• sene 98. üsküdarda lunapark vardı bilen bilir. aynı tezgah kurulmuş. bayram günü kalabalık. dayı milletten aldığı biriken paraları tezgahın üstünde bırakıyor ve bağırıyor: vurana bütün parayı veriyorum. millet iyice gaza geliyor. tezgahın üstü alabildiğine kağıt para dolmuş. kimse vuramıyor. derken bi abla beliriyor. ben de oynayabilir miyim diyor. ılk atista deviriyor sigaraları. tomarla parayı alıp yürüyor. millet şokta. tekrar gaza gelip başlıyorlar yine. akşama kadar bu döngü yeni kekliklerle sürüp gidiyor.
    böylece dayı ve karısı zenginliklerine zenginlik katıp mutlu mesut hayatlarına devam ediyor.
  • olay basit gibi tam sağa doğru atacakmış gibi yapıp sola ivmelendiriyor topu ve bunu yaparken döndürme hareketi ile merkezcil kuvvetten yararlanıyor. fiziği iyi bir dayımız
  • eskiden bu tip dayılar tombala, bul karayı al parayı, kılıç gibi oyunlarla köyden büyükşehire göç etmiş, gözü açılmamış şahısları avlarlardı. eskisi gibi köyden gelen yok ama suriyeliler var. suriyelilerde onlar için yeni bir ekmek sahası. bu işler böyle. az parayla çok zengin olmak isteyeni yolup gönderirler.
  • dolandırıcılığı övmek gibi olmasın fakat "akıl parası" dediğimiz dersi en güzel veren alavereci tipler bunlardır. evinin faturalarını kendi ödeyebilen ve koltuk altında kıl biten her hangi erişkin bir birey şu saçma oyuna bakıp dolandırıcılık göremiyorsa dolandırılmak kendisine müstahaktır.

    dünyanın her yerinde bu tipleri görmeniz mümkündür. bul karayı al parayı, bombeli dar bir alandan top geçirmece, kase altında top bulmaca gibi dışarıdan baktığınızda dünyanın en basit oyunları gibi görünürler. mutlak surette ekip halde çalışır bunlar. birisi oyunu tutar, bir diğeri gelir bütün parsayı gözünüzün önünde toplar gider. sizde aa ne kadar basit bak önüne gelen kazanıyor diyerek söğüşlenirsiniz. bazen arkada kalabalık yapan tiplerde bunların ekiptendir. birisi olaya uyanıp gitmek isterse hayt huyt ederler.

    hilesini bildiklerim denk gelirse ve ortam kalabalıksa bunları madara etmekten keyif alırım. şu sıralar bu tiplerden fazla göremediğim için hepsi duty free çalışanı olduğunu iddia eden sahte parfümcülere ve ayakkabı fırçası düşürme numarası yapan boyacılara sarmış durumdayım. geçenlerde tam sirkeci garının orada bir tanesi denk geldi. yanımdaki yabancı kız arkadaş olaya uzak olduğu için önümüzde giden boyacının düşürdüğü fırçayı görür görmez uyarmak istedi. önce kıza engel oldum daha sonra fırçaya pis burunu bir çaktım ki tramvay yoluna kadar gitti. üstüne pis pis kahkaha atınca kızcağız beni psikopat sandı. lavuk ağzını bile açamadı, sanırım o da korktu bu tavırdan ve götüm götüm fırçasının peşinden gitti. sonrasında kıza olayı anlatınca o da güldü ama neden bu kadar eğlendiğime anlam veremedi. ne bilsin gariban rolü keserek nice insanın parasını gasp eden bu orospu çocuklarının muhabbetlerine şahit olduğumu. dolandırdıkları insanları aralarında kahkahalarla anlattıklarını siz de duymuş olsaydınız aynı tepkiyi verirdiniz.
  • çocukken ankara gençlik parkı'nda yapabildiğim fakat paramı alamadığım oyunu oynatan dayıdır.

    19 mayıs stadyumu'nda futbol kulübüne gidiyordum. çocuk atsın deyip atmamıza fırsat verirlerdi antrenman sonrası izlemek için gittiğimizde. öyle kapmıştım ki tekniği atabiliyordum. sonra kendi param ile oynayayım dedim. attığımı vuruyorum filan. kural dışı atıyorsun yalanı ile vermediler paramı. biz de küçüğüz bir şey diyemedik. bir daha da oynamadım zaten. büyük para da vermedim. tek atışlık para verdim. ama vurdukça saymadı filan. bıraktım öyle.

    bir de sistem şöyle yürür. sen acaba atsam mı diye düşünürken kendi adamı gelir, sen bilmezsin ortak olduklarını. atışı yapar. kazanır. sigara değil parasını istiyorum der. alır 50 tl'yi. sen de sanarsın ki kazansan sana da verecek. sen ya kazanamazsın, ya da başarsan bile bir kuralı çiğnemiş olduğun için kaybetmiş sayılırsın.

    daha çok küçük yerlerden gelen ve çarşı iznine çıkmış erleri dolandırırlar böyle. siz siz olun bu tuzaklara düşmeyin.
  • 70'li 80'li yılların meşhur taktiği olduğu üzere galata köprüsünde bul karayı ile milleti ütenlerin aksine taze kanları yakalayan amcadır. fırsatçılığı ve timing i 20 üzerinden 14 dür. saygılar...
  • eskiden topkapı'da bolca bulunan üçkağıtçılardan olan dayıdır. liseye giderken topkapı'da minübüsten inmiş, etraftaki satıcılara baka baka yoluma gidiyorken esmer tenli bir eleman o zamanlar efsane olan nokia 3210 telefonu tombala çektirerek veriyor. güya sabah gazetesinin kampanyasıymış. arkasındaki duvara bir iki sabah gazetesi yapıştırmış. çuvaldan bir numara çekiyorsun, şahsın elindeki listede bulunan numaralardan birini çekersen telefonu hediye ediyorlar. bunun içinse sadece 5.000.000 lira veriyorsun. adam anlatıyor, ben şaşırmış bir şekilde "acaba olabilir mi yav" diye düşünüp aval aval bakarken bir şahıs abi ben oynamak istiyorum diyor, bir numara çekiyor ve şansa bakın ki kazanıyor. telefonu alıyor ve çok olağan bir şeymiş gibi sallana sallana gidip gözden kayboluyor. adamın tepkisizliği beni uyandırıyor ve bu üçkağıda yakalanmadan oradan uzaklaşıyorum.

    edit: imla
  • bunun gibi bir sokak oyununda 10 liraya 4 marlboro almışlığım vardır. kafam çok güzeldi onun etkisiyle olmuştu sanırım. 6 halka vardı, eğimli bir zemindeki çubuklara geçirme şeysi. 4'ünü üst üste geçirince adam ağlaklık yaptı yok şöyle uzaklaş böyle yap, son 2'yi atamadım. hayattaki en büyük kazancımdır. fırsat bulduğum an anlatırım.
  • amcaya biat ediyorum. (bkz: king in the north)
  • yarın gel carnivale'de başla dayı. samson reis kalacak yer ayarlar.

    tanım: büyük bir yetenek değil ama amatör eğlendirir klasmanında değerlendirdiğim dayıdır.
hesabın var mı? giriş yap