12917 entry daha
  • spotify denen bu arkadaştan apple music'e geçiş yaptım ve farkettim ki ben bugüne kadar müzik dinlemiyormuşum... evet kotam daha hızlı bitiyor artık, arayüz tatmin edici değil falan ama kulaklarım bayram etti resmen.
  • insanı otistik bir müzik evrenine hapsediyor bu uygulama. yaratıcı olmayan bir algoritma ile ortalama zevkleri tespit edip bu zevklere uygun farklı şarkıları veya sanatçıları getiriyor. bazen bir şarkının farklı yorumlarını her seferinde kaldırmanıza rağmen her hafta burnunuza sokuyor. (bkz: gnossienne no. 1/@zebra storyteller)

    ne me quitte pas mesela. ben ilk duyduğum andan beri bu şarkıdan ve tüm coverlarından tiksinirim. bu şarkı oturduğum bir mekanda yüksek sesle çalınıyorsa orayı terk ederim. fakat şerefsiz algoritma bana bu şarkının 50 ayrı versiyonunu getirdi. adından anlamadığım için bok gibi başladı bazı pazartesilerim. bu şarkıyı önerme nedeni büyük ihtimalle 70'li yıllar italyan pop ve rock klasiklerine olan sevgim. bakıyor bu adam lucio battisti'den con il nastro rosa dinlemiş dayıyor en bayık fransızca şarkılardan birini. yahu benim travmatik bir yaşantım var; 20 yıl kadar önce çeşme'ye doğru bir yolculukta 3 kadın yol boyunca benim judas priest, dire straits, fleetwood mac vs. seçkilerimi dinlemek yerine bağıra bağıra bayık fransızca şarkılar söylediler. bu bile yeter nefret etmeme.

    neyse başa dönelim. spotify da netflix ve benzer eğlence platformları gibi insanları kendi beğenileri ekseninde yalnızlaştırıyor. otistik, kısır bir dünyaya hapsediyor. haftalık keşif bile belli standartların dışına çıkıp öneri sunamıyor. algoritmanın insafındaki sınırlar varken bir keşiften söz etmemiz de mümkün değil. kendi beğenilerimiz ölçütünde bir gezintiden bahsedebiliriz belki. yaklaşan orta yaşın muhafazakarlığından kaçmaya çalışırken en az ihtiyaç duyduğum şey aynı mahallenin farklı parklarında gezinip durmak. bu yüzden yakında tamamen terk etmeyi planlıyorum bu uygulamayı.

    zamanında başka bir başlığa yazdıklarım aklıma geliyor ve daima bu deneyimin peşinde olacağımı biliyorum: radyo dinlemek insanı tek başınalıktan koruyor ve bir tür dayanışma duygusu ile sarmalıyor. birilerinin senin için hazırladığı bir playlisti başka insanlarla aynı anda dinliyor ve benzer heyecanlar duyuyor olma hali benim için çocukluğumun uzak istasyonlarında yeni şarkılar keşfettiğim zamanki kadar mutluluk verici. keşfin heyecanı ortadan kalktığında hayatın anlamı da zayıflıyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap