aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • (bkz: köprüden önce son çıkış)ları umursamadan, köprünün ötesindeki görülesi, yaşanılası şeye uzanan yolda yürürken, ağızlardan düşmemesi makbul kısaltma...
  • golge hayat grubunun enerjik yeni sarkisi..

    bu da klibi;

    https://www.youtube.com/watch?v=xqjbpicyvfs
  • sözler barıs bal müzik koray arslan insanda kelt müziklerinin hissini veren şarkı. sözleri;

    ararsın, kendini araştırırsın
    sanki onlar hepsi sen tek, bir oyundasın

    tökezlersin, sakar bir garson gibi aynı
    takılıp düşünce ayağa kalkması çok zor

    derken sor kendine, kurallar neden böyle
    her şey aslında ellerinde

    dur, biraz düşün ve anla
    köprüden önceki son çıkışta
    hayat geçmez hep dertle tasayla
    kaybetmezsin biraz gamsız olmakla

    kanarsın, yutar, aldanıp aldatırsın
    giden gider yerine bir şey koymak zorundasın

    usandın, sıkıldın ardında bıraktın
    teslim oldun ve sen bunun gayet farkındasın

    derken sor kendine, kurallar neden böyle
    her şey aslında ellerinde

    dur, biraz düşün ve anla
    köprüden önceki son çıkışta
    hayat geçmez hep dertle tasayla
    kaybetmezsin biraz gamsız ol

    dur, biraz düşün ve anla
    köprüden önceki son çıkışta
    hayat geçmez hep dertle tasayla
    kaybetmezsin biraz gamsız ol

    dur biraz düşün ve anla
    köprüden önceki son çıkışta
    hayat geçmez hep dertle tasayla
    kaybetmezsin biraz gamsız olmakla

    söz: barış bal - müzik: koray alarslan
    düzenleme: gölge hayat
  • ramin matin'in son filmi.

    film beklediğimden çok daha iyiydi çünkü fragmanı izlediğimde filmin sadece bir mekan eleştirisi olduğunu düşünmüştüm ama film insana hem yaşadığı mekanı ''nasıl bir cehennemde yaşıyoruz abi biz?'' diye sorgulatıyor hem de kişinin kendisini ''peki ben hayatımı güzelleştirmek için ne yapıyorum? ve sorumluluklarımın ne kadar farkındayım?'' diye sorgulamasına sebep oluyor.

    filmde tahsin'in yaşadığı olaylar kara mizahla birleştirilerek verilince filmin seyir zevki artmış o yüzden güzel bir 90 dakika geçirdim.

    filmi ramin matin 2012 yılında yazmaya başlamış. aslında yazmaya ilk başladığında hikayeyi 2023 yılında geçen bir distopya olarak düşünmüş ama 6 yıllık süreçte distopyaya gerek kalmamış , zaten kurguladığı dünya çoktan 2018'de gerçekleşmiş. bu olayın kendisi de iyi bir kara mizah aslında.

    --- spoiler ---
    filmin başlarında tahsin evinde telefonla konuşurken duvarda vida resmi olduğunu görüyoruz. bu resim çok dikkatimi çekti. insan neden evine vida resmi asar ki diye düşündürtüyor. aslında tam da burada tahsin'in yaşadığı hayatı ve çevreyi ne kadar benimsediğini fark ediyoruz. o bunaltıcı hayatının, bütün gün şantiyede gürültü ve pislik içinde geçirdiği saatleri o kadar benimsemiş ki evine bir manzara resmi asmak yerine vida resmi asmış.
    insan yaşadığı berbat hayatın içinde duvarına astığı bir resim ile hayatına renk katabilir. yeter ki bakış açısını değiştirebilsin.
    --- spoiler ---
  • çok klas film. elbette ki filmi klas yapan en önemli unsur, baş karakterimiz, tahsin. adamımız işinden sıkılmıştır,eşinden sıkılmıştır, istanbul'dan sıkılmıştır, gece bir arkadaşı vasıtasıyla tanıdığı kadın aklını celmis koy her şeyin şeyine demistir, yaparsın demiştir gazlamıştır onu. o yapmıştır, gitmiştir organik tarımla uğraşıyordur. tahsin zaten bu kapitalist düzenden kaçmak istiyordur, kadının numarasını alır. ertesi gün eşinin babasıyla yüz göz olaraktan istifasını vermiş, çıkışta arabasının anahtarı ve telefonuna güvenlik tarafından el konulmuştur. ilk başta 'ne güzel minubusunen giderim ben havaalanına diye düşünmüştür fakat ki burası istanbul olduğundan gideyazamadan minibüsten indirilmiştir. ve olaylar gelişir gelişir gelişir gelişirken absurtlukler peşini bırakmaz, zaten karakterimiz pek tedirgin tereddütlü bir şahıs olduğundan olaylar içerisinde gerilim gittikçe tırmanır. karakterimiz dürüstlükle çıktığı yolda, aralarda -bazi tehlikelerden yırtmak için- yalanla da yüz göz olur. yalancı olur bir bakıma ama gereklilikten doğan yalancılık yalancılık sayılır mı? onu ben ayrıca düşüneceğim.

    karakterimiz ne yapar eder organik tarımın içine kendini atar fakat içten içe bildiği o şey (bana göre insanın olduğu her alanda sömürü olmasi) orada da yakasını bırakmaz. kazın ayağının öyle olmadığını bir kere daha anlayacaktır. ben tahsin'e çok üzüldüm, çünkü tahsin benim, benden doğmuş da olabilir. filme absürt komedi, temelde aci hissederek guleceginiz anlamina gelir. neyzen üstadin şu sözleri filmin baş karakterinin ağzından duyulabilir -di fakat duyulmadı ama ben duydum- : "sokamadım şu hayatı tarzı biçime, sıçayım böyle hayatın içine."
  • şimdi uzun uzun hikaye anlatmaya gerek yok. bu film, olmuş. ama şu da var. ben nacizane iyi başlayıp berbat biten pek çok filme rastgeldim ammavelakin berbat başlayıp iyi çıkan fazla film görmedim. o açıdan alkışlayacağım yani seyirci olarak. değişik bir iş çıkarmışlar.
  • (bkz: exodus)
hesabın var mı? giriş yap