• işim gereği sık sık muhattap olduğum esnaf grubudur. göstermelik 1 tane dayısının oğlunu sigortalı gösterip gerçekten çalışan işçileri sigortalı göstermezler. asgari geçim indirimi , kıdem tazminatı , ihbar tazminatı ve hatta yıllık ücretli iznin önünden bile geçmezler. dükkanın her yerine dualar dini resimler asıp kul hakkının kralını yerler. mükemmel derecede sağıra yatarlar. sorarsın asgari geçim indirimini dağıtıyormusun işçilere diye " garıştırma biraderrr " derler. hatta bu kişilerden para almak bile ticari ilişkisi olan kişiler için zordur. şimdi kesin sadece dindar kesim değil her kesimden böyle işveren var diyenleri duyar gibiyim. evet doğrudur ama hidayete erdiğine inanan , her işi şükürle nasiple halleden ve duruşu itibariyle dürüst kul hakkı yemeyen insan modeli ortaya seren insan bu konuda rahatlıkla sorgulanabilir. beğenilmeyen gavur işi şirketler 250 lira yemek fişi verirken bu yeşil esnafın sahip olduğu büyük şirketlerde bile gazete üstünde evden getirdiği yemeği yiyen işçiler gözden kaçmaz. şükür etmek fazlasına tamah etmemek üstüne kurulu iş anlayışında işçiler aslında kendileri olan şeyleri alamaz hatta şükreder almak istemez. sen işçiye ödeyeceğin tazminatları ödemeleri gider olarak yazarsın ama işçiye ödemezsin. hem kul hakkı yersin hem devleti dolandırırsın. sonra gelsin cuma gitsin teravi. bu kadar inançlı bu kadar günah korkusu olan insanların sgk primlerini bile asgari ücretten göstermemesi gerekir ki çok yaygın bir uygulamadır. genelde büyük kurumlar dışında herkesin maaşı asgari ücret üzerinden sigortalanır ve ilerde buna göre düşük maaş alır. sen transitini yenileyeceğine kurbanda boy boy danaları keseceğine önce işçinin hakkını ver. özetle adama sorarlar bu kadar iyisin güzelsin sevap peşindesin neden bu kul hakkı yemeler. evet bu tür hak yemeler beni deli ediyor yapan kim olursa olsun ama böyle toplum içinde hacı amca lakaplı nur yüzlü geçinen insanların yapması çifte kavrulmuş deli ediyor.

    edit : içinde dindar kelimesi geçtiği için seri kötüleme moduna geçenlere araştırmaları için başlıkla ilgili birkaç kelime ve deyiş öneriyorum

    (bkz: ironi)
    (bkz: olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol)
  • telefonu selamın aleyküm ile açıp, selamın aleyküm ile kapatırlar genelde. sorsan, allah'tan korkarlar çok.
  • 1 tane sigortalı çalıştırmaktansa, 2 tane sigortasız çalıştırarak sigortasız çalıştırdığı elemanların emekliliğini geciktiren, sağlık masraflarını hiçe sayan, işten çıkarırken tazminat vermeyen, keza sigorta etmeyerek işsizlik maaşını elinden alan ve hatta emekli maaşlarının ödenmesini sağlayan sigorta ödeyenleri alenen enayi yerine koyan şerrrrrefsiz orospu evladıdır.

    (bkz: yarası olan gocunur)

    edit:
    hissettiklerimin işverenin dindar olup olmaması ile alakası yok, nitekim paranın dini imanı olmaz, ancak resozluk görselinin "sabri ülker" olması ise manidardır.
  • istanbul'da ikamet edenlerinin büyük bir kısmının başakşehir'de bulunan ikinci evlerinde metresleri(pardon!imam nikahlı eşleri) yaşamaktadır.
  • bir iş görüşmesinde karşılaştığım orospu çocuğudur.

    merter civarlarında deri işi yapan bir firma, çağırdılar gittik.

    zaten kapıdan girdiğimde notunu verdim ama o kadar gitmişiz görüşmeden dönmek olmazdı.

    pezevenk beni normal görüşme saatinden bir saat fazla bekletti, bu bile yeter bir sebep sövmek için kendisine ama işsizlik işte bekledik it gibi kapısında.

    neyse aldı odaya sordu filan "ne iş yaparsın necisin" gibisinden klasik soruları. benim de geçmişimde borsa-banka-factoring şeytan üçgeni olduğundan bu çok dindar patron adayım hemen hiddetlendi "oo ben çok karşıyım böyle şeylere parayla para mı kazanılır benim inancıma ters" gibi nutuk attı. amk sanki ben cami hocasına bu tarz işlerde çalışabilir miyim diye icazet almaya gittim. ulema ya piç ona danıştık sanki.

    konuşma genelde çok iş az tatil ve yok denecek kadar az bir paraya beni ikna etmeye çalışmakla geçti, ben "yok bana uymaz" dedikçe pazarlık yapmaya devam etti. esas bomba ise "tamam senin istediğin paraya yakın bir para verelim ama şu kadar kısmını el altında veririz sigortayı asgariden yaparız" demesiydi.

    borsa, banka ve faktoring tü kaka, günah ama devleti dolandırmak vergi kaçırmak, işçinin anasını sikmek sevap. "seni amına kodumun çocuğu" diyemedim ama ona yakın bir ayarla ortamı terk eyledim sözlük.

    edit: harf
  • hele bir de "ben asla hak yemem. allah'tan korkarım." diyorsa kendisinden koşarak kaçılması gereken esnaftır. tecrübe konuşuyor, kulak verin.
  • helalleşmek kavramına bel bağlarlar. bunlarla çok muhatap oldum. zırt pırt helalleşirler. ne yaptıklarının kendileri de farkındadırlar tabi. ama karşılarındaki adam saftır. hakkını helal et lafının altındaki art niyeti bilmezler. onlar için hacı amcalar iyi niyetlerinden helallik isterler. adamlar dini kaidelerin çevresinden dolanmayı bile bulmuşlar.

    tüm günahlar tövbe ile affolunur. fakat kul hakkı hariç.
    biz de bol bol helalleşiriz demişler demekki.
    ben, esnaf dünyasından daha bol helalleşilen bir dünya görmedim.
    adamlarda kul hakkı yeme diz boyu demekki.

    aylar sonra gelen edit (25 kasım 2013) :
    - başbakan benim fakirim şükretmeyi bilir demiş.
    altındaki entrylerden birinde emeğin tevekkülü diye bir çalışmadan bahedilmiş. #38497485
    şöyle bir de gazete yazısı varmış.
    http://www.radikal.com.tr/…emegin_tevekkulu-1078264
  • şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir.

    hicr suresinin 43. ayetinde yazıyor valla, öyle aklıma geldi birden.
hesabın var mı? giriş yap