• orijinal adi stachka olan, 1924 yapim eisenstein filmi. propaganda ve film teknigi derken, konunun gume gittigi filmlerindendir. bir fabrikada yok yere suclanan bir iscinin kendini asarak intihar etmesi uzerine diger isciler greve giderler. fabrikanin patronlari iscilerin isteklerini kabul etmezler, sonunda ayaklanma silah zoruyla bastirilir, greve giden herkes olur. polisin iscileri kovalayip akabinde kursuna dizmesi, bir mezbahada inek kesilmesi goruntuleriyle beraber parallel editing suretiyle verilir. fakat inek ve mezbahanin, senaryoyla bir alakasi olmayip sadece iscilerin dramini kuvvetlendiren bir metafor niyetine kullanilmasi nazarimda butun etkileyiciligi silip atmistir. inegin bogazindan oluk oluk akan kan, kaslarini kaldira kaldira remember.. the proletarians! diyen bi adam; bu kadar kor gozum parmagina bir anlatim olmaz ki yahu..
    -- filmin 1924te cekildigini, eisensteinin sinema adina bildigimiz seylerin en az bi yarisinin babasi oldugunu, hatta rus montaji meselesinin bu filmle basladigini ve "propaganda yapmayip da napsin adam"i gozonunde bulundurmadan yapiyorum bu yorumu, hakkaten cok fena icimi kaldirdi bu kadar grafik bir inek katliami sahnesi. tuhaftir, goz alabildigine ceset dolu acik alan sahnesinden bu kadar kotu etkilenmedim. galiba (bkz: hayvanlara insandan daha cok deger verenler)
  • eisenstein nin ilk uzun metraj filmi. film ayni zamanda yo yo mundi adli italyan folk rock grubunu da etkilemis, filme ozel muzik yazmalarina neden olmustur. cesitli vesilelerle davet edildikleri etkinliklerde, filmin gosterimi yo yo mundi performansi ile renklenir. film 21. yuzyilda yeniden dogar. zira montajin babasi/anasi sayilan filmin ilk seyri gunumuze denk duserse -ki 80 yasinda degilseniz mecburen oyle olacaktir- bir cok sahne kor goze parmak, klise hissi verebilir. ama dusun altinda binlerce kefensiz yatani sayin seyirci. bu filmde gordugun bir cok numara daha ilk kez bu filme yapilmistir. montaj tanim itibariyle normalde iliskilendirilemeyecek iki goruntuyu ard arda koyarak birlikte yeni birsey soylemelerini saglamaksa, grev yapan iscilerin polislerce kovalandigi sahnelerden mezbahaya kesmek o zaman icin son derece goz alici ve sok edici bir butunluk yaratir.
    yo yo mundi ise alir bu butunlugu gunumuz izleyicisine sevdirir. hizli kurguya alismis, muthis ses efektlerini normal kabul etmis izleyiciye sessiz filmlerde uyudugu icin kizmayan bu bunye, yo yo mundi ye tesekkurler etmek sarilip opmek istemistir. sesiz film hicbir zaman sessiz degildi, hep bir pianist ya da baska bir ensturman, hic bisey yoksa film makinasinin hor hor hor sesi duyulurdu salonda. yo yo mundi o sesleri duymus, ustune eisenstein 'i, neseyi, kederi, folkloru, herbiseyi duymus, son derece icten bir muzik yapmis filme. hep klasik muzik olacak degil ya sesiz filmlerin muzigi, bangir bagir folk rock bu sefer. enfes de olmus. burdan yetkililere sesleniyorum. bu sefer harbi sesleniyorum, istanbul film festivali sana diyorum, henuz el atmadiysan bu gruba ve filme, bi el ati abi ya. cidden diyorum bak, nefis.
  • izledikten sonra "oha bu montajları 1924'te mi yapmışlar?" dedirten, sembollerle dolu, iki kez izlenmesi gereken; taraflı, ama durduğu tarafı güzel temsil edebilmiş bir eisenstein filmi.
  • özellikle kamera açılarıyla sinematografik dil olarak heyecanın hiç azalmaması ve dinamizmin doruklarında ki akış ile hayran bırakır stachka.

    yakov strongen'in haksızlığı kaldıramaması ve işçi sınıfındaki uyanış ile direnen yüzlerce emekçinin direnişi, sekanslar arası geçişlerdeki serinin ve kurgudaki ince düşüncenin oluşuyla harika bir yapım ortaya çıkarmıştır.

    müziklere de ayrı bir paragraf açmak lazım. grevin ruhuna yakışan eserlerin uyumu ile bu film baştan sona bir ders niteliğindedir.

    sergei eisenstein sinemasının en önemli yapıtlarından olan bu film mutlaka izlenmeli ve toplumsal gerçekliğin var oluşu dikkatle düşünülmelidir.
  • eisenstein'ın boğazlanan inek sahnesiyle kör göze parmak değil; el, bacak, kol, kafa soktuğu film.
    evet bir propaganda filmi ama sinematografik dili çok vurucu, geçişler, zoomlar, ajitasyon ve müzik; tam bir trance müziği baştan sona, mükemmel bütünlük var. ve sene 1924.
    oturup defalarca izledikten sonra tebrik etmekten başka yapılacak başka bir şey yok.
  • insan-hayvan eşleşmelerinin betimlemeleri muazzam olan bir film. maymun, bulldog, tilki, baykuş gibi hayvanların casusluk yapan ajanlara benzetilmesi, o ajanların sıradan her insan gibi hayvani kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor.
  • eisenstein'ın anılarına göre, filmin meşhur kıyım sahnesi petrograd gibi şehirlerde kentli ruslar tarafından alkışlarla karşılanmış lakin kırsalda anlaşılamamış. filmi izleyen köylüler, işçilerin kurşunlandığı sahnelerden mezbahada ineğin boğazlandığı sahneye olan sıçramayı teknik bir arıza zannedip salonları terk etmiş.
  • ışık, geçişler, kamera. bu yüz yıllık film sanatın zamanlar üstü olduğunu gösteriyor. masumken suçlanmayı kendisine yediremeyen arkadaşları yakov intihar edince, daha fazla dayanamayan işçiler greve gidip 8 saatlik işgününün gelmesini, kendilerine karşı adil davranılmasını, maaşlara %30 zammı ve çocukların günde en fazla 6 saat çalışmalarını talep ederler. tabii ki patron ve fabrikada pay sahipleri bu istekleri kabul etmedikleri gibi ciddiye bile almazlar ve çarlık rusya'nın polisiyle grevi şiddetli bir şekilde bastırırlar. işçiler arasındaki ajanlar, 4. bölümde grev uzayınca işçilerin evlerindeki yoklukla göz önüne sürülen fakirlik ve lümpen kitlenin polisle, iktidarla bir olup hakkını arayanların davasını sabote etmeleri. yani film yalnızca "yüz sene önce bunu ne kadar güzel çekmişler" diye düşündürmesinden değil, tüm bir hikayeyi, bir mesajı aktarmasından da çok güzel.
  • 1925 yapımı eisenstein* filmi.
    proletaryanın isyanını anlatıyor. olaylar fazlaca dramatize edilmiş. haliyle propagandanın dozu fazla kaçmış. 1925'te yaptığı montajları görünce eisenstein'in yanlış çağda doğduğunu düşünüyor insan.
  • film, lenin'den bir alıntıyla açılır:

    "işçi sınıfının gücü örgüttür. kitlelerin örgütlenmesi olmadan proleter bir hiçtir. örgütlülük her şeydir. örgütlü olmak eylem birliği, pratik faaliyet birliği demektir."

    dilimizdeki karşılığıyla grev, sergey eisenstein'ın sovyet montaj hareketinin ilk büyük filmlerinden biridir ki inanılmaz güçlü ifadeler içeren oldukça politik bir propaganda filmidir. filmi ilk izlediğimde bir ''ne oluyoruz'' şaşkınlığı yaşamıştım. yani sizi bir kargaşanın tam içine atar. ekim devrimi öncesi rusya'da bir fabrika işçilerinin 1903 yılındaki grevine tanık oluyoruz ki yaşananları izlediğinizde siz dahi bir yerlere kaçma girişimde bulunabilirsiniz. ''susma sustukça sıra sana gelecek'' basitliğinde bir grev değil yanlış anlamayın. işçilerin gerilimlerini, yaşadığı zorluklarını ve ardından mevcut rejimin işçiler üzerindeki o müthiş karamsar baskıyı bir hayal edin.

    tabii bu duyguların seyirciye geçmesinin ana nedenlerinden biri de sovyet montaj tekniğidir. eisenstein zaten mektepli adam bu işlerin tillahını yalayıp yutmuş biri. bir filmde çatışma, çarpışma ve şok etkisi yaratan çekimlerin izleyiciyi duygusal olarak etkilemede çok daha etkili olduğuna inandığı sovyet montaj teorilerinin yılmaz savunucusu ve bayrağı en önde taşıyanıdır.

    nedir bu sovyet montaj dersek? yan yana getirilerek oluşturulan iki ayrı görüntü arasında bir ilişki veya anlam oluşturabilen ve bunların yeni fikirler, metaforlar veya semboller oluşturmasını sağlayan bir kurgu tarzıdır kısacası. örneğin, bir sahnede (ki çok alakasız gözükebilir bu size) kesilen bir inek var. devamında işçiler falan tekrar gösterilmeye devam edilir. bu iki görüntü arasındaki sembolik bağlantı bizi doğruca sovyet montaj tekniğine götürür.

    inek ve siviller arasında üçüncü bir anlam oluşturulur. yere yayılmış ölen ve katledilen sivillerin çekimleri, ineğin boğazının bıçakla kesilmesine paraleldir ve inek yavaş yavaş kan kaybeder ki ölüme de yavaş yavaş yaklaşır. sivillerin öldürülmesi ile ineğin öldürülmesi arasında bağlantı kurduğunuz an sovyet montajın içindesiniz demektir. he bu teknik birçok filmde de kullanılmıştır. hemen ilk aklıma gelen ki madem inek kesiminden gidiyoruz; coppola'nın apocalypse now'ında köylülerin törenle bir ineği kesmesi ve hemen sahne sonrası diğer sahneyle ilişki kurulmasında görüyoruz.
hesabın var mı? giriş yap