• --- spoiler ---

    - iyi misin?
    - saçma sapan konuşma.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    " salona girince , üçlü koltuğun sırt koyacak yerini destek noktası yaparak amuda kalkmış şule'yi gördüler. şule, 'merhaba,' dedi tersten gördüğü şevket'e. 'ben hegelci'yim de, bir marksist'in gelip beni ayaklarımın üstüne oturtmasını bekliyorum.' "

    --- spoiler ---
  • kulakta pilli bebek elde son hafriyat yanında iki bira... al sana bugüne kadar yapılmış en güzel tren yolculuğu.
  • okuma zevki diye bir şey var hani. bazı romanlar, iyi romanlar, hikayesinin-meselesinin de ötesinde keyif verir. dilinde, üslubunda, karakterlerinde, diyaloglarında, önemsizmiş gibi görünen detaylarında, hatta tek tek cümlelerinde ayrı ayrı tatlar, lezzetler barındırır. hani okursunuz ve romanın yazarıyla arkadaş olursunuz...son hafriyat öyle bir roman, emrah serbes öyle bir yazar işte.
  • polisiye ve özellikle türk edebiyatındaki polisiye açısından da önemli bir adım, bir aşama olsa gerek. çünkü emrah serbes bu romanla her şeyden önce polisiyenin o dar kalıplarını aşmış, hikayeyi klişelere boğmamış; saçma sapan şaşırtma çabalarına, zorlama oyunlara, manasız zeka gösterilerine girmemiş; romanı "katil kim" bulmacasına indirgeyip karakterleri bu bulmaca içindeki rolünden başka hayatları ve meseleleri olmayan figürlere-kuklalara dönüştürmemiş. sadece merak ve heyecanı körükleyip okuyucuya romanın sonunu hedef göstermekten ziyade, zengin ve renkli bir roman dünyası kurmaya gayret etmiş. bu anlamda, hayatın en ciddi, en gerilimli anlarında bile kendini gösterebilen mizahı yakalamış, çok çok az romanda görülebilecek bir ustalıkla kullanmış. hikaye çoğu polisiyenin aksine diyaloglarda zirve yapmış. mesaj kaygısı tabii ki gütmemiş, ama romanın en hafiflediği yerlerde bile gerçeklikle müthiş kesişme noktaları oluşturmuş. yine polisiyelerde sıklıkla görülen gereksiz detaylara boğulmuş ve olması gerekenden kalın kitaplar yerine, aslında göründüğünden daha kalın, daha dolu bir kitap yazmış. daha çok okunmayı, daha ciddi değerlendirilmeyi hak ediyor kesinlikle.
  • çıktığını duyduğum günü hatırlarım (2008'in mayıs ayından bir günmüş) topuklarım kıçıma vura vura, sanki harun'un kovaladığı bir kazma kürek sorumlusu park müdürü gibi gitmiştim dost'a. 4-5 defa okudum, canım sıkıldıkça diyaloglarına göz gezdirdim. hatta işyerimdeki şube arkadaşımla o diyaloglara atıf yapa yapa bir ara ortamlarda harun ve hayalet gibi gezindik. neyse kitabı eleştirmeyeceğim, bugün beyaz cam'a uyarlanacağını (artık kitaplar mı yoksa behzat ç mi bilemiyorum) öğrenince sevinçten delirdim. 2 yıldır sövüyordum zaten hangi yönetmen bunun filmini çekmek istemez diye, neyse diziye de razıyız. gıcık bir okur vardır "yaeeeee kitabın içine etmişler yok abi kitap kalcak senaryo bozuyo siye" onlara şimdiden "saçma sapan konuşmayın" diyor diziyi 5. haftadaki beşiktaşımın feneri küstüreceği derbiden bile daha büyük bir heyecanla bekliyorum.
  • hani bir kitabin guzelligini anlatmak icin yapildigina inandigim sekilde okuma suresinin kisaligini belirtmek adetten olmus ya, kisa olcekli bir gidis-donus ucak yolculugu sirasinda 2 blok halinde okunmus olan kitap. her temas iz birakir'a (bizzatihi yekpare bir okyanus otesi yolculukta baslanip bitirilmis) gore kesinlikle daha basarili. karakterlerin iyice oturmus olmasindan, emrah serbes'in mecrasini iyiden iyiye bulmasindan, olay orgusunun ve islenisinin basarisindan. yalniz yine ilk kitaptaki gibi bahar temali konu acilimi yeterince islenmemis ve hafif egreti duruyor. zaten dizide de sevmiyoruz ya bahari. amirimin sayfalardaki hayatindan da, ekrandaki hayatindan da, her medyumdaki hayatindan ciksin gitsin bahar. olmasin bahar.
  • okuduktan sonra dizisini* daha çok sevdiğim, filminden* nefret ettiğim, ilkinden* daha iyi yazılmış bir emrah serbes romanı. aynı zamanda, film senaryosunda kendi öyküsüne ve karakterlerine yaptıkları için yazarını asla affetmeyeceğimi düşündürten roman.

    bütün olumsuz yanlarına rağmen behzat ç karakterini seviyorum, serbes'in behzat ç'yi anlatmasını da seviyorum. ama özellikle sevdiğim şey, öykülemenin içindeki alışılmadık -olağandışı şeyleri anlattığı için değil; genellikle anlatılmayan o olağanlığı, alışılmadık biçimde ifade ettiği için alışılmadık olan- cümleler. mesela şöyle: "on dakika sonra terörle mücadele olaya el koydu. tahsin bu durumu, "koordineli çalışacaksınız," diye açıkladı. koordineli çalışmaya, kurtuluş parkı'ndan aldıkları, gbt'si kabarık birkaç şüpheliyi tokatlayarak başladılar ama bu aktivitenin stres atma dışında bir faydası olmadı."

    hoşuma giden bir başka şey de, behzat'ın aklından geçen ve konuyla hiç ilgisi olmayan şeylerin de bizimle paylaşılması: "banka oturan, omzuna şal atmış kadın heykeli yapma fikri kimin aklına geldiyse, bir akşam karşılıklı oturup iki bira içmek isterdi."

    --- spoiler ---

    "bahar, gitmek için bir adım geriledi, eli kapı kolundaydı. bir nefes kadar yakın ama dokunması imkansız olduğunda, tam giderayak, bir kadının birdenbire güzelleşivermesi, başkomiser bunun da bir nevi cinayet olduğunu anladı."

    * * *

    "ucunda bir çocuğu mutlu etmek varsa, bütçeden açılan gedikler o kadar da önemli değildi."

    --- spoiler ---
  • ilk kez bu kitabı okurken sonu gelmesin, hep sürsün istemiştim. o yüzden sonuna yaklaştıkça yavaş okumaya, 1 sayfa okuyup odanın içinde tur atmaya ya da çay demleyip oyalanmaya çalışmıştım.

    emrah serbes için "iyi ki varsın be abi! iyi ki varsın da yazıyorsun, hep yaz!" dedirten kitap.
  • filminin çekilmesine sanırım biraz geç karar verilmiş kitap. tabi önce bu kitabın filminin çekilmesi için bir zeminin oluşması gerekiyordu ve bu da zaman aldı diyebiliriz. bu zaman zarfında da: (aşağısı kitapla ve diziyle ilgili spoiler, filmle ilgili de muhtemel spoiler içerir)

    --- spoiler ---

    --- `kitapla ve diziyle ilgili spoiler, filmle ilgili de muhtemel spoiler` ---

    kitap dört ana başlıktan oluşuyor.
    1- red kit ve hikayesi
    2-ssk işhanındaki adam yaralama olayı
    3-bahar
    4-toros vs megane hikayesi

    birinci hikaye filmin muhtemel ana konusu. kitabı okumamışlar için bura ile ilgili spoiler vermek doğru olmaz. ama bu kısımı ilgilendiren aşağıda bir bölüm olacak.

    ikinci hikaye ssk işhanındaki adam yaralama olayı -ki bu olay entry'nin başında belirttiğim, filmin çekiliş kararının geç verildiğine delalet. çünkü bu hikaye dizide işlendi. çoğunluk hatırlar, ben tek cümleyle konuyu özetleyeyim. ben oldum cinayet. evet akbabanın herkesi ağlatan o müthiş tiratı kitabın neredeyse 3 bölümünde bir işlenmiş bir bölüm.

    üçüncü hikayeye geçmedense birinci hikaye kısmında belirttiğim yere dönmemiz gerekiyor. çünkü bu da senaryonun devamlılığı açısından önemli bir kısım çünkü kitapta red kit ile behzat ç. ilk olarak bir psikolog profesör'ün ofisinde karşılaşıyorlar. red kit hikayesi içinde profesör'ün ofisi çok önemli bir yer tutuyor çünkü geçmişte yaşadıkları ile ilgili flashbackler , red kit'in bugün yaptıklarının gerekçeleri o kısımda irdeleniyor. behzat ç.'nin ise red kit'i ilk gördüğü yer orası. daha ortada fol ve yumurta ile ilgili teori yokken bile behzat ç. bazı şeyleri hissediyor. peki behzat ç. neden profesör'ün ofisine geliyor? işte bu da yine dizide işlenen ssk işhanı olayı ve ona bağlı soruşturma ile alakalı.

    üçüncü hikaye bahar hikayesi ki, burası öyle veya böyle kitaptan filme aktarılmaması en kolay kısım. bahar yoksa da zaten, çoğu kişi eleştiri bile yapmaz. kitaba sadık kalınmamış diye. ama burada ufak bir not. dizide bu kısım da işlendi. baharın kızının kolunun kırılması, hastanede yaşananlar ve behzat ç. vs ulaş sorunu. ama burada küçük bir spoiler bence kimseyi rahatsız etmez. dizide baharın bir oğlu ve bir kızı var. kitapta ise baharın iki oğlu var.

    dördüncü hikaye ise bana göre kitabın filme aktarılabilecek en zor kısmı. toros vs megane hikayesi. ama bu hikaye filme aktarılmış sanırım. çünkü film çekimleri sırasında çıkan bir haberde ankara'da ters yatan bir arabanın polisi alarma geçirdiği ama sonradan arabanın film çekimi için caddenin ortasında yer aldığının anlaşıldığı haberi çıkmıştı. bu konu ciddi profesyonellik gerektiriyor bence. bakalım toros vs megane kısmı filmde nasıl yer alacak...

    bu arada kitapta sanırım bir kez ercü lafı geçiyor, onda da ercü'nün kim olduğu belli değil. bir de bu kadar konuştuk bir de heyecanlandırıcı yorumda bulunalım: red kit hikayesi tam bir bomba... inanılmaz bir kurguyla işlenmiş. yukarıdaki çekincelerimin sebebi de zaten bu inanılmaz kurgunun parçalanması.

    --- `kitapla ve diziyle ilgili spoiler, filmle ilgili de muhtemel spoiler` ---
    --- spoiler ---

    spoiler'ın üst kısmını `bu zaman zarfında da:` diyerek bırakmıştık... evet bu zaman zarfında da kitaptaki bazı olaylar, dizi sebebi ile filmi yutmuş gibi görünüyor.

    sanırım bu sebeple kitabın belki ana hikayesi değil ama yan hikayeleri kitap ile bağlantılı olmayacak. şahsen bu beni rahatsız etmekten çok heyecanlandırıyor. umarım en az dizisi kadar sağlam bir film izleriz.
hesabın var mı? giriş yap