• ulkemizde futbola verilen isim
  • spor
    hayattır, hayatı öğrenmektir.
    yenilmeyi, rakibinin emeğine saygı duymayı bilmektir.
    yenildiğin zaman pes etmemeyi, mücadele etmeyi öğrenmektir.
    telafidir, hatalarından ders çıkarıp önüne bakabilmektir.
    sabırdır, on saniyelik yarışmaya yıllar boyu çalışmaktır.
    sanattır, görsel bir şölendir.

    spor onüç gol yiyeceğini bile bile sahaya çıkmaktır.

    (bkz: 6 eylül 2006 san marino almanya maçı)
  • cenk ve erdem beyler'e göre bir hareketi 3 kereden fazla yapmaya spor adı veriliyormuş.
  • günde beş dakika egzersizin bile insan ömrüne 3 yıl eklediğini düşünürsek, faydaları hayal bile edilemeyecek kadar çok olan aktivite. hayatın bir parçası olmalıdır. kişiye sadece fiziksel olarak olumlu etkilemek ve geliştirmekle kalmaz, daha sağlıklı düşünen, daha sağlıklı kararlar veren, pozitif bir birey haline getirir. sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ya.
  • bir tür üreme şekli
  • en iyi anti depresan
  • hayatın çeşitli dönemlerine uyarlanmış farklı dinamikler içinde yaşanır. bugüne kadar kalıtsal birikimimizin bizi getirdiği bugünkü doğamızda spor hayatın her döneminde, dönemin koşullarına ve dinamiklerine uyarlanmış bir şekilde mutlaka yaşanmalı, hayatın bir parçası olmalıdır. bunun farkında olmayan ya da farklı zihinsel süreçler içinde kapana kısılmış insanlar depresyon, kronik yorgunluk, enerji düşüklüğü, sıkışmışlık, hayattan keyif alamamak, hastalık direncinin zayıflığı gibi pek çok derdin çaresini yanlış adreslerde aramaktadır. bu yanılgı içindeki güruhun en klasik söylemlerinden biri; "yaşlandık artık. çabuk yoruluyoruz, bizden geçti." tarzı geyiklerdir. günümüzde bunu artık ciddi ciddi, utanmadan söyleyebilen 20 yaşında insanlarla da karşılaşabiliyoruz. özellikle yakın zamanda eğitim hayatını bitirip iş temposuna entegre olmuş ve bunun sonucunda spora ayırdığı zaman minimuma indirgenen, beslenme alışkanlığı bozulan, uyku düzeni sapıtan insanlar kaç yaşında olursa olsunlar bu geyiklere sığınabiliyorlar. oysa ki spor kodlarımıza işlenmiştir, hayatın her evresinde içsel dürtülerle kendini gösterir. yoksunluğunda bünyede fiziksel ve bilişsel aksaklıklar çıkması son derece doğaldır.

    bebekliğin ilk evreleri atlatıldıktan sonra; etrafındaki dünyayı keşfetme ve inceleme dürtüleri beraberinde kendi bedenini, fonksiyonlarını, işleyişini ve limitlerini keşfetme aşamasına getirir. minik yavrumuz sürekli kıpır kıpırdır. akrobatik hareketlere bile girişebilir. bu dönemlerimizde ileriki yaşlarda çoğunlukla yapamadığımız, yapmaya bile yeltenemediğimiz hareketlere girişmişliğimiz olabilir. bu durum bebeklerin kişiliğine ve ailesinin yetiştirme tarzına göre indirgenip yükseltgenebilir. bu evrede bir bebeği inceleseniz, yoga, reiki, jimnastik standartlarına girecek pek çok pozisyonu keşfettiğini gözlemleyebilirsiniz. öğrenme ve keşif dürtülerinin otomatik bir sonucu olarak normaldir.

    bebeklikten çocukluğa geçiş ve ilk çocukluk dönemlerinde; sürekli koşma, zıplama, tırmanma ihtiyacı içinde duran çocuklar bu evrede sıklıkla gözlenebilir. motor refleksler ve temel hareket fonksiyonlarının yeni gelişen bireyde deneyselleştirilerek hakimiyet kazanılması dürtüsünden kaynaklanır. oynanan oyunlar ve genel olarak oyun oynama istenci bu tarz dürtülerden doğar.

    çocukluk dönemi; artık sosyalleşmeye başlayan birey, tecrübe ettiği her çeşitten çevre içinde oynanan oyunlarla ve artık direkt olarak spor dallarına yönelerek bedenini kullanma ve bu yönde potansiyelini arttırma odaklı eğilimler içerisine girecektir. sokaklarda, parklarda, bahçelerde, imkan bulabildiği her türlü ortamda, okul hayatı başladığında bu sürecin içinde sürekli olarak oyun ve spor istenci içinde eylemlere girişecektir. hem bu evre hem de bir önceki için bu boyutun yaşanmasında etken olarak artık bireyin kişiliği, içe veya dışa dönüklüğü, spora olan yatkınlığı ve ilgisi büyük rol oynayacaktır, kuşkusuz. yine de hangi seviyede olursa olsun bu evrelerde her bireyin belirli ölçülerde sporu hayatına entegre etme dürtüleri kendini gösterecektir.

    ergenlik ve ilk gençlik döneminde; artık spor direkt olarak, hobiler, ilgilenilen aktiviteler ve spor dalları içinde kendini gösterecektir. birey bu süreçte sosyalleşme, toplumda kabul ve itibar görme, karşı cinsle yakınlaşma gibi hedeflerini, giderek karmaşıklaşan sosyal eğilimlerinin de büyük çoğunluğunu spor aktiviteleri içine kanalize etmeye başlayabilecektir.

    derken tüm bunların sonunda bireyin kendi hayatının sorumluluğunu yavaş yavaş kendi hakimiyetine alması sürecine geliyoruz. modern toplumların, özellikle metropol yaşantılarının yan etkileri sonucu bireyde artık toplum içinde sorumluluk alma evresine geçildiği vakit bazı aksaklıklar, afallamalar yaşandığına sıklıkla şahit olabiliyoruz. bazıları bunu belirli bir süreçte yaşar ve atlatır, bu derecede aslında hiç de sorun yoktur. bir anda alınan sorumluluklar, yaşam tarzı, hayat rutini değiştiğinde spor, beslenme ve uyku düzenleri, sosyal çevre ile olan etkileşim ve birçok içsel ve dışa yansıtılan durumlarda dalgalanmalar, kesintiler veya kökten değişimler olması normaldir. önemli olan bu geçiş sürecinin ne kadar çabuk ve zararsız biçimde atlatılabildiğidir. ancak bireyler, geçici sorunlarının asıl kaynağı olan bu durumu göremeyip, problemi; yaşlanmak, yaşanmışlıkların ağırlığı, "hayatın ve dünyanın yükünün omuzlarda birikmesinin getirdiği ruh yorgunluğu" gibi sinematik arabesk konseptler içinde tanımlamaya çalışarak bambaşka kafalara yelken açabilmektedirler. halbuki bir köşesinden tutup ufak ufak spor ve beslenme alışkanlıklarınızı düzenlemeye bir başlayıverin; varoluş sorunu, feleğin keleği olarak içselleştirdiğiniz birçok problemin nasıl eriyerek bittiğine inanamayacaksınız. ortaokul şiir defterlerinizi, emo posterlerinizi de yakacaksınız. sonra ateşinde dans ederek yaşamın nimetleri için kollarınızı gökyüzüne kaldırarak tanrıları selamlayacaksınız.
  • her spor bir şekilde yerçekimine karşı koymadır..
  • kişisel veya takım halinde, yarışma, eğlence, sağlıklı yaşam ve maddi kazanç* amaçlı olarak yapılan, zaman, mekan, rakip gibi değişkenlere bağlı olabilen, belirli prensip ve kurallara dayalı , düzenli ve devamlı! çalışma + efor gerektiren, fiziksel hareketlerin homojen kompozisyonuna spor denir...

    ayrıca "beden eğitimi biliminde spor amaç değil, araçtır" . . .
  • ülkemizde hala bir lüks olarak görülen aktivitedir.
hesabın var mı? giriş yap