• bir ara evde ciddi bir sınava hazırlanıyordum. evde gündüzleri kimde olmuyordu. ders çalışmaktan sıkılınca şiir okurdum ya da dinlerdim. bu 5 6 aylık çalışma süresi içinde benim için mola sadece şiir okumak ve dinlemekti. sonraları seslendirmeye de başladım. hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi. bir sürü şair keşfettim. onları anlamaya çalıştım. zihnim epey açıldı. dizeler arasındaki yaşanmışlıkları hissetmek çok güzeldi.

    yoruldukça
    yaslarsın sırtını ona.
    bir yemiş vermese de
    adı şiir’dir
    gölgesinde uyuklar,
    rüzgarını dağıtırsın
    konuya komşuya.

    (bkz: melisa gürpınar) o dönem beni etkileyen ve ismini çok duymadığım şairlerin başında gelir.

    https://soundcloud.com/…a-gurpinar-sanmayin-ki-siir
  • şiir bir tat arayışıdır, anlam arayışıdır, güzellik arayışıdır. bilmem ne zamanda ne civarda, çekilen hasrete, duyulan sevdaya ortak olmaktır. kiminde aynı umutsuzluğu hissetmek, kiminde aynı isyana bayrak açmaktır. yani insana dair bütün hislerdir, şiir. şimdi sen bunu yaşamaya, hissetmeye depresyon diyorsan, keşke herkes şiirle sarhoş olsa diyorum bende, ve sözü baudelaire’e bırakıyorum:

    hep sarhoş olmalı. her şey bunda; tek sorun bu.
    omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız.

    ama neyle?

    şarapla,
    şiirle
    ya da erdemle,
    nasıl isterseniz.
    ama sarhoş olun...
  • "mario: sevgili şair arkadaşım ve yoldaşım, beni bu belaya sen bulaştırdın ve sen kurtaracaksın... bana okumam için kitaplar verdin... dilimi pul yalamak dışında da kullanmanın yollarını öğrettin.. aşık olmam senin suçun...

    neruda: hayır, bunun benle bir ilgisi yok... sana kitaplarımı verdim ama şiirlerimi çalmana izin vermedim... benim
    matilde için yazdığım şiiri beatrice’e vermişsin...

    mario: şiir onu yazana değil, ona ihtiyacı olana aittir...

    neruda: bu demokratik düşünceni takdir

    sana o kadar hak veriyorum ki sevgili mario.

    (bkz: il postino)
hesabın var mı? giriş yap