7 yanıt daha
  • @mouse sanitary pad

    hayır.

    birincisi, çernobil'den uzaklaştıkça ciddi miktarda azalıyor etrafa saçılan madde miktarı. uzaklığın karesine, kübüne falan ters orantılı diyeyim ben sana. mesela çernobilden 2 kat uzaklaştıkça, kirlilik 4 kat azalıyor. gibi.

    ikincisi, radyoaktif maddelerin hepsi, illa bağırsaktan, akciğerden vs. emilecek ve vücutta birikecek diye bir kural yok. fındıkları yedikten sonra sıçana kadar kanser etti etti :) edemediyse büyük bir bölümü atılır.

    üçüncüsü, bir madde ne kadar radyoaktif ise, radyoaktifliği o kadar kısa sürede biter. uranyum-235'in mesela yarı ömrü 1 milyar yıl falan, aslında sanılanın aksine o kadar da radyoaktif değil. içinde barındırdığı nükleer potansiyel enerji büyük, ama radyoaktif değil. çernobil'den etrafa saçılan şey uranyum fizyonu sonucu çıkan yan ürünler. bunların büyük bir kısmı kısa sürede ışıdı gitti-bitti. o ara kanser olan oldu.

    şu anda en etkin olanı, suya karışabilen ve vücut tarafından emilebilen, sezyum-137, ve yarı ömrü 30 yıl. ancak bu da uranyum fizyonu sonucu çıkan ürünlerin yalnızca %6'sını oluşturuyor. çernobil faciası 1986'da olduğundan, 2016'da bunun yarısı gitti. geriye kaldı mı %3. bu %3 de zaten %0'a evrenin sonuna kadar anca inecek. yani geçen 30 yılda atıyorum 1000 kişi çernobil'in sezyum-137'sinden kanser olduysa, evrenin sonuna kadar bi 1000 kişi daha kanser olacak, istatistiksel olarak.

    velhasıl kesinlikle endişelenecek pek bir şey yok. çernobilden doğan tehlike neredeyse 100 kat azalmış durumda.
2 yanıt daha