• sorgulamanın yasak olduğu düşünce tarzı desek yeridir herhalde... klasik örneği ortacağdaki kilisedir...
  • kavimler göçü sonunda ortaya çıkmış.
  • incil tanrinin sözleridir dolayisiyla dogrulugu tartisilamaz fikrinden ortaya cikmis ve daha sonra incildeki hersey dogrudur,incilde olmayan bilgiler dogru degildir fikrine dönüsmüs düsünce seklidir.bu felsefeye göre insan incili okumali,arastirmali ve yorumlamalidir,aradigi dogru bilgiye ancak bu sekilde ulasacaktir.
  • inanç ve bilgiyi kiliseyle, özellikle aristoteles'in bilimsel sistemini uyumlu bir bicimde birlestirmeye calisan orta cag felsefesi
  • aristo'nun çoğu konuda geliştirdiği felsefelerden fersah fersah yararlanıp bunları fanatikçe koruyan bu akım ve temsilcileri aynı amcanın tanrı konusundaki düşüncelerini hiddetle gizlemişlerdir zira aristoteles deisttir. tahmin edilebileceği gibi skolastisizmin hakim olduğu, mutlakiyet ve din hamuru olan bu dönemde bu hareket pek doğaldır.
  • sorgulamayı önce yasaklayıp sonra icad eden bir dönemin felsefesidir:
    tanrının isa'nın bedeninde yeryüzünde gezdiğine kuşku bile duyulmadığı patristik dönemin en saf halinde inanç dolu vaizleri vardı. sonra bunların yerini alan yeni kuşak hristiyanlık düşünürleri yetiştiler. bu yeniler yunan felsefesinin geçtiği yoldan bir kez daha geçip (aynı tanrılarına soy ağacı yapa yapa ilk tanrının kim olduğu sorusuna takılan antik çağ insanı gibi) ontolojik kanıt arama sevdasına kapılmışlardı. bu noktada kanıtı idealizmde buldular. oysa idealizm, akla düşenin gerçek olduğu saçmalığını antik çağ insanına yutturmaya çabalamış ve her defasında ion materyalizm ini karşısında bulmuş ve belki de hristiyanlık olmasa çok önceleri tarih olmuştu.

    ancak bu defa materyalizmin hiç şansı yoktu. idealizmi şiar edinen hristiyan, sadece varlığa kanıt arıyor gerisini yok sayıyordu. önce platon'la bir müddet avunan skolastikler onun palavranın dozunu kaçırdığını farketttiklerinde işi daha da karıştırıp hiç içinden çıkılmaz bir muammaya dönüştüren aristoteles'e sığındılar. aklına en basitinden bir soru takılan , örneğin "tanrı eğer cezalandıracak idiyse bizi neden günahkar yarattı?" diyen ortaçağ insanını labirentlerinde boğan aristo felsefesi, kliseninin işleri tıkırında tutmak için kullandığı maşasına dönüştü. hal böyle olunca aristo'nun sorgulanması, hakim sınıfın menfaatine fena halde aykırı bulunduğundan, onun her yönüyle tahkim edilmiş olmasına özen had safhadaydı.
    allah muhafaza böyle bir sapkınlığa düşenin sonu ya karanlık dehlizler ya da kuru dal yığınlarının tepesi olabiliyordu. sonuna aristo, tanrı'nın kendisi haline geldi. öyle ki galileo 16'ncı yüzyıl'da dünyayı evrenin merkezine koyan aristo fiziğine karşıt görüş ileri sürmeye cesaret ettiğinde afaroza bile uğrayacaktı.

    ancak aristo'nun dualist bir niteliği vardı. bu noktada çıkış avrupa'nın diğer kısımlarına nazaran daha özgür olan britanyadan geldi. aristo karşısına yine aristo ve dogmacı idealizmin karşısına deneysellikle çıkmayı bilen roger bacon ve william of ockham gibi üstadlar batı felsefesini skolastiğin dar ve karanlık sokaklarından çıkardılar.
  • taşlaşmış bir düşünce bicimidir.taş kafalarda olur.tedavisi şoktur veya yoktur.
  • avrupadaki rönesans ve reform hareketleriyle, kitanin geleceginde rol oynamasi engellenmis baskici ve gerici dusunceler butunu. misal cadilik yapmak veya cadi olmak degil de, cadi oldugu sanilan insanlari diri diri yakmak skolastik du$uncenin bir eseridir. *
  • (bkz: çekomastik)*
hesabın var mı? giriş yap