*

  • mitolojideki sirenlerin yasadigi varsayilan ve bu efsanenin dogmasina sebep olan kayaliklar. izmir'in foca ilcesindedir. antik cagda burada siren efsanesinin dogma sebebi o zamanlar burada cokca bulunan foklarin bu kayalar uzerine cikip guneslenmesi ve ruzgarin siddetli estigi zamanlarda kayalardan garip ugultular cikmasiymis. aylardir denizde olan abaza denizciler foklari deniz kizi ruzgar sesini de onlarin sarkilari zannedermis. tabii rotayi uzerlerine cevirince de su altindaki kayalara carpip batarlarmis.
  • foca'daki orak adasi'nin denize bakan kisminda bulunan, ruzgarli ve dolunayli bir gecede h r giger tasarimlari gibi duran ve korkunc ruzgar ugultularinin duyuldugu kayalik. odysses'un destanindaki denizciler nasil abazaysa artik, bu sesleri kadin sesine benzetmisler; osursak kim bilir neye benzetecekler...
  • foça'da bir zamanlar tekneyle gidip yüzdüğümüz, üzerine çıkıp siren taklidi yaptığımız, eğlendiğimiz kayalıklar. şimdi ise monachus monachus amcaların sit alanı olduğu için yanına bile yaklaşamıyoruz. ama olsun. hala güzeller ve artık bizim yerimize orda şirin foklar oynuyor. bu da iyi, bu da güzel..
  • sirenler (seirenler) ve siren kayalıkları, ilk defa homeros'un odysseia destanı ile karşımıza çıkar.

    sirenler, geniş kanatlarıyla kuş vücutlu ve çok güzel kadın başlı yaratıklardır. esrarengiz sesleri, en güzel müzik mırıltıları ve şehvetli inlemeleriyle erkeklerin akıllarını başlarından alırlar.

    homeros'un odysseiadestanında, kral odysseus'un troya (bkz: truva) savaşından dönüşü anlatılır.

    savaş biteli 10 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, ithaka kralı odysseus yurduna dönememiştir. yıllardır bir adada tutukludur. tanrılar sonunda yurduna dönmesine izin verirler. odysseus, on iki gemisi ve yoldaşlarıyla yola çıkar, üç yıl denizlerde zorlu mücadeleler verir.

    efsaneye göre odysseia, ege denizinde phokaia kıyılarına, büyücü kirke'nin anlattığı sirenlerin adasına yaklaşır. bu adanın (foça'da orak adası'nın batısı) kayalıklarında yaşayan sirenler'in sesleri oradan geçen gemicileri büyülermiş ve bu sesi duyan gemiciler ölünceye kadar orada kalıp helak olurlarmış.

    odyseus, gemisiyle bu kayalıkların arasından geçmek üzereyken, büyücü kirke'nin sirenler hakkındaki uyarısını hatırlamış olduğundan. sirenlerin büyülü çığlıklarına kapılmamak için kendisini de geminin direğine halatlarla sıkıca bağlatmış, ağzını süngerle kapatıp, tayfalarının kulaklarını da balmumu ile tıkattırmış.

    böylece siren kayalıklarından çıkan sesi sadece kendisi duyacakmış, daha sonra; tam sirenlerin yanından geçerken sonsuza kadar bu körfezde kalmak için tayfalarına emir vermek istemiş, ağzı kapalı olduğu için başaramamıştır. siren kayalıklarından çıkan sesler, rüzgarın uğultusuna ve dalgaların coşkusuna karışarak körfezin kıyısına vururken, odyseus'un gemisi bu büyülü dünyanın içinden süzülerek geçip gitmiş, ithaka'da 20 yıldır onu bekleyen karısı penelope'ye dönmüştür...

    bu dönüş, kavafis'in * dizeleriyle bambaşka anlamlara bürünür. ithaka'ya varmak!.. bir amaca, bir ülküye, bir umuda, bir aşka ulaşma çabasının bir çeşit simgesidir.

    "hiç aklından çıkarma ithaka'yı
    oraya varmak senin başlıca yazgın."

    ithaka, konstantinos kavafis, çev: cevat çapan"

    kaynak
  • akdeniz foklarının yaşadığı mağaralar yer alır. türkiye'nin ilk deniz koruma bölgesi olan burada güvenle yaşamaktadırlar.
  • ülkenin en batısında, tepeden tırnağa mitolojiye bulanmış bir coğrafyada yaşıyorum. ida'nın, troia'nın, niobe'nin, siren kızlarının efsunlu hikayeleriyle büyüdüm. "bu kayalar neden hep ıslak?" sorusuna bilimsel yanıtlar vermek yerine, kaybettiği evlatlarına ağlayan bir annenin günün birinde o durduğumuz noktada taşa dönüşünü ve o gün bugündür gözünden yaşlar akıtışını anlatırdı ailem. iyi ki öyle yapmışlar. bu dünyanın gerçeği yeterince sıkıcı çünkü.

    siren kayalıkları da, en az foça kadar büyüleyici bir parçasını teşkil eder hayatımın. derlerdi ki, masalsı güzellikte peri kızları yaşarmış bu kayalıklarda. ufukta bir gemi gördükleri vakit tatlı sesleriyle şarkı söylemeye başlar, böylece namelerinin tesirine kapılan gemicileri kayalıklarına çeker ve zavallı gemicilerin gemilerinin parçalanarak batmasına neden olurlarmış. bu peri kızlarını görüp de dönebilmiş gemici yokmuş tarihte..

    kayalıklarda güneşlenen foklar yerine, güzel sesli siren kızlarını hayal etmek her zaman daha cazipti benim için. gerçeklikten koptuğum ölçüde güzelleşiyordu çünkü dünya.

    en son gittiğimde, herkes martı yuvalarının ve pürüzsüz bembeyaz kayaların çekiciliğine kapılmışken; ben çaktırmadan sirenleri arıyordum o güneş gibi gözümü alan girinti çıkıntılarda..
  • siren kayalıkları foça'nın karşısındaki adalardan biri. volkanik tozların suyla buluşmasından ortaya çıkmış. sirenler kuş gövdeli (kuş kafalı diyesim geliyordu), büyük kanatlı, kadın yüzlü yaratıklar. güzel yüzleri ve etkileyici sesleri var. gemicileri çılgına çevirirler. gemileri parçalanan gemiciler sirenlere yem olur. büyücü kirke odysseus'u siren kayalıklarından geçmemesi için uyarır, odysseus onu dinlemez, kendini gemisinin direklerine sıkı sıkıya bağlatır, tayfalarının kulaklarını balmumuyla tıkatır, sesleri tek duyan olarak tabii çılgına döner, ama tayfa onun duralım, kalalım emrini duyamaz, olağan tempolarıyla kayalıklardan süzülür geçerler.

    (bkz: foça/@ibisile)
    (bkz: siren/@ibisile)
    (bkz: sirenler/@ibisile)
  • odysseia neden gemi tayfasının yaptığı gibi kulaklarını balmumu ile tıkayıp rahat rahat geçmeyi denemedi?
    cevabı, odysseia'da bulunan entelektüel meraktır. destan boyunca da fark edildiği üzere, odysseia her zaman acı pahasına bilgiye ulaşmayı seçer.

    (bkz: intellectual curiosity)
hesabın var mı? giriş yap