• sırp halkının ve kendine sırp demeyenler de dahil edildiğinde dünya üzerinde 20 milyondan fazla kişinin anadilidir. zira hırvatça, boşnakça ve karadağca denen diller de kabul etmeyenler olsa da sırpçadır. örneğin hırvatçayla sırpça arasındaki farkların listesi çok kısadır. bu farklar hırvatların ko yerine tko, lepa yerine lijepa demesi gibi, türkçe'den geçme sözcükleri sırplardan daha az kullanıp yerlerine öz slavca sözcükler kullanması (komšija --> susjeda) gibi basit ayrıntılardan ibarettir. yani bu diller sırpça'nın birer diyalektidir ve sırpçayla olan farkları bazen istanbul türkçesiyle başka bir ilde konuşulan türkçe'nin farkından bile azdır.

    bir güney slav dili olan sırpça, rusça, çekçe ve lehçe gibi diğer slav dilleriyle akrabadır. ancak sanılanın aksine sırplarla ruslar yazılı dilde de konuşma dilinde de birbirlerini anlayamazlar, ancak karşılarındakinin yine başka bir slav dili olduğunu anlayabilirler, bir de o dilde söylenen çok temel bazı şeyleri. basit bir örnek vermek gerekirse ruslar "benim kız kardeşim var" anlamında "u menya yest sestra" derken sırplar "imam sestru" der. görüldüğü üzere pek benzemiyor. ayrıca rusça'da vokatif kullanılmaz, sırpça'nınsa bel kemiğidir. anlamamaktan öte komik ve/veya saçma durumlara neden olabilecek farklar da vardır. örneğin sırpça'da sıkça kullanılan ve gurur anlamına gelen ponos sözcüğü rusça'da ishal anlamına gelir. yanlışlıkla birine gidip "türk olmaktan ishal duyuyorum" ya da "gururu gidermek için ağızdan alınan ilacınız var mı?" dememek için iki dilin sandığınızdan çok farklı olduğunu kabullenseniz iyi edersiniz.

    sırpça batı dünyasında geleneksel olarak birden fazla alfabeyle yazılan tek dildir. sırp milliyetçileri ortodokslukla özdeşleştirdikleri için genellikle kiril alfabesini yeğler ancak pratikte latin alfabesi de hâlâ sıklıkla kullanılmaktadır. sırpça'nın kullandığı kiril alfabesi rus alfabesinden biraz farklıdır. lj ve nj seslerini veren harfler gibi kendine özgü bazı harfleri bulunur. ayrıca rusça'daki yumuşatma karakteri gibi yapılar sırpça'da bulunmaz, tüm sesler tek bir karakterle temsil edilir, tüm karakterler de belli bir sesi temsil eder.

    türkçe'deki c sesinin tıpkısının aynısına sahip tek batı dili sırpçadır. sırpça dışında batı dünyasında konuşulan tüm dillerde c sesi birden fazla karakterle temsil edilir. sırpça'da türkçe'deki c'ye denk gelen iki ses bulunur. bunlardan biri latin alfabesinde, diğeriyse kiril alfabesinde tek bir karakterle temsil edilir. örneğin bu harflerden birinin kullanıldığı sırpça doğum günü tebriği "sreçan rocendan" diye okunur. ancak sırpça klavyesi bulunmayanların ya da uluslararası bir topluluğa hitap edenlerin buradaki c sesi için "dj" ikilisini kullandıkları görülür ve yukarıdaki örneği srecan rodjendan diye yazabilirler. ayrıca kişi adları da uluslararası ortamlarda genellikle sırpça karakter kullanmadan yazılır. (bkz: aleksandar djordjevic)

    sırpça türkçeyle en çok ortak sözcüğü bulunan dillerden biridir. osmanlı hâkimiyeti süresince türkçe'den sırpça'ya geçen sözcüklerin içinde yalnızca öz türkçe olanları bile binlerle ifade edilebilirken esas kökeni farklı olup da türkçe'den sırpça'ya geçtiği için ortak olan sözcüklerin sayısının 15 bini bulabileceği tahmin edilmektedir. ilginçtir ki "ortak" da bu sözcüklerden biridir. majmun, sarma, škembici, pilec, cufta, badava, komšija gibi tonla sözcük bulunur. bu sözcüklerinin çoğunun öz slavcası da sırpça'da hâlâ yaşamaktadır. örneğin komšija (komşu) ile eş anlamda susjeda, bedava anlamında da besplatno sözcükleri de görülür ve sırplar bunları türkçeleriyle karışık kullanırken hırvatlar daha ziyade öz slavca versiyonlarını kullanır. sarma, škembici (işkembe), pilec (piliç) ve cufta (köfte) sözcüklerinden de anlaşılabileceği üzere biraz dikkatli bir türk'ün sırpça bir lokanta menüsünü anlaması işten bile değildir. zaten yemeklerin kayda değer bir kısmının kendileri de adları gibi sırplara türklerden geçmiştir. yalnız bu konuda bazı istisnalara dikkat etmek gerekir. örneğin sırpların en önemli yemeklerinden olan cevapi adını kebaptan alırken tarifiniyse inegöl köfteden almaktadır. kebap sanıp cevapi ısmarlayan kişi hayal kırıklığına uğrar. sarma dendiğinde kastedilen de genellikle yaprak sarma değil lahana dolmasıdır.

    sırpça'daki tepki sözcüklerinin bazıları da türkçeyle ortaktır. sırplar çok sık olmasa da "sikter!" derler, trakyalı türkler gibi bre derler. hatta ve hatta ortodoks bir sırp'ın başka bir ortodoks sırp'ın çocuğuna mašala (maşallah) demesi de osmanlı mirası olup günümüzde de sıklıkla görülebilen bir durumdur. dikkat çeken bir başka sözcük de "hajde!"/"ajde!" sözcüğüdür. bizim "haydi!"/"hadi!" ile aynı anlamdadır. örneğin "ajde bre momci!" (haydi be çocuklar!)

    sırpça'da slav dillerinin çoğunda olduğu gibi vokatif yapısı görülür ve isimler hitap olarak kullanıldığında çekime uğrayarak değişir. örneğin ivan adlı arkadaşınıza seslenirken ivane dersiniz, ya da bir kadının arkasından "hanımefendi!" diye seslenirken gospoda sözcüğü gospoze olur. bir sırp "tanrıya şükür" derken "hvala bogu" der çünkü tanrının "arkasından" konuşuyordur, ama dua ederken tanrıya yalvarıyorsa bog sözcüğü baka türlü bir değişime uğrar ve "boze" diye hitap eder.

    sırpların türklerle ilgili iki ünlü komik ve hakaretamiz tekerlemesinde de vokatif yapı kullanılır:
    "brate murate, neko ovde mora biti srece kurate"
    "turcine turcine, napuši se kurcine"

    ilkinde söyleyen kişi "murat kardeş, burada birileri seni düdükleyecek kadar şanslı olmalı" diyor. ikincisindeyse bir türk'ten kendisine oral seks yapmasını istiyor. en çok kullanılan sövgü sözü olan picka (amcık) sözcüğü de karşınızdaki kişiye doğrudan söylendiğinde "picko" hâlini alır, bir diğeri olan peder (ibne) de "pederu" olur. (bkz: vuçiçu pederu)

    yakın komşusu yunanca'nın aksine sırpça uluslararası literatüre çok fazla sözcük kazandırmış bir dil değildir. ancak vampir sözcüğü sırpça'dır ve vampirlik konsepti olmasa da bu konseptin adı dünyaya sırplardan yayılmıştır.

    sırpça'daki kişi adlarının çoğu hristiyan azizlerinin sırpça adlarından (aleksandar, petar, nikola, stefan, jovan, mihajlo) gelmektedir ve sırpça'da doğrudan bir anlam ifade etmezler. ancak bu durum için azımsanamayacak sayıda istisna mevcuttur.

    örneğin:
    bogdan = tanrıverdi
    dragan = değerli, sevgili
    predrag = en iyi dost
    zdravko = sağlıklı
    nemanja = hiçbir şeyi olmayan
    nenad = beklenmedik
    zoran = şafak
    miloš = sevilesi

    kadın adlarının çoğu da erkek adlarının dişil hâllerinden (aleksandra, jovana, vedrana, bojana, ivana, branka, dušana, nevena) gelir. bunun istisnasıysa nispeten azdır.

    örneğin:
    jelena = geyik
    svetlana = ışık
    irena = barış, huzur

    sırpça'da da rusça'daki gibi adlar sıklıkla kısaltılıp diminütifleriyle söylenir, ancak çoğu adın tamamı söylenirken yalnızca bazı adların geleneksel olarak bu hâlleri kullanılır.

    örneğin:
    aleksandar --> saša (aleksandra için de kullanılabilir ancak daha ziyade "sandra" derler)
    drazen --> dado
    danijela --> danka
    branimir/branislav --> branko

    bu dilde jasmin bir erkek adıdır. müslüman boşnaklar dışında ender kullanılır, ancak kullanıldığında *mutlaka* erkek adıdır. dişisi olan jasmina sırplar da dahil olmak üzere tüm yugoslavya'da rastlanılan bir kadın adıdır.

    sırpça'daki soyadı sistemiyse oldukça sıkıcıdır. rusça'daki patronimik sistemini andırır ve genelde bir erkek adının sonuna -(gerekiyorsa kaynaştırma harfi)+(gerekiyorsa v)+iç getirilmesiyle oluşur. istisnalar görülse de çoğu sırp'ın soyadı bu şekildedir. sırplarla hırvatları birbirinden ayırmanın en kolay yolu da budur, zira bir insanın soyadı bu biçimdeyse büyük olasılıkla baba tarafı sırp'tır.

    örneğin:
    petar --> petroviç
    mitar --> mitroviç
    jovan --> jovanoviç
    miloš --> miloševiç
    nikola --> nikoliç

    aynı sistemi boşnakça'da da görürüz, ancak kaynaklık eden ad farklıdır ve genellikle kişinin baba tarafının boşnak olduğu hiçbir yerden olmasa oradan anlaşılır. örneğin "selimbegoviç" = "selim beyin oğlu".

    sırpça'da çoğu slav dilinde görülen kadınlarının soyadlarının farklı olması konsepti bulunmaz. bu bağlamda türkiye'deki gibi sırbistan'da da adamın dibini düşüren ilik gibi bir hatunun soyadı "bilmemkimin oğlu" biçiminde olabilir.

    sırp birinin soyadı türkçe bir ad içeriyorsa (örneğin muratoviç) "aa türkçe lan ne tatlııı!" diyip de bu konuda yorum yapmanız ve soru sormanız pek önerilmez, zira bu soyadı genellikle baba tarafından birinin osmanlı hâkimiyeti sırasında soyadında geçen addaki bir osmanlı askerini öldürdüğünü ifade etmektedir. bunun yanı sıra sırpça'da türkçe içerikli ilginç soyadları da bulunur. en sık rastlananlarından biriyse bir nevi haydut anlamına gelen arambašiç (harambaşı-gil) soyadıdır. eski sırbistan'ın başbakanı nikola pašiç'in soyadı da türkçe "paşa" sözcüğünden gelmektedir, türkçe'ye "paşalı" ya da "paşagil" diye çevrilebilir. büyük osmanlı devlet adamı sokullu mehmet paşa da aslen bir sırp'tır ve sokullu adı doğum yeri olan ve adı "şahinoğulları" anlamına gelen sokolovici'den alınmıştır.

    çoğu avrupa dilinde olduğu gibi sırplar da basketbol sporunun adını orijinalinden almamıştır ve sepet anlamındaki koš/košara sözcüğünden türeterek košarka demektedirler. yani basketbolun sırpçası bir nevi "sepetçik"tir. buna karşın ay adları doğrudan doğruya ingilizce'den alınmıştır ve ingilizce bilen biri sırpça bir takvime baktığında hangi ayda olduğunu anında anlar. sırpça ve hırvatça bu konuda biraz ayrılır: listopad. gün adlarıysa çok ufak değişikliklerle standart slav sistemini takip etmektedir.

    bize ayrılan sürenin sonuna gelirken yine bir atasözüyle bitiriyoruz: "ko rano rani, dve srece grabi". yani "erken kalkan iki şans yakalar". ingilizce karşılığı "early bird gets the worm", türkçe karşılığıysa "erken kalkan yol alır". hırvatçasıysa "tko rano rani, dvije srece grabi".
  • tıpkı makedonca, boşnakça, hırvatça, bulgarca ve diğer slav dilleri gibi, az buçuk bilindiğinde bütün eski yugoslavya bakiyesinde iletişim sağlayan bir dildir. hatta bu yüzden sırplar, "govori srpski da te ceo svet razume" yani "sırpça konuş bütün dünya anlasın" derler. ama burada bitmez; etnosantrik ve milliyetçi sırplar bu sözü, şakayla karışık, "govori srpski da te bog razume" yani "sırpça konuş allah da anlasın" olarak söylerler.*
  • mateja kezman'a yapılan are you player utancını silmek için öğrendiğim vasat dil. ilk uçakla belgrad'a gidip kezman'a "jeste li igrac?"* demezsem yaşayamam.
  • efenim sirpca'nin sokak versiyonunda su aralar gencler arasinda pek yaygin bir olayi var: isimleri evirip cevirip samimiyet ve sevgiyi vurgulamak.

    hemen bir ornek veriyoruz; misal ismimiz milos mu? hecelerine boluyoruz milos'u oldu mu sana mi-los. simdi yerlerini degistir bunlarin, losmi. sevgi ifadesini guclendirmek mi istiyorsunuz; hemen basina bir u- sonuna da bir -(i)nye yerlestiriverin olsun mu ulosminye. benzer sekilde ivan > vani > uvaninye oluyor.

    ama oyle her onunuze gelen milos'a ulosminye diye seslenmeyin, sonra "efenim, yavrum, guzelim, kedi canini senin..." diye cevap veriyorlar.*
  • çok mantikli bir çatiya sahip, rusça'daki gibi istisnalarin kaideleri geçtiği bir arpsaçi olmayan slav dili.
    ismin 7 hali (türkçe okunuşu ile "padeji") ilk başta türklere tuhaf gelse de, benimsemesi zor birşey değildir.
  • özellikle sarhoşken kendini ortaya çıkaran ikinci anadilim. hatta ilk sayılır ama biraz ilgisiz kaldı. unuttum filan sanıyorum ki rüyalarımda çatır çatır konuştuğumu görüyorum, ya da dediğim gibi sarhoşken döktürmeye başlıyorum. anlıyorum o zaman anadil kolay kolay unutulmazmış. bir de iki anadile sahip olmak güzel bir şey.
  • internet üzerinden sırpça öğrenmek için;

    (bkz: http://www.serbianschool.com/)
  • kelimeleri yazıldığı gibi okunur. j hariç. yani ben öyle okuyordum herkes nasıl olup da doğru okuduğuma şaşırıyordu.
  • aldığım bir pamuk poşetinin üstünde sırpça açıklama kısmında '' % 100 pamuk '' yazısını görünce beni çok şaşırtan dil. gerçi diğer kelimeleri incelediğimde türkçe ile hiçbir alakası olmadığını da gördüm. pamuk nereden ortak çıkmışsa artık?..
  • gazi üniversitesi rus dili ve edebiyatı 4.sınıfında ''zorunlu seçmeli'' olarak okutulan ders.
hesabın var mı? giriş yap