• sözde ermeni soykırımı kadar konuşulmadığından dolayı batının ikiyüzlülüğünü yeniden gördüğümüz soykırım.
  • mehmet akif’in “tek dişi kalmış canavar” olarak bahsettiği medeniyetin (batının), gerçekleştirmiş olduğu katliamlardan sadece biri. çocukluğumun ilk ve en büyük travması. tv’lerde canlı yayınlarda gösterilen boşnak soykırımının en vahşi halkası. öyle ki bu travma, takip eden sene 23 nisan münasebetiyle okulumda yazmış olduğum “çocuk gözüyle dünya” isimli kompozisyonumun ana temasını oluşturmuş. sırp kasabı miloseviç’i kabul etmemişim o dünyamda. ölü çocuklarla top oynamışım. tecavüze uğramış kadınlar saçımı okşamış su vermiş bana.

    srebrenitsa’da ölenler sadece boşnaklar değildi. insanlık da boşnak çocuklarla birlikte o toplu mezarlara gömüldü.
  • sene 2017,aylardan nisan.oglum karnında,eşim yanımda saraybosna sokaklarında geziyoruz.evlerin üzerindeki kurşun delikleri bize acı gercekleri bir kez daha hatırlatıyor.savas suçları müzesine gidiyoruz,kendimi birden bire o gunlerin ortasında buluveriyorum.toprak altından çıkan bebek emzikleri,tecavüz edilen kadınlar,akıl almaz işkencelere maruz kalan insanlar...hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.muzeyi gezen turistler bakakaliyorlar.bense dünyadaki en tehlikeli canlının insan olduğu gerçeğini bir kez daha duyumsuyorum....
  • yobazlığın dini, dili, ırkı yoktur.

    yobazlar, dünyanın neresinde olursa olsun, yok edilmesi sevap olan hastalıklı üretimlerdir.

    bu katliam da tıpkı diğer birçoğu gibi ayrıştırıcı temeller üzerine kurulmuş, yobazlık tabanlı bir kıyım örneğidir.

    rab’be gerçekten inanan kim olursa olsun, nefsi müdafaa gibi durumlar dışında herhangi bir “canlıyı” değil öldürmek, incitmeye dahi yeltenmez. öyle ki, samimi olarak inananlar bilir ki, normalde birine çok öfkelenmek bile büyük bir günahtır.

    masum insanların sebepsizce katledildiği bu soykırım ve benzeri soykırımları savunanlarınsa aslında herhangi bir inançla ilgileri yoktur. masumları öldüren katilleri savunanlar da en az bu katiller kadar hastalıklıdırlar. bu katilleri ve katilleri savunanları imha etmek de insanlığı kurtarmak adına yapılan bir nevi nefsi müdafaa çeşitidir.

    edit: imla.
  • srebrenica soykırımı ve mavi kelebekler

    1992 – 1995 yılları arasında yaşanan ve tüm avrupa’nın seyre durduğu bosna savaşı’nda 312 bin kişi öldü ve bunların 35 bini çocuktu. üstelik 50.000 kadına tecavüz edildi. soykırımın izleri silinmeye çalışılsa da yaşanan acıların telafisi pek de mümkün değildir.

    1992 yılında yapılan bir referandumla bosna’nın bağımsızlığı ilan edildi. ancak sırplar bu durum karşısında saraybosna’yı kuşatma altına alarak 3 buçuk yıl süren bosna savaşı’nı başlattı.

    srebrenitsa, bm tarafından güvenli bölge olarak belirlenmiş ve müslümanlar, ellerindeki silahlar koruma gerekçesiyle alınarak srebrenitsa’ya bir kaç kilometre yakınlıktaki potaçari’de bulunan bir akü fabrikası’na yerleştirilmişlerdir. hollandalı askerler ise bir gece yarısı bm barış gücü komutanı tarafından aldıkları emirle şehri boşalttılar. şehrin güvenliğinden sorumlu hollandalı komutan thom karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri ratko miladiç, nam-ı diğer “sırp kasabı”nın askerlerine teslim etti.

    1995 yılının 11 temmuz günü ratko mladiç komutasında sırp askerleri ağır silahlarla donatılarak 5 gün içinde en az 8.372 boşnak’ı katletmiştir. dağlardan kaçmaya çalışanları ise keskin nişancılar ile öldürmüşlerdir. sırplar bununla kalmayıp yüzlerce kadın ve küçük yaşta çocuğa tecavüz etmişlerdir.

    sırp askerler ele geçirdikleri 12 yaş üstü müslüman erkekleri bir yana kadınları ise bir yana ayırdı. kadınlara ve çocuklara tecavüz eden sırp askerleri erkekleri kamyonların arkasına doldurarak ölüme götürdüler.

    srebrenitsa katliamı 2. dünya savaşından sonra yaşanmış en büyük toplu kıyım ve soykırım olarak belgelenmiştir. ancak yaşanan bu katliamın soykırım olarak belgelendirilmesi pek de kolay olmadı. mahkeme kararında “ne bir politika konusu olarak bir alanın etnik açıdan türdeş hale getirilmesi, ne de böyle bir politikayı uygulamak amacıyla gerçekleştirilen operasyonlar, sadece bu halleriyle soykırım olarak tanımlanamazlar. soykırımı niteleyen esas unsur, belirli bir grubu tümüyle ve kısmen yok etmektir. bir grubun üyelerinin sınır dışına sürülmesi veya yaşadıkları bölgenin dışına çıkarılması, zor kullanarak gerçekleştirilmiş olsa bile, bu grubun imhasıyla eşdeğer olmadığı gibi, böyle bir imha da yer değiştirmenin otomatik sonucu değildir.” yani soykırıma dair yeterli delil olmadığı belirtiliyordu.

    sırp askeri cesetleri gömdükten sonra geri dönüp buldozerlerle çıkarıp kilometrelerce uzağa gömdüler. yetmedi biraz daha uzağa gömdüler. toplu mezarlar bulunmasın diye bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle yeşillendirdiler. toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bıraktılar. böylesine profesyonelce ve ince hesaplar yapılarak planlanmış bir soykırımda bir şeyi hesaba katmamışlardı.

    toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda artemis adında çiçeklerin oluşumu başladı. çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de bölgede hızla çoğaldı. bölgede yapılan araştırmalar sonucunda bu durumun dikkat çekmesi ve yerel basına yansımasıyla halk araştırmalara katılmışlardır.

    mavi kelebekler takip edilerek 300 toplu mezar bulunmuştur. toplu mezar enstitüsü 19 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda 20 bin kişinin cesedine ulaştı ancak yalnızca 18 bin kişinin kimliğini belirleyebildi. cesetlerin parçalanmış ve yakılmış olması kimlik belirleme çalışmalarını güçleştirmektedir.

    soykırımın 24. yıl dönümünde, sırf müslüman oldukları için boşnaklara karşı yapılan bu katliamı unutmamalı ve unutturmamalıyız. katliamda hayatını kaybedenlere allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır diliyoruz.
  • ben aliya,

    aliya izzetbegoviç.

    unutma, türk'ün evladı!

    sömürgeciler, bütün ilkeleri kendi menfaatleri için koyuyorlar ve kendi çıkarlarını korumak için denklem kuruyorlar. onların demokrasi dedikleri, hürriyet dedikleri, aidiyet dedikleri, barış ve hoşgörü dedikleri ilkeler, saraybosna'da, srebrenitsa'da, mostar'da toprağın altına gömüldü. hem de çok acı hatıralarla... biz, kendi çocuklarımız en azından tebessüm edebilsinler diye yaşadıklarımızı yeni nesillere anlatmıyoruz, anlatmayacağız.

    ama sen bizim yaşadıklarımızı sakın unutma!

    onlar askerleriyle, basın ve medyasıyla, kurumlarıyla çok güçlüler. onların güçlerinden değil, ikiyüzlü olmalarından kork!

    biz, senin kardeşin olduğumuz için öldürüldük, boğazlandık, tecavüze uğradık. senin hafızana sahip olduğumuz için toplu mezarlara gömüldük, yok edildik.

    türk'ün evladı,

    bizim korumaya çalıştığımız sancak, yemen'de, çanakkale'de, filistin'de, kırım'da, açe'de, türkistan'da korunmak istenen sancaktı. o, ne bir dinin, ne bir ırkın, ne bir dilin, ne bir mezhebin sancağıydı. insanlığın, tek başına insan olmanın temsiliydi.

    sömürgecilerin karşısında sakın yere düşme. biz, çanakkale'den sonra direnişi devam ettiren nesiliz. sen, direnişin değil, dirilişin nesli olacaksın. korumak için değil, düzen kurmak için çalışacaksın. sen varsan biz olacağız. sen ayaktaysan biz yaşayacağız.

    ama unutma!

    sömürgeciler, seni tamamen asya'ya sürmek için planlarını adım adım işletecekler. bir gün sıra sana da gelecek. seni yok etmek için bin yıldır hazırlananlar, bir gün bile durmadan çalışıyorlar.

    sen türk'sün!
    bir ırk, bir din, bir mezhep değilsin, olamazsın.

    batı, haçlı seferlerini düzenlerken araplara arap demiyordu, türk diyordu. çanakkale'de kürtleri boğazlarken onlara kürt demiyordu, türk diyordu. ne zaman ki onların çıkarı için yeni devletlere ihtiyaç duydu, arap'a arap demeye başladı. seni ondan, onu senden ayırdı. bugün de kürt'ü senden, seni kürt'ten ayırmak için gece ve gündüz çalışıyor.

    türk'ün evladı,

    biz boşnağız ama türk’üz de. sen de kalbimde taşıdığım acıyı taşıdığın kadar boşnaksın. utanacak tarihimiz, saklayacak hafızamız yok. sırp'a karşı sorumlu olduğumuz için değil, yasayla zorunlu kılındığı için değil, kimimiz dinimiz, kimimiz milletimiz, kimimiz kitabımız, kimimiz ahlakımız sebebiyle vicdan sahibi olduk. birileri öyle istediği için değil, vicdan bunu tarif ettiği için hiçbir milletin diline, dinine, mezhebine karışmadık. mezarlarını çiğnemedik, ibadethanelerini yıkmadık, kadınlarına tecavüz etmedik, bebeklerini boğazlamadık.

    sen var olmak zorundasın!
    bu yüzden bir ve beraber olmak zorundasın.
    sömürgecilerin tezgâhlarıyla saflara ayrışmamalısın!

    türk'ün evladı,

    bizi, onların bize yaptıklarını ve sorumluluklarını
    sakın unutma!
  • katliama göz yuman hollandalı askerlerin daha sonra, 2016 aralık'ında, hükümetlerince devlet nişanı ile ödüllendirildiğini biliyor muydunuz?
    https://www.google.com/…dali-askerlere-odul-5555839
  • göz yumduklarından bahsedilen batı ülkelerine kıyasla türkiye ve diğer islam ülkelerinin soykırımı engellemede ne rol aldığı acaba insanların aklına gelmiş midir?

    20 küsür batı ülkesi, doğu türkistan için çin'e karşı bildiri yayınlıyor iken türkiye ve diğer islam ülkeleri acaba ne yapmaktadır? bu bildirinin altında bir "1" tane islam ülkesinin imzası var mıdır?
  • "...inanın, o gün srebrenitsa’da bulunan binlerce boşnak kardeşimize allah’ın kitap’da bize anlattığı cehennemi tarif etseniz, onlar o cehenneme sığınnmak için ne yapmaları gerekiyorsa mutlaka yaparlardı. ama buna bile fırsatları olmadı..."

    *
hesabın var mı? giriş yap