*

  • yasli insanlar icin yaratilmis bir ihtiyac fonudur bir bakima.

    donemin calisan nesli, kendisinden once calisip emekli olmus neslin parasini oder. amerika'nin butce acigindaki amansiz elementlerden birisidir. nesillerin artan yasam ortalamasi ve degisen demografik dengeler (yasli populasyon oranindaki artis) nedeniyle sosyal guvenlik (ve ekstra olarak medicare programi) amerikan ekonomisine ayip etmektedir.

    dogmamis cocuga mektup isiginda soyle de denilebilir:

    oglum evladim yavrum,

    sene 1935, cok cin bir fikir bulduk. simdi biz emekli olacagiz hani bir 30-35 seneye, siz de para kazanmaya baslamis olacaksiniz ya? super olacak o zaman. sizden her sene belli bir miktar para alacagiz. bir fona koyacagiz. sonra da emekli oldugumuzda gani gani yiyecegiz o parayi, luleden.

    ayip ediyosun ama! diyebilirsin bana. haklisin. ama dert ettigin seye bak. sen de senin cocugunu somurursun evladim. ferah tut yuregini.

    sevgiler,

    baban.

    ps: bunun tam acilimi "nasi kodum cocugu"dur evladim, aklinda bulunsun.
  • su anda nufus artisi yavaslayan ve halki iyice yaslanan ozellikle gelismis ulkelerin ekonomik sikinti yasamalarinin en buyuk nedenlerinden biri gelismis sosyal guvenlik sistemleri..

    ulkenin gelir kismina katkisi kisitli olmasina ragmen, saglam sosyal sistemler nedeniyle hatiri sayilir miktarda aylik kazanci olan emekliler (ki elbette ki bu kazanc onlarin haklaridir) ekonomi icin ciddi bir yuk olusturmakta.

    olayin bir de turkiye yonune bakarsak.. oldukca ilginc bir yorum yapmak mumkun bence. eger bizdeki sosyal guvenlik sistemi gelisip ve ulkenin ekonomik kalkinmasina bagli olarak nufus artis hizinin azaldigini varsayarsak, su andaki genc nufus emeklilik cagina geldiginde bizim icin altindan kalkilmasi imkansiz bir yuk olacaktir.

    bundan su sonuca varabiliriz ki, bu nufus dagilimi ve ekonomik durumda, turkiye'de saglam sosyal guvenlik sisteminine gecilmesi pek de mumkun gozukmuyor. yani simdi calisirim, emekliligimde de kaymak gibi emekli maasimla kendime bakarim olayi biraz zor.
  • ülkemizde olmayan, işlemeyen, bozuk işleyen, sırtından nice çakalların ve akbabaların ceplerini doldurduğu devlet organı
  • temellerini kapitalizmde arayabileceğimiz oluşum.

    öyle ki; evvel zaman içinde, çalışamadığınız/çalışamayacak duruma geldiğinizde -ki bu beklenen (yaşlılık) ya da beklenmedik riskler (iş kazaları, mesleki hastalıklar) sonucu olabilir- oluşan açığı tamamlayacak bir aile ferdi, başka bir çalışan bulunabilir; ve iş başkasına devredilebilirdi. ancak kapitalist sistemde çalışan kişi ikame edilemeyek bir şey satmaktadır (emek), ve de çalışanın işi bıraktığı durumlarda doğal olarak maaş alımı da biter. geçirdiğiniz rahatsızlığın getirdiği fazladan masrafla/yükle kalınır. bu nedenle kapitalizm bu gibi koşulları çalışana kabul ettirebilmek için çeşitli hoşluklar yaratmalıdır. bunlardan biri de sosyal güvenlik olayıdır.

    almanya'da 1883 yılında, bismarck sosyal güvenlik adına girişimlerde bulunmuştur. işte nedir, önceden sadece çalışanın katkı ödediği sisteme işvereni de dahil etmek, her bireyin tek bir hesabu olması yerine bir havuz oluşturmak ki insanlar yatırdığından fazla faydalanabilsin, herkes mesut olsun. değil mi? değil.

    aslında adamın amacı başkaydı. o esnada özellikle almanya'da gündemde olan kapitalizm karşıtı ve marksist görüşlerle mücadele için, kapitalizmin halkı ikna etmesi ve güçlenmesi gerekiyordu. bu nedenle kimi kusurlarını saklamak durumundaydı. almanya'nın da sömürgeleştirme hareketlerine dahil olmasıyla elde ettiği kaynaklar da, bu karşıt görüşle mücadele için rahatlıkla kullanılabilirdi.

    sahip olunan bu gibi avantajlarla, kapitalizm yeni bir makyaja sahip olmuştur. bakınız biz size süper hizmet veriyoruz, vereceğiz vazgeçin bu sevdadan misali, sosyal güvenlik kavramı dönemi için bir nevi rüşvettir.

    ancak ilerleyen zamanlarda avrupa'da patlak veren kriz ortamı ile kaynak yetersizliği sistemin beklendiği gibi işlememesine neden oldu. ayrıca yıllar içerisinde ortalama yaşam süresi uzaması güvence adına halka ödeneklerin süresini ve devlete binen yükü arttırmıştır. kimi hastalıkların çaresinin bulunması, ancak bu çözümlerin genelde daha masraflı olması da sosyal güvenlik sisteminin karşılaması gereken fazladan bir ödenek haline dönüşmüştür. bu gibi nedenlerle sosyal güvenlik kavramının yaratıcıları, sistemin gelişmekte olan ülkelerde işlememesine zemin hazırlamışlardır. yani zaten yetersiz olan kaynakları, sınırsız ihtiyaçların hüküm sürdüğü gelişmiş ülkelere aktarmış, dünyanın geri kalanının bundan mahrum kalmasına göz yummuştur.

    işte böyle.
  • sermayedarlar ve onun diliyle konuşan yayın organları tarafından her fırsatta "kara delik" olarak nitelendirilen,oysa devletin yurttaşına olan sorumluluğu,yurttaşın da hakkı olan bir "sistem"dir.

    "sosyal güvenlik açığı diye bir şey söz konusu olamaz, sosyal güvenlik bir kamusal haktır ve ortaklaşa yaşamın vazgeçilmez bir unsurudur diye de yaklaşabiliriz. toplumsal yaşamda sistemin ana karakterine bağlı olarak oluşan eşitsizliklerin giderilebilmesinde en önemli araç olarak sosyal güvenlik sistemini inşa ediyorsanız, eşitlikçi karakterinin korunabilmesi için her şeyden önce sosyal güvenlik gereksiniminin toplumsal açıdan belirlenimi birinci öncelik taşımalıdır. bu gereksinim düzeyine göre de sosyal güvenlik harcamalarının nasıl finanse edileceği ikincil bir sorun olarak bağıl bir ilişki içinde belirlenebilir.

    finansman sorununun bugün bu derece sorunlu gelişmesindeki en önemli neden prim sisteminden kaynaklanmakta. ikinci sırada da kayıt dışı ekonomi gelmekte. çözüm olarak da prim sisteminin açığı piyasa içinde fiyat sistemine kısmen geçişle giderilmeye çalışılmaktadır. açıklar sistemin mağdurları tarafından giderilmeye başlandığında ise ortaya çok daha derin eşitsizlik koşulları ve yoksulluk görüntülerinin çıkacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. bu yöntemin ısrarla savunulmasının temel nedeni de sermayenin vergi ve parafiskal yükümlüklerden kaçmasıdır. diğer taraftan, sermaye en ucuz fon maliyetine sahip bu fonları da kullanma arzusuna bağlı olarak açık ve kara delik mevzusunu her platformda tüm araçlarıyla işlemekte, insanların kafasına bunu kazımakta.

    eğer sosyal güvenlik bir hak ise, bu hakkın karşılanmasının adresi bütçedir ve bunun finansman aracı da kuşkusuz vergilerdir. bütçeden sosyal güvenlik sistemine ayrılacak payın kara delik olarak yorumlanması tamamen ideolojik çarpıtmadan başka bir şey değil. bütçe toplumun kendi kaynaklarıyla oluşturduğu bir araçsa, bu kaynakların hangi öncelikle dağılacağına da yine toplumsal tercihler şekil vermeli. bugün maalesef bu türden bir iradenin ortaya ko-namaması sonucu, bütçenin öncelikleri faiz ve askeri harcamalara göre şekillenmekte, sosyal güvenlik gibi toplumsal açıdan vazgeçilmez bir hakkın giderilmesine yönelik talepler göz ardı edilmekte. ortada bir kara delik varsa bu delik vergi ödemeyen rantiyenin ve sermayenin yarattığı bir deliktir ve yamasını da mutlaka bu kesim yapmalıdır."

    sezai temelli
  • en temel insan hakkıdır, kişinin insan olmaktan ötürü, sağlık, eğitim ve yaşlılık bakımı gibi ihtiyaçlarını toplumun (kendisinin de gücü yettiği tüm zaman boyunca katılımda bulunduğu) ortaklaşa bir çabayla karşılayacağını bildiği bir toplumda yaşaması demektir. bu ihtiyaçlarının kimin ailesinde, kimin yakını akrabası olarak dünyaya geldiğinden bağımsız olarak karşılanacağını bilen bir insanın ailesi/yakınları artık içinde yaşadığı tüm toplumdur. toplumculuk da böyle bir iklimde yeşerecek ve ve onu gerçek nitelikleriyle eksiksiz şekilde böyle bireylerden oluşan bir toplumda yaşatacaktır. kişinin kan bağıyla yakın hissettiği kişilere yönelik sadakati ve şefkati salt içgüdüsel değil aynı zamanda sonsuz kalabalıklar ve ne yönde ilerleyeceğini bilmediği hayatına ait belirsizlikler içinde, "bana sahip çıkacak", "benim kimim kimsem olacak bunlardır" dediği kişilerin, ailesi, dar çevresi, cemaati olduğunu bilmekten kaynaklanan bir insanlık halidir. bu yakınlarına karşı sevgi, diğergamlık, fedakarlık böyle bilinçdışı bir bencilliğin ve çıkarcılığın sonucu olsa gerektir. işte halihazırdaki toplum düzeninde olsun, başka bir dünyada olsun sosyal güvenlik adil ve evrensel bir şekilde gerçekleştirildiğinde, kişi savunmasız, bakıma ve şefkate muhtaç bebeğini sadece yakınlarına değil tüm toplumun korumasına emanet edebilceğini bildiği bir kültürün semboller evreninde yaşayacak ve bu farklı kültür ve sembol dünyasının bireyler üzerindeki yansıması da bugünküne göre farklı kişilerde, diğer insanlara, aile, akraba, hemşeri, dindaş, vatandaşlara yönelik farklı bilişsel süreçlerin algıyı ve davranışı yönettiği zihinlerin mevcudiyeti olacaktır. kısacası gerçek, güvenilir ve evrensel sosyal güvenlik sisteminin câri olduğu bir dünyada her şey (ahlak, bencillik, şefkat, hayırseverlik, diğergamlık vs. vs.) gibi insanlar da farklı olacaktır.
  • gazetecilikte simit çay ve kibrit peynire verilen isim.
  • kavramsal olarak baktığımızda sosyal güvenlik toplum içinde insan haysiyetine yaraşır asgari bir hayat standardı sağlamayı garanti eden bir sistemdir. bu zannedildiği gibi sadece emeklilik aylığı ya da hastalık döneminde bakım değildiri. kapsamı; hastalık, kaza, analık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, ölüm ve çocuk yetiştirme gibi sosyal risklerin yol açabilecekleri kayıp ve gider artışlarına karşı kişilerin güvenliklerinin sağlanmasıdır.

    bu doğrultudan baktığımızda sonuç belirli bir paranın havuza toplanıp yukarıda sayılan durumlar için harcanmasıdır.. demekki iş bütçe işidir; nereden gelecek bu bütçe çalışanlardan kendilerinin olası hastalık, analık ve beklenen emeklilik vb durumları için kesilen bütçelerinden ve pek tabii "vatandaş" ların vergisinden..

    primli ya da primsiz sistem tartışmalarının başlangıç noktası da bu bütçenin kaynağının sağlanması üzerinedir.

    konu oradan da refah devletine, yok oluşuna, rol değiştirmesine filan gelir ki devlerüzeri kurmların rolleri, ab filan eklenin çok uzuyor emvzu..

    velhasıl kelam; alıntılarla bir kaç sosyal güvenlik tanımı şu şekillerde yapılabilir;

    • sosyal riskle karşılaşan bireylerin ekonomik güvencelerini sağlamaya yönelik yeniden dağıtım konusundaki organizasyonun tümünü ifade eder.
    • sosyal güvenlik;, hastalık, kaza, analık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, ölüm ve çocuk yetiştirme gibi sosyal risklerin yol açabilecekleri kayıp ve gider artışlarına karşı kişilerin güvenliklerinin sağlanmasıdır.
    • gelirleri ne olursa olsun, ülkede yaşayan herkesin, toplum huzurunu ve refahını bozan sosyal tehlikelerin verdiği zararlardan, bir insan hakkı ve esas itibariyle bir devlet görevi olarak, primli ve/veya primsiz rejimlerin kullanılması suretiyle kurtarılmasını amaçlayan bir sistemdir.
    • halkın hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm sebebiyle geçici veya sürekli olarak kazançtan mahrum kalması durumunda düşeceği fakirliğe karşı tıbbî bakımdan dolayı, çocuk sayısının artması ve analık halinde korunmasına yönelik umumi tedbirler sistemidir.

    ilgili bir konu olarak (bkz: vatandaşlık geliri)
  • kelimenin tam anlamıyla sıçık durumdadır. bakalım ne zaman patlayacak.
  • sosyal güvenlik bir mesleksel, fizyolojik veya sosyoekonomik riskten ötürü geliri veya kazancı kesintiye uğramış kimselerin geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemdir . sosyal güvenlik kavramı, özde bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. “sosyal güvenlik” deyimi, genellikle sosyal güvenlik politikaları ile sosyal güvenlik sistemlerini kapsayacak biçimde incelenmektedir. sosyal güvenlik politikaları, sosyal korumanın amaç ve hedefini, sistemler ise hem amaçları hem de bu amaçlara ulaşmak için oluşturulan özgün hukuksal teknikleri kapsar.
hesabın var mı? giriş yap