• murray schaffer tarafindan icat edilmis bir terim. bir mekanda duyulan her seydir, teknik olarak. kulakla algilanip zihinde hacme kavusan mekan olarak da tarif edilebilir. ambiental music denilen genre varligini schaffer'in world soundscape project isimli projesinin ilk ayagi olan vancuover soundscapes'e borcludur.
    schaffer'in derdi dunyanin belirli yerlerine ozgu olan sesleri, ki bunlara soundmark adini veriyor landmarktan makaslayarak, mekanlar dunyadaki teknolojik gelisimin etkisiyle lo-fi hale gelmeden kaydedip sonraki jenerasyonlara aktarmak. biraz zorlarsak, ses-mekani mimari mekan olarak kabul edip eski, darp gormeye acik ses-mekanlari restore etme olarak da tanimlanabilir.
  • müzikte ağırlıklı olarak elektronik sesler ile manzara yaratımı olarak özetlenebilecek; psikopat eğilim. alanında uç noktaya varan müzisyenlerin uğraştığı bir alan da denebilir (bkz: brian eno)
  • müziğin zihinde landscapeler yaratması; ambient, ruh ve ortam boyayıcıların ya da başka diyarlara gitmişlik hissi uyandıranların yapabildiği şey.
  • tarih ve arkeolojinin de konusu olmuş bir alan. ilgili dönemin ve mekanın seslerinin tespiti ve kullanımlarının anlamlandırılmasıyla ilgili sanırım. ibadete çağırmak için kullanılan sesler, sokak satıcılarının sesleri, devletin hangi sesleri yasaklayıp hangilerini teşvik ettiği gibi mevzular bu alana girer.

    mevzuya giriş için şu iyi bir makaleye benziyor:
    coates, peter a. “the strange stillness of the past: toward an environmental history of sound and noise.” environmental history 10, sayı. 4 (ekim 2005): 636-665.
  • akrabası için, (bkz: sound sculpture)
  • aynı isimdeki programın; en değişilmez özelliği audio'da kanal kaydına izin vermesi [sen de 32, ben diim 64] ve filtreleriyle bu kayıtların çok kaliteli olmasını sağlamasıdır. soundscape ile bir kaset çıkarmak mümkündür, türlü firmalardan plug-in desteği wardır.

    avi'lere ses, müzik bindirme olanağı sağlar, bi sürü fade buttonu, mixer'i falan wardır. değişilmez... (bkz: wavelab), (bkz: cool edit).
  • (bkz: robert fripp)
  • içiçe geçen seslerin ufuktaki kafesi, bir yükselip bir alçalan titreşimlerin dört bir yanı kaplayan haritası, dehlizlerinde hâlâ büyülü bir şeyler kımıldayan gürültülerin katman katman büyüyen çöplüğü.
  • modern bir fenomen olarak soundscape, üç boyutlu bir koordinat sistemi uyarınca yayılım gösterir. buna göre, ses ile mekân ilişkisi koparılmıştır. ses, yankısız, verimli, kontrollü bir üründür artık.

    önceleri bir kafes anlayışı içinde birbirinden izole hâlde insanî deneyimler biçimlendirilir. sonra, hoparlörler, amplifikatörler, equalizer'ler sayesinde kaynaktan da kopar insan. giderek, giyilebilir teknolojilerle kafesin daraldığını, tüm duyu cephelerinde insan bedeninin bir hapishaneye dönüşmekte olduğunu görebiliriz.

    görsel tecrübemiz de buna uygun olarak yapılandırılmış hâldedir. ancak ışığın sürekliliği yüzünden şehirde, bu kafeslenmiş, koridorlandırılmış, geçitlendirilmiş modern ortamı çok fena kanıksamış biçimde yaşarız.

    oysa ses, deyim yerindeyse tazedir. çünkü geçicidir. ışığın üretiminden farklı bir biçimde yeniden ritimlendirilmek, canlandırılmak ve üretilmek durumundadır. bu özelliği ile de modern pranga mahkûmlarının kendilerini içinde duymaları için hep yeni kalır.
hesabın var mı? giriş yap