• zaman zaman insanlarla garip diyaloglara girebiliyorlar. bugün bunlardan birini ben yasadim.

    ankara tunalida müzik yapiyorum. hafif hafif klasik bati muziginden eserler calarken , adamin biri basimda dikildi biraz dinledikten sonra "hocam oturabilir miyim ?" diye sordu. "tabi" dedim ve caldigim parcayi bitirdim. adamla sohbet etmeye basladik,

    -bu caldigin parca ailemi hatirlatti bana (gözleri doldu)
    -anliyorum abi...
    -ben hep sokaklardayim geziyorum boyle, resim yapiyorum.
    -ressamsiniz sanirim...
    -ciziyorum iste bir şeyler. desperado'yu biliyor musun?
    -sözlerini bilmiyorum.

    desperado'nun (el mariachi) giriş kismini caldim, geri adama döndüm,

    -bu kadar biliyorum.
    -baya biliyorsun iste.

    o an için sohbeti sonlandirdik çalmaya devam ettim fakat adamin eski kiyafetleri ve kotu gorunumunden dolayi bahşiş toplayamadigimi fark ettim,

    -abi ben biraz yalniz kalsam, musadeni istesem biraz?
    -kovuyorsun yani...
    -yok öyle düşünme yalnizken daha iyi konsantre oluyorum.

    adam kalkti, bir on dakika sonra geri gelip 2 tl istedi. "veremem" dedim bu sefer de baskalarindan istedi veren olmayinca geri gitti.

    yaptigim isin ne kadar erdemli olduğunu hatirlatti bana bu olay.

    ve de dilenmeyle arasında çizgiyi...
  • herkesin çaldığına kimsenin karışamayacağı güzel insanlardır. gönül ister ki sayıları artsın, hatta çaldıklarını beğenmeyenler başka yerlerde daha iyilerini çalsınlar. belki o zaman birbirimize daha az nefretle bakıp daha az gerginlik yaratıyor oluruz.

    ama istiklal caddesi'nde gitar çalan teyze gibiler de hep mi minörle sıkar tabi. 2-3 akor daha öğrenseler aslında onların da işi tamam.
  • severim aslında ama istiklal caddesinde sokakta müzisyenlik yapmayanı dövüyorlar galiba. bir süredir büyüsü kalmadı bu işin.
  • metrobüste, tramvayda çalmamaları gereken müzisyenler. o daracık alanda tercihin olmayan bir müziğe maruz kalmak, telefon görüşmesi yapacak olsan sesten yapamamak haksızlık. empati hepimize lazım.
  • iyi örneklerini dinlediğim zaman hem mutlu oluyorum, hem de üzülüyorum. onlar büyük ihtimalle mutludur bir şekilde müziklerini yapıyor olmaktan, lakin ben "bu adamların ne işi var sokakta kış günü yahu" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. para verme kısmına hiç girmiyorum bile, daha önce hiç vermedim, veremem de. hadsizlik gibi geliyor, elim varmıyor. adam kemanıyla/gitarıyla yardırıyor orada, ben buna nasıl değer biçebilirim ki! belki de ben çok büyütüyorumdur, bahşiş verirken bile kızarıp bozaran bir insanım sonuçta.
  • gün içerisinde sinirlisinden mutlusuna, keyiflisinden hüzünlüsüne, her türlü insanı, gerçek yaşamı gören nadide insanlardır.

    bu aralar çıkamıyoruz, donuyoruz çünkü.
  • tanrı aşkına "elfidağğğ yüzün geçmişten kalan aşka tarif yazdırağğnn"ın ötesine geçin artık yav.

    https://www.youtube.com/watch?v=b2i5jjiwr1g
  • cevahir avm'nin önünde çalan yabancı biri vardı. en son eylül ayında gördüm artık göremiyorum nerede olduğunu bilen var mı?

    görsel
  • (bkz: siya siyabend)
  • en iyisi midir bilmem ama çok iyisine az önce denk geldiğimdir.

    küçük ferdi
hesabın var mı? giriş yap