sızı

• var i$te içimde bundan. yapi$ti az once.
  çok sevdigim birini kaybettim farkina bile varmadan. uzaktik uçuncu $ahislar soyledi olanlari. sanirim içimden eksilen parçanin yarattigi bo$luk bunu duyuran.
  
  boyle gogsunuzun altina çorekleniyor. maya gibi kabariyor. elinizle dokunup çekip alamiyorsunuz. dagiliyor. yayiliyor. batmiyor, siyiriyor. parçalamiyor, boluyor.
  ve için için yaniyor. burnuma kokuyor dumani. aci çok aci. sanki bir kasim ak$amustu eyup'te anemas zindanlarindan buharli haliç'e bakarmi$ gibi kokuyor bu aci. ellerim u$uyor azicik. yuzum buru$uyor. butun bunlari bana sizi'm yaptiriyor.
  
  "buraya hapsolmuş bütün insanlar, biz onları neyle meşgul edersek onunla meşguller...^**"
• şunun gibi bir şeydir sanırım;
  
  "acımayı unuttum
  sevinmeyi unuttum
  ben her şeyi artık unutuyorum
  ama o geçerken ne yalan söyleyeyim
  şuramda bir ağrı duydum."
  
  (bkz: edip cansever)
• "yürüdüm, şöyle beş on dakika daha volta attım kimsenin dikkatine çarpmadan. belki değişir dedim, içimdeki şu tuhaf his. geçmedi. yürümek, unutmaya yardımcı olacak, diye bir kaide yok tabii. bir manzaraya bakarken, kaşığımı yemeğe bir kez daha götürürken, anahtarımla kilidi açarken, demliğimden sararmış bardağıma bir bardak daha çay alırken, sivrisineğin koluma bıraktığı ize bakarken, merdiven parmaklıklarına dokunup koşar adım yukarı çıkarken.. herhangi bir yerde aniden gelip beni bulan ama her daim varlığı yanımda dolanan şu histen yürüyerek uzaklaşacağımı ummak çok da mantıklı olmazdı zaten. benimle yürüme ve koşma hızı aynıysa onu ekebilmem pek mümkün değil herhalde. gölgesine ihanet eden kim çıkmış ki, düşüncesinden hızlı hareket edebilsin..
  
  ne tuhaf. histen kaçma yolları diyorum, mantıklı olmazdı zaten diyorum. hissi mantığa bağlıyorum.
  
  gece oluverdi. güneş dünyanın diğer yüzüne bakıyor şimdi. orada öğlen, burada gece. dönüp duruyoruz, aslında, gece lambamız ay oluyor, normal ampulümüz de güneş.
  
  hani şarkı diyor ya, "uzun günler ne kadar mahzun.. / mahzun günler, mahzun günler.. ne kadar uzun.." zamanı eğip büken, güneşin tepemde arz-ı endam etme süresi mi, yoksa hislerin zamanın akışını hızlandıran etkisi mi..
  
  birkaç metre yukarıya yükseldi(m). vücudu(mdan) ayrı bir yerde. beni izliyor(um). kim bu ? bir adı var, bir vücudu var. gözleri karşıya bakıyor. birine bir şeyler anlatıyor. sahi kim bu ? onu tanımıyorum. tam anlamıyla bir yabancı. çocukluğunu ezbere bildiğim bir yabancı. oturuyor, onu izlediğimi biliyor. o ben miyim ? ama niye ben o'yum, niye o ben ? vücudum var. bana ait. niye bana ait ? kolumu oynatmak istesem de oynatamazsam o bana ait olur muydu yine ? felçli insanlar için vücutlarının diğer yarısı da kendilerine mi ait ? kontrol mü aidiyeti besliyor, yoksa sahip olma isteği mi kontrolü veriyor ?
  
  elini alnında gezdiriyor. alışkanlık olmuş. alışmış. niye alışmış ? hiçbir şeyi tutmayan bir hafızası olsaydı yine alışır mıydı ? balıkların üç saniyelik hafızası sakın bir nimet olmasın ? hiçbir şeye alışamadıkları için mi açık kalıyor faltaşı gibi gözleri ? gözkapaklarının olmaması diye cevap veriyor bana, ben. yaaa.. öyle mi.. peki.
  
  üç gün önce hazırladığım dosyaların kopyasını almış mıydım.. almıştım..
  
  seneler evvel gittiği park gözünün` :gözümün` önüne geldi. salıncakta sallanırken dinlediği, o sıralarda çıkan bir şarkıyı hatırladı. zaten o parkla şarkı özdeşleşmiş. salıncak demirden yapılmıştı. oturulan kısmı ise üzerine plastik kaplanmış demir. belediye birkaç yıl sonra parkı kaldırdı. acaba oturduğum o salıncak şimdi hangi hurdacıda çürüyor ?
  
  çürüyor. eskiyor. sonra yepyeni olarak bir kez daha çıkıyor insanların karşısına yüzyıllarca sonra. eskiyor yine. sonra yine çürüyor."
  
  sızı, var olmanın bilinci, benliğimin bir parçası. tüm paradigmaların, bir heyelanla şarampole yuvarlanacağının ilanı. fena'yı bildiren, beka'yı dileyen, ancak sonsuza ermekle sesi kısılacak olan yani ölümün küçük kardeşi uykuya dalarken beynimde duyduğum çınlama sesi kısılacak olan, şey. ona hiç alışmamak istiyorum. aşk gibi.. "sonsuz"u istiyorum.
• 70lerden, sezen'in serce albumunden guzel bir parcasi^*
  
  sizim sizim sizlar icim
  gozumde akmayan yaslar
  icimde yillardan kalma birikim
  bilmem ne zaman patlar
  bilirim sonu var bunun
  bilirim sonu gelir her sorumun
  bilirim sonu var bunun
  caresi bulunur
  bilirim her sorunun
  hic ac susuz yasamadim ki
  hic parasiz pulsuz kalmadim ki
  hic asksiz sevgisiz olmadik mi
  neden niye kime bu ozlem
  
  sizim sizim sizlar icim
  yuregimde firtinalar
  ve suskun artik umutlarim
  sanki benden hesap sorar
  bilirim sonu var bunun
  bilirim sonu gelir her sorumun
  bilirim sonu var bunun
  caresi bulunur
  bilirim her sorunun
  hic ac susuz yasamadim ki
  hic parasiz pulsuz kalmadim ki
  hic asksiz sevgisiz olmadik mi
  neden niye kime bu ozlem
• kavuşamadığım sevgilimin hatırasıdır.
• can damarından yakalayınca sızı,
  hiçbir şeyin kalmadı anlamı.
  
  yesen içsen gülsen eğlensen,
  yüzde tokat hayatın anlamsızlığı.
  
  o sebepledir saçma sapan fikirlerim,
  koyvermişliği yaşıyor şimdi günlerim.
  
  burada kalmak için bahanelerim,
  terkettikçe beni daha bir güzelim.
• öldürmeyip süründüren.
• nefes alirken yutkunma ihtiyaci yasatan his.
  
  xx: korkuyorum
  xy: korkma
  ...
  
  -dokunulmayi ozlemisim
  ...
  
  konusmak. dusunceler. sessizlik. gozler. zuhal olcay. beyoglu. baharat tarcin ve buse. cay. kahve. sigara. zulfu livaneli. profiterol. rina. susmak. endise. gel-git. ''ah be stuven'' bakis. gozyasi. temas. zorlanma. dagilmak. caba. toparlanmak. duygular. soylenemeyen. eller. anlasma. usul usul. korku. huzun. iki basamak. kalmak. bir soz. zamanin durmasi. kendimle savas. caresizlik.
  
  -demek iliskiyi bitiren taraf olmak boyle bir seymis.
  
  sizi. ve daha bircok sey. dilim/elim bu kadarina vardi.
  
  (10 ocak^*bakirkoy bir kaldirim tasi)
• bir bab ı esrar parçası , ulaşılamayan güzellik..
• bi tür acı hissi. acıdan farklı yönleri var sızının. için cız etmesi gibi bişey..
  
  bi de sizi kelimesi var. ikinci çoğul şahısı yani
  misal: sizi sevmiyorum