• yazılan entry'lerden yaptığım çıkarımlar sonucu ilk 10 sıra şöyle;

    1 - am kokusu

    2 - sevgilinin göt kokusu (am konusunda seçici olunmazken, konu göt olunca sevgilinin götünden başkası tercih edilmiyor)

    3 - meme kokusu

    4 - taşak kokusu (enteresan bir şekilde bu kokunun müptelaları da erkekler)

    5 - sevişmenin ardından kadın kokusu

    6 - sevgilinin am kokusu (birinci sıradaki ile karıştırılmasın)

    7 - sevgilinin ağız kokusu

    8 - enişte kokusu

    9 - mesaj atan sözlük kızı kokusu

    10 - yağmur sonrası toprak kokusu (kız düşürmek için söylenen bu yalan da listeye girmeyi başarmış)

    bu listenin ortaya çıkardığı tek bir gerçek var; sözlükte kadın yazar yok. kadınım diye mesaj atanlara sakın kredi kartınızın şifresini falan vermeyin!!
  • eter kokusu tabıkı. mm bayılırım.
  • kızımın kokusudur.
    kucağımda uyuttuğum geceler boyu içime çektiğim...
    yeni doğduğunda geceleri uyanıp nefes alıp veriyor mu diye kontrol ederdim. o kadar sessiz uyurdu ki, nefesini hissetmek için burnumu burnuna dayar onun nefesini içime çekerdim.
    başka hiçbir koku bunları yazarken gözlerimi dolduramazdı..
  • fırından yeni çıkmış ekmek kokusu. taze diye belirtmedim, taze olduğunu farzediyorum. hatta hikayesi bile var.

    ilk çocuğuma hamileyim hatta ilk çocuklarıma diyeyim. aşerme sürecinde, öyle "canım erik istedi, çilek olsa da yesek" modunda bir hamile değilim. kapı koluna, duvara, orta sehpaya bakıp kusuyorum.

    sabahları tam bir işkence, çünkü sabah saatlerinde bulantı had safhada. sadece fruko gazoz içip, onu da köpük köpük çıkartıyorum. ikiz bebek beklediğim için x2 aşeriyorum. tabi bu böyle gitmedi, ilk 3 ayda 9 kilo verince ve tahlillerimde ki + lar çoğaldıkça artık hastaneye yatıp, dışarıdan destek almam şart oldu. ilk gün iyi güzel, şişe şişe serumlar yiyorum damarlarımdan, bol bol uyuyorum vs vs. 2. gün yine aynı şekilde. 3. gün doktorum artık ağız yolu ile hafif hafif beslenmem gerektiğini söylüyor ve eşime diyor ki

    "sabah erken saatlerde, taze ekmek alın ve ortadan ikiye bölün başucuna koyun"

    3. günün sabahı snıff snıff diyerek başlıyorum güne. bir yerden burnuma ekmeğin buğusu geliyor, sonra kokusu. bir de siyah zeytin. yahu o nasıl güzel kokuydu. ha bir de diyor ki doktor

    "biraz koklasın hemen vermeyin"

    çok kavga ettim o ekmeği almak için, ne çileler, ne dertler. hasılı aldım ekmeği. sanki bir ibrahim tatlıses filminde ya da küçük emrah filmindeki bir yetimim, bir öksüzüm öyle yiyorum, hatta hammırr hummurr diye sesler filan çıkartıyorum. yedim bitti, ikizlerden birini birkaç ay sonra kaybettim, diğerini sapasağlam doğurduysam o fırından yeni çıkmış ekmek kokusu yüzündendir. bitti.
  • benim için kokular genelde geçmişimi hatırlattığı için severim;

    *ıslak çimen kokusu :küçükken merter'de maç yaptığımız kavaklık sahasının kokusu.
    *kahve kokusu : her sabah rahmetli anneannemin içtiği kahvenin kokusu.nasıl bir kahveyse o artık hiç öylesinin kokusunu duymuyorum.
    *sıcak ekmek kokusu : küçükken avşa'da fırında ekmek kuyruğu beklerdik,o ekmeğin sıcak kokusu.
  • sevilenlerden yayılan uyku kokusu.
  • (bkz: yeni biçilmiş çimen kokusu)

    edit: aramaya inanmadan bakınız verirsen böyle editlersin işte. (çim ->çimen)
hesabın var mı? giriş yap