• arkadaş yemin ediyorum çözemedim. yani çözdüm de tam olarak çözemedim. öyle sanıyorum ki türk askerinin nezdinde, vatani vazifesini yerine getiren yiğidoların gözünde sibel can'ın çok başka bir yeri var. ülkemizi bölmek isteyen dış mihraklar bu gerçeği hiç öğrenmesinler istiyorum. zira allah muhafaza ülke televizyonları üzerinden eş zamanlı olarak sibel can kliplerini yayınlamaya başlasalar, bizi rahatlıkla işgal edebilirler.

    - devrem, kule 18'den alarm verildi. sızma var.

    - dur devrem dur... etli etli çok güzel...

    işte bu örnekte de gördük. vaziyet gayet açık, gayet net: sibel can, o eşşiz zarafeti ve çekiciliğiyle askerlerimizi etkiliyor. sibel can'ın şaşırtıcı hipnotik etkisi genelde askerlerimizin onu bir yemek olarak görmesiyle kendisini gösteriyor gibi. yukarda sibel can klibi izleyen askerin "etli etli" ifadesinde bunu gördük zaten.

    yıllar geçiyor, sibel can'ın asker dostlar üzerindeki etkisi geçmiyor. acayip bir etki bu. mahallenizin sizden 10 yaş büyük bakkalı da askerdeyken sibel can'dan etkileniyordu, siz de etkileniyorsunuz. çok ilginç... aslında değil lan... askerde zaten her şey insana ilginç geliyor. ben bir gün banyodan (a.k.a er hamamı) çıkmıştım, tam dalin`` marka üzerinde sarı civciv olan kulak çöpüme yöneleceğim. beş tane uzun dönem arkadaş gelip kulak çöpü üzerindeki civcivi sevmeye başladılar. "aynı gerçek civciv la", "gofi abi üç tane de bana ver", "aynı gerçek civciv" diye bir muhabbet başlattılar, don gömlek halimde beni esir aldılar dostlarım. hayır kovsan kovamıyorsun... niye böyle bir şey yaptılar, bu muhabbetin anlamı neydi, dalin kulak çöpü kutusu üstündeki civcivde onları çeken ne vardı hala anlayamıyorum. tam bir travma hali.

    travma deyince aklıma geldi dostlarım. bir gün askerde bir görev için komutanın şöförüyle bir yere gidiyoruz. çocuğun adı cemil. neyse uzatmayayım bu cemil aracı sapa bir yere çekip durdu. dedim "hayırdır?". dedi "gofi, in bi' bak, arabanın altını vurdum herhalde". "olur" dememle inmem bir oldu. fakat arabanın altında bir şey yok. "yok arabanın altında bir şey cemil" dedim. bu da direksiyonun başında oturuyor böyle. dedi ki "şu el feneriyle bak bi' de". kafamı arabanın ön kapı camından içeri sokup, el fenerini almak için vites koluna doğru bir hamle edeyim derken cemil aniden kafamı arabanın camına sıkıştırdı. evet kafam arabanın camına sıkışmıştı. kurtulamıyordum. "cemil yapma, yapma cemil" dememe kalmadı. cemil arabadan inip... neyse dostlar fena oluyorum anlatamayacağım. allah razı olsun, o iki uzman çavuş yetişmese iffet'teki müjde ar olacaktım resmen. yemin ediyorum şimdi bile sinirim bozuldu.

    işte konunun özü: asker adama seksi gelmeyen üç şey yaz gofi, deseniz inanın tıkanır kalırım dostlarım. her şey seksi bulunabiliyor, her şeyden etkilenilebiliyor askerde ama sibel can'ın özel bir yeri var kesinlikle. sibel can bunu biliyor mu emin değilim. ama bazen özellikle sahne performansı esnasında benim "sibel can dönergeci" adını verdiğim, kollarını iki yana açıp kendi etrafında 360 derecelik dönüş gerçekleştirmesi hareketinin askerlerimize verilen gizli bir mesaj olduğunu düşünüyorum. "ben de sizleri seviyorum" gibilerinden... sanırım benim psikolojim bozuldu. iyisi mi böbreğimi satıp ekşi sözlük 11 yaşında zirvesine gideyim.
  • aslında sadece askerler üzerindeki bi hipnotik etki değil bu. askerler birarada ve aynı renk yaşadıkları için etki onları gözlemlerken daha belirginleşiyor olabilir ama ilüzyondur o. olmaya bilir de ama güzel oldu sanki. uydu yani oraya o. tespiti ilerletti. şık durdu.

    sibel can a gelince. o nun türkiye erkek halkı üzerinde genel bir hiptonik etki bıraktığını düşünüyorum ben. kollarını ve kalçalarını sallarken aynı anda aşağı yukarı deviniminin bir tür hipnoza soktuğu söylenebilir. iddia bayi, altılı ganyan bayi, kahve gibi yerlere gidin bakın televizyon ekranına en çok ilgiyi sibel çeker. onun vücut hatları, ten rengi falan bizim dünyaya kafa tutan kadın beğenimize çok uygundur. kadın başlı başlına etki yani. bir de demin dediğim hareketlerle birlikte düşününce olay aydınlanıyor. ampul gibi oluyorsun. ben bir tek bizdeki tespit yapma hastalığına akıl sır erdiremiyorum. kendimde de var oradan şey ediyorum onu. dünya genelinde yapılmış tespitten ya da tespit yapıyor olmaktan bizim kadar haz duyan başka bir halk var mı bilmiyorum. ama şimdi bununla ilgili uzun uzun yazmaya kalksam tespit yapma hastalığı üzerine tespit yapmış olacağım için hiç bulaşmıyorum. soğuk bir yandan, gündelik yaşamın paradoksları bir yandan. zorlanıyor insan.
  • vaziyetin neden böyle olduğunun açıklaması bence kırk yıllık stokla çalışan askeri malzeme üreticilerinde. bu malzemeleri satan dükkanlardan birine gidin; şafak defteri, kartpostal, boyama kitabı (gülme, var) gibi birşeyler isteyin, sayfaları şöyle bir kurcalayın. en popüler iki temanın sibel can ve kobra olduğunu göreceksiniz. (saçları kobra olmuş roketatar yutmuş hatun motifleri gibi gerçeküstü öğeler de var) şimdi napsın bu gariban asker? yok ki başka yolu, malzeme bu. kobrayla mı hipnotize olsun?
  • tuba ekinci'nin bütün çabalarını, sert ve ritmik kas hareketlerini boşa çıkaran etkidir bu.
    oh evet bebeğim, büyücü olunmaz büyücü doğulur.

    (bkz: dragon blood)
    (bkz: sorceress)
  • (bkz: akıllı hans)
hesabın var mı? giriş yap