• konusanlar listesinin editoru.
  • lisede darbe yaparak ele geçirdim başkanlığı.. sınıflar karıştı hazırlıktan sonra. bizim sınıf başkanı başka sınıfa düştü, otorite boşluğu oluştu. ben de ilk gün müdür yardımcısının odasına gidip sınıf defterini alıp sınıfa getirdim. öğretmen "kızım sen misin bu sınıfın başkanı?" diyince sınıfa döndüm ve "itirazı olan yoksa benim hocam.. var mı itirazı olan arkadaşlar?" dedim. ay millet öyle kaldı ağzı açık. "yok" dediler, "sen ol.." "hep size hizmet aşkımdan, bu sınıfı uçuracağım, ezilenlerin sesi olacağım, okuldan kaçmak isterseniiiiz deee yine ben kaçıracağımm beeeen!!!" dedim.

    dediğimi de yaptım!! laylaylom'daki dandik konserlere gitmek isteyenleri kanatlarımın altına alıp "hocam arkadaş çok hasta, yazık ona, izin kağıdı yazar mısınız?" dedim.. derse geç gelenleri "hocam arkadaşlar bir sosyal sorumluluk projesi için toplantı yapıyorlardı, vaktin nasıl geçtiğini anlamamışlar" diye savundum -bilardo salonuna kaçmıştı allahsızlar oysa ki..- ama en büyük atılımımı başmüdürvekili amcaya atarlanarak yaptım. tarihi geçmiş yemek davetiyesi dağıttı, sat bunları dedi bana.. banaaa! bana ya! dedim "satmam, almaz kimse ama götürüyorum sınıfa bakalım.." gittim dedim "arkadaşlar bu davetiye geçen haftaki bir yemeğe ait, var mı almak isteyen?" mal değiller ya, almadılar. başmüdürvekiline geri götürdüm almadıklarını söyledim.. "ben davetiyeleri sana verdim, benden çıktı, topla parasını getir" dedi. sınıfa gittim, durumu anlattım. "ben bu adamı benzeteceğim, haberiniz olsun" dedim. ba ba ba özgüvene gel!! "iyi benzet, arkandayız" dedi hepsi. ben önde, sınıf arkamda girdik adamın odasına, "arkadaşlara anlat" derdini dedim. "alacaksınız" "yok almayız" derken aldım davetiyeleri parçaa parça masasına doğradım. adam delir! üzerime saldır! sınıfın cengaverleri adamın elini havada yakala! ben pancar gibi bir suratla bağırıyorum "ulan sahtekar, bizi mi soyacaksın!! soydurtmaaam!" diye ba ba ba.. neyse sonra döndük sınıfa, davetiyeleri de almadık. adam sonraki ders "odama gelsin" buyurmuş, dedim bu adam beni yalnız yakalayıp dövecek, gitmem. öğretmen sınıfın en yarmasını taktı peşime gönderdi. adam "kızım ben sana zarar verecek değilim, yalnız gelmeye niye çekiniyorsun?" dedi. "söyle hadi ne dicen? işim gücüm var, koskoca bir sınıf yönetiyorum, başkanlık yan gelip yatma yeri değilll" diye atarlandım. adam özür diledi iyi mi.. o zaman kameralı cep telefonu yok, kaydedemedik ama yarma kardeşim şahittir işte. "özür dilerim, haklısınız, kafam karışık, sinirleniyorum.. pırıl pırıl gençlermişsiniz, gurur duydum" dedi ya la!! sonra efsane oldum okulda. başşmüdürvekili özür mü diledi? senden diyor yakalayan. kantine inerken "tamam gençler tezahürat istemez!" falan diye bağırıyorum, kimse anlam veremiyor falan.. işte böyle.. darbeyle geldim ama halkımı savundum, güçsüzlerin gücü, mağdurların kurtarıcısı oldum, yolsuzlukla savaştım.

    sonra ne oldu? bi bok olmadı..
  • yanina bir duduk daha verirlerdi. baskan yardimcisi diye. klasik sherif ve adamlari olayi...
  • hocanin manupilasyonuyla secilen insan, nerde demokrasi nerde insan haklari hehe
  • vefakar, süper insandır. abartmıyorum kendimden biliyorum*
    ilkokul 2den lise 1 e kadar aralıksız başkanlık yapmış biri olarak diyebilirim ki herkes başkan olamaz, öncelikle aşıdan korkanlar yüzünden bakın acımıyor diyip ilk iğneyi olucaksın sonra canın acısa da çaktırmayacaksın, üstelik bu insanlar mütemadiyen aşıdan korkmaya devam edicek ve o ilk iğneyi hep sen olucaksın. iki katın kadar birine diklenip yerine oturtabileceksin ve gün boyu "bi vursaydı yere yapışmıştım uff o da kalkıp hacer in saçını çekmeseydi neyse geçti gitti aman dikkat ediyim kendime" yakınmalarıyla tırsarak ama çaktırmadan sınıfta dolanıcaksın, ortaokulda çıt çıkaranı bile döven hocaya konuşanların adını vermeyeceksin, tabi babanın yan okulda müdür olması, aynı hocanın o okulda da derse gitmesi ve size vuramıcak olması artistlik katsayınızı 3e katlasa da ya vurursa korkusuyla eliniz ayağınız titrerken "son kez söylüyorum konuşanların adını ver" diyince beni dövebilirsiniz diyebileceksin, sonra her ders çıkışı imza atmayan hocaların peşinden dolanıp bir de her akşam müdür odasına sınıf defterini götüreceksin, o eteği azcık uzat laflarını kafa sallayarak geçiştireceksin ve en önemlisi lise 1 e geçince başkan sen olmalısın diyen arkadaşları tek seferde reddedip, ilk defa hoca gelmeden sırana kurulup son sürat konuşmaya başlayacaksın
  • lise 3'e kadar hiç umurumda değildi başkanlık falan. biraz başa saralım; lise son sınıftayız. 2 senedir bir arada olan sınıf artık kaynaşmanın bokunu çıkarmış, vur patlasın çal oynasın gidiyoruz. okuduğum okul düz lise (yalova lisesi) olduğundan son sınıflarda öss/öys için puan muan dalgasına özel okullardan son sınıf öğrencileri gelirdi. bize de düştü tabii 1 tane. ankara'dan gelmiş başarılı bir öğrenciydi. okul'un ilk 2 haftası yok ders programıydı, yok bilmemneydi falan derken başkanlık seçimi yapılmamıştı. ama sınıf öğretmenimiz olacak hayırsız daha dakika 1 gol 1 şeklinde dışarıdan gelen kızı geçici başkan yapmıştı.

    yıllardır beraber olan 40 kişiye bir anda yabancı bir çoban gelmişti. neyse okulun başı, havalar da sıcak deyu sahile gidip dondurma yiyoruz da ateşimiz düşüyor. sonra bi' derste sınıf öğretmeni "hadi bakalım artık başkanı seçelim" dedi. ben bu hırsla hayatımda ilk defa öne atılıp tüm ergenlikle "bön odayım hocom" dedim. ben çıkınca başka pek kimse tenezzül etmedi. hoca "demogratih bi' seçim" olsun diye o yeni gelen kızı da aday yaptı. gerçi not düşmek isterim o kıza da bok muamelesi yapmıyorduk la. arkadaş olmuştuk nihayetinde. neyse herkes kağıda isim yazıp kutuya koyacak sonra da tek tek açıp okuyacaktık isimleri. büyük bi' farkla kazanmıştım. hayatın burada insana sunduğu bu "bir şey olabilme" avuntusu çok hain. neyse ben başkan olduğumu düşünürken hoca birden "ben ayşe kızımızın 2 haftalık başkanlığından çok memnun kaldım. inisiyatif kullanıp onu başkan yapıyorum. dunganga sen de başkan yardımcısı olacaksın" dedi.

    pfff... neyse lan bak gene canım sıkıldı gerisi yok hikayenin, gidip bi' sigara içeyim.
  • ilköğretim yıllarımda üst üste sekiz yıl iktidarda kalarak hayatımın en eften püften başarısı.
  • aslında o yaşta insiyatif kullanmaya alışmak için fena bir olgu değil.

    bir de benim şubemde gelenek olmuştu ilkokulda. bazı başkanlar yeniliklerle anılırdı vs.

    erdi konuşanları knş şeklinde kısaltan ilk başkandı mesela.

    çağrı da çok çarpısı olanların çarpılarını sadeleştirip (14tane varsa mesela; xx+10 şeklinde) yazma ekolünü başlatmıştı.
  • lise hayatım boyunca neden olduğunu bilmeden hep yaptığım görev. sınıf defteri okul sonunda muavinin odasına götürülür, eğer imzalamayan öğretmen var ise durum üzerinize yıkılır. tuvalette sigara içersin ne bileyim okuldan kaçarsın, disiplin kürsüsünde "yazıklar olsun, bir de başkan olacaksın"* paparasını yersin. ne yani başkansam insan değil miyim müdür bey, öğerenci değil miyim? içmeyeyim mi o bal gibi sigaralardan, kaçmayayım mı manitalarla?

    he bi de unuttum söylemeyi hakkaten genelde şişko oluruz *

    (bkz: #409333)
hesabın var mı? giriş yap