336 entry daha
  • aşırı derecede pahalılaşmaya başlamış ülke. kimsenin sesi çıkmıyor, ilginçtir ki.

    covid 19 döneminde, bir şanssızlık eseri türkiye’de mahsur kalınca *, belirsizlik ortamı düzelene kadar 1.5 yıl civarı uzak kalmıştım, evi falan kapatıp türkiye’ye yerleşmiştim.

    temmuz 2021’de geri döndüğümde fiyatlar ve aylık giderler, 2019 ile aşağı yukarı aynıydı. şehir merkezinde, dorcol dolaylarında 25 metrekareye 300 euro’ya, modern olmasına rağmen mağaramsı bir daire tutmuştum**. konumdan ötürü her yere yürüyebilir noktadaydım, bu mağarada evden çalışıyor olsam bile keyifliydi.

    bir müddet böyle devam etti, aylık giderler (kira, fatura ve ev alışverişi) aşağı yukarı 600-650 euro ile karşılanabilir düzeydeydi, ki evin yapısından dolayı soğuk mevsimde faturalar çok yüksek gelirdi.

    sonra rusya-ukrayna savaşı patlak verdi. birinci dalga, bu ülkelerdeki savaştan ve yaptırımlardan kaçmak isteyen insanların ülkeye akın etmesiyle başladı. kira fiyatları çok kısa sürede ciddi oranlarda arttı. kız arkadaşımın ailesinin, 10 yıldır aynı kirayı ödedikleri dairelerinin sahibi, ilk defa kiraya zam yaptı. bütün eşe dosta ciddi kira zammı geldiği haberlerini almaya başladım, başladık.

    benim aç kurt ev sahibi de, kiramı 500 euro’ya çıkardı, ‘take it or leave it’ noktasına getirdi olayları. ben kabul etmeyince, anında bir rus göçmen buldu eve (aşağıda belirttiğim şartlarla hem de).

    ev arama macerasının yoruculuğunu satırlar yazsam anlatamam, lakin bu kadar fiyat artışına rağmen belgrad’da kiralayacak ev bulamıyordunuz! rus ve ukraynalı göçmenler bütün daireleri kapış kapış tutuyor, 6 aylık peşin kira + depozitoyu gözleri kapalı ödüyorlardı. bırakın bir expat olarak beni, buranın yerli halkı bile ev bulamıyordu, ev sahiplerinin çıkarcılıktan gözü dönmüştü.

    100’den fazla ilana başvurduk, yalnızca 2 tanesinden olumlu dönüş oldu. olumlu dönüş dediğim de, “ev halen tutulmadı, gelip bakabilirsiniz”. fakat ikisine de korkunç talep vardı nitekim. çok şükür birini, ev sahibinin kız arkadaşımın uzaktan akrabaları çıkması sebebiyle tuttuk (torpilcilik *) ki evsiz kalmaktan kurtuldum. fakat günlerce dayak yemiş gibiydim.

    ikinci dalga ise market fiyatlarına yansımalar ile oldu. sırbistan hükümeti %20 civarında enflasyon açıklasa da, ben en azından markette %80-90 hissediyorum bu gıda enflasyonunu. 2021 temmuz ayında 90 sırp dinarına aldığım ufak aç bitir ayarındaki salam, artık en ucuza 170 sırp dinarına bulunabiliyor. haftalık market harcamam 30 euro civarıyken, artık aylardır en az 60-70 euro harcıyorum. fakat gıda ve hayat kalitemde hiçbir değişiklik yok.

    işin en trajikomik yanı, net asgari ücretin 310, ortalama maaşın 500 euro civarında olduğu bir ülkede yaşanıyor bunlar ve kimsenin gıkı çıkmıyor. insanlar nasıl hayatta kalıyorlar merak ediyorum.

    bazen buradaki durum türkiye’den kötü diyorum, ama almancı dayı muamelesi görüyorum*. fakat cidden daha kötü olduğunu düşünüyorum. alınan maaşlar türkiye’yle aşağı yukarı aynı, fakat fiyatlar 1.5-2 katı daha fazla.

    geçen bir örneğe denk geldim. kutudaki yazılarına kadar türkçe olan bir ürün, maxi market zincirinde satılıyordu, gözüme çarptı. siz de şuradan bakabilirsiniz.

    290 sırp dinarı, yaklaşık 45 tl ediyor. aynı ürünün migros fiyatı ise burada. 25 türk lirası.

    tabii doğrudan daha temel ürünler ile bir kıyas yapma şansım olmadı ama, sırbistan’da durumlar hiç iyiye gitmiyor. zamlar da minik minik ekleniyor, ama durmuyor. nereye kadar böyle gidecek hiçbir fikrim yok, cumhurbaşkanı vucic de bu konulara katiyen değinmiyor. sonuçlarını acı bir şekilde deneyimleyeceğiz, gözüken bu.

    debe edit: debelenmişiz. podcastimize bekleriz *
191 entry daha
hesabın var mı? giriş yap