söylenişi güzel olan eski kelimeler
-
-
-
(bkz: muteber)
anlamı da, söylenişi de ne güzel eski türkçe'nin.... çok var böyle...
asude, azade... tekamül...
şahane bi dünya var eski türkçede.
dilimizin dünyası, dünyamızın sınırlarıysa şayet; sadece yeni dilde bir dünya fikri gerçekten çok yavan geliyor.
bak "gercekten" dedim. gerçeklik... aslında eş anlamlısı hakikat
bundan türemiş bir hakikatli kavramı var mesela, ama bu anlamı veren ve "gercek" kökünden türemiş bir yeni ifade yok...
eski dilin hem fonetigi, hem anlam derinliği müthiş geliyor bana. bazı eserlerin, klasiklerin filan çok eski basımlarını okumayı bu yüzden çok seviyorum. -
-
(bkz: müteşekkir)
-
(bkz: lafügüzaf)
-
-
insiyak: içgüdü
malumatfuruş: bilmiş, ukala.
tahayyül: göz önüne getirmek, hayal etmek.
hasbihal: söyleşi.
itidal: ılımlılık, ölçülü olmak.
feragat: rıza ile vazgeçmek.
azade: özgür, kurtulmuş, başıboş.
hissikablelvuku: önsezi.
ve tabii ki vuslat: kavuşma.
geçen yüzyıl doğmuş bir chilantaisaurus olduğumdan mütevellit bu kelimeleri kullanırım, kullanırken boynumda pudra pembesi incilerim belirir, sağ elimle obez kedim behiye'yi okşarken sol elimle yelpazemi biteviye sallar, geçmiş günleri yad ederken zamanın acımasızlığına feveran ederim. -
-
girift: karışık, karmaşık.
lâyetezelzel: güvenilir, sarsılmaz.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap