• spiker olma hayalim ilkokulda başladı. derslerine çalışan, matematik sorusu çözmekten zevk alan, ödevlerini ciddiyetle yapan, akranlarından küçük görünen, kısacık boylu bir ilkokul öğrencisiydim. yaramazlık ve tembellikten uzak bu halim her türlü müsamere, gösteri ve ıvır zıvır faaliyette rol almama sebep olurdu. ya sunuculuk yapar, ya şiir okurdum. hiçbir şey olmasa andımızı okumak bana düşerdi. ilk denemelerimde heyecanlanır mıydım hatırlamıyorum fakat artık ilkokulda ilerledikçe bu konularda kendime güvenim de oluşmaya başladı. beşinci sınıfa başladığımda artık şiir okuma yarışması yapılsa, belirli bir gün veya hafta münasebetiyle şiir okunacak olsa hemen gözler bana dönerdi. ben de kendinden emin bir cüce edasıyla görevi severek kabul eder. hemen verilen şiiri okuma çalışmalarına başlardım. o zamanlar şiir kaseti çıkarıp voliyi vurmak diye bir yol yoktu. ben de haliyle spiker olma hayalleri kuruyordum.

    ilkokulun son sınıfının dönem sonuna çok az kalmıştı. okuldan mezun olmamızın şerefine bir gece düzenlenecekti. öyle okulun bahçesinde değil bu. büyük olay… koskoca düğün salonu kiralanmış. veliler gelecek, izleyecek. mevzu akşam yemeği saatinden sonra düzenleniyor. eni konu müsamere yapılacak. mini tiyatro oyunları, korolar ve artık son sınıf öğrencilerinin yapabileceği ne mümkünse müsamerede yer alıyor. müsamere olur da o da olur şiir okumaz mı? tabii ki gösterinin bir parçası olarak ben de bir şiir okuyacaktım.

    büyük gece geldi. ben beyaz gömleğimi, en güzel pantolonumu giymişim. okuldan mezun olurken şiir okuma kariyerimin ve kendime olan güvenimin zirvesindeyim. olayın sunuculuğunu tanımadığım bir öğretmen yapıyordu. yanıma geldi. “zafer sen misin? az sonra seni anons edeceğim. hadi gel.” dedi. heyecanlı ama kendinden emin bir edayla perdenin kenarında anons edilmeyi bekliyordum. şiirimi okuyup, kariyerimin zirvesine ulaşmış bir şekilde ilkokulu bitirecektim. öğretmen anonsu yaptı: “şimdi de küçük öğrencimiz o da olur şiir okuyacak.” ne küçüğü be. kısayım ama ben de gösterideki herkes gibi beşinci sınıftayım. ilkokuldan mezun oluyorum. o dakikalarda hayatımdan yıllarca çıkmayacak kompleksler silsilesinin ilk halkasının oluşmasının sancısını çektiğimin farkında değildim. okumam gereken bir şiir vardı ama ben de ne çare. o kalabalığın karşısına küçük öğrenci o da olur olarak çıkacağıma ölürüm daha iyi. kaybolmak ve boyum uzayıncaya kadar bir daha görünmemek istiyorum. yüzüm gözüm kıpkırmızı çıktım ortaya. jet hızıyla yarım yamalak okudum şiiri. koşarcasına kaçtım sahneden. spiker olma hayalim ilkokulda başladı. ilkokulun bitmesiyle hayalim de bitmişti.
  • ing. smaçör de demek.
  • bi de şöylesi vardır ki, düşman ve de rakip başına: http://www.youtube.com/watch?v=o2si1lgw2vg
  • aslı speaker olup, okunduğu gibi türkçemize geçmiştir... telaffuzu bile komiktir. bu kelimeyi öneren adamın dişlerini fırçalamak isteği uyandırır bende.
  • (bkz: loudspeaker)
  • (bkz: sunucu)
    (bkz: yanlı sunucular)
  • bana ingilizce'den türkçe'ye geçmiş en ilkel gelen kelimelerden biri. niye mi çünkü eşşeğ--
  • başlığına çok az entry girilmesine şaşırdığım başlık... nesinenin sitesinden inter maçını izliyorum spiker yok, arada sırada arkadan manyak bir italyan adam italyanca bir şeyler bağırıyor o kadar, heyecan yüzde seksen daha düşük, her spor müsabakasının ihtiyacı olan meslek
  • (bkz: speaker)
  • görevi, radyoda, televizyonda söz izlencelerini, özellikle haberleri okumak olan kimse.
hesabın var mı? giriş yap