• yeşil yaprak

    yeşil yaprak döndüğünde gazele
    yazın ardı güz görünür sevdiğim
    ayrılırken kaşım çatmam güzele
    belki acı söz görünür sevdiğim

    bilir misin sevda neden turnanın
    diyarından kaçıp giden turnanın
    yükseklerden uçup giden turnanın
    sinesinde köz görünür sevdiğim

    nazar eyler enginlerden yüceler
    garip gönlüm simdi neyi heceler
    çoban yıldızına hasret geceler
    bu sevdalar az görünür sevdiğim

    dağı yaran göğü ağlatan vardır
    on sekiz bin rengin cümlesi yardır
    varlığın yokluktur yokluğun sırdır
    her zerresi toz görünür sevdiğim

    sefai'yem gecelere hilal et
    ister cemal eyle ister celal et
    bir lokma ekmeğin yedim helal et
    ölüm bize tez görünür sevdiğim!

    aşık sefai
  • gözlerin cennet çiçeği,
    gönlüm cehennem ateşi.
    eger sevdiğine köle olursa gönül,
    nuh tufanına kucak açarmış.
    lakin arafatın gerisi cinnet,
    kalk güzeller güzeli yüreğim sana tutsak!
    derdine pusatlandım çilen gün oldu bana.
    sen ki sevdaların şahı garip gönlümün ahı.
    dilegim sen kerbelam sen muradım sen,
    dönsede dünya kendi başına ben, dönmezem yolumdan.
    dolunaya güneş denktir ülgere kutup yıldızı,
    ağla ey şafak türküsü kaderim boynuma yafta.
    hükmü dar imiş meğer,
    boynumda yay kirişi.
    şer mi yağıyor yerin yüzüne?
    karanlık bastı başımı.
    sevdam yankılansın vadilerinde eyy anadolum!
    iğde çiçeğinde gizli özüm.
    sarı papatya ki el eder sen gibi,
    alıp da sineme sarasım gelir.
    her koklayış bir acı her dokunuş bin ölüm.
    zaman, dokuz başlı ejdarha,
    sen bana düşman ben ise bana.
    yüreğim kaf dağına sürgün,
    ruhum tur dağında esir,
    deli eyledi zaman.
    bir acı ki dizlerim duymasa da bedenim,
    parmaklarımda öldürdüm isyanımı.
    şimdi sokak aralarında gezerken,
    duysamda topal seslerini,
    uyuşmuş bacağım, duymayan parmaklarıma rağmen,
    bu dönek dünyadan dimdik geçmek zorundayım.
    koy! yal verdiğim ekmek verdiğim köpeklerde,
    arkam sıra ürüp dursun.
    şimdi gecelere çivi çakar oldum.
    ağlama ey şafak türkülerim ağlama!
    gece mavisi sevdalarımı çığlık çığlığa çağırırken gökleren,
    huzur benim deseydim vallahi düşünmezdim ey ölüm!

    (bkz: aşık sefai) / gözlerin cennet çiceği

    edit: düzeltme
  • aşıklar aşka gelende dilinden söz alınmaz
    söz telde kendini bulur, elinden saz alınmaz
    aşıkın aşkı deryadır, onda yok olur damla
    kazanda kaynayan suyun, içinden tuz alınmaz

    gündüz güne teslim oldum, geceler aya tutsak
    ırmaklarda toy olurken, dereler çaya tutsak
    bilir misin ey sevgili, bu garip neye tutsak
    insanoğlu gizli sırdır, özünden öz alınmaz

    kardelenler kara mahkum, bülbüller zar içinde
    sensin benim tek umudum, yaşarım zor içinde
    pervanesi olduğum yar, geceler kor içinde
    ocak yanar alev olur, ataştan köz alınmaz

    sen söyleme eller desin, eğer varsa kıymetin
    aşkını kabristan eyle, yıkılmasın devletin
    ey sefai bu dünyada, üç metre bez servetin
    ehli gönül sarrafa de; altından toz alınmaz

    aşık sefai
  • belki dünya havada süzülüyordur,
    bilmiyorum.
    belki yıldızlar birtakım dev makaslarla kesilen
    küçük el işi kağıtlarıdır.
    belki ay donmuş bir gözyaşıdır,
    bilmiyorum.
    belki tanrı sadece sağırlar tarafından duyulan
    kalın bir sestir,
    bilmiyorum.

    belki ben hiçkimseyim.
    doğru, bir bedenim var
    ve ondan kaçamıyorum.
    kafamdan dışarı uçmak isterdim,
    ama bu imkansız.
    burada, bu insan formu içinde mahsur kalmam
    kader kitabında yazılı.
    hâl böyleyken
    derdime dikkat çekmek istiyorum.

    içimde bir hayvan var,
    kalbime sımsıkı yapışan,
    kocaman bir yengeç.
    bostonlı doktorlar
    pes ettiler.
    neşterler, iğneler, zehirli gazlar ve benzeri şeyler denediler.
    yengeç hâlâ orada.
    büyük bir yük bu.
    unutmaya çalışıyorum, kendi işime bakmaya,

    brokoli pişirmeye, açıp kapatmaya kitapları,
    dişlerimi fırçalamaya ve ayakkabılarımı bağlamaya.
    dua etmeyi de denedim
    ama ben dua ettikçe daha sıkı tutunuyor yengeç
    ve acı büyüyor.

    bir keresinde bir rüya görmüştüm,
    bir rüyaydı belki de
    yengeç, benim tanrıya dair cehaletimdi.
    ama ben kimim ki rüyalara inanıyorum?
  • sarı saçlarına deli gönlümü
    bağlamışım, çözülmüyor,

    mihriban
  • son
    bu sözcükleri kanımla yarattım,
    evet, acılarımla yarattım bu sözcükleri!
    anlıyorum sizi dostlar, her şeyi anlıyorum.
    benim olmayan sözcükler girdi araya,
    anlıyorum sizi dostlar!
    havalanmak istiyormuşum gibi
    kuşların kanatları, bütün kanatlar
    imdadıma yetişti,
    işte benim olmayan bu sözcükler
    ruhumun bu karanlık esrikliğini kurtarmaya geldi.

    şafak,
    sıkıntı düğümlerini boğazımda hiç
    bu kadar sıkmadı sanki.
    yine de
    kanımla yarattım, evet, acılarımla
    bu sözcükleri. yarattım onları!

    neşe için sözcükler yarattım
    alev alev bir taçken yüreğim;
    çivileyen acının sözcüklerini,
    sizi kemiren içgüdüleri,
    tehdit eden atılımları,
    sonsuz istekleri,
    açı kaygıları,
    ak şemsiye çiçekleriyle dolu kırmızı bir toprak gibi
    çiçeklenen ömrümü örten aşk sözcüklerini.
    içimden taşıyorlardı. hep taşmışlardır.
    çocuk, acım çığlıktır
    ve sevincimdir sessizliğim.

    daha sonra unuttular gözler
    herkesin yüreğinin rüzgarıyla
    süpürülen gözyaşlarını.

    şimdi söyleyin bana dostlar
    nereye saklandığını
    hıçkırıkların bu buruk öfkesinin.

    dostlar, nereye saklandığını sessizliğin,
    hiçbir kulak, hiçbir bakış
    kendisini suçüstü yakalamasın diye.

    sözcükler geldi ve bir şafak gibi
    bastırılamaz yüreğim parçalandı onlar arasında,
    asılarak uçuşlarına,
    sürüklenip, çekilip kahramanca kaçışlarında,
    terkedilmiş ve çılgın ve onlar altında unutulmuş yüreğim
    ölü bir kuş gibi, kanatlarının gölgesinde.

    pablo neruda
  • güzel başlık :) o zaman söyleyeyim hemen.

    ahmed arif - vay kurban
  • ilkini sevmeye mecburdum
    çok iyiliği oldu bana
    ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    ilkinin yerini alman mümkün değil
    o öğretti bana sevmeyi
    o öğretmese sevemezdim seni bile
    inan o tuttuğu için ellerimden
    yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
    onun gözlerine benzediği için gözlerin
    alamadım gözlerimi senden
    sana aşığım, seni seviyorum
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    hayatım boyunca omzumda taşıyorum onu
    ve sen her sabahımdasın
    kıskanma
    alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
    kalbim şimdi senin
    onun kadar sev beni yeter
    o doğurdu, sen öldürme
  • aşık olduğum zamanlarda
    şiir yazmak adetim değildi.
    halbuki asıl şaheserimi
    onu en cok sevdiğimi
    anladığım zaman yazdım.

    onun için bu şiiri
    ilk önce ona okuyacağım

    orhan veli kanık/şaheserim
  • öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    ellerimde koparmaya çalıştığım zincirlerden kalma yara izleri
    yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun.
    gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın.
    yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.

    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.
    hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,
    hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
    hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
    hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.
    hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.

    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
    sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
    ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile.
    dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince.
    yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane.
    unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım,
    sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
    yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.
    öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...

    orhan veli
hesabın var mı? giriş yap