• soğuk füzyon furyası ilk ortaya ciktiginda hacettepe'de bir grup "evet evet biz de yaptık" demişti. bunun üzerine diyanet işleri başkanı da beyan buyurdu: "kuran'da da soğuk füzyonun bahsi geçmektedir, şu ayette yazar" diye.

    sonra soğuk füzyon fos çıktı. bilim adamlarımız yanliş yapmışlar, din adamlarımız yanlış okumuşlar meğer...
  • 1989'da utah üniversitesi'nde çalışan stanley pons adlı profesör ve yardımcısı martin fleischmann soğuk füzyon diye bir şey gerçekleştirdiklerini açıklarlar. ciddi bir nötron ışınımı olmuş ve kimyasal tepkimelerle açıklanamayan bir ısı açığa çıkmıştır. fizik dünyası son derece heyecanlanır; ama hevesler kursaklarda kalacaktır, çünkü son derece tuhaf şekilde deneyle ilgili hiçbir ayrıntı açıklanmaz. yarım yamalak, diğer bilim adamlarının veya akademik bir komitenin elinden geçmemiş bir rapor sunulur, deneyin tekrarlanmasına hiçbir şekilde olanak vermeyen, uyduruk bir şeydir. teori de oldukça şüpheli gözükmektedir. diğer fizikçiler eldeki az bilgiye dayanarak tekrar deneyleri yürütür. hiçbir deneyde en ufak bir nötron ışınımına rastlanmaz. pons ve fleischmann'ın bilgi vermeyişi olsa olsa işin degman olmasıyla yorumlanabilecek bir hal almaya başlamıştır, ama deneyle ilgili doğru düzgün bilgi olmayınca kesin olarak soğuk füzyonun gerçekleşmediği söylenememektedir. birkaç gün sürdüğünü söyledikleri işlemin sonunda birşey görülmeyince bir hafta, o da olmayınca haftalarca sürer diye kıvırmaya başlarlar. bu arada deneysel hatadan bile gelebilecek ufacık belirtiler az da olsa birşeylerin olduğu yolunda yorumlanır.

    bu sırada abd hükümeti, başarı olasılığı az bile olsa başarının getirisi inanılmaz olacağından diğer enerji araştırmalarından 5 milyon doları (1989'un parasıyla) soğuk füzyon araştırmalarına aktarır. dünyadaki tüm büyük üniversitelerde fizikçiler harıl harıl bu konuyu incelemektedir; soğuk füzyonla ilgili süreli yayınlar çıkar, konferanslar, sempozyumlar gırla gider. ancak soğuk füzyon hala olanaksız görünmektedir.

    bir toplantıda pons ve fleischmann naylon bir kaptan oluşan bir su banyosunun içinde yer alan basit, ufacık bir düzeneği "u-1 utah tokamak'ı" diye tanıtınca salon gülmekten yerlere yatar. dünyanın en ileri tokamak'ına sahip olan princeton plazma fiziği laboratuarı'ndan harold furth adında bir bilim adamı ağır su yerine normal su kullanınca ne olduğunu sorar ve öyle bir deneme yapılmadığı cevabını alır. (bu kontrol deneyidir. iki deney arasında fark yoksa olay ağır suyla ve dolayısıyla nükleer tepkimelerle alakalı değildir)

    bu komedi bir süre devam eder. bu arada fizikçiler olayın fiziksel olarak mümkün olmadığını gösterir, kimyagerler çıkan ısıyı tamamen kimyasal tepkimelerle açıklar. ikili kontrol deneyleri yapmamak için bahane üstüne bahane bulur. sonunda "füzyon olduysa kullandığınız katotta döteryum bulunması lazım, onu da tespit etmesi iş değil" denilir. haftalarca bu da katotları ancak imalatçı firmanın test edebileceği gibi bahanelerle geçiştirilir. sonunda test yapılır. 6 haziran 1989'da test sonuçları gelecek ve utah üniversitesi'nde basın toplantısıyla açıklanacaktır. oysa basın toplantısı iptal edilir, pons ve fleischmann sonucu açıklamayacaktır. gerekçeleri de (bkz: bahane) sonuçların başka bilim adamlarınca veya akademik bir komite tarafından kontrol edilmemiş olmasıdır!

    utah üniversitesi hemen soğuk füzyon çalışmalarını durdurur. pons ve fleischmann toyota'da bu fiyaskoyu bir süre daha devam ettirip sonra da tam film gibi ayrı ayrı ve sefil birer hayata adım atar.

    işin en ilginç yanı, halen soğuk füzyon ile ilgili olarak infinite energy adlı bir süreli yayın çıkması, soğuk füzyon hakkında yıllık konferanslar düzenlenmesidir. yani fizikçiler arasında ufo kültü kılıklı bir soğuk füzyoncular kitlesi oluşmuştur, her yıl aha bir şey buluyoruz galiba diyip aslında bir yere gitmiyorlardır ve fizik dünyasının geri kalanından izoledirler.*

    kaynak kitap: voodoo science
    alt başlığı: the road from foolishness to fraud
    yazari: robert park
  • bilimsel olarak imkansizligi halen kanitlanmamis olan, daginik bicimde olsa da epey fazla insanin san sohret ugruna arastirmalarini surdurdugu bir konudur ve evet, konferanslar bile duzenlenmektedir.

    isin ilginci, bu teknolojinin akibeti bu yilin basinda belli olacakken, yine hersey bir acaba ertesi gelen bir soru isaretinde dugumlenmistir. soyle ki, amerikan enerji bakanliginin 15 yil aradan sonra, 1989daki sansasyonel deneyden beri yasanan gelismeleri degerlendirmek icin duzenledigi bilimsel panelin sonucunda ne bir palavra olduguna karar verilmis, ne de arastirma fonlari ayrilmasina.

    kisacasi 15 sonra bile bu teknolojinin fizibilitesi muallakta. 18 uzmandan olusan panelin yarisi fazladan bir guc uretildigine dair olan kanitlari ikan edici bulmusken (fazladan guc sadece yuzdelerle ifade edildiginden, digerleri, bunun olcum hatasi oldugunu savunuyorlar), bu gucun nukleer reaksiyonlardan ileri geldigine inananlarin sayisi sadece 6da kalmis. soylenilene gore bu gizemin ardinda konunun buyulu olusu degil, arastirma metodlari ve bulgularin yorumlanmasindaki celiskiler yer aliyormus, zira kullanilan teknikler ve malzeme biraz eskiymis.malum zavallilarin finansal destegi yok pek fazla ve bu panelin sonucu olarak da yeni kaynak edinme hayalleri suya dustu.

    gerci panelin herhangi bir baglayiciligi yok. sonucta amerikan enerji bakanligi, websitelerinde yok oyle birsey diye bkz da verse, parasi olan gider labini kurar, pasa pasa da deneylerini yapar, dr emmett brown gibi saci basi dagitip gelen gecene yiyecekmis gibi bakar. devletten kaynak alamaz,o kadar. yani diyanet isleri baskanligi da halen fetva cikariyor, kac kisi ona gore seks hayatini duzenliyor allah bilir. seks hayati demisken, turkiyedeki evli her uc ciftten birinin hic seks yapmadigini bilelim, ogrenelim. (soguk fuzyonla sosyoloji kardestir, ayrim yapan kallestir)
  • teknik olarak imkansızlığını erdal inönünde açıklamaların bulunduğu bir cumhuriyet bilim teknik ekinde okuduğumuz soğuk füzyon "bir bardak suyla bütün kış" başlıklı haber sayesindedir ki beş yıl kadar önce hayatımıza geri dönmüş, bizi neş'e ye boğmuştur. apartman yöneticisi ve boş zamanlarında "elektronik mühendisi" olan ahmet sanlı bugün gazetesi muhaberine "evimde yaptığım deneyler sonunda amerika ve avrupada kaderine terkedilmiş soğuk füzyon u 'geliştirerek' aparmanımızın bütün kış ısınma sorununu halletmeyi başardım" şeklinde bir açıklamada bulunmuş, tüm apartmanın ısınma ihityacını karşılayan bardaktan su ikram etmiştir.

    uyduran şahsın hayalgücüne kaçamak bir bakış atmamızı sağlayan bu yan sütun haberi, türk insanının boş vaktinde keşfettiği soğuk füzyonla tüm türkiyenin enerji sorununu çözmek yerine kendi apartmanının sakinini memnun etmeyi seçeçeceğini açıkça göstermektedir.hayallerdeki ahmet sanlı ola ki ışınlanma teknolojisini keşfetse istabul/izmir arası dolmuş seferi düzenleyecek dünyayı hayrete düşürecektir.
  • japon uzmanlar amerikalılara, "biz bir bardak suyla şu kadar enerji üretiyoz, soğuk füzyon yapıyoz" deseler de amerikalılar "eheha hadi len" şeklinde siktiri basarak durumu inceleme lutfunda bile bulunmamışlar.. şüphedeyim ki, şimdi japonlar siz misiniz bizi iplemeyen diye diye, 0 maliyete elektrik üretiyor olmasınlar ?
  • bir algilama hatasinin onune gecmek icin bu surecteki "soguk" tanimini yapalim:

    normalde yildizlardaki fusyon tepkimesi icin cok yuksek basinc ve birkac milyon derece sicaklik gereklidir. bu sartlar gunesin kalbinde mevcut.

    dunyada bu tepkimeyi yaratmak icin gerekli basinci saglamak cok guc olsa da, sicakligi yaklasik 15 milyon santigrat dereceye cikardigimizda tepkime elde etmek mumkun.

    burada "soguk" olarak kastedilen sey oyle 15 milyon dereceler falan degil, 3-5 milyon derece, hatta birkac yuzbin derece sicaklik ile bu islemi gerceklestirmek.
  • 23 mart 1989’da utah üniversitesi’nde çalışan iki bilim insanı stanley pons ve martin fleischmann bir basın toplantısı yaparak sıradan laboratuvar cihazlarını kullanarak laboratuvar ortamında soğuk füzyon gerçekleştirdiklerini ve bu yöntemin faydalı enerji elde etmek için kullanılabileceğini duyurdu. bu toplantıyı takip eden iki ay içinde tüm dünyada eşi emsali görülmemiş ölçüde medyatik bir tartışma gelişti. ilk başlarda bilim insanlarını da kapsayan iyimser bir hava oluşmuş olsa da, sonuçta kuşkucu ve sorgulayıcı kanaat egemen oldu. başlangıçtaki iyimser hava ile alkışlanıp üniversite idarelerince önlerine milyon dolarlar koyulan “mucitler” daha sonra dışlanıp çalıştıkları kurumlardan uzaklaştılar.

    pons ve fleischmann, ağır su çözeltisine batırılmış paladyum elektrotlardan akım geçirdiklerinde, zaman zaman beklenmedik şekilde sıcaklık artışı olduğunu gözlemlediler. veya öyle olduğunu iddia ediyorlardı. bu gözlemi yorumlarken, döteryum moleküllerinin sıkışıp helyuma dönüştüğünü yani füzyon tepkimesi gerçekleştiğini ve açığa çıkan enerjinin sıcaklık artışına neden olduğunu öne sürdüler. devasa başlangıç enerjisine gereksinim duyulmadığından bu nükleer birleşme tepkimesi soğuk füzyon olarak isimlendirildi. görüldüğü gibi düzenek ve temel prensip paneth veya tandberg’in icadından pek farklı değildir, hatta aynısıdır. şimdi bu olayın gelişimini biraz daha inceleyelim. pons ve fleischmann utah üniversitesi’nde soğuk füzyon çalışmalarını kendi imkânlarıyla sürdürüyorlardı. zaten kullandıkları basit düzenekler bir ölçüde bu durumun sonucudur. araştırma imkânlarını geliştirmek için abd enerji bakanlığı’na proje başvurusu yaptılar. bu projenin hakemi olarak brigham young üniversitesi’nden steven jones görevlendirildi. jones laboratuvar ortamında füzyon çalışmaları yapıyordu. projeyi inceledikten sonra resmi olarak grupla görüşme talep etti. jones farklı zamanlarda proje ekibi ile brigham young üniversitesi’nde ve başka yerlerde görüştü. bu görüşmelerin bazılarında iki üniversitenin rektörleri ve başka idarecileri de vardı. jones ve ekibi çalışmaları sonucunda soğuk füzyonun olabileceğini, ancak bunun gerçekleşme olasılığının çok düşük olduğunu, bu nedenle faydalı enerji kaynağı olarak kullanılmasının olasılık dışı olduğu kanaatine ulaşmıştı. daha fazla ek çalışmaya gerek duymuyor, bulgularını artık yayımlamak istiyorlardı. buna karşın pons ve fleischmann kendi gözlemlerinden çok emin olmasalar da, soğuk füzyonun faydalı enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini düşünüyorlardı. sonuçta iki grup anlaşıp çalışmalarını eşzamanlı yayımlamaya karar verdilerse de, öyle olmadı.

    pons ve fleischmann sıkı bir açmaz içindeydi, eğer gözlemleri gerçekten doğruysa bu yirminci yüzyılın en büyük bilimsel keşfi olabilir, insanlığın enerji ihtiyacını sonsuza kadar çözebilir, kendilerini ve kurumlarını her alanda zirveye taşıyabilirdi. işin bir diğer boyutu ise üniversite idaresinin de benzer hayaller görmesi ve soğuk füzyon prensibinin patentini almayı düşünmesiydi. sonunda üniversite idaresinin de teşvik etmesiyle, pons ve fleischmann deneylerini basın toplantısında açıkladılar ve ön makaleyi de önceden kabul garantisi aldıkları journal of electroanalytical chemistry dergisine yayımlanmak üzere yolladılar. açıklamalarında deneyleri yeterince tekrarladıklarını ve sonuçtan emin olduklarını, insanların tüketemeyecekleri kadar enerji üretmesine imkân verebilecek bir buluş yaptıklarını ve varılan noktada yapılacak araştırmaların artık bu icadın teknolojik ve ekonomik boyutunun geliştirilmesine odaklanması gerektiğini bildirdiler. jones durumu ortak makale başvurusu yapmak için kararlaştırdıkları buluşma yeri olan havaalanında televizyondan öğrendi ve hemen makalesini nature dergisine faksla yolladı. takip eden günlerde dünyada eşi benzeri görülmemiş bir haberleşme trafiği yaşandı. hemen hemen tüm televizyon kanalları soğuk füzyon haberini öncelikli olarak aktardı, gazeteler haberi manşetten verdi. üniversite koridorlarından yıllık toplantılara kadar hemen hemen tüm bilim ortamında konu hararetle tartışılmaya başlandı. bu arada utah üniversitesi idarecileri bir avukat ordusu kurup patent alma işine girişti ve devletten daha çok araştırma yapabilmek için milyon dolarlık araştırma bütçeleri talep etti. paladyum, platin ve bakır fiyatları tüm borsalarda tavan yaptı, konvansiyonel enerji kaynakları ve ilgili sektörler sanki köhnemiş çağdışı sektörler görüntüsü aldı. nisan başından itibaren şöhretli üniversitelerden bazı bilim
    insanları kendilerinin de benzer sonuçlar aldığını bildirmeye başladı. hatta bazı kurumlar kendi deneylerinin daha önce ve ilk olduğunu öne sürerek patent hakkının kendilerinde olduğunu iddia edip
    yasal başvurular yaptı. görüldüğü üzere soğuk füzyona ilk tepki ciddi bir şaşkınlık, aşırı bir iyimserlik ve onun ardından da bir sahiplenme yarışı şeklinde gelişti. medya çalışanlarından, idarecilerden ve bilim insanlarından oluşan, ciddi büyüklükte ve etkili bir grup olayın doğruluğunu sorgulamadan kabullenmiş ve büyük balığın peşine düşmüştü. nisan ortasında amerikan kimya derneği’nin toplantısında pons alkışlanıyordu, ancak 1 mayıs tarihli amerikan fizik derneği toplantısında işler tersine dönmeye başladı. fizikçiler soğuk füzyonla ilgili kuşkuları gündeme getirmeye başladı. kaliforniya teknoloji enstitüsü’nden nanthan lewis her türlü olasılığı test etmesine rağmen deneyi tekrarlayamadığını ve negatif sonuçlar elde ettiğini bildirdi. cern’den douglas morrison da benzer şekilde negatif bulgulardan bahsetti. kaliforniya teknoloji enstitüsü’nden steven konin ve charles barnes fiziksel olarak soğuk füzyonun imkânsız olduğunu bildirdi. bu arada jones’un makalesi yayımlanmıştı ve genelde hava tersine dönmüştü. amerika enerji bakanlığı mayıs ayı sonunda soğuk füzyon konusunda karşıt görüşlerin görüşüleceği bir toplantı düzenledi. üç günlük toplantı sonucunda bir araştırma kurulu kuruldu ve rapor haziran ayında açıklandı. kısaca rapor, soğuk füzyondan kullanılabilir enerji kaynağı olarak faydalanılabileceğini gösteren yeterli bilimsel veri olmadığını ve bu alana yatırım yapmanın uygun olmadığını bildiriyordu.

    sonbahara kadar ortalık yatıştı. konuyla ilgili önemli bazı toplantılar yapılsa da artık soğuk füzyon medyada yer almıyordu. 1991 yılında pons ve fleischmann abd’den ayrılıp toyota’nın fransa’daki araştırma merkezinde çalışmaya başladı. 1995’te fleischmann buradan da ayrıldı. pons’un kontratı da 1998 yılında bittikten sonra yenilenmedi.

    günümüze kadar ciddi hiçbir bilimsel dergi soğuk füzyon makalesi yayımlamamıştır. soğuk füzyonun faydalı bir model olduğu kanıtlanmadığı için patent de verilmemiştir. bazı küçük gruplar hâlâ konuyla ilgilense de konunun güncelliği tıpkı bu yazıda olduğu gibi, tipik bir olay olması nedeniyle derslerde ve kitaplarda ibret alınacak bir örnek olarak yer almasıyla sınırlı. konunun hemen hemen her boyutunu kapsayan çok sayıda kitap yazıldı soğuk füzyonla ilgili yayın, kitap, tutanak, kaset ve diğer belgeler cornell üniversitesi kütüphanesinde özel bir bölümde duruyor. bruce lowenstein bu arşivi kullanarak 1994 “cold fusion saga” (soğuk füzyon efsanesi) adlı derleme bir kitap yayımlamıştır.

    soğuk füzyoncular nerede hata yaptı?

    insanoğlunun doğası bazı gariplikleri de barındırıyor. aynı olay karşısında farklı bireylerde zıt algılar oluşabiliyor, birinin doğru dediğine diğeri yanlış diyebiliyor. belli ölçülerde bu durum makul kabul edilebilir
    ve konular somutlaştıkça zıtlık azalır. temel unsurları insan olduğundan camialar ve kurumlar da yanılgıya ve hataya düşebildiği gibi bir şekilde düşürülebilir de. beklentilerin yüksek ve problemlerin çözümünün imkânsız göründüğü dönemlerde aldanma ve aldatma daha kolay olur. soğuk füzyonun aktörleri sadece pons, fleischmann ve jones değildir. düşünmeden destek açıklaması yapan bilim adamları, patent ve fon yarışına giren üniversiteler ve siyasi kurumlar, konuyu gerçekmiş gibi sunan medya. hepsi eşit oranda sorumludur. dolayısıyla soğuk füzyoncular dediğimizde, bu grubun tamamını düşünmemiz gerekir. bilim adamlarından başlarsak pons ve fleischmann kendi gözlemlerini sanki kontrollü bir deney gibi düşünmüşlerdi. bu temel bir hatadır, ancak biri bölüm başkanı iki profesörün böyle düşünmesini makul karşılamak mümkün değil. deneylerini ciddi bir dergiye yollasalardı veya bir kongrede tartışmaya açsalardı muhtemelen bunların hiçbiri başlarına gelmeyecekti. deney kurguları ve yorumları son derece yetersiz ve tutarsızdı. bununla ilgili bir sürü detay verilebilir, ancak en yalın ve kolay anlaşılır olanı kontrol deneylerinin olmamasıdır. ağır su ile yaptıkları deneyi normal su ile de yapıp arada fark olup olmadığına bakabilirlerdi. bazı yazarlar jones’un da suçlu olduğunu, haksız olarak pons ve fleischmann deneylerini kopyaladığını daha sonra da onları yayın baskısına zorladığını öne sürüyor. benim fikrim hakemlerin değerlendirmelerini sadece dosya üzerinde yapması ve değerlendirmeden sonra dosyayı tümüyle unutması gerektiğidir. abd enerji bakanlığı adına pons ve fleischmann’ın projesini değerlendiren hakem olan jones, böyle davranabilirdi. proje sahipleriyle ilişkisini ortak basın açıklamasına kadar getirmesi en azından gereksiz bir macera olarak düşünülebilir. utah üniversitesi yönetimi muhtemel maddi kazançları ön plana alarak pons ve fleischmann’ı baskı altına almış, çalışmalarını tamamlamadan medya yoluyla kamuya bildirilmesini teşvik etmiş, daha sonra da patent ve devlet fonları peşine düşmüştür. utah üniversitesi ve mıt arasındaki patent yarışı, bilim yatırımının (ve uyanık girişimciliğin) en çarpıcı örneğidir. idareciler eldeki bulgunun geçerli olup olmadığını sorgulamadan, doğrudan muhtemel çıkarlarını maksimize etmeye yönelmiştir. bilim özünde kamu için yapılan bir etkinlik olduğundan bilim kurumu yönetmek ticari kurum yönetmekten farklıdır. bu sebeple benim fikrimce, bilim kurumu idare edenlerin anlık fırsatlardan çok kamu yararını gözetmesi gerekir. soğuk füzyon konusu, üniversite idareleri dışında, biri utah eyalet parlementosu diğeri de amerikan temsilciler meclisi alt komisyonu olmak üzere iki politik kurumda görüşülmüştür. her iki görüşmede de olayın gerçek olup olmadığı pek tartışılmamıştır. tartışılan konu böyle belirsiz projelere devlet yatırımı yapıldığında ve projelerin boş çıkması durumunda oluşacak riskin göze alınır olup olmadığıdır. nitekim utah eyaleti “ya tutarsa” diye düşünmüş ve başlangıç olarak 5 milyon doları doğrudan soğuk füzyoncuların kullanımına açmıştır. nedense politikacılar proje kararları alınırken bilim insanlarına pek danışmaz.

    soğuk füzyonun diğer önemli aktörü medya, olaylarda eşit ölçüde kusurlu ve sorumludur. aslında bilim kurumları bilimin topluma iletilmesi için basın toplantıları, toplantılar, kitaplar, bildiriler, çalıştaylar, kitaplar ve dergiler yoluyla düzenli olarak medyaya bilgi aktarır. bu istenen bir ilişkidir. örneğin ülkemizin saygın bilim destek kurumu tübitak’ın bünyesindeki bilim toplum daire başkanlığı’nın görevi budur. hemen hemen tüm üniversitelerin de basınla ilişkileri düzenleyen bölümleri vardır. yani bilimin medyada yer alması istenen ve faydalı etkinliktir. ancak, bilimsel yayımcılık ile günlük yayımcılık farklı prensiplerden yola çıkar. bilimsel yayınlar ispata dayalı iken, günlük medya haberlerinde hiçbir zaman bilim insanlarını tatmin edecek ölçüde detay bulunmaz, günlük medya detaydan çok haberin hikâyesinin çarpıcı olmasını önemser. haberin doğru olup olmadığından ziyade karşıt ve taraftar görüşlere dengeli olarak yer vermeyi gözetir. medyanın durumu sadece bu boyutlarda kalsaydı söyleyecek fazla bir şey olmazdı. ama bir ölçü olması açısından şu örnek verilebilir: soğuk füzyon ile ilgili basın toplantısı ile aynı gün gerçekleşen ve dünyadaki en büyük petrol tankeri kazası ve çevre kirliliği olayı exxon valdez tanker faciası medyada soğuk füzyondan daha az yer almıştır. ayrıca medya mensupları bu olayda “bağımsız” olması gereken duruşlarını terk ederek farklı bilim insanları (veya grupları) arasında aracılık yapmış, adeta bilgi bankası olarak çalışmıştır. yayımladıkları haberlerin büyük kısmını, sorgulamadan başka haber kaynaklarından doğrudan kopyalamışlardır.

    -nuhan puralı / bilim ve teknik
  • fuzyon hadisesi doteryum, trityum gibi hidrojen izotoplarinin atom cekirdeklerini birlestirmeyi gerektirir ve normalde bu cekirdekler arti yuklu oldugu icin birbirini iterler. bu yuzden ya cok yuksek sicaklik ve basincta (gunesin merkezindeki sicaklik ve basinca yakin) veya bazi katalizor maddeler/ortamlar araciligiyla oda sicakliginda bu birlestirme islemi gerceklestirilmeye calisilir. bazi denemelerde oda sicakliginda(soguk fuzyon) katalizor maddelerle veya sok dalgalari gibi bazi etkilerle cok kucuk alanlarda nispeten dusuk sicakliklarda hidrojen cekirdekleri birlestirilmis olsa da henuz net enerji ureten/urettigi kanitlanabilen bir sistem tasarlanamamistir. bu yuzden sicak fuzyonun basari sansi daha yuksek gorunuyor hala.

    (bkz: iter)
  • iki tane italyan abi andrea rossi ve sergio bocardi 2011 basinda soguk fuzyonu gerceklestirdiklerini iddia edip patent basvurunda bulunmuslardir. basit bir rezistorle hidrojeni azicik isitip, yanma isisina erisince enerji uretimi baslatarak, hidrojen atomlariya nikeli bakira donusturmekte olduklarini iddia etmektedirler. erke donergecinden hallice olan bu iddianin patent basvurusu reddedilmistir. benim babam da soguk fuzyon yapiyor bizim bahcede ama boyle nikeli bakir yapak gibi maymunluklarla ugrasmiyor. fuzelerimiz felam var bizim
  • soguk fuzyon bir sonsuz enerji hayalidir. fuzyon sayesinde enerji uretimi insanligin dunyevi sorunlarini cozmeye yeter. elimizdeki bu enerji kaynagiyla yapamayacagimiz halt yoktur. aclik, su sorunu, sera etkisi, kimyasal/radyoaktif atiklar, nufus artisi, demokrasi gibi sorunlar ortadan kalkacak, gezegene bagimli bir medeniyet olmaktan cikacak gezegenleri kontrol eden bir medeniyet olacagizdir. tabi bir halt isleyip kendimizi yok etme ihtimalimiz de vardir (belki de hayirli bir istir).

    bugun dunyanin temel sorunu enerjidir fakat enerji sorunumuzu cozdugumuzde daha mutlu bir medeniyet olacagimiz suphelidir. bir hayal uzerine konusuyor olsam da diyebilirim ki erken gelen kesifler insanligin yararina olmaz. soguk fuzyon veya soguk fuzyon gibi devasa miktarlarda enerjinin kolay eldesi mumkunse insanligin ulasamayacagi yerlerde olmali.

    insanlik ne aradigini ya da neyi aramasi gerektigini ogrenene kadar refah ta soguk fuzyon kadar bir hayaldir.
hesabın var mı? giriş yap