• "ozgurlugun zorluklari vardir ve demokrasi mukemmel degildir. ancak en azindan insanlarimizin kacmamasi icin bir duvar insa etmek zorunda degiliz."

    john f. kennedy'nin ich bin ein berliner konusmasindan bir parca. bu cumle herseyi ozetliyor aslinda, ekstra aciklamaya gerek yok.
  • "sovyetler'de hayat iyiydi. benim için güzeldi. yurtdışı seyahat zordu. bulgaristan, küba gibi sosyalist ülkelere gidebiliyorduk. büyük bir şirket başkanı veya fabrika müdürü olsanız bile çok maaş alamazdınız. ben 1984'te mühendis oldum. üniversiteden yeni mezun olmuş, genç bir mühendis olarak maaşım 150 ruble'ydi.
    babam büyük bir şehirde otobüs şoförüydü. 300 ruble maaş alıyordu. büyük bir fabrika müdürü 700-1000 ruble arası maaş alabiliyordu. ben, üç yıl çalıştıktan sonra 220 ruble almaya başladım. lada gibi bir araba almak için 4000 ruble gerekiyordu. bisiklet 60 ruble'ydi. 50 cc'lik mopet motorsiklet ise 150 ruble karşılığı alınabiliyordu. jawa marka motorsiklet 750 ruble'ydi.
    o zamanlar hayatımdan memnundum, mutluydum. şu an da mutluyum. yolculuk etmek çok kolaydı. rusya'nın doğusundan batısına toplamda 10.000 kilometreyi 150 ruble'ye uçabiliyorduk.
    çocuğu olanlara hemen daire veriliyordu. devlet apartman dairesini bedava veriyordu. bir çocuğu olanlara ayrı mutfağı olan 1+1 daire veriliyordu. çocuk sayısı arttıkça oda sayısı da artıyordu. 2 çocuk varsa 2+1 daire veriliyordu.
    herkes çalışmalıydı. eğer çalışmıyorsan, polis gelebilirdi ve hapse girebilirdin. fakat bunların tamamı büyükşehir için geçerli şeylerdi. kırsaldakiler lise ve askerlik sonrası büyük şehire taşınabiliyordu.
    seçme şansım olsa rusya'yı seçerdim. çünkü yurtdışı seyahat daha kolay. fakat sovyetler döneminde yurtdışı seyahat kolay olsa sovyetler'i seçerdim. şimdiki gibi milyarderler, aşırı zenginler yoktu.
    kozmonot, aktör, sanatçı olabilirdiniz ama çok zengin olamazdınız. bir kozmonot, bir işçi ve bir öğretmen, hepsi aynı evde kalırdı.
    geleceğimiz hakkında endişe etmiyorduk. üniversitede öğrenciyken, devletin bana mezun olunca iş ve ev vereceğini biliyordum.
    şimdi insanlar ev almak için yirmi yıllık borç altına giriyor. sovyetler'de evsiz insan yoktu. köyden şehire gelip işe girebilirdin ve en kötü ihtimal sana bir oda ayarlarlardı. babam 1950'lerde üç yıl askerlik yapmış. herkes askerlik yapardı. daha sonra köyünden şehre göçmüş babam. iş bulmuş. şoförlük yapmış. işyeri ona kalacak yer ayarlamış. 1964'te annemle evlenmişler. devlet apartman dairesi vermiş onlara. ben üç yaşına gelene kadar ortak apartman binasında, tek odalı bir evde kalmışlar. mutfak ve banyo ortak kullanılıyordu apartman sakinleri tarafından. ama banyoda sıcak su yoktu. haftada bir kez hamama gidebiliyorduk.
    devlet herkese ev verirdi. ev satın alamazdınız. ama kendi evinizi inşa edebilirdiniz.
    bizim evimizde yalnızca babam çalışıyordu. 1960'lı yıllarda 200-300 ruble arası bir parayla bir ay gecinebilirdiniz. 70lerde ise 300 ruble'ye dört kişilik bir aile gecinebiliyorduk.
    işim zor değildi. bilgi mühendisiydim. sadece bir düğmeye basardım. herşey çalışıyorsa sorun yoktu. saat beşte işten çıkardım. günde sekiz saat ve haftada beş gün çalışırdık.
    boş zamanlarımda kitap okurdum. motor aldım. sosyal hayatımı motorla geçiriyordum. belarus'a dedemlere, köye gider, onlara köy işlerinde yardım ederdim. sovyetler dışına çıkamazdık o zamanlar.
    sovyetler ekonomik sebeplerle çökmedi. bence zengin olmak isteyen bazı insanlar, yavaş yavaş kanunları değiştirdi. kapitalizmi getirdiler. sovyetler bir anda çökmedi. ve kimse halka sormadı.
    ayrıca eğitim sistemimiz iyiydi. isveç'ten, finlandiya'dan, civar ülkelerden öğrenciler eğitim almaya ülkemize gelirdi. eğitim ücretsizdi.
    son olarak; sovyetler'de herkesin evi vardı ve bir arabanın hayalini kurarlardı, şimdi ise herkesin arabası var ve herkes bir evin hayalini kuruyor."
    sergey
  • önsöz: kimileri aşağıdaki röportaj için "burada gösterilmek istenen sovyetler birliği" gibi bir ifade kullanılmış.benim öyle bir amacım yok. benim ne hobi amaçlı okuduğum tarih yüksek lisansım dışında bu alanda bir uzmanlığım ne de bu sohbeti gerçekleştirdiğim kişinin sovyetler birliğinde özel bir konumu yok. göstermek ya da ima etmek istediğim tek şey burada en sık sorulan ve merak edilen sorular karşısında orada sıradan bir hayat yaşayan bir emekçinin vereceği cevaplara iletmek. entry'nin en alt kısmına sovyetler birliğine itafen yazılan bazı entryleri yanıtlamak için bir soru&cevap bölümü ekledim. umarım bilgilendirici olur.

    sovyetler birligi hakkinda bilgisizce yazilmis tonla yazi var ortada. ozellikle sozlukte ve eksiseylerde objektiflikten uzak bu yazilara cok rastliyorum. rusya'da yasadıgım surec boyunca sovyetler yetısmıs, buyumus kısılerle bır cok gorusme yaptım. gecenlerde eksiseylerde okudugum bır yazı uzerıne de eksısozlukte yazılabılecek bır muhabbet (roportaj ıddalı olur) uzerine dusundum.bunun uzerine rusya’da her gun ise gidip geldigim bugun 60’larinda olan ve sovyetler birliginde buyumus azeri soforumuzle bir soru cevap gerceklestirdim. genellikle yaygin sorulan ve yanlis bilinen konulari sormaya ozen gosterdim. meraklarinizi bir derece giderebilirse ne mutlu bana.
    not: roportaj degilde muhabbet oldugu icin sorular biraz karmasik ilerlemek zorunda kaldi. sorudan soruya atladigim oldu.ozel sebeplerle isteyene ses kayitlarini da yollayabilirim.
    s.ı.: sovyet adami
    e.k.h: evrimin kayip halkasi
    -----------------------------------------------------------------------------------------
    e.k.h:ılk olarak klasik soruyla baslayalim. sovyet donemi mi daha iyiydi simdi mi daha iyi?
    s.ı.:sovyet donemi daha iyiydi.
    e.k.h: ne acindan daha iyiydi, issizlik, hirsizlik vs. dertleriniz var miydi?
    s.ı.:yoktu. nadiren olsa da polis basini yakardi.
    e.k.h: beki derdiniz neydi, neden yiktiniz ya da neden savunmadiniz sovyetler birligini?
    s.ı.:biz istemedik de, ruslar yikti. gorbacev’ı biliyor musun?
    e.k.h: tabi ki. peki sadece o mu satti?
    s.ı.:hayir burokratlar. o, aliyev, disisleri bakani şevardnatze…
    e.k.h: halk istememesine ragmen mi yikildi?
    s.ı.:evet
    e.k.h: peki eskiden aldigin para mi daha yeterliydi simdi mi?
    s.ı.:bak bugun 1 milyon rublen olsun 10 dk ya biter. eskiden 1000 rublen olsun bir aya bitiremezdin. her sey ucuzdu.
    e.k.h: ana gida urunlerini rahat bulur muydunuz? et olsun sut olsun?
    s.ı.:herseyi rahat bulurduk.
    e.k.h: bazi yerlerde bulamadiginiza dair yazilar okuyoruz. yalan mi soyluyorlar?
    s.ı.:b.k yiyor onu diyen. kim diyor oyle?
    e.k.h: bazi zenginler vs.
    s.ı.:zenginler soyleyecek tabi. o yuzden zenginler ya.
    e.k.h: peki sovyet doneminde ne is yapiyordun?
    s.ı.:kaynakciydim. 300 ruble aliyordum aylik. 300 rubleyle su anda hic bir sey alamazsin. o zaman yari parasi kalirdi bile cebinde.
    e.k.h: ıs yeri ortami nasildi? esnek calisma saatleri var miydi? yani suresiz saatlerce calisma vs.
    s.ı.:simdi mesela, bir usta saat 8 de gelir 5 de giderdi.1 saat yemek molan olurdu. 45 dk calisiyorsan 15 dk sigara icme aran olurdu.
    e.k.h: uzun calisma saatleri olmuyor muydu peki hic?
    s.ı.:o ise bakiyordu. yani oyle isler vardi ancak 1 gun calisiyorsan 2 gun dinleniyordun.
    e.k.h: peki ev olayini anlatir misin?
    s.ı.:simdi mesela calisiyorsun ya? 3 sene 5 sene calisiyorsun iste sira sana geliyor evin oluyor.
    e.k.h: peki nasildi evler? diyelim ki ailen 6 kisilik, sana tek kisilik ev mi veriyorlardi?
    s.ı.:hayir.sana ailen kac kisilikse ona gore ev veriyorlardi.
    e.k.h: bir odali cok kucuk evlerde yasadiginizi soyleyenler var. kapitalist propagandalarda vs.
    s.ı.:bir odayi kime veriyordu biliyor musun? mesela yeni evlenmissin nufusun yok. o zaman. cocugun oldu vs. cocuk sayina gore degisirdi evin genisligi.
    e.k.h: sayina gore yani?
    s.ı.:evet cok guzeldi.
    e.k.h: peki emekli olabiliyor muydun zamaninda? acta acikta kaliyor muydun?
    s.ı.:hayir olmazdi. sana yemegine kadar veriyorlardi bir kac ayda bir.
    e.k.h: spor vs. yapabiliyor muydunuz? ya da tiyatro, havuz filan. pahali miydi?
    s.ı.:herkes gidebiliyordu. 20 kurus’tu (kopek’i kastediyor olabilir).
    e.k.h: herkes gidebiliyor muydu?
    s.ı.:herkes
    e.k.h: peki dondurma, cikolata vs?
    s.ı.:su an gordugun her seyi o zamanda yerdik. ekmek 30 kurustu.
    e.k.h: peki kuyruklar oluyor muydu? yani elbette oluyordur ama kastettigim uzun kuyruklar.
    s.ı.:kuyruk ne?
    e.k.h: sira sira bekliyorsun ya.
    s.ı.:haa o nerede olurdu biliyor musun? ruslarda oluyordu daha cok. tek votka satilan yerlerde kesin olurdu. onun disinda olmazdi.
    e.k.h: mesela ekmek alacaksin, kuyruk olur muydu?
    s.ı.:yoktu. kesinlikle yoktu. her yerde dukkan ve ekmek vardi. 30 kurus ama sana nasil soyleyeyim cok guzeldi.
    e.k.h: peki simdi biliyorsun marketteki urunler hep kimyasal. o zamanlar nasildi?
    s.ı.:o zamanlar naturalna biliyor musun ne demek? (rusca bilmegim icin bazen soruyor)
    e.k.h: natural?ıngilizcedeki gibi mi? dogal mi?
    s.ı.:hah evet.kaymak vs. simdi simetan diyorlar. simdiki kaymak degilki. yagin icinde!
    e.k.h: sovyetler doneminde cocuklara sut verildigi dogru mu?
    s.ı.:evet
    e.k.h: peki ya simdi
    s.ı.:yok verilmiyor.
    e.k.h: egitim ucretsiz miydi,saglik vs?
    s.ı.:ucretsizdi.
    e.k.h: peki size bastan savarlar miydi? kotu muydu hizmetler?
    s.ı.:kurus vermiyorduk ve gayette bakiyorlardi. su anda da para almiyorlar da yavas yavas aliyorlar. mesela ilaca gittin aliyor vs.
    e.k.h: simdi mesela iscinin ogluysan simdi makam sahibi olman imkansiz neredeyse. eskiden olanaklar var miydi? yine boyle miydi?
    s.ı.:senin dedigini anladim, baskanin oglu baskan gibi degil mi?
    e.k.h: gibi
    s.ı.:yok oyle olmazdi. kafan calisiyorsa devlet aliyor koyuyordu o adami basa.
    e.k.h: adam kayirma yoktu yani?
    s.ı.:yoktu.
    e.k.h: ınsanlar nasildi?
    s.ı.:daha iyiydi. herkes yardimseverdi insanlar. diyelim ki araban bozuldu hemen yardim ederlerdi. benzinse benzin, malzeme ise malzeme.
    e.k.h: simdi nasil? degisti mi?
    s.ı.:simdi yok. simdi a..na koyuyor daha. baktin yikiliyorsun bir tekmede o vuruyor.
    e.k.h: peki kiyafet sikintiniz var miydi eskiden? bulabiliyor muydunuz?
    s.ı.: hic bir sikintimiz yoktu. istedigimizi bulurduk.
    e.k.h: peki eskiden sinif ayrimi var miydi?
    s.ı.:eskiden mudur, isci ayrimi olmazdi. ıkimizde ayniydik. yani is olarak sen mudur ben isciydim. benim ustumdun ama ayniydik insan olarak.
    e.k.h: ınsan olarak?
    s.ı.:ınsan olarak.

    -----------bazı sorular ve cevaplar------------------------
    soru 1: sovyetler birliğinde insanlar araba için yıllarca beklemek zorunda değiller miydi?

    cevap: evet genellikle 6 ile 10 sene arası beklemek zorundaydınız. beklemek istemiyorsanız hiç mi çözümü yok muydu derseniz de, şöyle açıklayayım: diyelim ki araba sırası gelen ancak acelesi olmayan biri var. farkını ödeyerek direk satın alabiliyordunuz. ancak bunun size daha pahalıya patlayacağını söylemek gerek.

    şunu da unutmamak gerek. bahsedilen zamanlar 70'ler. o yıllarda türkiye'de arabası olan direk zengin sayılıyordu. bir de şu an bulunduğumuz sistemde direk araba sahibi mi oluyorsunuz? 3500-4000 tl kazanan bir öğretmen parasının 1500 unu köşeye atsa zaten 6 yılda ancak bir araba ediyor. o da başka derdi yoksa.

    soru 2: peki ya holodomor vs. gibi katliamlar?

    cevap: şimdi arkadaşlar bu konuyu ayrı bir başlıkta tartışalım(konuyu saptırmamak adına). ancak şunu bilmeniz gerekiyor ki sovyetler birliğinin'de bir çok hatası olmuştur. ve ben bunu açıkça dile getirmekten çekinmem. çekinmem ki yarınlar daha güzel olsun. aynı hatalar yapılmasın.

    ancak! ancak şu ki sivil,biz bugün asker çocuk ayırt etmeksizin etleri kemiklerinden sıyrılırcasına yanan, taş taş üstüne kalmamış, bir kaç nesil iki kafalı üç bacaklı doğmasını sağlayan ve insanlığın gördüğü en büyük katliamlardan olan hiroşima ve nagazaki'yi unutturmuş bir propaganda makinesinden bahsediyoruz. kapitalizm tarihte görülmemiş kadar başarılı bir pazarlamacı bir hayal satıcısıdır. bakın bugün kimse,insanlık tarihinin en büyük soykırımlarından olmasına rağmen, (bkz: hiroşima) (bkz: nagazaki) demez. bunun onda biri için birbirini binlerce yıl kıran onlarca toplum varken japonya'ya bugün tüm yaşananlar unutturulmuştur. hatta 2.dünya savaşından sonra yapılan propagandanın etkisiyle bunları hakettiğini düşünen japonları bile bulabilirsiniz. ve truman ve abd'nin bu katliam için tek açıklaması daha fazla abd askerinin ölümünü önlemekti! 1 aylık bebekten 70 yaşındaki yetişkine kadar hedef gözetmeksizin tüm sivilleri öldürmek pahasına! demem o ki iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı ayrıştırırken bir kez daha düşünün. zira tarihini gördüğü en etkili marketing'e sahip olan bu sistem bir filin fare olduğuna bile inandırabilir sizi.

    soru3: e ne yani demokratik almanya'dan(doğu), federal almanya'ya (batı) kaçanlar da mı yoktu? madem çok iyiydi neden kaçıyorlardı?

    cevap: kaçışların olduğu doğrudur. neden ve nasıl? buna odaklanmak lazım.

    şimdi öncelikle sanki ülkedeki herkes bunu yapmak istiyor gibi söyleniyor bu yanlış. ancak bu küçük bir oran olsa da önemli ve kayda değer bir olaydı. çünkü baktığımız zaman bu kitlenin genelde belirli bir grupta yoğunlaştığını görüyoruz ve bu kitle önemli bir kitle. istatisliklerde kaçış yapan veya yapmaya çalışan meslek gruplarının federal almanya'da en yüksek maaşlı diliminde çalışan kişiler olduğu görülüyor. bu ne demek? sosyalizmde arz talep dengesine göre meslek grupları ve eğitim yönlendirildiği için sosyalist sistemde doktor veya mühendis öğretmenden, öğretmen,biyologdan vs. değerlidir gibi bir durum yoktur. doktorluğu yüksek maaşlı bir hale getiren şey ise bulunduğumuz sistemin sağlığı metalaştırmasıdır. satılacak bir hizmet haline getirilmesidir.bizlerde bu sistemin ürünü olduğumuz için bu sistem bize normal geliyor iktisadi olarak değildir. her zincir büyük zincirin bir halkasıdır ve az ya da çok sonuca ortak hizmet ederler. kapitalist sistemde ise üretilen artı değer ölçüsünde değerlendirilirsiniz.

    peki demokratik almanya'da ne oluyordu? eğitim süreci büyük bir zahmet isteyen bazı meslek grupları yıllarca devlet tarafından eğitildikten ve masraf yapıldıktan sonra bu arz talep eğrisinde çok değerli olacakları batı almanyanın çekiciliğine kapılıyorlardı. aynı şey bazen sporcular için de geçerli olabiliyordu. her ne kadar milli atlet ve sporculara ayrıcalıklar verilse de milyon dolarlar, spor arabalar, kızlar ve uyuşturucu yoktu elbette. çünkü sistemin özü gereğince, kişiyi meta haline getirip halka parlatarak sunma vs. gibi kavramlar yoktu. vizyon tekilde değilden çoğuldan sağlanmalıydı.

    sonuç olarak demokratik almanya biz eğitiyoruz, yetiştiriyoruz sizler çalıyorsunuz diyordu. ve iki sistemin doğası gereği katma değeri yüksek işlerin kapitalist tarafa kayması doğaldı. sosyalist sistemde doğuyor diye elbette herkes idealist değildi ve kendi çıkarını düşünen bir kitle de vardı elbet.duvar da bu yüzden örüldü.

    soru 4: herkes eşit maaş mı alıyordu?

    cevap: sanırım en çok bilinen yanlış bu. hayır, 1-6 kata kadar çıkan farklar bulunmaktaydı (hruçov döneminde bunu bir miktar düşürdüler). en çok kazananlar bilim adamlarıydı. onları sanatçılar ve milli sporcular izliyordu.
    milletvekillerinin maaşı (politbüroyu kastetmiyorum) kalifiye bir işçiden fazla olamazdı.

    sosyalist sistemde eşitlik değil fırsat eşitliği vardır. yani birinize tofaş birinize ferrari verip hadi yarışın demez. ikinize de aynı arabadan verip iyi olan kazansın der.

    soru5: bazi mallar bulunmuyor muydu? veya hemen tukeniyor muydu?

    cevap: dogrudur. bazi mallar hemen gelmez ya da gelir gelmez tukenirdi. bakalim bu nasil oluyordu.
    oncelikli olarak sovyetlerde bir malin herkes tarafindan ulasilabilir ve tuketilebilir olmasi cok onemliydi. cunku sistemin temeli sosyal adalet uzerine kurulu.

    kapitalizmde neden sira olmaz biliyor musunuz? cunku az ve nadir olan sey pahalidir. talep ve arz boyle dengelenir. ferrari'yi alamayacaginizi biliyorsaniz siraya da girmezsiniz degil mi? bunu mikro olcege uyarlayalim. mesela portakal mevsimi geregi cok yoksa ve kisitli olsa bile sosyalizmde bunu boyle yapamazsaniz. mecbur olarak herkesin ulasabilecegi bir sikalada tutarsiniz. dolayisiyla gelen bir urun tuketilir. bu sosyalist sistemde bir sorun degil basari olarak gorulur. nihayetinde uretilen birim tuketilmistir. bu urununun talebini dusurup stokta tutmak kar etmek gibi bir sorun yoktur.

    gelmeyen urunleri ele alalim. ben bir mali genel ulasilabilir hale getiremeyeceksem sadece birkac elit vs. icinde urutmem. onemli olan bir kac kisinin degil kitlelerin tuketimidir. dolayisiyla bazi yenilikler sovyetler birliginde teknolojik olgunlasma ve ulasilabilirligin artmasi icin gecikmeli gelirdi. sirf su gecirmeyen tekstil malzemesi bulundu diye hadi bunu uretip yuksek fiyata satalim demezdi. sistem geregi bunu diyemezdi. hadi bunun uzerine calisalim ve daha ulasilabilir hale getirdigimizde sunalim derdi.

    yani bildiginiz dunyadaki gibi arz-talep-fiyat iliskisi olmadigi icin uretilen seyler tuketilmek icin uretilirdi. satmak icin degil.
  • tanzim kuyruklarında 3 kilo patates almak için 2 saat kuyrukta bekleyen teyzeye sorun o da tayyip'i yere göğe sığdırmaz. halktan biri ile yapılan sohbet bir veridir. ama pek ciddiye alınmamalıdır.
  • yazar arkadaş sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği başlığı altında yazdıklarını yetersiz bulmuş olacak ki bir de başlık açmış. halbuki aynı başlık altında bir çok insan bahsi geçen farazi romantizme dair çeşitli argümanlar sunmuştu.

    örneğin günlük yaşama dair mevzuları karşılaştırmalı olarak bendeniz etraflıca yazmış idim. (bkz: #84584055)

    özetlemesi bile saatler sürebilecek bir konu olduğundan mütevellid mevzuya göbeğinden dalarak bir kaç noktaya açıklama getireyim.

    şu başlık altında çok enteresan şeyler okuyorum. öven neden ve hangi dönemini övdüğünü dahi bilmiyor. bir çoğu sscb'i kütük gibi başı sonu belli bir yapı zannediyor. yahu stalin'in son üç yılında dahi onlarca reform yapıldı ki bunlar halkın yaşantısına direkt etki eden unsurlardı. önce kim neyi neden övdüğünü gerekçeleriyle açıklasın ki ak göt kara göt belli olsun.

    neyse, gelelim öncelikle idrak edilmesi gerekilen noktalara. birincisi sscb dahil hiç bir yapı kusursuz değildir ve eleştiren herkes faşist / kapitalizmin uşağı değildir. ikincisi konuyu hak hukuk çerçevesinde ele alan arkadaşların idrak etmesi gereken en elzem konu şu ki; sscb'de özgürlük yoktu!

    özgürlükten kasıt sadece ülke sınırlarından dışarı adım atabilme özgürlüğü değil. sscb anti-demokratik bir yapıydı. parti kimi nereye uygun görürse o olurdu. seçimler sembolik olmaktan daha öte yapılmazdı desek yeridir. güzel sanatlar, edebiyat, hatta tarih dahi devlet kontrolü altındaydı. ressam isen çizebileceğin temalar belliydi. heykeltıraş isen neyi nasıl oyacağın devlet tarafından belirleniyordu. mizahın dahi devlet eliyle hazırlanıp sunulduğu bir ortamda kim nasıl özgür olacak ki zaten?

    herkes işine geldiği gibi ele aldığı için saçma tartışmalar peydah oluyor. bir işçi maaşıyla isterse ayda 500 kere sinemaya gidebiliyordu klişesi var mesela. evet. kimse gidemediğini iddia etmiyor ki zaten. yalnız ne izliyordu diye sorsanız cevabı yok. bugün "gerici" olarak örneklerde kullandıkları kimi orta doğu ülkeleri gibi yabancı her türlü yayın yasaktı. beğenilmeyen türkiye'de dahi genç kızlar beatles için tıpkı batılı akranları gibi ölüp bitiyor, plaklarını alıp dinleyebiliyordu. ülke adını vermeden uydu anteniyle avrupa kanalları izlediği için tutuklanan insanlar vardı desem; vay faşist ibneler diye girişecek adamlar bunu bizzat yaşatmış olan sscb'i üzerine pekmez çalarak yalıyorlar ya ben ona bitiyorum.

    herkesin evi vardı. en sevdiğim yalan da bu. arkadaşım o evlerin hiç birisi içinde oturana ait değildi. ortak mülkiyet nedir önce onu idrak etmek lazım. devlet sizi bir işe atar gibi bir eve atıyordu. sizin ikametiniz o evdeydi lakin elinizde tapu filan yoktu. bi nevi koca birlik kocaman bir lojmandı. o evlerin hepsi devlete ait ve kimseye eşit şartlarda sunulan bir güzellik değildi. yozlaşma, adam kayırma, liyakatsızlık yüzünden normal şartlar altında beş kişilik aileye verilecek ev rastele bir bürokratın torununa peşkeş çekilebiliyordu. beş çocuklu yedi kişilik aile ise mutfağı ve banyosu ortak tek odalı yatakhanelere atılabiliyordu.

    benim anladığım kadarıyla övülen kısım 60'lı yılların sonu 70'li yılların başı olan dönemdeki moskova. çünkü en ideal gözüken dönem ve bölge bunlardı diyebileceğimiz kadar veri var elimizde. nedense bu dönemi öven arkadaşlar 70 yıllık sscb süresince stalin döneminden bahsetmek istemezler. 80 sonrasından da pek bahsetmezler. neredeyse bir asırlık birliğin bütün olayı o aralıktaki bir kaç ferah yıldan ibarettir. bu süreçte herkesin parasının olmasına rağmen neden harcayamadıklarını anlatmaktan kaçınırlar. buyrun ben size kısaca anlatayım. devlet dükkanı diye bir şey vardı. bu dükkanlarda beş çeşit pantolon üç çeşit ayakkabı vardı. kreasyon ise senede bir devlet eliyle güncelleniyordu. birlik ülkelerine kot pantolon dahi el altından kokain gibi sokuluyor ve en adi jean pantolon için 3-5 maaş tutarında ücretler ödenmesi gerekiyordu.

    cebinde paran olsa sahi dilediğini yiyip içemediğin, giyemediğin, dinleyemediğin veya yazıp çizemediğin bir ortam neden övülür anlayamıyorum. hele karşılaştırıldığı ülke abd olunca daha komik oluyor. bırak abd'i, sscb'e nazaran aynı dönemde türkiye bile ütopya derecesinde özgür bir ülkeydi. hayır ortadaki ad hominem bile öyle başarısız ki okurken insanın içi geçiyor. abd şunu bunu yaptı o yüzden sscb'deki gündelik yaşam çok iyiydi tadında lakırdılar okuyoruz. birisi coşup konuyu hiroşima ve nagazakiye kadar getirmiş. yuh ulan.

    arkadaşım, önce bir okuyun edin. elinizde yeterince bilgi ve veri olsun sonra konuşun. diğer türlü taksici fantazilerini burada anlatır durursunuz. sscb dönemi orgylerden şoko partilere koşuyorduk, kruşçev de taşaklarımı yelliyordu hikayelerini çok dinledik biz. bir tanesi de dünya üzerinde bugüne kadar en çok nükleer test yapmış olan ülkenin/birliğin sscb olduğundan, ne bileyim üç kere suni açlıkla milyonları açlıktan öldürdüğünden filan bahsetmez bunların. semey poligonu yüzünden kaç kişinin öldüğünden, çevredeki insanların hala kanser olduğundan, çernobil faciasının yine bu birliğin yarak kafalılığı yüzünden gerçekleştiğinden de bahsetmez. bak daha bunlardan savaşa, savaş suçlarına, entelektüel camiayı sürgünler ve idamlarla yok ettiklerine gelemedim bile...
  • burada cizildigi kadar pembe bir tablo oldugu yalandir.

    amerikan propogandasi kadar kotu oldugu da yalandir.

    sovyetler doneminde tuketim mallarina ulasim kesinlikle yeterli degil. paramiz yetiyordu diyen dayi beyaz esya almak icin parasi varken 1, 2 sene sira bekledigini unutmus mesela.

    sovyetler doneminin neden coktugu acik, icine girdikleri verimsizlik girdabinda boguldular. holodomor'da insanlarin acliktan oldugunu ne cabuk unutmuslar.

    hic sovyet evlerinde kaldiniz mi bilmiyorum. ben kiz arkadasimin dogdugu evde 3 saat gecirdim. o ev en fazla 30 metrekareydi. evde kendisi nenesi dedesi annesi babasi dayisi birlikte yasamislar. ben o evde inanin tek basima zor yasardim.

    sovyetleri kotulemeyelim zira insanliga pek cok katkisi vardir ama hayat kalitesi yuksekti gibi sacma seyler soylemeyelim, gulerler.

    edit: imla
  • öncelikle sovyet ve komunizm güzellemesi yapan ve ingilizce kitap okuyabilecek kadar yabancı dili olanlar için bedava kitap :

    https://ia801308.us.archive.org/…__solzhenitsyn.pdf

    "şu kadar sene yaşadım eskiden daha iyiymiş" türü beyanlar objektif ve sağlam veriler değil. hatta bu gayet bilinen bir mantıksal safsatadır

    (bkz: golden age fallacy)

    https://iandanielstewart.com/…e-golden-age-fallacy/

    objektif verilere göre hayat bugün hiç olmadığı kadar iyi. fakirlik, cocuk ölümleri, savaş, şiddete dayalı ölümler, hastalıktan ölümler, bilgiye erişme, temel sağlık hizmetlerine erişme, salgın hastalıkların yok edilmesi, her nesilde iq puanlarının artması ve sürüyle başka kritere göre yaşam insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar iyi. ama sürekli "eski güzel günler" romantisizmi görüyoruz.

    eski sovyetler özelinde dünya mutluluk endeksi araştırmasına göre 25 yıl sonra mutluluk endeksinde diğer ülkelere yetişmiş durumdalar.

    https://qz.com/…and-their-peers-has-finally-closed/

    özetle "sovyetler çok eyiydi yea" nostaljisi temelsiz bir boş yapmadır, golden age fallacy'dir, confirmation bias'larla örülü bir cherry picking egzersizidir.

    kapitalizm tüm sorunlarına ve eşitsizliklerine rağmen işe yararlığı defalarca ispatlanmış bir ekonomik sistemdir.
  • 6 sene azerbaycan'da yaşadım.aynı muhabbetleri bizde yaptık.kesinlikle yazılanlar dogrudur.
  • berlin duvarı hangi amaçla yapılmıştı?
    şu görüntü bile yeterli değil mi:

    şimdi sscb dururken niye doğu almanya'yı örnek verdin diyebilirsiniz. doğu almanya doğu bloku'nun en gelişmiş ülkesiydi. varın siz sscb'ni tahmin edin.
  • merak edenler icin 1967'de life dergisinin sovyetler birliginde yaptigi gundelik hayata dair cekimler.

    soviet union in 1967 life magazine

    bu baslik altinda sormak istediklerinize de toplu sekilde yanit verebilirim. yaklasik 10 senedir sovyetler birligi uzerine arastirma yapiyorum.
hesabın var mı? giriş yap