• ortaokulda biyoloji ödevi için hücre organellerine ithafen yazmıştım. mitokondrili, ribozomlu, endoplazmik retikulumlu filan. hatırladığım kısmı;
    mitokondri mitokondri duy sesimi
    üret enerjini...
    zirvede bırakmışım...
  • acımasız bir sağanak iyiden iyiye bastırıyordu caddelerin kalabalığını.

    şehir, rögarları aracılığıyla tahliye ediyordu kan gibi sıcak hisleri.

    duyguları yenildikçe hengameye, kanı toz rengini alıyor, yaraları asfalt bağlıyordu insanın; kimyası böyleydi şehir bedenlerin.

    tartışmasız bir nihayet bekliyordu bizi köşenin başında. sigarasını içiyordu sessizce.

    her nefes sonrasında kollarını arkaya bağlıyordu, seni bekliyordu...

    ben sana sarılıyordum,
    sen köşebaşına bakıyordun.
  • i'm both physically and mentally ill
    yet got a potential i need to fulfill
    wish there was a magic solution in the form of a pill
    hurry up before becoming the next one life's gonna kill

    step up ! be brave ! do yourself a favor
    if things gonna happen you gotta endeavor
    each pain has its joy and every suffering has its own flavor
    things aren't plain they've got multi-color

    antagonisms of my soul drive me insane
    is it human nature to inflict pain ?
    it snowed an ice age and poured all the rivers as rain
    yet not possible to remove my conscience's stain

    don't be a servant, be unique and called naive
    i reject self-sacrifice and i'm the only one i can save
    accept the bitter truth and it will tell you what you need to pave
    this sinner wants you to know he's neither for rent nor for sale
  • öyle sarıl ki bana;
    bütün sözlerden soyun, öyle yalın, öyle çabasız ol ki görebileyim kelimelerin ardına sakladığın ruhunu...
    görünen ve hissedilenin başkalığını...

    sonra sessizce teslim al ruhumu.
    çocukluğumu ver bana sonra, kanayan dizkapaklarımı, eve giremeyen sokaklara ise sığmayan asiliğimi.

    kokunu bırak bir de giderken
    silinmesin hafızamdan
    silinse bile adın.
  • keder
    tüm ruhumu kaplamış
    mutluluk
    eskiden olduğundan daha yabancı
    sızı
    en derinden geliyor
    zaman
    en büyük düşman
  • yüreğin yükü,
    yüklenince yüzlere,
    asılır gözler
    ufuktan darağaçlarına,
    sallanır boşlukta adımlar.
    sokakların anısında,
    dökülür gözlerin hasreti.
    adımlar atılır boşluğa.
    duyulur kokusu,
    en uzak yerlerden,
    hatıraların, düşüncelerin, olmazların...

    yüklenir sırtına
    yüreğin ağır yükü.
    sıralanır cümleler,
    yüzlerde acıyı gizleyen gülüşler,
    konuşmalar ağırlaşır,
    fikir durulur,
    zihin durulur,
    duyulur en uzak yerlerden,
    hasretin acı haykırışları,

    kimseler olmaz o tenhalarda,
    kimseler duymaz, bilmez,
    yüreğin ağır yükünü.
  • akşama doğru, sabaha yanlış,
    yüreği yanmış, elleri nasır,
    yalnızlığı şahsına münhasır,
    bazen kuraklığın kıyısında bir nehir
    yahut öldürmeyi görev bilmiş bir zehir
    biliyorsun uzak değil
    biliyorsun bura iki adımlık şehir.
    biliyorsun böyle bitmez bu şiir.

    aşağılık sevaplara karşı yüce gönüllü günahlar
    ilmek ilmek işlenmiş cinayetlerin faili rehin tutulan ahlar.
    deşilmiş bir yaranın gözyaşı bu kanlar.
    bir acının çığlığı yakılan gemiler ve ağıtlar
    sağır notalar, dilsiz şarkılar ve de kör tanıklar.
    karanlık adamlara karşı ışıltılı adımlar
    biliyorsun uzak değil
    biliyorsun bura iki adamlık şehir
    biliyorsun böyle bitmez bu şiir.

    akşama doğru, sabaha yalnız
    bilmem kaç hasattan kalma içimdeki anız.
    resimler ruhuyken anıların,
    çerçeveler her zamanki gibi manasız.
    gürültülü kentlerin içlerinde tüm ölümler sessiz sedasız.
    kimi satırlar şiiridir ölü hayatların
    ve kafiyesidir vedalar
    sonu hep aynı sevdaların.
    fakat biliyorsun uzak değil,
    biliyorsun bura iki hecelik şehir
    biliyorsun böyle bitmez bu şiir.

    bir de sevmek vardı
    işe geç kalanların unuttuğu.
    zira herkesin sevmeyi unutturacak mühim işleri vardı.
    bu hayat tezgahında ümit pazarlıyordu insanlar,
    hayatlarını kaybedenler oluyordu
    bir de kazananlar...
    sokaklarca mesleğini haykırıyordu seyyarlar
    şairlerse geceye saklıyordu:
    "neden böyle mutsuzuz ey aşağılık insanlar!"
  • yalanlarla dolanlarla
    geçti ömrüm soranlarla
    duvarın altında kalanlarla.
  • ölüm

    ölüm, hiç beklenmedik bir anda
    .
    .
    ölüm, hiç beklenmedik bir yerde
    .
    .
    ölüm, hiç beklenmedik bir kişide
    .
    .
    ve ölüm sonsuza dek....
  • an

    zikzak birkaç çizgi
    anlamsız gelen kelimeler
    bir bütünün kaybolan bir parçası
    göz arayışları içinde bir zaman
    anın içinde an
    ölümün kurnaz fısıltısı
    içini dökecek bir şeyin kalmaması
    uçan bir kuş duygusu
    uykuya dalmanın imkansızlığı...
hesabın var mı? giriş yap