• “...
    "… bazı yazarlar vardır, yazı masasının başına oturduklarında kendilerine ilk sordukları soru, ‘niçin yazıyorum?’dur. doğrusu yazmak için binbir neden varsa, yazmamak için biniki neden vardır bu tür yazarlar için: yazmak çözülmüş bir sorun değil, her yazmaya oturuşta çözülmesi gereken sorunlar yumağıdır. yazar, her şeyi bilen, çözümleri ve bileşimleri gerçekleştirmiş, çıkacağı yolculuğun haritasını çizmiş; pusulasını, usturlabını, basınç ve derinlik ölçülerini yedeğine almış kişi değildir. böylesi bir yolculukta bunların pek fazla işine yaramayacağını bilir. dahası kendisini yanıltacaklarını, yanlış yol gösterebileceklerini düşünür. can yeleği de yoktur bu tür yazarların. okyanusa açılmayı aklına koymuş bile olsa. tüm güvencesi kendisidir. bir de kendisi gibi böylesi yolculuklara çıkmış olanlar. ama bu güvenceye sahip olmak için, geceyle tan ağartısı arasındaki çizgide ilk ve son sorusunu sormak gerekliliğini duyar: niçin yazmak?"

    ferit edgü, şimdi saat kaç’ı, sanki baştan sona bu soruya bir yanıt aramak için yazmış gibidir: sayısız ciddi yazar gibi.

    (…)

    soruyorum ferit edgü’ye: şimdi saat kaç’ta niçin bu kadar çok kafka var? cevap veriyor: “evet, niçin kafka da, balzac, flaubert, dostoyevski, tolstoy, gogol, proust, sartre… değil? çünkü sevgili okur, büyük küçük her yazarın, sanatçının yakasını bırakmayan, sürekli cebelleştiği, kendinden önceki bir yazar, bir sanatçı vardır. hem bir yolculuğa çıkacaksın, hem de elinde bir harita, pusula bulunmayacak, can yeleğini de çıkarıp atacaksın, hem de canını (yapıtını) kurtaracaksın, olacak iş mi bu? işte böylesi durumlarda sorarsın senden öncekilere: niçin çıktın yola? niçin kaldın yarı yolda? ya da nasıl vardın, varmayı düşlediğin noktaya? kafka, benim gözümde bu sonunculardandı. kendinden, kendi küçük yaşamından, saplantılarından yola çıkıp varmayı düşünmediği yere bir dünya olarak varan…”

    yazıyı yaşamın yerine koyan bir sanatçıydı kafka. edgü ise, yazıyı yaşamın içindeki yerine koymak , için sorular soran bir sanatçı. akrebin ve yelkovanın belki her an değişen yerini saptamak için sorulan sorular: şimdi saat kaç? saatin kaç olduğunu siz merak etmiyor musunuz?”

    onat kutlar

    ferit edgü'yle yazının ucuna yolculuk (cumhuriyet, 11 ocak 87)

    şimdi saat kaç/ önsöz / yky / 1.b, ağustos 2003 / s.9-12
  • ben bunun ilk baskısını bugün 7 tl'ye aldım. kitaptan anlamayan kitapçılar, canısımsınız.
  • saatlerin bir saat ilerimi yoksa gerimi alındığı konusunda kafasında süpheler oluşup, durup durup yanındakilere "abi ya şimdi saat kaç?" "hadi ya şimdi dahamı çok uyucaz, yoksa uykusuzluga talim mi ?" durumu...(örnek: bu gece) (bkz: manlaughter)
  • adı saat olan birine hitaben
    -şimdi saat, kaç.
    -abi kaçayımda bokunu çıkarmadın mı?**
  • vakti zamaninda bir gs-fb derbisi oncesi o donemin gs baskani faruk suren "saat 8.45"te lideriz demisti feneri yeneceklerini ima ederekten. lakin mac fenerin galibiyetiyle nihayetlenmesi uzerine ali sen'in faruk surene takilaraktan vermis oldugu demectir.
    "simdi saat kac?"
  • "ferit edgü'nün, 70'lerin sonlarından 80'lerin ortalarına kadar uzanan bir dönemde, yazın ve resim sanatı üzerine yazdıklarından geniş bir şeçmeyi kapsıyor bu kitap. ahmatova, aragon, borges, camus, dostoyevski, kafka, onat kutlar, michaux, sartre, turgut uyar'ı okurken, bacon, aliye berger, cezanne, abidin dino, arif dino, dubuffet, eren eyüboğlu, modigliani ve picasso'nun resimlerine bakarken, sanatçıyı unutmayan, kimi zaman onun ağzından konuşan, kimi zaman sorgulayan, kimi zaman düşleyen, ama her zaman sanat yapıtının ve yaratıcılığın sorunsalını irdeleyen denemeler..."
  • ...
    enikonu bir köprünün korkuluğuna kazdığımı
    ve bütün tüller, iskarpinler ve seçme şaraplar
    ve danteller ve röprödüksiyonlar ve
    kocaman çiçekli balkonlar ve bir tüylü şapka için
    soğuk denizlerde balina avlarını ve büyük kırımları
    şimdi saat kaç?
    yıldızlar evet diyor uzaklarda

    turgut uyar, büyük saat
  • ferit edgü'nün deneme kitabı.

    "kumların altından kurtulmak (eğer kurtuldumsa) yıllarımı aldı. ölülerimi sonsuzluğa (işte, gene zaman!) gönderdim. ardlarında bıraktıkları fotoğrafları çerçevelettim. yazılarını (örneğin güner sümer'inkileri) kitaplaştırdım. mektuplaşmalarımızı (ölenlerle) bir dosyada topladım. arşiv, ölüm ve ölümden sonra yaşamak demektir. bu nedenle aşklarımı, sevgililerimi, sevdalarımı (ayrıntılara dikkat!) arşiv-dışı tuttum. zaman'a meydan okumak için değil, onunla dost geçinmek için."
  • 11:51
    19 şubat 2020, çarşamba (gmt+3)
    ereğli, zonguldak konumunda saat
  • ferit edgü'nün 2009'da yayınlanan kitabının adıdır.
    "yaşamın ve sanatın anlamıyla ilgiliyseniz ve önünüzde ferit edgü'nün son denemeler kitabı şimdi saat kaç duruyorsa, daha ilk satırlarda güvenilir ve bildik kıyılardan uzaklaşacağınızı hiç unutmayın. sığ ve durgun sulardan hoşlanmayan biriyseniz, kitabı bitirdiğinizde önemli bir serüven yaşadığınızı göreceksiniz." onat kutlar düzeltme: kitap, ilk olarak ekim 1986'da ferit edgü'nün kendi kurduğu ada yayınları'ndan yayımlanmıştır. daha sonraları da değişik yayınevleri tarafından yayınlamıştır. (keziban)
hesabın var mı? giriş yap