• takimini boyle bir adam calistirinca yensen de yenilsen de her hafta gururlaniyorsun iste. ukrayna'daki karisikliktan dolayi lucescu'nun bosa cikma durumu vardi. basin da durur mu hemen luce besiktas'a dogru haberleri patlatti. lucescu benim besiktas'ta gormek istedigim sayili teknik direktorlerden. (bir digeri de bielsa mesela) o gece yataga yattigimda uzun uzun dusundum. aklim lucescu diyordu ama kalbim bilic'ten vazgecemiyordu. uyumadan once bilic'te karar kaldim ben de. hic pisman etmedi.etmesin. amator ruhlu insanlara ihtiyacimiz var.
  • "dünyayı tek başıma kurtaramayacağımı gayet iyi biliyorum. ancak haksızlığa karşı hep ön saflarda olacağım."

    -s. bilic

    bu maçtaki kırmızı kart konusundaki tutumuna şaşırmış mıydınız yoksa?
    öhm, adam hukukçu, söylemiş miydim?

    never give up!
  • ben az kazanan bir adamım. öyle akıllı telefonum filan yok. geçen şirketin evrağı teslim etmek için cevahir'e gittim. daha önce de birkaç kez yine aynı sebeple gitmiştim. neyse lafı uzatmayayım kendisini orada gördüm.

    imza mı istesem, foto mu çektirsem diye düşündüm. en iyisi ölümsüz bir anı olan foto çektireyim dedim. dedim dedim de ben de akıllı telefon yok ama bilic de orada. bir daha nereden göreceğim onu deyip yanına gittim.

    derdimi tarzanca-ingilizce anlattım. kırmızı kapaklı samsung telefonumu gösterdim; ''but i want photo with you'' dedim tarzanca olarak. utanmadan bir de dedim ki; ''take photo with your phone than e-mail to me, ok?''

    aklımca; ''senin telefonunla çekelim bana e-mail ile gönder olur mu?'' demek istedim. adam zeki tabi, şak diye anladı. ben olur mu öyle şey len filan deyip kızacağını düşünüyordum ''okey'' dedi, beraber selfie çekindik. sonra e-mail'imi aldı. teşekkür edip tokalaştık.

    sonra ben şirket evrağını teslim ettim. sonra işe yeninden döndüm. dönüş yolunda; ''iyi çekindik de bu bana göndermez ki hacı'' diye düşünüyordum, neyse çekildik mi çekildik diye kendimi avutuyordum. yol bunu düşünerek geçti. yeniden masamın başına oturdum, e-maillere bir heyecanla baktım. yoktu.

    neyse, göndermezse canı sağolsun dedim. o gün bilic'ten gelen giden yoktu. ertesi gün de yoktu, ondan sonra da yoktu. olmadı. artık ben vazgeçtim. içten içe de biraz kızgındım, sonra artık umudumu kaybettim. yaklaşık 10 gün sonra tanımadığım bir adresten e mail geldi, şüphelendim ama yok ya artık gelemez dedim. heyecansız bir şekilde açtım. bir baktım bilic'le ikimizin fotoğrafı ve bir de antrenmana davet mektubu.

    kıt ingilizcemle bunu anladım ama bir arkadaşa kesin olsun diye tercüme ettirdim. evet, önümüzdeki perşembe beni davet ediyordu. önümdeki 4 günü bir bayramı bekler gibi bekledim, allem edip kallem edip patrondan izin aldım ve beşiktaş antrenmanına gittim.

    bu sefer hazırlıklıydım, bir arkadaşın fotoğraf makinesini yanımda getirmiştim. binlerce foto çektim. sağol bilic, bana çok güzel bir perşembe sabahı yaşattın.

    debe editi: hikaye gerçek mi diyenler oluyor, evet hikaye gerçek değil. yalnız bu entry'nin sevilmesindeki maharet benim değil. slaven bilic'in. kimse bilic öyle şeyler yapmaz lan demedi. herkes bilic'in böyle gönlü bol, taraftarına değer veren biri olduğu konusunda hemfikir. ben de bu yazıyı kurguladım yazdım. insanları hayal kırıklığına uğrattıysam affola.
  • adam kırmızı kartlık pozisyonun yanlış karar olduğunu kesinlikle kırmızı verilmesi gerektiğini söylüyor. sözlükte de hiç kimse değinmiyor. vay amk. nasıl bahsetmezsiniz böyle bir olaydan.
  • bu akşam yaptığı hareketin herkese ders olması gerekiyor. kaçımız daha ekran başında bu kadar dürüst olabiliyoruz? kendi tuttuğumuz takım lehine hatalar olduğunda eki eki gülüp geçiyoruz. adam milyonların önünde çatır çatır söylüyor bu hata diye. çok mutluyum böyle bir teknik adamı ülkemizde gördüğüm için. eğer bir gün kendisini görürsem imzasını isteyeceğim. herkes alması gerekeni almalı bu hareketten öyle düşünüyorum.

    kendimden utandıran adam.

    galatasaraylı'yım demek istemiyorum çünkü gerçekten bu yaptığı hareketin rengi yok. tebrikler koca adam.
  • burada kartı değerlendirip yanlış demesi kesinlikle yanlıştır. bu ülke almanya değil ingiltere değil. sen bunu dedin iki hafta sonra kart olmayan bir pozisyonda hakem çok rahat kart gösterecek oyunculara. şunu bilmesi lazım bu ülkede maç sadece sahada kazanılmaz. hakemler medya kulüpler federasyon vs bir çok etkenin baskısı altındadır. beşiktaş teknik direktörünün de baskısını hissetmelidirler. gs iki sene önce terimle şampiyon olduğunda kaç maçı kenardan hakem azarlayarak kazandı. dün volkan caner ikinci sarıyı çok istemelerine rağmen görmediler. ne yazık ülkemizde bu oyunun kuralı bu. senin ve beşiktaşın bu kuralı değiştirmeye gücü yetmeyeceğine göre bu kuralı kendi lehine uygulayacaksın. biz de beşiktaşlıyız. bunu biz söyleriz taraftar olarak renkliler söylemese de. burak melo emre caner i savunsalar bile. ancak senin yerin bunu söyleme yeri değil. adamsın ama bırak adamlığı biz yapalım hoca. sen işini yap.
  • doğru, dürüst, adam gibi adamdır. 5 ekim 2014 balıkesirspor beşiktaş maçındaki pozisyona kesinlikle kırmızı demesi liglerimizde kolay görülmeyecek bir açıklamadır.

    bu saatten sonra iyi teknik direktör olmasa da, başarısız sonuçlar alsa da karakteriyle, duruşuyla, adamlığıyla hatırlanacak güzel insandır
  • dobralığıyla tanıdığım bir terim var, bir de bilic. terim de 26 ağustos 2012 de emek hırsızı burak yılmaz'ın kendisini yeni gelinin yatağa bırakması gibi bırakarak kazandığı penaltı için benzer açıklama yaparak gönülleri fethetmişti.

    buyrun o açıklama,
    burak yılmaz'ın ceza sahası içinde yerde kalması sonrası penaltı kazandıkları ve beşiktaşlıların büyük tepki gösterdiği pozisyonu görmediğini söyledi. penaltı pozisyonuyla ilgili yöneltilen bir soru üzerine terim, "vallahi görmedim. televizyondan bakacağım ondan sonra. henüz izleyemedik. sonra cevap gerekiyorsa yetkililerce verilir. görmeden bir şey diyemeyeceğim. doğru mu yanlış mı bilmiyorum. bazen veriliyor, bazen verilmiyor, bu tartışma hep olacak" diye konuştu.

    tv'den bakacağım ondan sonra demişti ama hâlâ izlemedi mi ki
  • türk futbolunun içindeki en iyi şey.
  • şimdi bu adamın çıkıp net kırmızı kartlık pozisyona kırmızı kart demesine ahlaken çok büyük anlamlar yüklüyorsanız, net kırmızı kartlık pozisyona kırmızı kart diyemeyen antrenörünüzü, gazetecinizi, futbolcunuzu, hiçbirini yapmıyorsunuz kendi moral kodlarınızı bir zahmet gözden geçirin. neden? çünkü tutarlılık bunu gerektirir aziz dostum.
hesabın var mı? giriş yap