• atıcılıkta 12 deği$ik noktadan havaya atılan güvercinlerin vurulması temeline dayanan spor.
  • ölmeye yatmış scooter kullanıcısı.
  • (bkz: skeet ulrich)
  • ati$lar 8 farkli istasyondan yapilir, yakla$ik 15-16 santim capindaki diskler, biri buyuk biri kucuk iki kuleden, aticinin, ati$ istegi ile beraber, 3 saniye icinde firlatilir, ve vuru$ hedeflenir. ati$lar tek bir kuleden cikan plaga yapilabildigi gibi her iki kuleden cikan plaklara duble ati$lar da soz konusudur.

    1 seri 25 ati$tan olu$ur.

    kulvarlara gore ati$ dagilimi ise $oledir:

    1. 1 buyuk 1 duble
    2. 1 buyuk 1 duble
    3. 1 buyuk 1 kucuk 1 duble
    4. 1 buyuk 1 kucuk 1 duble
    5. 1 buyuk 1 kucuk 1 duble
    6. 1 kucuk 1 duble
    7. 1 duble
    8. 1 kucuk 1 buyuk

    skeet icin ozel tasarlanmi$ tufekler di$inda sporun yapilmasina izin verilmez. bu tufekler tabii ki yivli deildir.

    istanbul'da istinye civarindaki birkac poligonda bu spor yapilmaktadir. lakin uzun sure butce dayandirilabilicek bir spor oldugu cok da soylenemez.
  • zenci ingilizcesiyle dol.
  • (bkz: siktir et)
  • siyahi amerikan argosunda:
    i. döl.
    ii. attırmak.

    genellikle "skeet skeet" olarak ikileme şeklinde kullanılır:
    "to all skeet skeet motherfucker
    all skeet skeet god dam"
    (get low, lil john)
  • atıcılık branşları içerisinde en zevkli ve reflekslerin geliştirilmesi adına en faydalısı olan spor.

    çantanızla poligondan içeriye girersiniz. zamanla ahbap olduğunnuz müdavimlerle selamlaşıp bir masanın üzerine tezgahınızı açarsınız. bir taraftan laflarken yeleğinizi giyer, tüfeğinizi kurar (namlu her zaman açık bırakılır, bu hem genel bir güvenlik önlemi hem de atıcılık adabıdır), cebinize bir kutu fişek boşaltır, şapka-gözlük-kulaklığınızı takar ve tüfeğinizi (namlu kırık vaziyette) omzunuza alıp 1. istasyondaki yerinizi alırsınız.

    1. istasyon:

    genellikle ilk önce fişek koymadan namluyu kapatır, bir ayağınız önde dizden hafif kırık, diğer ayağınız arkada vücudunuzu destekleyecek şekilde konumlanmış olarak sırtınız düz ama belden çok hafif öne doğru durarak tüfeği omzunuza koyar ve hayali bir hedef takibi yaparsınız. sonra namluyu açar, tek bir fişek koyup kapatırsınız. tüfek omzunuzda değil, dipçiği yaklaşık bel hizanızdadır. dikkatinizi toplar ve "aaaaatt!" (ya da "shooott!") şeklinde komut verirsiniz. hedef çıkar çıkmaz tüfeği omzunuza yerleştirir, nişan alır, hedefi (çok az önden) takip eder ve ateş edersiniz.

    bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim; örneğin birkaç saat önce işyerinizdeki toplantıda patronunuz, amerikadaki toplantıda şirketi temsil edecek kişi olarak sizi değil, hem ingilizce seviyesi, hem eğitim düzeyi hem de ilgili konudaki deneyimi-bilgisi sizden çok daha düşük olan ama hatırı sayılır derecede büyük memeleri, düzgün bacakları ve işveli tavırlarıyla asla başedemeyeceğiniz bir başkasını seçmiş olabilir... işte plağın kuleden çıkıp da siz tetiği çekmeden önceki milisaniyelerle ifade edilen zaman diliminde beyninizin bir tarafı; sözgelimi plağın rengiyle, o kişinin (her nedense patron tam da sizin birimi ziyaret ettiği) geçenlerde bir gün verdiği firikikte görünen tangasının rengini ilişkilendiriverir...

    ve plak havada parçalara ayrılır...

    namluyu kırdığınızda boş kovan havada tatlı bir kavis çizerek yanınızdaki boş kovan sepetine düşer. ardından namluya bu kez iki fişek yerleştirir, namluyu kapatır ve tekrar komut verirsiniz. bu kez karşılıklı kulelerden iki plak çıkar ve siz peşpeşe iki hedefi de indirirsiniz.

    porselen ve saçma parçaları taş,toprak ve yapraklarla kaplı zeminle buluşurken duyulan dinginlik başka hiç bir şeyle ölçülemez. daha iki gün önce anneniz ve kız arkadaşınızla gittiğiniz kahvaltıda sizi hem çok seven hem de delicesine kıskanan bu iki kadın birbirlerine anlamsız güç gösterilerinde bulundukları zaman içinizde oluşan sıkıntı ve bu iki kadına karşı içinizde biriken öfke de plakla beraber dağılmıştır...

    işte skeet, 8 istasyonu bitirip tüfeğinizi tüfekliğe bıraktığınızda namludan havaya dağılan dumanla birlikte sıkıntılarınızı da dağıtabileceğiniz muhteşem bir spordur.
  • olimpiyatlarda 125 atışta 125 vuruş yapmayı alışkanlık edinen manyaklar yüzünden kuralları sürekli değişen, spor mudur nedir belli olmayan, hobi olarak yapılmadığı taktirde üzüntü ve ciddi masraf kapısı silahlı faaliyet.
  • atıcılık yarışmalarında skeet ve trap peşpeşe yapılır, havanın izin verdiği ölçüde. ama atıcı bunlardan sadece birinde iyi olup ona da başvurabilir.

    atıcılıkta trap kurallı şekilde bir uçara nişancılık yarışması diye betimlenebilir. avcılıkta uçara kaçara atış yapmak da uçara diye söyleniyor olsa gerek.

    skeet atan bir arkadaşoğlu var. müthiş ve enteresan bir çocuk. attığını hiç kaçırmıyor. çocuk atış talimine onu taklitle başlamıştı. şimdi onun mirasçısı, ardılı sayılır. oğlanı atışta ziyaret etmiş. müzeye silah bırakabilmek için gazete ilanı vermesi gerekiyor. silahları hafife alıyorlar. bir kere kızmış onlara, müzeye vermek istemiyor. her silahın tarihçesi var. silahları hakkı olan saygıyı görmeyecekse kimse ellemesin. bu biraz eski, köklü bir dükkanın kapanması gibi. (bkz: tabanca/@ibisile)

    (bkz: avcılık ve atıcılık kulübü)
hesabın var mı? giriş yap