• 657 sayılı devlet memurları kanunu'nun 4/b maddesine göre ve 4924 sayılı kanuna göre istihdam edilen kamu personeli 04.06.2011 tarihli resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanan kanun hükmünde kararnameye göre 4/a statüsüne geçmeye hak kazanmıştır. 30 gün içinde başvuruda bulunulması gerekiyor.

    bu arada, kadrolu istihdam modelinin verimsizliğe neden olduğu, sözleşmeli personel sisteminin verimliliği artırdığı, bütün kamu görevlilerinin sözleşmeli statüde istihdam edileceği vb. yönde söylenenler koca bir yalanmış. 10 yıldır kamu personeli alımlarını sözleşmeli statüte yap, bunun gerekli olduğu yönünde her platformda bas bas bağır, sözleşmeli çalışanların feryatlarına kulakları tıka, hatta "işe girerken şartlart belliydi, sözleşmeli olarak çalışacaksınız, şimdi niye ağlıyorsunuz" diyerek hakkını aramak isteyen sözleşmeli personeli azarla; sonra bütün bunları yapan bir başkası gibi "sözleşmeli personeli kadroya geçiriyoruz" diye prim yap.

    ama türkiye'de bu hareketler gayet iyi prim yapar; vatandaşın önce hakkını elinen alırlar, sonra vatandaş elinden alınan hakkı için kendi çapında mücadele eder, sonra zaten önceden hakkı olan ama sonradan elinden alınan "hak" lütuf gibi vatandaşa sunulur. ve vatandaş da bu durumdam pek bir memnun olur, bir hak elde etmiştir çünkü. ama bilmez ve düşünmez ki, o elde ettiği hak zaten daha önce kendisinindi ve rızası dışında elinden alınmıştı. nedir bu "hak" diye soranlar için cevap şudur: "insan gibi yaşama hakkı"...
  • gotu kismen saglama almis personeldir. en azindan tazminati falan vardir...
  • vakti zamanında özal döneminde çıkmıştı ortaya. kısıtlı bir memurluk istihdamıydı. yani her meslek grubu sözleşmeli olarak istihdam edilmiyordu. artı sözleşmeli istihdam edilen memurlar diğer memurlara göre daha fazla aylık alırlardı.

    fakat gel gelelim bugünkü uygulanışına. tam bir ayrımcılık ve ikinci sınıf insan muamelesi...

    pek çok bakanlık ilanında görüleceği üzere mesela mazerete dayalı sağlık bakanlığının tayinlerinde "657 sayılı devlet memurları kanununun 4b maddesine göre çalışanlar müracaat edemezler." cümlesi yer alır. yani demek istiyorki sen siktir git, adam yerine koymuyorum. senin ailen, hayatın ya da çoluğun çocuğun olamaz. kadroluysan olur.

    evet dostlarım, zihniyet budur maalesef. iktidar partisinin adında adalet var ama hiçbir bakanlığında uygulanmayan bir adalet var. ayrımcılığın daniskası var.

    insanca yaşama hakları olmayan ve sürekli iş tehditiyle karşı karşıya kalan 4b'liler yani 4a'lı (kadrolu memur) kadrolardan alt sınıfta yer alan sözleşmeli tabaka, müracaat edeceği yeri çok çok iyi biliyor. 12 haziranda hep birlikte sandığa müracaat edeceğiz. sandık dışında insanlık adına hiçbir hak talep edemeyen bu 4b'li grup iktidara inat milli eğitimiyle, sağlık bakanlığıyla, adalet bakanlığıyla ve diğer bakanlık çalışanlarıyla evvela 1 mayısta, ondan sonra 12 haziran seçimlerinde yumruğunu havaya kaldıracak!
  • dahil oldugum gruptur. 4a li meslektaşlarimdan kendi kurumumda 150 tl civarı az alıyorum. yalniz sigorta ücretim onlarnkinden fazla. dolayisiyla emekli maasim onlarinken fazla olacakmis. gencligimde vermedikleri farkı emekliligimde alıp napıcaksam artık bilemedim.
  • sözlükte ciddi anlamda bir memur düşmanlığı var. bu düşmanlığa kısmen hak veriyorum. özal dönemi memurları gerçekten sıkıntılı memurlar. devlet dairesine işin düştüğünde yardımdan uzak, lakayt tavırlarla insanları bezdirmişler. insanlar haklı gerçekten diyeceğim bir söz yok ancak gün geçtikçe kamu çalışanlarının daha özverili daha yardımsever olduğu görülüyor. memur kısmında kısmen kalite arttığı su götürmez gerçek. aklınızdaki salla başı al maaşı düşüncesini çıkarın. birkaç kurum için bu sözü söyleyebiliriz sadece. polis, jandarma, tapu, adliye, vergi daireleri(kısmen) gibi yerlerde personel insan üstü çalışıyor. son zamanlarda özellikle icra daireleri patlamış durumda. icra memurunun 8-5 çalışması hayal oldu artık. hafta sonları mesai olmadan çalışması cabası. uğradıkları mobbinglerin haddi hesabı yok. hadi siz efendi gibi gidiyorsunuz bu kurumlara ama emin olun gelen insan profilinin yüzde 90'ı direk kavga etme amaçlı ukala bir şekilde geliyor. sana emir vererek, yapacaksın, edeceksin, şu isi yap gibi kelimlerle insanları yıldırıyorlar. biraz hak verin, eşek gibi çalışıp birde bu tiplerle uğraşmak kolay mı sanıyorsunuz. bu yerlerde özellikle köşeye gidip ağlayan personele sık rastlarsınız ki gerçekten bazen hayattan benziyorsunuz. bir de bu işin şikayet boyutu var. hadi adliye cimer şikayetlerini çok ciddiye almıyor da diğer kurumlarda cimer şikayetleri cok sıkıntılı. evet çok bunalıyoruz ama şükür işimiz var diye kendimizi avutuyoruz. gerçekten öyle, bu devirde iş bulmak cok zor. maas konusuna gelirsek memurlar evet belli bir miktarda piyasaya göre güzel maaş alıyor ana çoğu devlet kurumunda yemek olayı personelin üstünde. yemek yardımı da yok çoğu kurumda. yol konusunda da öyle, bazı kurumların servisi ya da yol ücreti var ama yine dediğim gibi çoğu kurumda yol ücreti de yok. ben suan 4300 tl para alıyorum, en tasarruflu olduğum ay 900 tl yol+yemeğe veriyorum. uzatmaya gerek yok hayat memurlar için güllük gülistanlık değil. sandığınız gibi salla başı al maaşı olayı da hemen hemen yok artık.
    sözleşmeli personel tarafından bakarsak bu olaya, kademe olayı yok maaşın artmıyor. sözleşmeli personeli de işten çıkarmak cok kolay değil belki ama kadrolu çalışana göre risk daha yüksek. bu durumda tabiki mobbinge yol açıyor. sözleşmeli inanılmaz mobbinge uğruyor. kadrolular da eğer görevde yükselme gibi cok beklenti yoksa mobbinge uğramaz. umrunda olmaz çünkü kadroluyu işten çıkarabilmek cok zor. aynı işi yapıp (sözleşmeli genelde daha çok çalışır) hem özlük haklarının, hem alınan maaşın çok farklı olması çalışma birliği ilkesine aykırıdır. sizin belki çok umrunuzda olmayabilir ama sözleşmeli personel son dönemlerde cok istifa etmeye başladı. kaliteli personeller yolunu bulduğunda farklı yerlere geçmeye çalışıyor. devlet dairelerine işiniz düştüğünde kaliteli personel bulma sıkıntısı yaşarsınız ve bu sizin zamanınızin çalınmasına, işinizin gec yapılmasına hem de sinir krizleri geçirmenize sebep olur. o yüzden kadro verilmesi gerçekten şart olmuştur artık. sözleşmeli de rahat rahat çalışabilmeli kurumlarında.
  • 657 sayılı kanun'un 4/b. maddesinde düzenlenmiş olan istihdam şeklidir:

    b) sözleşmeli personel:

    kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine devlet personel dairesi ve maliye bakanlığının görüşleri alınarak bakanlar kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. (36 ncı maddenin ii - teknik hizmetler sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici şartı aranmaz.)

    bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler ve bu hususlara ilişkin esas ve usûller bakanlar kurulunca kararlaştırılır.

    ancak, yabancı uyrukluların; tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların; dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde, bakanlar kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin; adli tıp müessesesi uzmanlarının; devlet konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; istanbul belediyesi konservatuvarı sanatçılarının; milli savunma bakanlığı ile jandarma genel komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.
  • türkiye'de neoliberal politikalar çerçevesinde son yıllarda kamu sektöründe personel istihdamında revaçta olan istihdam modelidir.
    başta milli eğitim bakanlığı ve sağlık bakanlığı olmak üzere birçok kamu kurumunda farklı personel istihdam modelleri bulunmaktadır. kuşkusuz, aynı kamu kurumunda çalışan ve aynı işi yapan kamu personeli arasında mali, özlük, sosyal vb. haklar açısından farklar bulunmaktadır. bu farklar arasında en dikkati çekeni ücret ve tayin konusudur. aynı kurumda aynı işi yapan bir kamu görevlisi 1500 tl ücret alırken, diğeri ancak 750 tl ücret alabilmektedir. aynı zamanda birinci kategorideki kamu personelinin tayin hakkı bulunurken, ikinci kategorideki kamu personelinin tayin hakkı bulunmamaktadır.
    kamu personel istihdamında farklı modellerin tercih edilmesi, kamu politikası açısından bir yere kadar anlamak mümkündür. başta ekonomik ve siyasi olmak üzere birçok faktörden dolayı farklı personel istihdamının kabul edilmesi ve uygulanmasını bir yere kadar anlayabilir ve kabul edebiliriz.
    ancak anlayamadığımız nokta şudur; bugüne kadar sözleşmeli personel istihdamı konusunda taviz verilmediği ülkemizde bugün başbakan bir sarı sendikanın olağan genel kurulunda çıkıp "sözleşmeli memura kadro müjdesi" verebiliyor.

    kaynak

    önce kamu personelini sözleşmeli statüde istihdam et, bunun gerekliliği konusunu bilim adamlarınca (!) ahkamlar kestir, siyasal söylemlerini bu yönde geliştir; sonra sözleşmeli statüde istihdam ettiğin personeli kadrolu statüye geçireceğim diye müjde ver, prim toplamaya çalış.
    çok güzel hareketler bunlar ama devlet personel başkanlığı'nın kayıtları incelenirse sözleşmeli personel istihdamının ne zaman yaygınlaştığı gayet açık görülecektir.
  • işe alım esnasında kanuni çerçeve içinde bir yazılı akit yapılmış ve belirlenen süre boyunca çalışmaması halinde taraflarının birini tazminat ödemek zorunda bırakacak personel tipi
    (bkz: geçici personel)
  • kadro bekleyendir. 2 seçimdir pas geçilmiş devlete mali olarak yük olmayan çalışanlar. hepsi toprilli değildir. bu 1 kasım 2015 türkiye erken genel seçiminde sadece mhp'nin beyannamesinde kendilerine yer bulmuştur.

    edit: mhp de komisyona vermiş kesin ret olur.
hesabın var mı? giriş yap