• sonun başlangıcına doğru itiliyoruz
    sonu görmeden bilmeden sürükleniyoruz
    sonun başlangıcına doğru itiliyoruz
    kimin ittiğini bilmeden arkamıza dönüp bakmaktan korkuyoruz
    sonun başkangıcına doğru itiliyoruz
    istemeden yüreği yere bırakarak itenin ezmesini ister gibi
    sonun başlangıcına doğru itiliyoruz
    itmeyin kardeşim sıra var.
  • her iliski bittikten sonra retrospektif bir calisma yapildiginda gayet guzel tesbit edilebilen, fakat icinde yasarken asla anlasilmayan nokta. misal: "artik ona ruyalarimi anlatmak istemedigimi farkettigimde sonun baslangicina gelmistik aslinda."
  • tutunamayanlar'ın ilk bölümü.

    kitabı bitirdiğinizde tekrar başa sarıp okumadıysanız, oğuz atay'ın bu bölüme verdiği isme, ve belki daha da önemlisi döngüsel kurgusuna haksızlık etmiş olabilirsiniz.
  • acıyı durdurmak için başvurulan yolun fiziksel acıya sebep vermesi. hangisini seçeceğini bilememenin verdiği toyluk hissiyatı. işin kötüsü bu paradoksal gerçekliğin, tanımına zıt bir şekilde, olağandışı olması.

    adım adım sonun başlangıcı...

    gerçi zaten her son bir başlangıç değil mi?

    bu da böyle bir anımdır işte.
  • başlangıcın sonudur.
  • "son"a ulaşılabilmek için atılması gereken "ilk" adım. sonun başlangıcı, aynı zamanda "mutlak başlangıç" da olacaktır. "başlangıcın başangıcı"*, önünde sonunda kendini, kendi "son"una bağlayacağından, sonu da başlatacaktır. sonun başlangıcına verilebilecek, fazlaca bilinen tanrısal örnek için (bkz: fiat lux) ya da (bkz: dixitque deus fiat lux et facta est lux).
  • sonun bir an değil süreç olduğu varsayımına dayanır.
  • kim bilir belki bugündür. *
  • artık sonun başlangıcı olan çizgiyi geçtiğimi biliyorum. öyle bir döngüye kapıldım ki içinden çıkmaya çalıştıkça çıkamaz hale geliyorum. beni götüreceği nokta çok uzakta değil. belki çıkar bir yol bulunursa içimdeki karanlık aydınlanır.

    bunların hepsinin bir sebebi var. yanlış kararlar yanlış adımlar. bir yönü de maddi imkansızlıklar. her imkansızlık bir dert doğuruyor ve acı veriyor. çözemedikçe yıpratıyor batağa çekiyor. karanlığa bakınca kendime ait sonu görüyorum.

    elimi tutup çıkaracak kimse yok. nasıl olsun herkesin derdi kendine dağ. bazen sadece anlatmak istediğinde sözünün bitirmeden boşver, geçer gider, hallolur, daha iyisi olur deniliyor. peki benim derdim bunları duymaktan geçmiyorsa. sadece anlattığım da rahatlayacak isem neden anlattırmıyorsunuz. kendinizce çok iyi biliyorsunuz. belki ben bilmiyorum, bulamıyorum çıkacak bir kapı.

    ne olurdu elimi tutsanız ne olurdu bu kadar zorluk çekerken destek olsaydınız. bir çoğunuz için manevi olarak çok değildi. çoğunuz için de maddi yönü çok değildi. ama hiç biriniz görmediniz, görmeyeceksiniz. bir şeyler yitip gittikten sonra belki acısını hissedeceksiniz ama çok geç olacak.
hesabın var mı? giriş yap