• said nursi'nin ve yakın talebelerinin yanlı ve yanlış yorumlara neden olmaması için mahrem tutup saklı kalmasını istedikleri kitap.
    diğer risaleler gibi doğrudan neşredilmemiş zabıtanın baskınları neticesinde saklandığı yerden alınmış, bir çok insanın ve mahkemenin tedkikatından geçmiş ve beraat etmiştir. umumi neşredilmesi ise ancak bundan sonra olmuş ama yine de bazı yanlış yorumlara sebep olmuş ve olmaya devam etmekte.
  • yorumsuz alıntı:

    "sultan süleyman kanunî, kesretli kırk çeşme sularını istanbul'a getirdiği vakit şeyhülislâm zembilli ali efendi ona demiş: "hilâf-ı şeriat kanunları avrupa'dan getirdiğin cihetle, istanbul'a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez."
    (sikke-i tasdik-i gaybi, 143)

    şimdi sorularımız:

    benim burada merak ettiğim iki şeydir, birincisi şudur, hem sıkı nurcu hem de hiç bir osmanlı padişahına (yavuz, deli ibrahim, dördüncü murat dahil) toz kondurmayan fethullah gülen cemaati veya yer yer ülkücülüğe devlet destekçisi milliyetçiliğe savrulmuş envai çeşit nurcu fraksiyon fikriyatında, said nursi'nin, bir şeyhül islamın osmanlı padişhına, yani zamanın halifesine küfür etmesini "hakikatlı bir latife" başlığıyla kitabına koymasının nasıl izah edilmekte olduğudur.
    ikinci konu ise kıssada geçen, "kanuni" sultan süleymanın avrupadan kanun getirmiş olduğu yönündeki iddia, bu da o zamanın gelişmişlik durumlarına bakınca hiç de makul-inanılır gibi görülmüyor.
  • belki de en çok alıntı yapılan kitaptır.

    içeriği itibariyle nur talebesi olmayanların ve nur eselerine ciddi anlamda bir önyargıyla yaklaşanların anlayamayacağı ve bu eserlerin aleyhinde bir çok cümleyi alıntılayabileceği bir eserdir bu.

    herkes alemi kendi penceresinden seyreder sırrınca insanın içinde ne varsa ona dikkat eder, o ilgisini çeker. aynen öyle de iman hakikatleriyle dolu, yüzde doksanı iman hakikatlerinden bahseden bir eser küliyatını eline alan ve yukarıda tanımını verdiğim şahıs da bu kitabı eline aldığında
    mal bulmuş mağribi gibi "ahanda küfür var, hakaret var bu nasıl kuran tefsiri" diyecektir ve o kadar hakikat içerisinden ilgisini ve dikkatini "sıçmak" kelimesi çekecektir. benzer bir yanılsama (yada önyargı mı demeliyim) kuran için de geçerlidir. kuran içinde geçen bazı kelimelerin ve konuların ilahi bir kitabın içinde geçmesini akıllarına sığdıramayanlar aynı cımbızlama tekniğiyle kuran'a saldırmaktadırlar. burada bahis konusu olan kuran değildir tabii ki fakat uygulanan yöntem çok büyük benzerlikler göstermektedir.

    meselenin gerçek yüzüne gelince ise bu adı üstünde bir latifedir. ismi geçen şeyhülislam ebu suud efendi kanuni'nin "hocam" diye hitap ettiği, en değer verdiği alimlerdendir. ebu suud efendinin de kendisine saygı ve hürmet ettiği bilinmektedir. fakat iş hakikati söylemek ve haykırmak olduğunda ebu suud efendi hatır gönül dinlemez, hakkın hatırını ali tutarak hakikati söyler. bunu yaparken de karşısındaki kişinin makamını, mevkiini hiç gözetmez. bu padişah da olabilir, sıradan bir insan da. buradan çıkarılabilecek bir diğer gerçek de osmanlı entellektüellerinin (en azından ebu suud efendi'nin) gerçeği söylemek, kişileri eleştirmek konusunda şu anda içinde bulunduğumuz şartlardan fersah fersah ileride olduğudur.

    burada alıntılanan cümle tamamen bir latifedir. latife makamında söylenmiştir. fakat hakikatli bir latifedir. zira kanuni, kendi döneminde hazırlattığı kanunname'de bazı tartışmalı meselelerde fetvaya başvurmuş ve avrupa'da uygulanan bazı kanunlardan etkilenmiştir.

    sonuç olarak;

    yüzde doksanı nazik bir üslupla yazılan ve iman hakikatlerinden bahseden bir eser içerisinde, bir konunun daha iyi anlaşılması ve örneklendirilmesi adına böyle bir alıntının bulunması hiç de garip değildir. küfür dağarcığı "sıçmak" kelimesine kıyasla çok daha geniş olanların ve günlük konuşmalarında da sıklıkla kullananların koskoca kitabın bir cümlesine takılıp, bunu eserin ve müellifinin aleyhinde kullanmaya çalışmaları da bana çok garip gelmedi doğrusu.
  • latifeler barındıran kitap. "sidik, sik, sok" gibi sözcüklerle de güzel latifeler yapılabilir evet. bediüzzaman said nursi hazretleri boklu sıçmaklı latife ile girişi yapmış. gerisi şakirtlere düşüyor.
  • said nursi adıyla maruf kişiye ait olduğu söylenen ve nurcuların bahsetmekten imtina ettikleri kitap.
  • dilipak yazmış, bir tür kehanet kitabı, kıyamet alametlerini de içeriyormuş aynı zamanda:
    - nurculara göre sikke-i tasdiki gaybi 1440’ı işaret ediyor. krizin zirveye çıkacağı ay olarak 2019 nisan’a işaret ediliyor.
    https://www.yeniakit.com.tr/…ilipak/1440-25755.html
  • dübürüzzaman şizo mesih üstad hazretlerinin (neo) görünmezlik ve kurşunlardan kaçabilme özelliğine vurgu yapan eser.

    okuyalım:

    "...evet, bu biçare said dahi diyor: nev-i beşere gelen en büyük bir musibet, harb-i umumî hengâmında, çok tehlikelere mâruz kaldım. hazret-i gavs'ın gösterdiği arabî tarihte veya az evvel harika bir surette kurtuldum. hattâ bir defa, bir dakikada üç gülle öldürecek yere mukabil bana isabet ettiği halde tesir etmediler.

    bitlis'in sukutunda, bir miktar talebelerimle rus askerlerinin bir taburu içine düştük. bizi sardılar, her tarafta el ele ateş edildi. dört tanesi müstesna, bütün arkadaşlarım şehid olduktan sonra, taburun dört sıralarını yardık; yine onların içinde bir yere girdik. onlar, üstümüzde, etrafımızda sesimizi, öksürüğümüzü işittikleri halde bizi görmüyordular. otuz saat, o halde çamur içinde, ben yaralı iken hıfz-ı ilâhî ile istirahat-i kalb içinde muhafaza edildim..."

    (kaynak)
hesabın var mı? giriş yap