• elime ne sıçtın ki, yüzüne onu süreyim.
    el elin gömleğini yırtarak giyermiş.
  • yaşam ilk başta bir ağacın fidanına benzer. sadece toprağa tutunmak için çalışır fidan. sonrasında ise güçlenmeye çalışır. daha sonrasında ise topraktan aldığı bilgileri gövdesine yansıtır ve dallarını uzatır hayata. dalları tomurcuklanır ve hem yeşillenir hem de meyve verir. artık üzerine düşen görevi yapmaya başlamıştır. dünyaya yarar sağlamak için gelmiştir ağaç. çevresindeki canlılara oksijen. meyve. sanat sunmaya gelmiştir. ve sadece dünyaya ve tüm canlılara bir katkım olsun derdindedir. bir ağaç gibi olmalı insan sadece bir ağaç gibi. tek başına ve hür.
  • nokta hiç masum değil;masum olsa bir şeyleri bitirmezdi...
  • gerçek sevgi yoktur, çoğalma içgüdüsünü dengeli tutmak vardır
  • bir insanı tanımak istiyorsan, ne ile meşgul olduguna bak.
  • çiçekler, hiçbir şey bilmez, fakat kelebekler geldiğinde aynı anda dönüşür.
  • kimse bilmez son güne uyandığını.
  • insanoğlu üçe ayrılır. ilerisini yok sayarak ilerlemek isteyen, ilerisini bilerek gerilemek isteyen ve ilerisini reddederek durmak isteyen.
    ilki aptal, ikincisi korkak ve üçüncüsü cesurdur.
    fakat herhalükarda son bellidir. giriş ve gelişmenin, hayatın ve yaşanılanların ölüm karşısında önemi yoktur.
  • bazen varlığınla bile yıkalabilecek kentler var...
  • "ölüm meleğinin kucağına doğuyoruz her birimiz, güzelce ölmek için çirkin hırslarımıza kurban harcıyoruz bize tanınan o kısa yaşamı.. ölüm meleğinin kucağına dönüyoruz her birimiz, dünyaları da fethetsek yalnızca ölüme yeniliyoruz; işte tek kabullenemediğimiz. o yüzden korkusuzca yaşıyor gibi görünüp, tir tir titriyoruz ölümün onlarca yıl süren aheste gelişinin ani şoku karşısında. zamanın hayırsızları olarak yaptığımız tüm yaramazlıkların asla naif olmadığının farkında bir pişmanlık ölüm dediğimiz, aniden karşılaşınca son kez ve en çok o zaman korkuyoruz! kendimizden, geçmişimizden ve kötü niyetlerimizden!" **
hesabın var mı? giriş yap