• 1990larda sosyolog j. coleman tarafindan ortaya atilan, daha sonra d. putnam tarafindan populerlestirilen kavram. sosyal yapinin ozelliklerinin ve toplumda bireyler arasindaki iliskilerin ekonomik performansi arttirdigini ortaya atar bu kavram (literaturde social capital olarak gecer). putnam italyadaki emilia-romagna bolgesindeki sosyal normlarin, aktorler arasindaki guven iliskilerinin ve dayanisma orgutlenmesinin bolgenin zenginlesmesine katkisini olcerek onemli bir kuramsal katki saglamistir. son yillarda ozellikle sirketlerin ekonomik performanslari ile bulunduklari mekandaki sosyal oruntu arasindaki iliskiyi modellemesi acisindan ekonomik cografyacilar tarafindan sik kullanilan bir kavram haline gelmistir.
  • kolunuzdaki saatiniz , üzerinizdeki kıyafet , yakışıklı/güzel olmanız , altınızdaki arabanız, kolunuzdaki iniz/sevgiliniz , bitirdiğiniz okul , maaşınız , yaşadığınız semt/ev, çalıştığınız iş yeri , mesleğiniz , kariyeriniz , insan ilişkileriniz , kişiliğiniz günümüzde hepsi birer sosyal sermayedir.
  • bu da sosyal bilimlerin yeni modasi. bir insanin elinde bulundurabilecegi 3 sermayeden 1 i. her bireyde iyi kotu var olan tek sermaye cesidi. okul, kariyer, meslek falan aslinda ikinci tur sermayaye (bkz: human capital) daha uygun olur sanki. bir de para, gelir, zenginlik falan ile ilgili olan ucuncu bir tur sermaye vermis ki ben daha kendisi ile tanisamadim.
  • 1990'larda sosyolog j. coleman tarafindan ortaya atılan bir kavram olmamakla beraber robert putnam'ın yazdığı kitapta da geçtiği üzere 1910'larda l. j. hanifan tarafından öne sürülmüştür.

    kısaca örneklemek gerekirse, sosyal çevre edinmenin belirli bir korunma ve yarar sağlayacağına işaret eder.
  • bourdieu için sosyal sermaye; karşılıklı tanışıklığın az ya da çok kurumsallaşmış ilişkilerin sürekli ağına sahip olunmasıyla bir bireyi ya da grubu büyüten gerçek ya da potansiyel kaynakların toplamıdır. ki bu da üyelerinin her birine topluluk tarafından sahip olunan sermayenin desteğini, güven-itibar için bir kimlik edinmesini sağlar. bu ilişkiler yalnızca pratikte var olabilir, yani sürdürülmelerine yardım eden maddesel ve/veya sembolik değişimler içerisinde. bu sosyal sermayenin hacmi de kişinin bağlantılarından ne kadarını etkili bir şekilde harekete geçirebileceğine bağlıdır.
  • burdieu nun ekonomik sermaye sembolik sermaye, kültürel sermaye , sosyal sermaye olarak tanımladığı sermaye türlerinden belki de ekonomik sermayeden sonra gelen en önemli sermaye türüdür. zira günümüzde bun fazlasıyla ihtiyaç vardır. kişinin patronajıdır, daha anlaşılır açıklamak gerekirse bir nevi torpil mekanizmasıdır. ne kadar çok etkili kişiler tanıyorsanız , ne kadar etkili tanıdıklarınız varsa örneğin milletvekili, bakan , yüksek bürokrat, o zaman başta iş bulmanız ve iş takiplerinize daha kolay ulaşabilirsiniz.
    sosyal sermaye sonradan kazanmak çok zordur, sosyal sermaye daha çok içine doğduğunuz ailenizin o güne dek oluşturduğu sosyal çevredir. elbette bireyinde büyüyüp kendi sosyal çevresini yatarması yani sosyal sermayesini arttırması zor olsa da mümkündür.
  • biraz daha farklı bir bakış açısı için: akraba evliliklerinin geri bıraktığı toplumlar.
  • karl marx sosyal sınıf kavramını ekonomik söylemler üzerine kurgulamıştı. yani sosyal sınıflar ekonomik zenginliğe dayanarak oluşturuluyordu. yanılmıyorsam bourdieu, bu tasnifin yeterli bir tasnif olmadığını, bir insanın elinde yeterli ekonomik sermaye olmamasına rağmen sahip olduğu sosyal sermayesi sayesinde toplumda daha üst bir sınıfta yer alabileceğini söyledi. yani örneğin, ilber ortaylı'nın sahip olduğu bilgi birikimi, elit çevresi ve sosyal bağları sayesinde milyon dolarlık ali ağaoğlu'ndan daha üst bir sınıfa ait olabileceğini söyledi.

    özetle, bir insanın sosyal sınıfını, sadece sahip olduğu ekonomik sermayesi değil, aynı zamanda sahibi olduğu sosyal sermaye ve parçası olduğu sosyo-kültürel örüntü belirleyebilir.

    ben böyle hatırlıyorum, yanlışsa düzeltin.
  • okuduğum bir kitapta, bir üst düzey finansal yönetici anlatıyor: he said his grandmother told him to prepare for the apocalypse by stocking up on ammunition, canned ham, and gold(to bribe border guards).

    bu pasajı okuyunca vay aq demek sosyal sermaye demek böyle bir şey demiştim.

    zaman zaman arkadaşlarla bir apokalips durumunda ne yapmak lazım diye muhabbet etmişliğimiz olmuştur. altın yatırım olarak akla gelmişti. ama öyle bir durumda rüşvet vermek için elzem olacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi ve acayip de mantıklı. ulan milletin babaannesi ne öğütler veriyor, bizim babaanneler ne kafada...
  • toplumun para akışında oynadığı rol ile alım yapması ile ortaya çıkan sermaye çeşididir.

    amerika'da bir kriz olursa 2 hamburger alan 1 hamburger alamaz olur. ama afrika'da bir kriz olursa dükkanlar yağmalanır ve insanlar bir birinin kanını döker şeklinde akademisyenlerce öngörülmüş teoriler ve bunun gibi bir çok tezlere sahip öngörüler argümanı.

    efendime söyleyeyim şimdi bu akademisyenler başka örneklerde vermiştir.

    insanlar beklentilerinde taviz vermediği sürece krizler büyür.

    şu anki teknolojik alt yapı ile çalışanlar tüm dünya üzerindeki çalışmayanları doyurabilecek seviyede tarımsal üretim yapmaktadırlar. asıl sorun haksızlık yapılmıyormu mantığında yatmaktadır.

    genelde yapılan işler bellidir. bir manav asla aç kalmaz bir ekmek fırını çalışanları asla aç kalmaz bir kasap asla aç kalmaz bir lokanta asla aç kalmaz
    ama bir tv satıcısı aç kalabilir. temel ihtiyaç olmayan kişisel eğlence gereksinimlerine verilen kaynaklar kesile bilinir.

    makro kapitalizmden micro kapitalizme doğru açılımların olması yani para ile faizden para kazanmanın önüne geçilmesi için enflasyonun para birimi üzerinde artan 0 değerlerin ortaya çıkmasının önlenmesi gerekiyorsa darphaneler çalışmayacak ! gibi radikal öngörüler içermektedir. .
hesabın var mı? giriş yap