• annem bi saksida kedim icin ot buyutmus. valizde getirdim, pencerenin onune koydum. sonra unuttum kendisini. birkac gun sonra fark ettim ki sararmaya baslamis. sokakta susuzluktan dili disarda gezen bir kopek gormus kadar uzuldum, hemen su doktum saksiya. ertesi aksam baktim yeniden canlanmis. kediye de veremiyorum artik. millet begonya falan bakar, ben su an resmen otla duygusal bag kurdum ona bakiyorum. ama aksam ispanak yedik mesela. ya da normalde et yersin de kurban bayraminda dede evindeki keciyi keserlerken aglarsin ya oyle bir sey. hani civciv beslerdik kucukken. benimkiler buyuyunce bahcesi olan birine vermistik. sordugumda öldü dediler de kesip yediler mi acaba diye ziril ziril agladim. o gunden beri kendim kac tavuk yedim saymadim. sonra rustem abi vardi. karasinek. universitedeyken bir ara benim eve girip gunlerce takilmisti. parmagimin ucuyla dokundugumda kacmiyordu rustem abi. kendi kendine evcil sinek olmaya karar vermisti. kayboldu sonra. camdan mi ucup gitti, kedim mi yedi bilemedim ama uzulmustum.
    hastaya cagirdilar, gittik. ninecik sarilmis inegine gozyasi dokuyor. nesi var kuzumun, diyor. kendini keser de inegini kestirmez. seviyor onu. daha aksam yemeginde et yedi belki ama inekleri sevmediginden mi? tanimadigi, bag kurmadigi baska bir hayvandi, yedi. oyle iste...
  • hayvanlarla duygusal bağ kurup, böceklerle kuramamızdan kaynaklanır.

    sivrisinek terliklerimi getirip, sokakta kendini sevdirmek için kendini yere atar ve benimle duygusal olarak iletişime geçerse neden olmasın, o öldüğünde de üzülürüm.

    getir sivribaş terliğimi.
  • bir insanı peru'da bilmemne köyünde ölen bilmemkime üzülmüyorsun da amcan ölünce üzülüyorsun diye ikiyüzlülükle suçlamak kadar saçma bir iddiadır.
  • muhtemelen ikisi arasındaki bilinç seviyesi farklılığıdır.

    insan için bağ oluşturabildikleri farklılık yaratır.

    bir kuzuyu seversin ve senin için çok kıymetli olur. ona kıyamazsın.

    ama her gün binlerce koyun kesilir ve yine sende onları yiyenler arasındasındır belki ama fark etmezsin o bilinç farklılığını.

    “senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens.
  • hayvansever ve vejetaryen felsefecilerin yıllarca düşünse de içinden çıkamadığı vasatın üstünde bir paradoks.

    edit: cevaplar mantıksız:
    buyrun iyi anlayın
  • bu algı yanılması mı diyelim başka birşey mi diyelim bilmiyorum ama pek çok durumda var. en basitinden kürk giyenlere holololo diye saldırıp akşam çöp şiş eşliğinde keyif yapmak gibi.

    ben bu durumu balıklarda yaşıyorum. ulan tutuyorsun balığı koyuyosun kenara hayvan can çekişiyor nefessizlikten çırpınıyor resmen havasızlıktan boğuluyor deli gibi ama tabi bizim aklımızda o sıra akşam ki rakının mezesini çıkartmak var. düşünsene köpeği denize atıp boğuyorsun hayvan can çekişiyor sonra bunu internete yüklüyorsun rastgele falan diye. bi gariplik var bu işte..

    bazı arkadaşlar yararlı, zararlı çıkarımından yola çıkmış ama balık, köpekten daha yararlı amk.
  • inek yiyip sivrisinek yemeyen insanlar tarafından yapılan tespit
  • sivrisinek haşere, köpek ise insanın en iyi dostudur.
    bu sebepten mütevellit sineği böceği hıammınaa efektiyle öldürürken köpeğin başını okşar seversiniz. bazen biranızı açar, yanınıza oturtur derdinizi anlatırsınız.
  • ulan gayet de mantıklı bir paradoks arkadaş. ineği, koyunu, tavuğu işin içine katmamak için beslenme ve et elde etme konusunu bir kenara bırakırsak ikisi de hayvan değil mi?

    "bunu diyen adama sabaha kadar sivrisinek vızıltısı dinletmek lazım"

    e sivrisinek vızıldıyor da köpek havlamıyor mu? vızlayan sivrisinekten rahatsız olup sivrisineği gazeteyle duvara yapıştırmak normal de köpek havlamasından rahatsız olunca köpeği de aynı şekilde yapıştırabiliyor muyuz?

    "kanını emip rahatsız ediyor"

    e köpek de götümden dişleyip rahatsız ediyor? üstelik sivrisineğin ısırığı sabaha geçiyorken, köpeğin ısırığı haftalarca kalıyor. ısıran sineği gazeteyle dümdüz ediyorken, ısıran köpeğe tekme atsan hayvan düşmanı oluyorsun.

    "hastalık bulaştırıyor, sıtma vs"

    köpek de kuduz bulaştırıyor? günümüzde sıtma da, kuduz da gelişmiş ülkelerde görülen hastalıklar değil.

    neticede buz gibi paradokstur. bu paradoksun adına da türcülük denir.

    not: hayvanseverim. köpek düşmanı falan değilim, aksine çok severim. ama ben de sivrisineği sadece vızlıyor diye laps diye duvara yapıştırırken, havlamasından rahatsız olduğum köpeğe "hoşt hışşt kış kış hadi sus bakim" demekle yetiniyorum. iki farklı tür hayvanın aynı rahatsız eden davranışına karşı bu ikiyüzlülüğümü kendime bile açıklayamıyorum.
  • aslında vicdanımız biraz fayda/zarara göre belirleniyor, maalesef. sivrisinek zararlı o halde öldürebiliriz. köpek zararsız/faydalı o halde yaşamalı, ölmesi yazıktır.

    bunu insanlarda da yapıyoruz. saçma sapan bir haber gördüğümüzde "oksijen israfı" demiyor muyuz? o kişinin yaşamasının gereksiz olduğunu ima ediyoruz yani. kendimizi faydasız, yetersiz hissettiğimiz zamanlarda da ölmek istemiyor muyuz?

    tabii ki burada empati giriyor araya. intihar etmiyor ya da insan öldürmüyoruz. fakat bu içimizden geçiyor.

    elimizi yıkayıp bakteri öldürürken, sineği duvara yapıştırırken empati devreye girmiyor.

    ilginç bir mekanizma aslında.

    edit: aklıma geldi, yeni bir entry girmek istemedim. seri katiller veya caniler kurbanlarının gözlerini içlerindeki empatiyi azaltmak ve daha rahat işkence yapmak için bağlarlarmış. çünkü gözleri göründüğü zaman katil, kurbanının da bir insan olduğu gerçeğini zihninden tam silemiyormuş.
hesabın var mı? giriş yap