• "evin gölgesinde, ırmak kıyısının güneşinde, sandallar arasında, söğütlerin, incir ağacının gölgesinde arkadaşı brahman oğlu govinda'yla birlikte büyüdü siddhartha, brahman'ın yakışıklı oğlu, yavru şahin. ışıl ışıl omuzlarını güneş yakıp kararttı ırmak kıyısında, yıkanırken, kutsal suyla arınırken, kutsal kurban törenlerinde. siyah gözlerinin içine gölgeler yürüdü mango koruluğunda, oğlan çocuklarının oyunlarında, annesinin şarkılarında, kutsal kurban törenlerinde, bilge babasından aldığı derslerde, bilge kişilerin söyleşilerinde. hanidir bilgelerin söyleşilerine katılıyordu siddhartha, govinda'yla söyleşi sanatını talim ediyor, govinda'yla meditasyon konusunda alıştırmalar yapıyordu. şimdiden öğrenmişti om'u, bu sözler sözünü sessizce söylemeyi, her nefes alışta onu sessizce kendi içine, her nefes verişte sessizce kendi dışında konuşmayı, bütün ruhuyla, alnı berrak bir zihnin parlaklığıyla çevrilmiş. varlığının derinliklerinde atman'ı duymayı şimdiden öğrenmişti, yok edilmez, evrenle kaynaşmış atman'ı."

    hermann hesse-siddhartha
  • kapiyi anahtarla açıp içeri giren adami, kasketini acemice bir hareketle çıkaran baska bir genç adam izledi.genç adam üzerine deniz kokusu sinmiş kaba giysiler içindeydi ve bu haliyle kendini ortasında buluverdiği buyuk salona pek yakışmadığı açıktı. kasketiyle ne yapacağını bilemiyordu, tam onu cebine sokuştururken diğer adam kasketi ondan aldı. acemi genç adam sükunetle ve doğal bir ivmeyle yapılan bu hareketi takdir etti. 'anliyor' diye düşündü. 'bana çok yardımı dokunacak.'

    martin eden / jack london
  • yıl 1890.
    aylardan mayıs...
    izmir limanı açıkları...
    ilk istanbul-izmir seferini yapan ihsan vapurunun güvertesi...
    ege denizi'nin temiz havasını ciğerlerine dolduran, on üç yaşında, vakur ve sakin asalet abidesi bir gelin: ihsan raif hanım. kendisinden on bir yaş büyük eşinin yanında. izmir'e olduğu kadar birbirlerine de yabancı oldukları gözlerden kaçmayacak kadar belli.
  • yaklaşık 13,5 milyar yıl önce, big bang olarak adlandırdığımız bir şeyle madde, enerji, zaman,ve uzay ortaya çıktı. evrenimizin bu temel özelliklerinin hikayesine fizik diyoruz.

    (bkz: yuval noah harari)
    (bkz: sapiens)
    ufkunuzu açacak tarihe bakış açınızı degiştirecek kitap pertevim saolsun :d
  • iki çocuk vardi. ikisi de oğlandı. eski bir koltuğa sıkışmışlardı. sen sol taraftaydin.
  • "in cin uyanmadan denizin üstü de boş gibidir. bir gece balıkçılı ya da erkenci iki martı sezilir alacakaranlıkta.amaçsız, kararsız oraya buraya süzülürler. işgüzar işgüzar kanat çırparken birden durulur, suya konarlar. ben onları maçtan önce ısınmaya çıkmış çurçur yedek oyunculara benzetirim. asıl maç çok sonra başlayacak."

    haldun taner / yalıda sabah
  • "bugün okulumuzun açılış günü, üç aylık tatilimiz köyde bir düş gibi geçti." - çocuk kalbim
  • "herkes yalan söyler. polisler, avukatlar, tanıklar, kurbanlar; hepsi...

    duruşma bir yalanlar yarışmasıdır. ve mahkeme salonundaki herkes bunu bilir. yargıç, hatta jüri bile bunu bilir. adliye binasına kendilerine yalan söyleneceğini bilerek gelirler; jüri bölümündeki yerlerini alırlar ve kendilerine yalan söyleneceğini kabullenirler.

    mıchael connelly - son hüküm.
  • “en iyi hükümet en az hükmedendir.” bu sözü içtenlikle kabul ediyorum ve
    bu yönde daha sık ve sistematik olarak harekete geçilmesini diliyorum. sonuçta, açığa çıkan ve benim de inandığım düşünce şudur ki, “hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir”. insanlar hazır olduklarında, hükümetler bu tipte hükümetler haline gelecektir. hükümet, bir hizmet sunabiliyorsa iyidir, ama çoğu hükümet genellikle ve tüm hükümetler de kimi zaman yersizdir. sürekli bir ordu fikrine karşı getirilen itirazlar ki bunlar çok sayıda ve ağır itirazlardır ve yürürlüğe girmeyi hak etmektedirler, sürekli bir hükümet için de düşünülebilir. sürekli bir ordu yalnızca, sürekli hükümetin bir silahıdır. hükümet, insanların iradesiyle seçilmiş ve bu iradeyi yürüten bir kanaldır, ama halkın iradesinden önce, eşit miktarda istismarı ve sapkınlığı getirir. sürmekte olan meksika savaşı düşünülecek olursa, birkaç kişinin hükümeti kullanarak sağladığı yarar, başlangıçta, bu hükümeti oluşturan insanların iradesi dışında kalmaktadır.

    sivil itaatsizlik - henry david thoreau
  • "bak seni tamamen unuttum, artık aklımda sana dair hiçbişiy yok"

    cem güventürk/yine öyle hissettiğinde
hesabın var mı? giriş yap