• cogu zaman karakteri yansitmaz.

    '1934 yilinda soyadi kanunu cikti. herkes kendi soyadini kendisi sectigi icin insanlarin butun gizli duygulari ortaya cikti. dunaynin en cimrileri 'eli acik', dunyanin en korkaklari 'yurekli', dunyanin en tembelleri 'caliskan' gibi soyadlari aldilar. kendime 'nesin' soyadini aldim. herkes ne-sin diye cagirdikca ne oldugumu dusunup kendime geleyim istedim!' aziz nesin.
  • nişanlı çiftler arasında yarattığı gereksiz gerginlik nedeniyle uyuz olduğum bürokratik kişi tanımgacı.

    biri ortağım ve aynı zamanda kendisine kısmen yamandığım için ev arkadaşı olduğum ve bu yüzden günün büyük bir kısmını bir arada geçirdiğim cici bi kız (çağdaşsu) ve diğer tarafta kendimi bildim bileli arkadaşım olan okul bitsin, askere giderük, gelince evlenir 2 çocuk yaparuk düzlüğünde süper iyi, tatlı vs. bi adam. (buna da muhafazakarcan diyelim)

    yine çocukluktan arkadaşımız olan bir diğer velet askere gideceği için hep beraber yemeğe çıkıldı. sıkılasıca çenem ve ben de oradaydık tabii yusuf. tamamen havadan sudan konuşulurken konu evli ve resmiyette '' adı + soyadı + kocasının soyadı'' formülünü kullanan bir arkadaşımızın ''adı + babasının soyadı'' adını koyarak açtığı ofisten açıldı.
    kınayan bakışını takıp yan seyahate başlayan muhafazakarcan, nişanlısı çağdaşsu'ya dönüp, ''sen de mi öyle yapıcan?'' dedi. çağdaşsu'nun e heralde bakışına müteakip olaylar gelişti.
    yok efendim lütfedip adının soyadının sonuna ekleyeceksen hiç ekleme daha iyiler, ya hayatım ya ne olacağıdılar, alla allaaa taam işte alma soyadımı diyoruz ne uzatıyosunlar havada uçuştu. hanımkızımızın da takacağından değil de, seyahat yan yan başladığından ortamda uyuz bi sıkıntı oluştu.
    bre insan milleti, neyin peşindesiniz gerçekten anlamıyorum. o seni çok severmiş, sen onu, zaten hayata dair çok acayip bir karar almışsınız evlenebilmek gibi, neymiş, soyadı. babasının soyu mu, kocasının mı? ikiniz de soyadlarınızı değiştirip yengengilin soyadını alsanız ne olur, eniştenizin nüfusuna kaydolsanız ne olur acaba? anlam veremememin nedeni, feministçe bi yaklaşım da değil yusuf, beni alan olsa, ben kayınbabamın adını bile alırım. haha.
    sevmek güzel, ilişmek zor, kolaylaştırmak yerine, manasız didişmeler çocukca.
    neyse gençler, sevin la birbirinizi.
  • tanıdığımız bir kişiye dair bilgilerimizde en az önad kadar önemli olmasına rağmen çoğu arkadaşımızın soyadını bilmeyiz. eğer zorunluluktan ya da tesadüfen öğrenmemişsek, yani sınıf arkadaşımız, karşı komşumuz gibi biri değilse kendiliğimizden öğrenmeye pek çabalamayız, gereksiz bir ayrıntı gibi görülür.
    kadınlar bu işe biraz daha hassas yaklaşırlar, yeni tanıştıkları, hoşlandıkları birinin soyadını hemen öğrenmek isterler. buna fazla önem vermelerinin nedeni birgün o soyadını taşıyacak olma ihtimalleri olabilir.
    erkeklerse neredeyse hiç önemsemezler hoşlandıkları, flört ettikleri kadınların soyadlarını. özellikle sorup öğrenmek isteyenini hiç görmedim.
    bu iki durumda da sebep, soyadının kadınların kimliğine ait değişmez bir unsur olarak kabul görmemesi. her an evlenip başka bir soyadı alma ihtimali olan kadın için elbette kendininkinden çok karşısındakinin, her an evlenip kendi soyadını başkasına verebilecek olan erkek içinse elbette karşısındakinden çok kendinin soyadı önem taşır. kadınlar bu tür bir geleneğin peşinde, kimlikleri başkalarıyla olan akrabalık derecelerine göre şekillenebilen, kendine özgü olmayan bireyler halinde devam ederler yaşamaya. isimleri hayatlarındaki erkeklerin nesi olduklarına göre değişir. kimin kızı ya da eşi olduklarına göre yenilenebilirler.
    hasılı soyadı, erkeğin ömrünce taşıdığı ve kendine bağladığı, kadının ise bağlandığı statüsüdür.
  • ille de maskulen'dir.
    kadınların soyadı yoktur.
    evlendikten sonra kendi soyadını kullanmak da babanın soyadını kullanmaktır.
  • bosaninca kadinlarin degisen tek seyi.

    (bkz: bu hikayedeki mal benim)
  • atılsa anında atacağım şey. resmi olmayan tüm mecralarda götümden soyadı uyduruyorum. ne güzel oluyor.
  • yeterince talihli olanların cv'lerine kendilerine dair yazmaları gerekli ve yeterli olan tek bilgidir. bazı soyadları bu memlekette çok kapı açar; içeri girenin adı da, evsafı da lazım değildir.
  • çoğu asya ülkelerinde addan önce yazılır.
  • soyadı her zaman mevcut değildi ve bugün bile tüm kültürlerde bulunan evrensel bir gelenek değildir. bu gelenek dünyadaki farklı kültürlerde ayrı ayrı ortaya çıkmıştır. avrupa'da, soy isim kavramı roma imparatorluğu'nda başladı ve sonuçta akdeniz ve batı avrupa'da yaygınlaştı. erken ortaçağ boyunca bu uygulama germen ve fars gibi etkiler sonucu olarak öldü. ortaçağın ilerleyen döneminde soyadları kademeli olarak yeniden ortaya çıktı; ilk önce genellikle bireyin iştigalini veya ikametgahını belirten lakaplar şeklinde biçim kazandı ve kademeli olarak modern soyadlara dönüştü. öte yandan çin'de soyadı en azından m.ö. 2. yüzyıldan beri norm haline gelmişti.
    kaynak: wikipedia
  • alay konusu olabilen ve değiştirilmesi istenen bazı soyadları şöyle sıralanıyor: “amca, yenge, enişte, eşekcanbazı, salakoğlu, aptal, yalak, verici, dönek, şapşal, kaltak, dümbelek, fırıldak, yalama, emici, cinsel, kıç, kız, meme, kalça, azgın, abaza, motor, benzin, kıllı, kıllıbacak, otuzbiroğulları, yavşar, verir, tekerlek, yuvarlak, damızlık, kazma, donsuz, tüylü, kalas, ayı, davar, ördek, şebek, koyun, yalar, göbek, memeli, beyinsiz, dandik, yosma, tezek, salak, zina, odun, şaşı, keser"

    hurriyet muhabiri, "bu kelimeleri gazetede kullanmak icin tek sansim bu" diye dusunup siraladi da siraladi herhalde.*
hesabın var mı? giriş yap