• "sonu gelmeyen ssg yalakaliginda son nokta" elbette ki aslinda "sonu gelmeyen ssg yalakaliginda son nokta" olmayacaktir, çünkü "sonu gelmeyen ssg yalakaliği"nin sonu yoktur... teşekkür ederim socrates...
  • hayatta cogu kisinin ve hatta herkesin zaman zaman moralinin bozuldugu, belli bir duzen cercevesindeyken bile kendini yalniz hissettigi, ic huzurunun bu tur zamanlarda yok oldugu bile soylenebilir. ve kisi o zamanlardan birinde cevresinde bulunan bireylere bu yalnizligini huzursuzlugunu bi sekilde belli eder hissettirir...

    bu bir aksam vaktinin besiktas sahilinde, kemer’in o sicacik kumsalinda, istiklal caddesinin yogun kalabaligindaki yalnizliginda ya da bir kahvaltida basa gelebilir..

    buradaki morali bozuk olan ve kendini yalniz hisseden bireyin en azindan sozluk icerisinde kim? oldugu saniyorum ki cogu (bazi) kisiler acisindan oldukca onemli olmaktadir. ya da ssg nin konumuna ve kisiligine istinaden bu yalnizlik sayfalarca yazilip : – uzulme be dostum gelir gecer, - her zaman seninleyiz, - her ne kadar seni tanimasam da yalnizligina cagre olmak isterim! atlarim ucaga yanina gelirim... turu yaklasimlar dogurmustur...

    bu temennilerden ziyade o temennileri sunan “bazi” bireylerin gercekten cok mutlu ve super insanlar oldugunu dusunmekteyim.. bu “bazi bireyler” oyle mutlu ve umut dolular ki herseyi unutup -kendini unutup- sahsen tanimadiklari ve herhangi birsey de paylasmadiklari birine bir cok seyi feda edebilecekler gibi durmaktalar...

    fakat eksi sozlukte yazilan bu temenniler iki sukela almanin disinda ssg’nin bu temennileri okurken de kendini iyi hissedecegi, ancak dikkat edilirse sadece “hissedecegi” soylenebilir. ya da kendi kendine : ulan ne cok sevenim “dostum” varmis! kim acaba bunlar? eski tanidiklardan var mi? dedigini de duyar gibiyim.

    ben o dost canlilarina sorarim arkada$!! : madem yalniz birakmak istemiyosun? madem dostun kankan? neden bu duruma dusmesine izin verdin? soyle bana niye uzulmesine izin verdin? bu izni verdikten sonra konsept dahili icerisinde “o” nun okuyabilecegini ve bununla beraber bilmem kacbin kisinin de takildigi yere, takma adinin altina entry girerek : canimsin, dostumsun diyerek mi uzdugun kisiyi temenni edeceksin? bu mudur dostlugun sevgin? bu mu geliyor elinden soyle bana...

    bir kisiye temennide bulunurken o kisiyi gercekten tanimak, kim oldugunu da bilmek gerek. aksi halde : ssg yi tanimasam da boyle icim bi acaip oldu yaninda olasim geldi diye temennide bulunmak demek kendini kandirmak demektir. cunku insan sevdigi, deger verdigi bir seyler paylastigi birinin yaninda olmak ve gercekten acisini paylasmak ister. bu ssg, teo, guru vs diye degil. zaten bu temennilerde bulunan “bazi” yazarlarin kendi hayatlarinda ozlem duyduklari birilerini dusunerekten bu temennilerini yazdigini gorur gibiyim...

    “bazi” kisilerin : vaay ssg yalniz hissetmis kendini dur ben de temennilerimi bildiriyim diyerekten “gercek” gibi gozuken “sahte dostluk” triplerine girmeleri o bireylerin ne kadar basit, kendisi gibi olmayan ve sirf bu kendini yalniz / huzursuz hisseden ki$inin ssg oldugu icin bu temennilerini yazdiklarini, benim gordugum gibi sanirim cogu kisi gorebilmektedir.

    biraz daha icten biraz daha kaliteli.
    daha gercekci daha bi kendin gibi..

    bo$luk batakligi 1976
  • sözlüğün varoluş tarihinden beri ssg'ye yapılan , bazen olayların abartıldığı yalakalıklar dizisi . (bkz: ssg sen bizim herseyimizsin)
  • sözlükte theme olarak ssg nin rengi kullanılmasıyla tavana vurur.
  • ukte doldurarak ssgye yalakalık yapma çabasının da dahil olduğu abukluklar listesi.
  • ekşi sözlükle ilgili en çok can sıkan meseleler arasında bana göre başa oynar, bu kadar özgür bir platformda yapacak iş bulamayıp yalakalığı benimseyen insan normal hayatında neler yapar ben tahayyul edemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap