• zamana bırakmak en güzelidir. çünkü sorun "an" ın sorunudur. mutlaka düzelecek, düzeleceği yolu bulacak ve hatta bu gün sorun olarak gördüğünüz şey belki yarın sizi daha iyi bir yere taşıyacaktır.

    beklemesini bilen bir insanın hiç bir şeyden taviz vermesine gerek yoktur.

    (bkz: sigmund freud)
  • önce sakinleşiyorum...

    buraya nasıl geldiğime odaklanmıyorum; sadece çıkmaz ve ben varız!

    başıma bunlar neden geldi? neden buradayım? buradaysam öğrenmem gereken şey nedir? burada görmem gereken şey nedir? burası gerçekten çıkmaz mı? ben mi öyle düşünüyorum? geri mi dönmeliyim? çıkar bir yol mu bulmalıyım?

    evet tabii ki çıkar bir yol bulmalıyım!

    çünkü hayat yolunda geri dönemezsin! ya çıkmazda hapsolursun ya da çıkmazın aslında çıkmaz olmadığını idrak ederek bir çıkar yol bulursun!

    geri dönmek diye bir şey hayatta yoktur. geri diye bir şey zamanda da yoktur. eminim dikkat etmişsinizdir ki zaman hep ileriye akar :)

    bulunması gereken o çıkar yol herkesin hayat yoluna göre değişiyor tabii; ama tek ortak noktamız şudur ki olaylara hiçbir zaman eskisi gibi ( yani bizi çıkmaza sürükleyen düşüncelerle ) bakmamalıyız!

    sinire, paniğe, umutsuzluğa kendimizi fazla kaptırmamalıyız. onlar da lazım evet; çünkü onlar motivasyon, onlar hareket enerjisi taşıyan güçler! ama az az kullanın, fazla değil! fazlası sizi felç eder!

    hayat başımıza gelenlerle değil; onlara verdiğimiz tepkilere göre şekillenir.

    çıkmazda mı yaşamak istiyorsunuz yoksa yeni "çıkmazlar mı" görmek istiyorsunuz tercih her zaman sizin!

    bazı çıkmazlar çok kalabalıktır. size tavsiyem kimseyi o çıkmazdan çıkartmaya çalışmayın; eğer sizden yardım istemiyorlarsa.

    nasıl çıkılacağını anlatabilirisiniz ama sakın kimsenin çıkıp çıkmadığını kontrol etmeyin! çünkü kontrol edebildiğin yerden, gidememişsinizdir!
  • önce çıkmaza girdiğim konuyu artısıyla eksisiyle bir düşünürüm. neler yapıp yapamayacağıma detaylıca bakarım.

    yapabileceklerimin hepsini yaptıktan sonra hala çıkmazdaysam ama yatağa kafamı koyduğumda vicdanım rahatsa allah’a sığınırım. her şeyin ondan geldiğine inanırım.

    bu safi inanç değil. yani bir öğrencinin hiç emek vermediği bir sınavda kötü aldığında kader demesi değil.

    tevekküle inanıyorum. o kabullenişten sonra her şey daha anlamlı gelmeye başlıyor işte.
  • oturduğum yere çivilenip kalıyorum, sonra kalkıp saçma sapan bir karar verip onu uyguluyor ve pişman oluyorum. döngü böyle devam ediyor..
  • allah'a sığınıyorum, nedenini ölçüp biçiyorum, sorguluyorum her şeyi, hatam varsa düzeltmeye çalışıyorum, sonra bana gelen mesajları anlamaya çalışıp yoluma devam ediyorum.
  • şuan çıkmazdayım ve her şeyden herkesten uzaklaşıp şehir değiştirip yeni bir hayat kurmayı düşünüyorum. kaçan tayfadanım sanırım.
  • yapacak bir şey kalmayınca, hiçbir şey yapmamak en doğrusu...
  • eve gidip uyurum.

    erkan oğur dinlerim.

    her şey güzel olacak diye kendimi ikna etmeye çalışırım.

    hayatın akışına güvenmem gerektiğini hatırlamaya çalışırım.
  • çıkarıma bakıyorum
  • askere gitmek, evet herşey o kadar harika giderken nasıl oldu anlamadan birden dünya tersine döndü zannettim yani aylarca mücadelemi sürdürmeme rağmen baktım yok hiç çıkar bir yol yok dedim ver yansın bırak okulu işi evi yurdu zaten yaşta almış gidiyor git askere en azından 6 ay uzaklaş, hem askerliğide yaparak bir şeyi aşmış olurum hemde aradaki zaman ile hem psikolojik olarak daha düzgün bir hal alır hemde arkamda bıraktığım şeylerden uzak kalmış olurum. esasında problemden kaçtım denebilir baktığım zaman doğru mu yapmışım evet çok mantıklı olmamış yani zaman zaman yağmurdan kaçıp doluya tutulmuş gibi hissetsemde en azından askerliği aradan çıkartmış oluyorum benim çözümüm bu oldu.
hesabın var mı? giriş yap