• üzerimde defalarca uygulanan cezalandırma yöntemi. sıkça maruz kalan bir denek olarak hislerimi paylaşmak istedim.

    bunu ilk defa yaşadığımda gerçekten o kadar şaşkın ve çaresiz hissetmiştim ki... ufak bir tatsızlık oldu ve arayıp sormayı bıçak gibi kesti. ne yapmaya çalıştığına dair en ufak bir fikrim yoktu. ilişki bitmiş miydi? hani bitse de arkadaş kalacaktık? demek ki çok kızdırmıştım onu ve hak etmiştim. çok güzel bir şeyi berbat etmiştim!! kendimi suçlamaya başladım. bu kadar güzel bir şey böyle bitmemeliydi. ama yalvaracak da değildim. zaten üzerine gidersem kaçacağını seziyordum. bir haftanın sonunda insani bir veda mesajı attım. en azından kötü bitmesindi.

    hemen geri döndü, beni üzdüğü için uzak durmuştu benden. ne kadar asil bir davranış değil mi? daha sonra veda mesajımı blöf olarak algılamış olduğunu öğrendim, beni de kendi gibi strateji insanı zannetmişti belli ki.

    henüz narsisistik kişilik bozukluğu hakkında en ufak fikrimin olmadığı zamanlardı. ancak biz bundan sonra hemen her ay aynı döngüyü yaşamaya başladık. ilk zamanlar kaybetme korkusuyla ben geri adım atıyordum.

    bende bir sorun olmalıydı. her şeyi berbat ediyordum. bol bol okumaya başladım. kendimi keşfederken onu da keşfettim. evet ben çok normal değildim ama o da değildi. artık ne yapmaya çalıştığını biliyordum. beni belli bir yakınlık seviyesinde tutarak, seviyeyi geçmek istediğimde cezalandırarak ilişkiyi ve beni kontrol ediyordu.

    bunu öğrendikten sonra kriz anlarında geri dönüş yapmayı bıraktım. kaybetmeyi göze almıştım artık. böylece sessizlik süreleri de uzamaya başladı... ama ne zaman başaracağımı hissetsem geri geldi. o da hissetmiş olmalıydı. "belki yanılıyorumdur" diyerek bize şans vermeye devam ettim ve bu şekilde 2 senemi heba ettim. şu an bu 2 sene için öyle pişmanım ki. şimdiye kadar bu döngüden çıkmayı başarmış olmalıydım. hala da başarmış değilim. deniyorum sadece. ben yeterince güçlenmeden dönmemesini diliyorum.
    ona "ne yapmaya çalıştığını anlıyorum, beni cezalandırıyorsun" desem benim kafayı yediğimi söyleyeceği için böyle bir yüzleşmeye niyetim yok. faydası da yok.

    sizi sessizlikle "terbiye" etmeye çalışan biri varsa hayatınızda bilin ki hiç sevilmediniz. hiç kimse sevdiği insanı psikolojik işkenceye maruz bırakmaz. çok büyük bir hata yapmış da olabilirsiniz, o halde iki medeni insan gibi konuşulup karar verilmesi gerekir. oysa bu sessizlik; kötücül, karanlık ve insaniyet barındırmayan bir yöntem.

    karanlık dünyalarıyla bu insanları baş başa bırakıp bir an önce arınmaya ve iyileşmeye çalışmak en doğrusu. intikam oyunlarına da girmeyin, kazanamazsınız. sadece iyi olmaya odaklanın ve kendinize yatırım yapın. sizin mutluluğunuz ona en büyük ceza olacaktır. bir an önce ayağa kalkın.
  • bir çeşit psikolojik istismar çeşididir. türkçeye çevirince "sessiz muamele" gibi bağlamından kopuk, neredeyse erotik bir şey ortaya çıkıyor ama aslında hiç öyle değil.

    herhangi birinin, bir çatışma sonucu size karşı sessiz kalması, silent treatment yapıyor anlamına gelmez.

    mesela mahallenizdeki bakkalla biraz tartıştınız, ertesi gün kapısının önünden geçerken nazlı nazlı "hıh" diyerek diğer tarafa baktı selamınızı almadı, sonra "neden öyle yaptın faruk abi ne oluyor" diye mesaj attığınızda cevap vermedi. işte buna asla silent treatment diyemeyiz. neden, çünkü bakkal ile öncesinde de bir çeşit duygusal bağınız yoktu. kendisi heyecan arıyor

    bunu bir manipülatif istismar haline sokan şey yaşanmışlıktır ve ani bir şekilde, habersizce gelişmesidir. bu harekete kadar, siz bu insanla yaşanacak herhangi bir sorunu konuşarak çözebileceğinizi sanıyordunuz. bu sizin sanrınız da olabilir, o kişinin size olan davranışında yarattığı anlayışlılık, iletişimlilik, "birlikte çözemeyeceğimiz sorun yok", "dünyaya karşı sen ve ben" algısı sebebiyle de olabilir. ama ortada bir yanılgı ve çelişki olduğu, ani bir şekilde ortaya çıkar.

    bunu yıkıcı yapan şeylerden biri de şu. sizin değer verdiğiniz o geçmiş ve paylaşılan şeyler, muhatabınız için tek seferde silinebilecek gibi görünür. şimdi buradaki durum başka bir çelişki yaratıyor.

    - ya o paylaşılanlar bu kişi için hiçbir zaman o kadar değerli değildi (daha önceden çok kıymet verdiğini ifade etmiş olması kafa karıştırıyor)

    - ya da siz öyle kötü bir şey yapmış olmalısınız ki, her şeyi tek kalemde silmesine sebep oldu (durum gerçekten öyle değilse burada gerçekten hatalı mıyım, yoksa farkında olmadan onun hassas bir noktasına mı dokundum düşünceleri kafa karıştırıyor)

    tüm bu kafa karışıklıklarını da konuşarak çözebileceğiniz zemin ayaklarınızın altından çekildiği için, o kişiden bir tane de kafanızda yaratıp onu konuşturup, anlamaya çalışabilirsiniz. işte tüm bunları, bu insana ne kadar değer ve önem atfediyorsanız o ölçüde bir şiddette yaparsınız. bakkal faruk'a değil :)

    dolayısıyla "sadece sessiz kalarak kimseye zarar veremem ki yeaeaea" diye zırlamak bana ergence geliyor. insanların en basit iletişimsel sorumluluğunu alamayacağı bir ilişkiye girmesi sorunlu insanlar türetiyor. gerçekten kafasını toparlamaya ihtiyacı olan bunu muhatabına söylesin, o da aklı başında biriyse rahat bırakır zaten.

    eğer "bu durumu sindirmek için vakte ihtiyacım var" diyecek kadar olgun değilse, "işlerim yoğun" vs diye bahane uyduran biriyse muhtemelen ben soğuk davranayım ama karşıdaki o sırada bana ilgi göstermeye devam etsin diye düşünen bir ilgi bağımlısıdır. bu da olası.
  • saylint tretman toplumu olmadigimiz belli, kimse manasini bilememis, anlayamamis. saylint tretman konusmayarak cezalandirma da degildir, terbiye de degildir. sessiz kalarak

    1. hatasini fark ettirecek sekilde dusunmeye motive etmek
    2. ilgili hatadan dolayi ozur dilettirmek

    gibi iki temel belirleyeni vardir. diger hatasini fark ettirmek ve ozur dilettirme cabalarindan farki, tercih edilmesinin sebebi, acik vermeyen bir tavir olmasidir. kisilere "ozur dile cunku su acidan haksizsin, bu acidan mustebdisin, su acidan okuzsun" demek ister istemez konusmak ve acik vermek manasina, savunma, savusturma, mesrulastirma kapilarini aralattirmak anlamina gelir. oysa ki sessizlik karsimizdakine "kendi hatasini bulma" firsatini araya bizi karistirmadan kendi kendisiyle cozme, kendi kendisine yenilme sansini verir.

    elbette sessizligin suresi belirleyicidir, sahsi tecrubemle soyleyebilirim ki sessizlige uzun sure mukavemet edebiliyorum, dahasi aramizda kesin bunu okuyacak olan kimi arkadaslarimiz da bileceklerdir, "benimle konusmaya tenezzul etmeyenle ben hic konusmam, bana yok muamelesi yapana ben de yok muamelesi yaparim" diyerek bu eylemi dahi bir "soylem"e cevirip, ardindan "benden o denli nefret ediyor ki konusmaya bile tenezzul etmiyor, benden oyle igreniyor ki konusmaya deger bulmuyor, benden boyle igrenip saygisizlik yapana ne geri donecem" diyebilme yetenegine, ozelestirinin onune varsayilan yozelestiriyi koymaya muktedirim.

    ve fakat uzun sure mukavemet'in de bir bel verdigi yer vardir. sessiz tretmanin en guclu olan ozelligi sessiz kalan kisinin bir sure sonra tecrubelerimizle eslestirdigimiz bilinir gerceklikten kopup, varsayimsal, kuramsal bir sahsa donusmesidir. bu anlamda sessizligin suresi arttikca (ve artacak gibi gorundukce) hatali oldugumuz konulardaki durumlar tekrar ettikce "benle konusmaya tenezzul etmiyor" dedigimiz kisinin dublajini yapmaya, onu vicdanimizin sesi ve sozu yapmaya baslariz. bu durumlarda bu sahisin konusmasini, susmasina tercih ettigimizi soylemek mumkundur, cunku icten ice biliriz ki artik bizi bizim kadar iyi bilen ama sessiz kisi suretinde gorusen kendimizle tartisiyoruzdur, ve muarizin asli bu konuda cok daha bayagi, banal ve ice su serpecek kadar ilintisiz, uzak, hedefi sasmis argumanlarla gelecektir. sessizligi surdurebilen kisi bu durumda kendisini sorgulama yetenegini haiz, kafayi maddeyle, kuddeyle, iktidarla, konum ve statuyle bloke etmemis herkesi kirmayi, paralamayi, icten cokertmeyi, hatasini (ve daha fazlasini) gostermeyi basartabilir. bu anlamda sessizligi en kesintisiz ve en guclu surduren kisilerin oluler oldugunu soyleyebiliriz; olmuslerimizin uzerimizdeki gucleri, iktidarlari sessizlikleri gibi suresiz, kesin ve kat'idir.
  • küsüp hiç konuşmayarak ceza vermek anlamına gelir.
  • burdaki treatment, tedavi'den ("iyileştirme") çok, "terbiye" sözcüğü karşılığıdır. öfkeye kapılıp kırıp dökmekten daha etkili bir yöntem olup, zaafı karşıdakine tam olarak neye kızdığınızı, onun yerine nasıl davranmasını istediğinizi iletememenizdir. aman dikkat; sustuğunuzla kalmayasınız!
  • psikolojik şiddet.

    genelde duygularını göstermekten sakinmayan, iletişim ve ilişki içerisinde daha az strateji güden insan maruz kalır buna. buna maruz bırakan ise duygularını açıkça gösterince kendinden biseyler eksilecegini sanan, duygusal gelişimini tamamlamamış daha çok işin stratejisini düşünen insandır.

    bir çok sebepten ötürü maruz birakabilir:
    hoşuna gitmeyen bir durum olur,
    suçludur duygusal taraf herhangi birsey ile ilgili rahatsızlığını belli etmiştir ama umurunda değildir ve başının ağrımasın istemiyordur,
    karşı taraf bir isteğini reddetmiştir veya
    sadece ego tatmini için şuna ben bi ders vereyim iyice köle edeyim motivasyonu dahi olabilir.

    motto da şudur : bana olan zaafını biliyorum, canının aciyacagini kesin olarak biliyorum, şimdi bir kaç gün ben seninle konuşmayayım da sen de bir gör gününü hanyayi konyayi, sen de beni bi güzel özle, acı çek, sensiz, senle iletişimim olmamasına rağmen nasıl kolay hayatıma devam ettigimi gör, dehşete düş, bit mahvol. kıymetimi daha iyi anla. aynı zamanda gelecekteki hareketlerine de çeki düzen ver, bir daha tartışma çıkarırken, iki defa düşünüp başına neler geleceğinden kork, tırs ve ağzını hiç açmaya cesaretin olmasın, sana yaptıklarımı yut gıkını cikarama. bir güzel yoksunluk cektireyim ozlettireyim ki, ilişki içerisinde stratejik olarak ben first world ülkesi olayım sen herhangi bir third world ülkesi ol.

    eğer hesapları tutarsa maalesef mental ve duygusal anlamda harabeye dönülüyor. yoksunlukla eşdeğer çünkü maruz kalınan muamele, ilk günler o denli zor geçer. sürerse sen gittikçe fakirlesiyorsun, o ise gittikçe zenginlesiyor.

    benim nazi almanı kadar acımasız ama sevdiklerine bir o kadar da merhametli olan bir kızarkadasim var. zaten kendi de alman bxcnbcxnb
    zamanında sevgilisi uyarıcı madde etkisi altındayken, muhabbet kuşunun kafesini süpürgeyle!!! temizlemeye kalkıp muhabbet kuşunu süpürge borusunun içine çekmişti. kuşu borunun içinde ölmüş bir vaziyette bulunca tabii ki tartışma çıkarıyor arkadaşım. abartma aq yanlışlıkla oldu işte uzatma artık yenisini alırız diyip, had bildirme amaçlı iki hafta kadar da konuşmayı kesiyor. ilk günler çok üzülüp (yüzde yüz haksız olup böyle tavır alması neyin kafası diyerek dehşete düşmüştü) üçüncü gün fındıklı votkayla evime gelip yeter be silent treatmentine silent treatment!!! diyip adamı her yerden engelledi (bu şekilde beklenti de olmuyor, çünkü ulaşamicak) ve birlikte oktoberfeste gitmiştik.

    o zamanlar ağlaya ağlaya nasıl unutcam ben bunu derken bugün çok daha iyi ve sağlıklı bir ilişkisi var. bir gün yüklenip ertesi gün bir kaç saniye dahi ayirmamazligi ve günlerce konusmamazligi (yani push and pull manyaklığı da vardı) bir kere bile yapmamış yeni enişte.

    katil tekrar ulaşınca da, silent treatment esnasında munihteki spa hotelinde kalisimizi ve oktoberfest maceralarimizi anlatmış. bitch bye, git başkasının migreni ol hesabı. bu duruma geliniyor ilk günler zor geçse de, trust me :)

    hayatta bazı şeyler var, bir defa yapılır bir defa maruz kalınır, bunu yapmaya karar veren kişi, bunu yapmaya başladığı an şansını geri dönmeksizin kaybeder, bu muamelenin karşılığı budur, ne bir ileri ne geri. bunu yapıp oha hatalıyım değiştirmem lazım diyen kişi sayısı hiç yok denecek kadar az.
    karşıdaki insandan bağımsız olarak insanların ilkeleri olması gerekiyor. tanışmadan bile önceden belirlenmiş olması gereken.

    duygularını göstermek yanlış değildir, temkinli olmak gerekiyor ama sonuç itibariyle karşındaki insan onlarla ne yapmak istiyorsa onu yapıyor, bunun farkında olmak gerek ve hangi durumda ne yapacağını bilmek gerekir.

    son olarak fındıklı votka müthiş bisey, böyle sanki alkollü sıvı nutella. olsa da içsek.
  • (bkz: narcissistic withdrawal)

    (bkz: narcissistic regression)

    narsisistik ilişkiye girmiş olan bir mağdur (prey) dışında , durumun ciddiyetini kavrayan kimse olmamış.

    bu bir narsisistik istismardır. sakinleşme ya da sakinleştirmeye dönük iyi niyetli bir sessizlik durumu ( geri çekilme) değildir. narsist (predator), bu stage'te ya kurbanını değersizleştiriyordur ya da kurbanını belirsizlikler içinde bırakmak için pasif -agresif bir tutum sergilemek niyetindedir.
    uzun uzun anlatmayayım, çok kısa değinilmiş olsa da şu yazıya bir göz atabilirsiniz.
  • özetle susarak cezalandırmak gibi bir anlamı var-mış. butterflytruelove yazınca böyle bir şeyden haberim oldu.

    bunu yapan kişi umrumda bile olmaz. en uyuz olduğum insan tiplerinden biridir bu tartışma sonrası susup kendini haklı sayanlar. konuşmak istediğinizde surat asanlar.

    bağıra çağıra haklılığını savunan tipi de pek sevmem. en güzel çare konuşmak değil mi? sakin sakin, insan gibi.

    sorunlarını konuşarak çözmeyi bilmeyen insanlardan uzak durun. susmaları sizin için kaçış fırsatı olabilir. krizi fırsata çevirmek elinizde.
  • (bkz: keje)
  • çocuğuma asla uygulamayacağım yöntem.
    sevmediklerimle konuşmam, sevmediklerim hakkında da konuşmam. herkesi seviyorum o ayrı.
    (bkz: insanlar konuşa konuşa)
hesabın var mı? giriş yap