• istanbul'da geçen sahnelerde kızıl ve sıcak filtreler (orta doğu, geri kalmışlık, develer, çöl), londra'da geçen sahnelerde mavi ve soğuk filtreler (modernlik, endüstri, kontrol), ve şangay'da geçen sahnelerde mor-eflatun ağırlıklı rengarenk filtreler (teknoloji, fütürizm, hightech) kullanılarak izleyicilerin bilinç altına mekanları işlemeye çalışmış filmdir. oysa bugün bu şehirlerin merkezi yerlerinde bir tur atmanız size hepsinin aynı bokun kahverengisi olduğunu gösterir.

    işte sinema sanatı böyle bir şey.
  • --- spoiler ---

    özellikle istanbulda gecen sahneleri saçmalık olan film. ulan sen cipinle taksiye çarpacaksın da adam seni sikmeyip kornaya basacak öyle mi... yalanınızı sikeyim.
    --- spoiler ---
  • açılıştaki istanbul sahnelerini gördükten sonra, bond abimizi dere kenarında bulup eve kadar taşıyan, ekmek pıçaayla kurşununu çıkardıktan sonra pansuman yapıp omzundan da çapraz beyaz bir bezle saracak fatma giriksel, hülya koçyiğitsel bir abla bekledim ama olmadı. pıçakla kurşunu çıkarılırken bond abimiz kısacık bir an dişlerini sıkacak ama gıkını çıkarmayacaktı falan... sonra kız kendi elleriyle çorbasını içirirken göz göze gelince bond abimize aşık olacaktı. bond iyileştikçe koca bir but parçasını elleriyle tutup vahşi vahşi ısırarak tek başına yiyebilecek kıvama gelecekti ve olaylar gelişecekti, ama özet geçmişler oraları, direkt olaya girmişler.
  • --- spoiler ---

    filmin ilk 5 dakikasında 3 polisimizi şehit verdiğimiz film. gerçekten üzülmemek elde değil. yakınlarına işbu iletiyle başşağlığı dilerim.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    yahu bu tren sahnesinde adana'ya hosgeldiniz tabelasi falan vardi da ben mi göremedim yani nedir bu istanbul'dan 5 dakikada adana'ya gelme elestirisi? yönetmen filmin kilit sahnelerinden biri olan demiryolu köprüsü sahnesi icin uygun bir yer aramis, en güzel manzarali yer olarak da adana yakinlarindaki yeri bulmus, bu sahnenin istanbul'un disinda gecen devamini da orada cekmis. dagin basinda, rahatlikla istanbul'un hemen disi da olabilecek bir cografyada bi köprü. cekimlerin adana'da yapildigina dair medyada haberler cikmasa cok bilecektiniz sanki oranin adana oldugunu. ha daha sonra adam fethiye'de çalış kumsalinda ortaya cikiyor. simdi de istanbul'dan dereye düsüp fethiye'de karaya cikti diye bir iddiasi mi var yönetmenin? tealllam.

    --- spoiler ---
  • tanidik tanimadik herkes ellerimden tutuyor "dur etme yazma" diyor ama yazicam. yazmak sart oldu cunku. ulan istanbuldan trenle cikip adanaya varmasi olayini ne buyuttunuz be arkadas ya. anasini satiyim turk filmi mi bu? dunya uzerinde bir tane adam gosterin ki burasi istanbul degil lan adana desin. adam mekani cok begenmis oyle bi atraksiyona girmis orda. butun filmlerde olan bir sey. adam hongkong diyor tokyonun bi sokaginda da cekim yapiyor. kimse de cikip da " la ora hongkong degil, adam mi sikiyonuz" demiyor. bunu mantik hatasi olarak goren kafaniza edeyim ben. sanki cografya dersi vermek zorunda herifler. hayir bi de her iki entryde bir "yav adana istanbul arasi ne kadar da kisalmis hahaha" salak yemin ediyorum gerizekali bu cocuk ya.

    dersin ki "koskoca m'in yalniz basina o ciftlikte ne isi vardi cok sacma" onu anlarim. dogru diyor bi candarma niye cagirmadilar harbiden derim. ama sen iki de bir istanbul adana muhabbeti yaparsan olmaz.

    beni tek sasirtan bu filmin bu kadar sukse yapmasi. 1 milyar dolara dogru gidiyor film. simdiden 800 milyonu buldu. en cok izlenen bond olabilir.
  • "kovalamaca esnasında devrilecek pazar arabaları" sektöründe bir lider olduğumuzu tekrar gösteren film. işte türk'ün gücü!!! (hindistan'a kapak olsun)
  • --- spoiler ---
    bond'un gitmekte olan metronun arkasına atladıktan sonra kendisine şaşkın gözlerle bakan kondüktör kadına "health and safety" demesinin bir arka planı var esasen.
    --- spoiler ---

    ingiltere'de muhafazakar kesimin ağzına sakız olan bir "political correctness gone mad" geyiği vardı bir süre önce. onun arka planını merak eden araştırabilir.
    fakat benim bahsetmek istediğim "sağlık ve güvenlik" yönü. bu bahsettiğim meşhur söz bir süre sonra halkın geneli tarafından health and safety gone mad olarak dile getirilmeye başlandı çünkü health and safety adı altında alınan önlemler bir kısım insana göre o kadar aşırıya kaçmaya başlamıştı ki artık hayatın rutini içinde düşünmeden yapılan kimi eylem için bile "yasaklar" getiriliyordu. health and safety executive'in sitesinde karşı çıkıldığını da görebilirsiniz: http://www.hse.gov.uk/myth/dec10.htm

    kısacası bond'un filmdeki bu repliği, ingiliz kültüründe böyle bir arka plana sahip. ukalalığımı yaptığıma göre gidebilirim.
  • bak buraya yazıyorum, yüzde yüz eminim ki filmde bond eminönü meydanındaki silahlı çatışmadan sonra (ya da önce, önemli değil) mısır çarşısından içeri girecek ve birden bond kapalıçarşı içinde görünecek.. filmde mısır çarşısı girişi kapalıçarşı girişi olarak görünecek ve filmi seyredip gelen turistler mısır çarşısı'na girip "küçükmüş kapalıçarşı ya" diye kafa karışıklığı yaşayacaklar kesinlikle..

    istanbul'u geri gösterme mevzuu falan eski takıntılarda kalmalıydı olm.. ben de eskiden takardım böyle şeyleri kafaya. hatta geceyarısı ekspresi'nde bizimkiler fes giyiyor diye gıcık olmuşluğum da vardı. oysa şimdi keşke fesli gösterseler diyorum. çok daha renkli, asortik, egzantrik, egzotik, falan fişmik oluyoruz öyle.. ne böyle gömlek kot.. biraz oryantalizm bence daha güzel gösterirdi burayı valla.
  • o değil de, filmin başında istanbul'da melez kızımız jipiyle trafikte geri geri giderken taksiye çarptı motoru gömçürttü ya, tüm film boyunca yaşadığım en büyük heyecan ve gerilim oydu. dedim bu kızı üzerler. kafamda taksicinin haydarla inmesi ile başlayan binlerce kare görüntü geçti de, kızımız bastı gitti neyse ki.
hesabın var mı? giriş yap