• dilaver cebeci'nin içli ve deruni şiiri.

    sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum
    azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar
    zühre bir şarkı tutturmuş babilden kalan
    zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır
    bir harutla marut birde ben dinliyorum
    derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi
    bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına
    senin namına yıldızları kıskanıyorum
    kimbilir kaç ışık yılı uzakta öfkeyle kollarını çemriyor yalancı fecir
    imanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir
    ve taksim gazinolarında trahomlu şairler
    mısra arıyorlar masaların altında
    kanını içiyorlar bilmeden cennet atlarının
    ben yurdumun en sert tütününden bir sigara yakıyorum
    dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum
    ne kadar ürkek ceylan varsa asya çöllerinde
    domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at
    başlıyorlar kılcal damarlarımda koşmaya
    sıcak solukları yalarken anlımı toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda

    sana bu mektubu evimin balkonundan yazıyorum
    sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
    çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum
    ulu kayalar parçalanıyor beynimin bir yerine
    bir yerinde demirden dağlar eriyor
    atlas yelkenli gemileri unutmuş bir kaç levent
    viski kokulu bulvarlarda yavaş yavaş ölüyör
    istediğin o seccadeyi hemen gönderiyprum
    üstünde kabe resmi ve anamın duları var
    ve bildiğin sebeplerden ben gelemiyorum
    yine biliyorsun ki sevmedim ülküden başkasını
    başı dumanlı dağları dolunayı ufukları
    birde çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı
    önce allah sonra genlerim şahit sevgimi
    üçbinyıl sonra doğacak torunuma yolluyorum
    trahomlu şairler doğruluyorlar masaların altından
    parmakları fahişelerin karanlık saçlarında
    benim kalemeimden kan değil süt damlıyor
    geceler boyu böyle geleceği emziriyprum
    kahrolayım sevmedim ülküden başkasını
    birde seni çok seviyorum
  • hasan sağındık'ın da 'siyah ağıt' albümünde başarılı bir şekilde yorumladığı şiir... "kanını içiyorlar bilmeden cennet atlarının.." mısraı mıh gibi saplanır ara ara zihnime...
  • "sana bu mektubu evimin balkonundan yazıyorum
    sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
    çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum"

    şiirde etkileyici olabilecek çok yer varken benim en basit yere takılmış olmama ne demeli peki.

    çankaya, çakmakla tamir edilen çantadan atmış olan dikişler, iki tane köpek, bir direnişin sabahı uykusuz gözler... sebep bunlar sanırım...
hesabın var mı? giriş yap