• maaş...
  • uyusturucu gibi birseydir. yoklugunda, aniden birakildiginda krize yolacabilir. turkiye gibi cari islemlerinde net doviz kaybi olan bir ulkenin parasinin bu esnada deger kazanabilmesini saglar, dalgali kur falan hikayedir. gun gelir kizisip `eh faizinize de doyum olmuyor ama biz artik kalkalim` derse, olanlar olur. ardindan bankaci televole uzmanlarinin, efendim basbakan cumhurbaskaninin kafasina cin ali serisi atti, istikrar sevgi saygi ekonomik rasyonalite bik bik bik... seklinde otmelerine sebep oldugu gozlemlenmistir.

    (bkz: cold turkey)
  • kisa vadeli, yatirim degil kar amaci guden, sisteme girmesiyle cikmasi bir olan paradir..ufak bir ornekle ele alalim...

    mesela devletin yillik turk lirasi uzerinden borc faizinin, yani yillik bonolarin yuzde 60 faiz getirdigini dusunelim. bu arada dolar da serbest kurda olmasin, yillik artisi, atiyorum yuzde 20 ile sinirlandirilmis olsun. burada amac dolari kontrol ederek turk lirasina odenen faizi kademeli olarak asagi cekmek. yani prensip olarak 2001 krizi doneminden bahsediyorum.

    bakalim buradaki kar firsatlarina. yurtdisindan gidiyorum yillik cok dusuk, yuzde 5'lik bir faizle dolar borclaniyorum. yani, gidiyorum 100 dolar borc aliyorum ve bir sene sonra bunu 105 dolar olarak odeyecegim. bu 100 dolari turk lirasina ceviriyorum. oldu elimde 100*1.000.000 = 100.000.000* turk lirasi. bu yuz milyonla hazine bonosu aliyorum.

    sene sonunda elime 100.000.000*1.6 = 160.000.000* turk lirasi, yani yuz milyon carpi yuzde 60 faiz geciyor. dolar bu sirada cok fazla artmadi, tahmin ettigimiz gibi yuzde 20 artarak 1.000.000*1.20 = 1.200.000 liraya yukseldi. sonucta elimizde simdi 160 milyon turk lirasi var, bunun yaninda ise 105 dolar borcumuz var hala. elimizdeki 160 milyonla o gunku kurdan dolar aliyoruz, yani 160.000.000 / 1.200.000 = 133 dolarimiz oluyor. borcumuz olan 105 dolari odedigimizde 133-105 = 28 dolar kar elde ediyoruz.

    ozetlersek:
    -hicbir yatirim yapmadik.
    -5% faizle $100 borc aldik, yil sonunda $105 borcumuzu odeyecegiz.
    -cebimizdeki $100 ile 1.000.000 liralik kurdan 100.000.000 tl'miz oluyor.
    -bu para bir yil sonra 60%tan 160.000.000 tl oluyor.
    -yil sonunda kur 1.200.000 tl/$'a yukselmis. yani elimizdeki tl 160 milyon ile $133 aliyoruz.
    -borcumuz olan $105'i odedikten sonra elimize $28 dolar kar kaliyor ki bu da dolar bazinda 28% kar demek.

    yatirimcilara giden bu karin kaynagi devletin kasasidir.

    sicak para kurdaki degisime karsi cok hassas olup her zaman tetikte beklemeyi gerektirir.

    tabii ki burada vergiler, islem ucretleri, enflasyon gibi faktorler de var. ancak temel olarak 2000'li yillarin basinda yasanan durum buydu. yatirimcilar yurtdisindan az faizle borclanip turk lirasina donerek sifir masrafla dolar bazinda inanilmaz karlar elde ediyorlardi. hala da durum bu kadar olmasa da surmekte. burada onemli olan nokta sicak para ile ornekteki gibi bir yil uzerinden 100 dolarlarla degil bir gece ya da birkac gun icin milyonlarca dolarla islem yapildigidir. eger ki dolar kuru serbest olursa, her zaman dolarin sene sonunda ornegimizdeki gibi 1.200.000 tl olmak yerine, cok daha yuksek olup da elimizdeki 160 milyon tl ile 90 dolar bile alamayip borcumuzu odeyememe durumu olabilir. 2001 krizinde bircok bankanin batmasinin nedeni de o zamanlarda bu kari elde etmek icin dolar uzerinden borclanarak, yuksek oranlarda acik pozisyon birakarak, daha sonra kurun bir anda firlamasiyla o borclari odeyememeleridir.
  • kadıköy'de beşiktaş vapur iskelesi önünde közde mısır satan adamın para üstü olarak verdiği şeydir. tezgahın üstünde ateşin yanında biriktirilen paraların para üstü olarak alınıp cebe konması da sıcak para girişine örnek olarak gösterilebilir.
  • an itibariyle 58 milyar dolar civarında olduğu söylenen el şeyi.
  • bildiğin orospu: nerede kazanç/risk oranı yüksekse, oraya gider. gün itibariyle 64 milyar dolar seviyesinde olduğu en yetkili ağızlardan söyleniyor: http://img153.imagevenue.com/…image=30015_zaman.jpg

    şimdilerde aba altından sopa gösterme unsuru olarak kullanılıyor: "64 milyar dolar sıcak paramız var, herkes lafına dikkat etsin."

    neymiş? içeride siyasi gerginlik olmasınmış ki, sıcak para kaçmasınmış. aman türkiye'nin avrupa birliği perspektifine halel gelmesinmiş ki, sıcak para kaçmasınmış, ekonomik istikrar bozulmasınmış. sürekli olarak pompalanan fikir bu: "aman haa, elini kolunu oynatma, sıcak para kaçar, istikrar bozulur, kriz çıkar, fena olur."

    kimsenin ciddi olarak sorguladığı yok ama, bu kadar sıcak paranın ülkeye neden girdiğini.

    neden olduğunun cevabı, tarifinde yatıyor sıcak paranın: nerede aldığı riske göre yüksek kazanç görürse, oraya gider sıcak para. yani, türkiye'ye, aldığı riske oranla diğer pazarlarda kazanabildiğinden fazlasını kazanabildiği için geliyor. yaninin yanisi, yıllardır, ödünç olarak duran paraya dünyada kimsenin vermediği kazancı sağlıyoruz. daha yüksek kazancı ya da ortamın ısındığını, kazanç/risk oranının aleyhine bozulduğunu gördüğü anda da gider bu sıcak para.

    böyle bir durumda onu tutabilecek yegane şey, topluca çıkmaya kalktığı anda, dövizin ani fırlamasıyla uğrayacağı zarardır. iyice anlaşılsın diye, açalım: döviz geldi, türk parasına çevirildi, yurtiçindeki yatırım enstrumanlarına yattı. geri gidebilmesi için, tekrar geldiği döviz cinsine dönmesi lazım. türk lirası'ndan dövize büyük bir dönüşüm olduğu anda da, ani talep artışından dolayı döviz yükselecek. talep ne kadar yüksekse, döviz de o kadar yükselecek, toplu bir hareket olursa, patlayacak. 10 milyar dolar kadar olduğu söylenen bir sıcak para hareketinde neler olabileceği için: (bkz: 12 mayıs 2006 döviz kuru dalgalanması)

    peki, nasıl oldu da an itibarıyla ülkenin elini kolunu hem iç, hem de dış politikada bağlayan bu kadar sıcak paranın girmesine göz yumuldu?

    1) merkez bankası'nın "temel amacım fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir, gerisine karışmam"*olarak özetlenebilecek para politikasını desteklediği için. yüksek faizde sıcak para geldikçe, döviz, yükselmesi gerektiği kadar yükselmek bir yana, tersine, düştü ve enflasyonun da düşük çıkmasına yardımcı oldu. merkez bankası, elindeki sıcak paranın girişini yavaşlatacak, dövizin düşüşünü kontrol edecek hiç bir enstrumanı kullanmadı, "dalgalı kur" dalgasının ardına sığınıp, yere göğe konulamayan, gelmiş geçmiş en başarılı merkez bankası başkanı süreyya serdengeçti'yi yarattı.

    şansına, onun zamanında hareket olmadı ve kendisi enflasyonu düşüren merkez bankası başkanı olarak tarihe geçti, giderken de pimi çekilmiş el bombasını zavallı durmuş yılmaz'ın avucuna bırakıverdi. varan bir: 12 mayıs 2006 döviz kuru dalgalanması

    bu entry'nin yazıldığı tarih 26 mayıs 2006'dır. ileride okuyacaklar, arşivden o günün ekonomi sayfalarına baksınlar, bugünlerde "yıl sonu enflasyon hedefi şaşacak" yorumları çıkıyor. ne olmuş oldu şimdi? tek hedefin fiyat istikrarıydı, o da gitti şaşkınsın.

    2) hükümetin işine geldi. enflasyon düşük çıktıkça, şişinecek argümanları oldu ellerinde:

    - "herkes uğraştı beceremedi, enflasyon canavarını biz yendik."

    - "büyüme patladı. öyle bir büyüdük ki, az kalsın çin'i bile solluyorduk." [#9087225] (bir allahın kulu çıkıp da sormadı, yağmur gibi fabrika kurulmakta olan çin'le bir çivi çakılmayan türkiye'yi nasıl mukayese ediyorsun? bu nasıl büyüme ki, hem büyüyorsun, hem de işsizlik artıyor? en insaflısı "büyüme reel ekonomiye yansımadı" gibilerden suya sabuna dokunmayan yorum yaptı.)

    - ytl bazındaki gsmh'yi düşük döviz kuruna böldüler, gsmh dolar bazında yüksek çıktı, kişi başına milli gelir yüksek çıktı, "asgari ücreti bilmemkaç dolar yaptık, kişi başına milli geliri de 10.000 dolar'a çıkaracağız" diye beyanatlar verdiler. (çıksın dolar 2 ytl'ye görürüm senin gmsh'ni, kişibaşı milli gelirini, asgari ücretinin kaç dolar ettiğini.) edit: (bkz: #8006803), (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…6/06/15/yazar/uras.html)

    - hükümetin fena halde işine geliyor. "aman ha, sıcak para kaçar" diye iç ve dış politikadaki uygulamalarına tepkiyi bastırıyor. kendisi kastırdıkça kastırıyor, karşı çıkanlar ölçülü tepki göstermeye mecbur kalıyor, çünkü biliyorlar ki, bir sallantı olursa, istikrarı bozmakla suçlanacaklar.

    şimdi bir miktar sıcak para çıkışı oldu, açıklama hazır: "efendim, genel konjonktür... dış piyasalar... bak brezilya'ya oradan da para çıktı..." [edit: daha komiği için: (bkz: güney afrika ekonomisinin turkiye'ye etkileri/#9713819)]

    ha şunu bileydin: dış konjonktür. adam olan, niyeti olan, dış konjonktürden etkilenmeyecek ya da minimum etkilenecek yapıyı kurar, gelmekte olan sıcak paranın fazlasını caydıracak tedbirleri alır, kemal derviş'in o günün şartlarında imf'den gelen borcun üstünü tamamlamaya yolunu açtığı sıcak para girişini, artık gerek kalmadığı noktada frenlerdi.

    şimdi milletçe bir saatli bombanın üzerinde oturuyoruz. nedir bunun çıkışı?

    a) sıcak paranın fazlasının kontrollü bir şekilde, yumuşak bir eğri çizerek çıkmasını sağlamak,
    b) dövizi öyle bir patlatmak ki, giren para, meydana gelecek kur zararını göze alamayıp, bir müddet daha oyalanmak zorunda kalsın, içeride hapsolsun.

    ikisi de yapılabilir. (a)'yı bu hükümet yapmaz, (b)'yi yapacak adamın alnını karışlarlar, çünkü zaten sallantıda olan, uçurumun kenarında dolaşan birçok şirket batar.

    peki ne olacak? hiç. böyle oturacağız bu bombanın üzerinde ve dua edeceğiz, böyle ara ara konjonktürel durumlar olsun da, sıcak para bölük, pörçük kaçsın, büyük bir sallantıya meydan vermesin diye.
  • cari acıgı sorun olmaktan cıkaran para. yabancı fonlar tarafından volatiliteden ekmek yiyen türk piyasasına sokulur. işlem hacminin düşük oldugu bu gibi günlerdede bu amcalar satar cıkarlar kur dalgalanır sabah 1,6 olan döviz bi bakmıssın 1,7. sonra ne mi olur? bunlar iterler kuru yukarı. sonra gelir tekrar sene sonu gibi 1.85 den bozdurur dolarları bizim dibe vurmus borsadan hisse toplarlar. kagıtlar primlenir hersey güllük gülistanlık. kur düşer ekonomi hareketlenir. sonra yine böyle sagarlar piyasayı kacarlar. (bkz: böyle gider bu)
  • panikatak numarasını çok iyi yapar.
  • başekonomistin sermaye harcamaları araştırması imf'ye uymadı

    sıcak paranın ülkelerin büyümesine katkısı yok

    sermaye hareketlerinin büyümeye etkisini araştıran imf başekonomisti rajan, imf'nin görüşleri ile farklı sonuçlara ulaştı. üniversiteye dönmeye hazırlanan rajan'a göre doğrudan yatırıma gelen hariç, yabancı sermayenin büyümeye katkısı tartışmalı

    http://www.milliyet.com.tr/…09/01/ekonomi/aeko.html
hesabın var mı? giriş yap