• spoiler

    kızın adadan kısa süreliğine ayrıldığı gece, dedesi iş yaparken oyuncak bebeğini bıraktığını farkettiği sahne çok manidar geldi bana, zaten sonrasında da kız adaya dönünce bebeği asar bir yere.
  • filmin üç dört yerinde diyalog var belki ama film bir şeyler anlatmak için diyaloğa ihtiyaç duymamış. belki hiç diyalog olmasa bile çok fazla bir şey kaybetmezdi. bir an bile sıkmadan izletiyor film kendini.

    --- spoiler ---

    filmin ilk diyaloğunda "burası kimin toprağı?" diye sorar torunu dedesine. filmin bütün derdi de budur bana göre. kimdir bu toprağın sahibi? insanoğlu toprağın sahibi olabilir mi? kısacası mülkiyet üzerinedir film.

    yaşlı adam rolündeki ilyas salman'ın nehrin ortasındaki bir toprak birikintisinin üzerine çıkmasıyla başlar film. yaşlı adam iyice inceler toprağı, incelerken de toprağın içinde sipsi gibi bir şey bulur ve atar cebine. daha sonra da bir bez parçası bağladığı sopayı diker toprağa. artık o toprak parçasının sahibidir. adasına bayrağını dikmiştir. askerler gelip geçer yanından ama kimsenin ona ses çıkardığı yoktur. kimse gelip toprağını yaşlı adamın elinden almaya çalışmaz.
    nehrin ortasındaki toprak parçasının mülkiyetine sahip olmak bu kadar basitken, nehrin kıyısındaki toprak için ise insanlar birbirlerini öldürür.

    tekrar baştaki soruya dönecek olursak; torunu sorar dedesine kimin bu toprak diye. bu toprak gürcülerin mi? yoksa abhazların mı? bu toprak onu yaradanındır cevabını verir yaşlı adam.
    şimdi burada ufak bir parantez açmak gerekirse bu cevaptan sonra bu toprağın onu işleyene, ekene ait olduğu anlamını çıkarmıştım ama film bağlamında biraz düşündükten sonra burada doğanın kastedilmiş olması daha doğru geldi. çünkü toprak doğaya aittir ve doğa kendine ait olanı almaya geldiği zaman insanın doğa karşısında yapabileceği hiçbir şey yoktur.

    filmin sonunda ise başka bir adam görürüz, filmin başındaki yaşlı adam gibi nehrin ortasındaki bir toprak birikintisine çıkar ve toprağa bakar. bu sefer toprağın içinden yaşlı adamın torununa ait olan oyuncak bebek çıkar ve adam bebeği alıp kayığına koyar.

    yaşlı adam da toprakta bir şey bulmuştu. kendisinden önce o toprakta olan kişiye ait bir parça. film boyunca yaşlı adam cebinden çıkardığı o parçaya bakıp bakıp düşündü.

    doğa kendine ait olan toprağı gelip alana kadar burada ondan başka birisinin olduğunu söylüyordu aslında o küçücük şey.
    şimdi sen varsın ama zamanı geldiğinde doğa gelip senin elinden de alacak bu toprağı. senden sonra da bir başkası gelecek belki. o da sana ait bir şey bulacak bu toprakta ama o da bilecek zamanı geldiğinde doğanın sahibi olduğu toprağı elinden alacağını.

    yani nehrin kıyısında, toprağın mülkiyeti uğruna verilen bu savaş boşuna demek istiyor belki de film.
    --- spoiler ---

    ne anlatmak istiyordu? derdi neydi bu filmin? diye kafa yoruyorum film bittiğinden beri. bu zaman kadar izlememiş olduğum için pişman olduğum harika bir film.

    edit: imla
  • fizyokratlari anlatirken onerilmesi gereken, ilyas salman’in aliyyül ala oyunculugunu yakalayan ovasvili yapimi film.
  • film çok güzel, tekrar izlendiğinde daha fazla ayrıntı yakalanıyor, tatmini arttırıyor. film esasen mülkiyet üzerine. her şey bunun etrafında şekilleniyor. toprağa vurulan ilk kazmayla birlikte gelen silah sesleri ile insanın doğayla olan savaşı ile insanın insanla olan savaşının yarıştırılacağının ipuçlarını veriyor. kızın büyüyüp gelişmesi hem zamanın geçişini anlatırken insanın insana dair mülkiyeti ve insanın doğayla savaşımının başka bir seyri.
    filmdeki herhalde en farklı değerlendirmelere sahip metafor yaşlı adamın bulduğu marpuç benzeri alet. yaşlı adam bu malzemeye çok değer yüklüyor, seyrettikçe mutlu oluyor. yaşlı adam bilge olduğu için bunu o parçanın mülkiyetine sevinme olarak anlamlandırmak istemiyorum. o parçaya bakıp insanın hiç bir şeyin sahibi olamayacağını hatırlaması daha olağan görünüyor ama bu da yaşlı adamın mutlu ve ümitkâr bakışıyla çelişiyor. bu malzemeye her baktığında endişe duysa anlam daha güzel otururdu sanki. aslında son görüşüm adaya en son gelen adamın bebeği bulmasıyla pekişiyor. "sen de sahip olamayacaksın" sesi kulaklarımızda yankılanıyor.
    dört başı mamur güzel bir film. ama ufak bir şey daha olsaydı dedirtiyor başyapıt olabilmek için. bence bunun da sebebi asker sahneleri. o kadar kuşku bakışlı, silahlı insan filmde aksiyon beklentisi yaratıyor. tamam film aksiyon filmi değil ama beklenti karşısında eylemin azlığı bir miktar düş kırıklığı yaratıyor. bu sebepten tekrar izlemek bu gerginliği aldığından ayrıntılara odaklanmak kolaylaşıyor. asker sahneleri filme yüklenen anlamı artırıyor.
  • filmi ilyas salman için izledim. oldukça durağan ve diyalog neredeyse yok. klasik festival filmlerinden. film için yorum yapmaya, filmden bir şeyler bulup yazmaya çalışan arkadaşların çabasını takdir ediyorum ama hikaye ve alan oldukça dar. vasat. duygusal tonları yakalamaya çalışanlar için film müziği güzeldi diyebilirim.
  • film güzeldi fakat bir şeyler eksik gibiydi sanki tam bilemiyorum..güzel çekimler var güzel ifadeler var ama daha çok senaryo kurgusunda bir şeyler eksik gibi geldi. ama her şeye rağmen iyi bir iş çıkarılmış.
    --- spoiler ---

    filmin özeti bizmi toprağa sahibiz yoksa toprak bize mi sahip..
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    hakkında hiçbir şey bilmeden rasgele izlediğim ve ilk yarım saatinde başrol oyuncusunu ilyas salman zannettiğim gürcistan filmi.

    filmin sonunda oyuncu kadrosuna baktığımda adam hakkaten ilyas salman'mış.

    --- spoiler ---
  • filmdeki diyalogların bu kadar az olmasına rağmen bir o kadar , çok ses getirmiş bir film. ilyas salman'ın oyunculuğu harika. ve bu film çekilirken kalça kemiğini kırmış 10 gün dinledikten sonra film çekimlerini bitirip istanbul'da ameliyat edilmiştir. 5 ay gibi sürede çekilmiştir. mısırların büyümesi doğal yolla oluşmuştur. oscar almaması biraz manidar olmuş. imdb puanına bakmadım ama 8 puanlık bir film.
  • başrolde ilyas salman ve mariam buturishvili'nin olduğu 2014 yapımı gürcistan filmi. pek fazla diyalog içermeyen, sanatsal yönü ağır bir film. ilyas salman'ın oyunculuğu gerçekten takdire şayan. verdiğin emeklerin bir çırpıda zayi olmasını anlatan güzel bir film.
  • film izlemeyi değil sinemayı seven biriyseniz; keşfedip izlediğiniz için sizi çok mutlu edecek filmdir.
hesabın var mı? giriş yap