• -niçin söndürdünüz ışıkları, yeryüzü mü burası?

    -hayır, gökyüzü efendim. yıldızlar istifa etmiş öyle dediler.

    -kim uyduruyor bunu, ay mı güneş mi?

    -hayır efendim, dünyadaki bir körden işittim.

    -şahit olarak gözleri görmeyen birini mi sunuyorsun bana?

    -hayır, sadece ruhu halen ölmemiş birini.

    -ruh mu, yeryüzünde ruhunu kaybetmemiş biri kaldı mı ki?

    -evet efendim, yeryüzünden yayılan fısıltılara göre halen ruhu olanlar varmış, sadece gizlenmeyi tercih ediyorlarmış.

    -demek öyle, o halde yıldızlarla iletişime geçenler de bu ruh sahipleri demek.

    -tam olarak öyle efendim, dünyadaki karanlığı protesto ediyorlarmış.

    -yıldızlar niçin saklamışlar peki dünyadaki karanlığın sorumlusu olduklarını?

    -yıldızlar mı?, onlar sadece gökyüzünden mesuller efendim, dünyadaki karanlıktan mesul olanlar insanlar.

    -insanlar, kendini göğün çocukları yerine mi koyuyormuş?

    -hayır efendim, göğün tanrısı olabileceğini iddia edenler de var.

    -bir hayli gülünç, sakın bu insanlar insan olmaktan sıkılmış olmasınlar?

    -mümkündür efendim, yıldızların bile yanmaktan sıkılıp söndükleri bir evrende her şey mümkündür.

    -haklısın arney, umalım ki bu insanlar gökyüzünü aydınlatabilecek kadar becerikli çıksınlar.

    -o imkansız gibi görünüyor efendim, çünkü çoğu bunu düşünemeyecek kadar bencilmiş.

    -kendi yararlarına olabilecek bir şeyi bile mi?

    -hayır efendim, başkalarının yararına olabilecek bir şeyi.

    -enteresan varlıklar, o halde onların da sonu yakındır.

    -haklısınız efendim, bu konuda bu kadar aceleci olanına hiç rastlamamıştım.

    -hadi arney, bu kadar gevezelik yeter, daha yakacak çok yıldızımız var.

    -evet efendim, biraz daha insan ruhu temin etmeliyiz, madem yeryüzünde kıymetini bilmiyorlar, biz de o ruhlarla yıldızları canlandırırız.

    -tam üstüne bastın arney, en azından artık sıkılabilecekleri bir ruhları olmayacak.
  • tanım: sözlükçülerin bilimkurgu denemelerini yansıtan bir başlık.
    gideceği evren insan türünün varolduğu bir evrendi. aslında buraya gitmeyi hiç istememişti; ama lanet olası parkinson, konseyi yine etkilemeyi başarmış ve onca evren arasında onun gönderildiği yer bu garip ayakları ve kolları olan insan evreni olmuştu. görevi bu varlıkların yaşamlarını devam ettirmesi adına onlar için ürettikleri besin kaynaklarını onlara ulaştırmaktı. böylelikle insan denen varlığın nesli tükenmeyecek ve parkinson, nesli tükenmekte olan varlıklar ve onlar için yaptıklarımız sempozyumunda bir ödül daha alacaktı. konseyin kararına karşı çıkmak isterdi; tabii 25. varoluş savaşlarında karşı taraf için belge kaçırdığı ortaya çıkmasaydı. şu anda konseyin kararına karşı çıkmak; 300 en üstün varlık yılı kadar ertelenmiş idamının hemen olmasına ve şeytanın hükümranlığı son bulmadan cehenneme postalanmasına sebep olabilirdi. şeytanın son görev süresini kendini ölümsüz kılmak adına cehenneme yakışmayacak şekilde geçirdiğini işitmişti, bunun bir parçaşı olmak istemiyordu.bu yüzden konsey kararını verdiğinde parkinson' a öfkelekçe bakmaktan başka bir şey yapamadı ve uzays aracının yolunu tuttu.
    uzays aracında en azından her zaman okumaktan keyif aldığı varoluş savaşları: biraz daha eğlence ya da kim için varlıkları katlediyoruz? serisi vardı. yolculuğun 1 insan yılı süreceği göz önüne alınırsa 3 bölüm kadar ilerleyebilirdi. aracın insan evrenine iniş sürecini başlatacağı sürede de insan evreni: yapmanız ve yapmamanız gerekenler adlı konsey tarafından hazırlanan bilgilendirme kitapçığını okumayı planlıyordu.
    eğer bu neslin yaşamını devam ettirme görevinde başarılı olabilirse idamından konseyin araştırma bölümüne katkılarından dolayı kurtulabilirdi; tabii insanlar tarafından öldürülmezse.
    insan türünün silah adını verdikleri bir öldürücü madde ürettiklerini duymuştu; ancak türüne etki edip etmediği henüz konseyin araştırmalarınca belirlenmemişti. yapacak hiçbir şeyi yoktu. eskiden olsa yüce kandil ışığı için bir kolunu feda edebilirdi; ancak herkesin hiç sönmeyecek denilen kandilin ışığının söndüğünü görmüştü. konseyin bunun tererojenlerce yapılmış bir similasyon olduğuna dair açıklamasına inanmıyordu. sadece renkli gözlülere özgü olan eski kasabada satılan kaçak lensleriyle görmüştü ki o bir similasyon değil gerçeğin ta kendisiydi.
    insan evreni hakkında bilgilendirme kitapçığını okurken evrene yaklaştıkları sinyalini aldı. görevi yerine getirmesi gerekiyordu yoksa ertelenmiş idamı gerçekleşecek ve parkinson o cehennemdeyken sürekli kahkaha atacaktı. uzays aracı piste yaklaşmak üzereyken " evet insan türünün devamını sağlamak zorundayım." diye düşündü.

    .....devam edecek....
hesabın var mı? giriş yap