoiler ---

    herkes olayı çözmüş, tamam da mağaradaki kadından kimse bahsetmiyor?
    doktorun kurguladığı oyun içinde olmadığı kesin, o da dahilse (bkz: oha)...
    --- spoiler ---
    nihayetinde güzel film...
    bir kitap, film veya müzik sizi düşünmeye sevk ediyorsa iyidir, mal mal dolaşmaktan iyidir yani...
  • --- spoiler ---

    aslına bakılırsa filmle ilgili neyi görmek istiyorsanız size o doneleri sağlayan film. yani leo'yu teddy olarak görmek istiyor, onun kasıtlı olarak delirtilmek istendiğini düşünüyorsanız filmde bunla ilgili ipuçları yakalayabilirsiniz. örneğin teddy'nin daha feribottayken sigara ile zehirlenmeye başlaması gibi. ancak leo'nun andrew olduğuna inanmak istiyorsanız yine filmde çokça ipucu yakalayabilirsiniz. örneğin leo'nun rachel'in hikayesini dinlerken tuhaflaşması, kocası hakkında sorular sorması, partnerinin hastalarla göz teması gibi. her ne olursa olsun iki varsayımda da benim açıklayamadığım şey deniz fenerine yakın mağarada ortaya çıkan sözde gerçek rachel'in konumu. işte onu iki yolla da açıklayamadım. açıklayan varsa yeşillendirsin.

    --- spoiler ---
  • aşağıdaki satırlar ağır spoiler içerebilir , okumak veya okumamak tamamen okuyanın tasarrufundadır . baştan belirtelimsorun olmasın...!
    koskoca martin skorsese bu uzun mu uzun filmi bir hiç uğruna neden seyrettiriyor bize?
    adam delirmiş ... eee? delirince hayal görmüş....eeee?
    eeeee si : biz de bunun filmini çektik...!
    e iyi ettin...
    baştan bileydim hayatta bu filme gitmezdim yeminle bakınız.
    neyseki önceden torrent den indirip seyretmişliğim vardı.
hesabın var mı? giriş yap