• bir demet tiyatro'da erdal tosun'un canlandırdığı karakter.
    solcudur. cumhur abi'nin inşaatlarında çalışır. parasını alamayınca "eylem koyar". genellikle sarı bir yağmurluk giyer. yanında hep arkadaşı sulhi vardır. mükremin'den "mükremin dost" diye söz eder. sık sık spartacus filminden örnekler verir. aklımda kalan bir dialogu şöyle;

    (yine bir eylemde arkadaşı sulhi her zamanki gibi bezgindir ve vedat'a acıktığını söyler.)

    vedat - tony curtis kirk douglas'a acıktım der, oysa hiç yiyecekleri yoktur, kirk douglas ne der biliyor musun? (kirk douglas ve tony curtis'i yazıldığı gibi okur)
    sulhi - hayır.
    vedat - acıktıysanız, özgürlük yiyin!

    (dialogu pek hatırlayamadım, ana fikir ekseninde yeniden yazmaya çalıştım)
  • tüm proleter literatürü takip eden, cumhur abinin şirketinde çalışan karakter. bir de replik:

    - sulhi, hiçbir literatürde, haydaa şeklinde bir ibareye rastlayamazsın
  • karakteri canlandıran erdal tosun'un ayrıca eyvah necdet karakterini de canlandırması
    güzel bir ironidir - ki zira yılmaz erdoğan bu işi iyi yapan bir yazar.

    kapitalizmin köpeği bir karakteri ve emeğin üstünlüğü adına her ortam ve şeraitte eylem koyan bir başka zıt karakteri aynı aktör canlandırılıyor. enfes.

    kapitalizmin köpeğide biziz, köleciliğe faşizme karşı durmaya çalışanda biz.
    bu ne yaman çelişki anne
  • oturma eylemi için deri koltuktan kalkıp yere oturan ,niye yere oturdun vedat sorusuna "spartaküs böyle deri koltuktamı oturuyordu sulhi " diye cevap veren bir emekci
  • şu günlerde yılmaz erdoğan'ı yakalasa ona söyleyecek iki çift lafı olurdu herhalde.
  • yakın arkadaşı sulhi'nin " sen şimdi roma dondurmasına da karşısındır " sözü üzerine " evet!! romalı bir efendinin ayaklarını yalar gibi yalayamam o dondurmayı! " cevabını veren şahıs.
  • karısının bu işleri bırakıp bakkal olması gerektiğini telkin etmesi üzerine sulhi'ye "karım bakkal ol diyor sulhi, bu mücadeleden vazgeç ve bakkal ol diyor, düşünebiliyor musun spartakis bir bakkal!" repliğini ortaya koyan ve hemen akabinde bir yere giden asım abi'nin yerine kahveye gözkulak olan kudret*'e "genç, seni burda eziyorlar mı?" sorusunu sorup karşılığında "ne ezmesi abicim, asım abi'nin kahvesi burası olur mu öyle şey ya" cevabını alan süper karakter.
  • türk dizilerinde şimdiye kadar gördüğüm en bomba karakterlerinden biridir. sosyalizmi bir takıntı olarak benimsemiş bir adamdı ve hatta yanlış hatırlamıyorsam bakkallığı bırakıp işçi olmuştu. eylem yapmak için bir neden bulmakta hiç zorlanmazdı. bir de yanında sürekli eleştirdiği düzenin adamı sulhi vardı.
  • bir demet tiyatroda, merhum erdal tosun tarafından canlandırılan karakter.

    vedat: ufukta romalı askerler görününce spartaküs diyor ki! işte gerçek köleler geliyor. biz bir kere ölürüz fakat onlar her gün ölecekler.
    sulhi: neden köle oluyor o romalı şeyler?
    vedat: çünkü onlar paranın, onlar şehvetin, onlar zevkin köleleriydi sulhi!
    sulhi: zevkin kölesi ha? işte benim tek olmak istediğim şey.
    vedat: ona ne şüphe? kahvede izlediğin videolara bakınca bunu anlamak mümkün.
    sulhi: sussana vedat!
    vedat: niye, kahvede mundubah, natuhril diye bağırıyordun ama.
    sulhi: ben bağırmıyordum, videodakiler bağırıyordu.
  • - oku vedat oku, bize çok faydası oluyor. orada şey de yazıyor mu, ucuz ekmek nerede satılıyor, işsiz kalan bir vedat’ın ne yapması lazım?
    - elbette yazıyor, bak: ‘emekçiler ekmeklerini emeklerinin karşılığı olarak ve önlenemez tarihi bir sürecin sonucu olarak mutlaka kazanacaklardır. şüphesiz bu zorlu bir dönemdir ve kısa vadeli ve göreceli yenilgilerden geçer’.
    - ee ne demek istiyor yani?
    - ne demek istediğini sana verdiğim kitapları okusaydın anlardın sulhi. ama sen onları yazboz olarak kullanıyorsun. bak; sulhi 151, ramazan 103.
    - aaa evet ne oyundu ama. görecektin ramazan’ın kafasına kafasına vurdum piştide ha.
    - acıyorum sana sulhi.
    - bana mı acıyorsun? işten kovulan sensin unuttun mu?
    - olabilir sulhi. bu, bu kitapta sözü edilen kısa vadeli yenilgilerden biridir, başka bir şey değil.
    - neyse bırak şimdi bunları vedat. telefon ettin mi?
    - hayır etmedim.
    - niye?
    - bu hareketi, hareketimiz açısından doğru bulmadım.
    - yahu karını arayacaksın, ne hareketi be adam.
    - telefon numarasını bilmiyorum sulhi.
    - kayınpederinin telefon numarasını bilmiyor musun?
    - ben gericilerin telefon numaralarını ezberleyemiyorum.
    - gerici mi? kim gerici?
    - senin kayınpeder, benimse ajan muharrem dediğim kişi.
    - haa bir de ajan mı oldu adam?
    - canım objektif olarak değilse de sübjektif olarak ajan.
    - ne?
    - geçen gün televizyonda bir eylem seyrediyorduk. dayak yiyen emekçileri görünce ne dese beğenirsin?
    - ne dedi?
    - ‘değiştirin şu kanalı, bu anarşistleri seyretmeye mecbur muyuz’ dedi. çat! kapıyı vurdum, çıktım o saat. ama benim pasifist karım orda kaldı. hala da orda. ulan insan evin anahtarını verir be!
    - sen o yüzden mi bize geldin?
    - kusura bakma sulhi, sana da yük oluyoruz ama…
    - yok be vedat, yük mük olduğun yok da, sen gene de bir arasan diyorum karını.
    - bak sulhi, bu oportünistçe bir tavır olur. ben hakkımı alana kadar sizin evde oturma eylemi yapacağım.
    - haydaa.
    - seni defalarca uyardım sulhi, bana ‘haydaa’ deme diye. düşünsene, engels bir kerecik olsun marx’a bir tartışma sırasında ‘haydaa’ deseydi halimiz nice olurdu?
    - kim kime ne deseydi?
    - sulhi…
hesabın var mı? giriş yap