• soy bean ve çeşitlemeleri ile görülen soya sözcüğü aslında japonya’da soyanın kendisine değil, ondan yapılan bir sosa verilen shoyu sözcüğünden gelmedir.
  • yıllardır anlamadığım bir şey var: bu soyanın hem sütü, hem peyniri, hem yağı, hem kıyması nasıl oluyor da oluyor? üstelik görüntüsü de bildiğin fasulye gibi bir şey.

    bir vejetaryan kampında 15 gün bu soya ürünleriyle beslenmek zorunda kalmıştım. hepsinin tadı orjinali gibi. sabah sütünü içiyordum, aynı bizim bildiğimiz süt. akşam kıymasını yiyorduk, o da bildiğin kıyma. bu soya, adeta yıllardır çözemediğim bir gizem.
  • ilginc bir sekilde "soya sosuna adini veren bitki" olacagina "adini soya sosundan alan bitki"dir.
  • pek de masum bir bitki degilmis meger. sen kalk hem ucuz, hem endustriyel kullanim alani genis, hem saglikli, hem besleyici diye ekmekten bebek mamasina her turlu gidaya koy, hatta bu ugurda yagmur ormanlarini kes* sonra da ortaya ciksin ki mayalanmamis soya aslen bir cok hormon iceriyor, bebeklere cok yedirilmesi kisirlik ihtimali yaratabiliyor. et urunlerinin protein ihtivasini artirmak icin soya katiliyormus bunlara, onun otesinde vejetaryenler cogu proteini soya ve urunlerinden sagliyorlardi, simdi ne olacak bakalim.

    bu konudaki arastirmalar yeniceymis ama suraya bir goz atin derim:
    http://www.guardian.co.uk/…story/0,,1828158,00.html

    alotte londra il hifzisihha mudurlugunden bildirdi. bebelere soya bazli mama yedirmeyin der, hayirli gunler dileriz.
  • hakkında bir yazı.
    gerçekten de uzakdoğu’da, özellikle eski çin uygarlıklarında soyaya çok değer veriliyordu. hatta çin’de chou hanedanlığı döneminde soya fasulyesi; çavdar, buğday, darı ve pirinç ile birlikte 5 kutsal tahıldan biri olarak anılıyordu (3,4). evet, çinliler soyayı kutsadılar, ancak yemediler! çinli çiftçiler soya fasulyelerini genellikle topraklarını nadasa bıraktıkları dönemlerde ekerek kaybolan bazı bileşikleri toprağa kazandırmak için kullandılar.
    tamamı için.
    http://www.beslenmebulteni.com/…d&gid=34&itemid=309
  • bende soyanın tadından bahsedeyim biraz. doğrudan soya ürünü yemedim ama ufak tefek deneyimlerimden dolayı soyadan nefret ettim. ilk olarak 15-20 sene önce bir kereliğine eve soya yağı alınmıştı. sonrasında yemekler hafif hafif balık kokmaya başladı. sırayla ayçiçek ve soya yapılmış yemekleri deneyince balığımsı kokunun soya yağından geldiği kanaatine vardık ve direk döktük yağı. her yemeği balık kokutuyordu. ikinci deneyimim ise bugün a101 den aldığım keskinoğlu konserve tavuk filetosuyla ilgili. kutuyu açınca burnuma direk konserve ton balığı kokusu geldi. neyse başladım yemeye. tavuk mavuk yok, resmen konserve balık (tonbalığını andırıyor birazcık). ilk başta ayçiçek yağından şüphelendim. kutu üzerinde malzemeleri okurken o eşşek kadar yazıyı gördüm (alırken görmemiştim malesef). "soya soslu". ürün içeriğinde yağ bile yokmuş. bütün o balığımsı koku bu lanet soyadan geliyormuş meğer. bu arada balık kokusu derken hani insanın elinden 3 gün çıkmayan ağır kokulu balıklar vardır ya ondan bahsediyorum. yoksa balıklarla sorunum yok. balığı da severek yerim.
  • kendisi ile yiyecek, giyecek falan değil adamlar biçer döver kaportası yapıyorlar. kaporta diyorum alo?

    düşünün ki soya fasulyesi tarlasına giren biçer döverin dış cephesi soyadan üretildiği gibi yakıtı da soyadan üretiliyor.
  • ilgili giri - http://archive.is/vt6er

    giride verilen ilk bağlantının ulaştığı araştırma, soya ile ilgili değil soya temelli protein takviyeleri ile ilgilidir ve araştırmanın amacı kısmında bu gerçek ayan beyan yerini almaktadır. buradan türetilen mantık da dolayısıyla "x temelli gıdanın kötü etkisi var, bu nedenle x kötüdür" olacaktır ki bu çok bariz bir logical fallacy'dir. bir gıdadan üretilen kimyasal takviyenin insan bedeninde bir takım arızalara neden olması, o gıdanın kesinlikle insan bedenine zarar verdiği ve/veya insan bedeninin işleyişini kötü yönde etkilediği anlamına gelmez. "x protein tozları kötüdür!" deyip tüm protein alımını kesiyor muyuz? hayır.

    içeriği okunmadan üzerinden yargı türetilen ilgili araştırma - https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17416779

    giride öne sürülen ikinci araştırma ise aşırı soya tüketimine bağlı östrojen fazlalığı ve erektil disfonksiyon. burada da bir logical fallacy'miz mevcut ki o da soya tüketiminin herkeste ve her zaman östrojen fazlalığına yol açması. oysa araştırmanın özetinde, hangi sınırlarda araştırma yapıldığı net bir biçimde belirtilmiş:

    "we present the case of a 19-y-old type 1 diabetic but otherwise healthy man with sudden onset of loss of libido and erectile dysfunction after the ingestion of `large quantities of soy-based products in a vegan-style diet`."

    bu araştırmanın da soya tüketimi ile genel olarak östrojen fazlalığı, normal şartlar altında erektil disfonksiyon ve sağlıklı erkeklerde testosteron seviyesi düşüklüğü ile ilişkilendirmek için yeterli olmadığını öne sürebilir, hatta konuyla ilgisi alakası olmadığını belirtebiliriz.

    üzerinden yine yanlış yargı türetilen ilgili araştırma - https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21353476

    son olarak, bu başlıktaki yazıma tepki olarak bana yollanmış şu araştırmayı ele almam gerekiyor - https://academic.oup.com/…rticle/23/11/2584/2913898

    bu araştırmanın ise hiçbir yanı kesinlikle okunmamış ve başlık ile sonuç kısmı okunup geçilerek tarafıma argüman olarak sunulmuş. halbuki araştırmaların haticesi ve neticesi çok farklı yerlerdedir. araştırmaların netice kısımları da tartışma bölümleridir, sonuç bölümleri değil. sonuç bölümü bir zorunluluktur ve genelde başkaları tarafından çürütülürler. tartışma bölümlerinde ise özeleştiri yapılır ve araştırmaya güzel, dürüst bir bakış atılır.

    ilgili araştırmanın istatistiklerine göre de araştırmada soya kullanan ufak bir kesimin de ufak bir kesiminde sperm üretiminde düşüklüğe rastlanılmıştır. bu grubun ise, araştırma tabloları incelendiği vakit, vücut kitle indeksi yüksek bireylerden oluştukları saptanmıştır. yani ortada normal şartlar altında, her sağlıklı erkekte ve her zaman soya tüketimi sperm kalitesini ve/veya üretilen sperm sayısını düşürür gibi bir sonuç çıkarmak mümkün kılınmamıştır.

    öte yandan, killer part, araştırmanın çerçevesi yine yüksek dozda izoflavon alımı üzerine kuruludur, bir önceki argüman araştırmalarda da belirtildiği üzere, ki tablolardaki çatışık ifadelerin nedeni de budur zaten: belirli bir seviyede soya tüketimi esnasında sperm üretimi, vücut kitle indeksi normal bireylerde bir darbe almazken, sağlıksız bireylerde ciddi düşüşler yaşamaktadır. fazla soya alımı ise işin seyrini fazlasıyla kötü yönde etkiler.

    kesin bilgi: ben bilerek soya kullanmıyorum. diyetimde bir yeri yok. kullandığım bir ürünün içinde varsa bilemem. ilgi alanım değil.

    zorunlu edit: yahu, arkadaş, bir maddeydi aşırı kullanmanın vücuda zararlı etkiler doğurmasını, o maddeye mantık dışı yargılar yüklemek için kullanmak nasıl akılcı geliyor ben anlamıyorum. "çok şeker tüketirsen kalp damarların yara olur ve pıhtı atması nedeniyle ölürsün, o zaman şeker her zaman ve her şart altında tehlikeli bir maddedir." saçma bu. böyle bir yaklaşım yok. belirli etkenler çerçevesinde her gıdanın yan etkileri var ınsanlar üzerinde. bu bir itiraf değil, soyaya karşı cadı avı başlatan insanlara hayatın nasıl çalıştığına dair bir hatırlatma olur ancak.

    saçma sapan şeyler okuyup düşünmekten vazgeçin.
  • 4 yildan uzun bir süredir hergün az cok aldigim besin. inek sütüne alerjim oldugu icin, normal günlerde 200-250 mililetre soya sütü iciyorum spora gittigimde ise +500 mililitre süt ve ekstra soya proteini tozu aliyorum. erkeklerde östrojeni arttirdigi falan hikayedir. ilk kullanmaya basladiktan 6 ay sonra falan bu östrojen haberlerini okuyup tirstigim icin doktora gidip kan testi yaptirdim, kanimdaki estradiol (e2) seviyesi 20.7 pg/ml cikti(normal aralik 7.6-42.6 arasi erkeklerde). kötü bir etkisini de görmedim acikcasi. bazen gaz yapiyo biraz.
  • tiroid hastalığı olan kimselerin soya ve ürünlerini tüketmemeleri gerekiyor. hatta tiroid ilaçları alınırken soya unu ile birlikte alındığı vakit, ilacın etkisini asimile ediyormuş.
hesabın var mı? giriş yap