*

  • türk twitter, tumblr ve blog ortamlarında kullanıla kullanıla bir fiil haline gelmiş sözcükümsü.

    (bkz: stalk)

    stalk'tan farklı olarak pek bi sinsilik ve tehditkarlık içermiyor; anlamı sırf "gizlice takip etmek (edit: çoğunlukla yalnızca internet ortamında)". gerçi stalk ingilizce'de de artık sıkça o anlam ile kullanılıyor tabii.
  • eski sevgilinin her gün düzenli olarak twitter,facebook,foursquare gibi sitelerdeki profilini ziyaret etme olayı. eğer ki hesapları korumalıysa fake hesap açıp eklemeye kadar giden bi çılgınlık bi sapkınlık. aşık olan her türk evladının yaptığı hadise. bi de whatsapp'ta last seet şeysi var tabi. ağa babaları o.
  • takip etmek, bilgi toplamak diyebiliriz kısaca.evet benden size bir taktik geliyor şimdi de, eğer hoşlanılan kız/erkek stalklanacaksa ve elinizde çok az bilgi varsa, hemen giriyoruz googlea, yazıyoruz mail adresini oraya ve girdiği tüm forumları buluyoruz.sonra da ne pis bi geçmişi, ne kadar beklenmedik ilgi alanları ve saçma yorumları olduğunu görüyoruz.forumlarda güzel muhabbet dönme ihtimalinin düşüklüğünü siz de biliyorsunuz.böylece özgüvenimiz artıyor ve benimle çıkmaz düşüncesini bırakıyoruz.
  • genellikle twitter'da gerizekalılar ve kezbanlar tarafından kullanılan kelime. ingilice olan stalk kelimesini alıp türkçe çekimlemiş bu gerizekalılar. ulan o kadar hayatımızın içinde olmasına rağmen googlelamak bile demiyorken stalklamak ne amına koyum. hadi birine stalker dersin onu bir nebze anlarım ama bu stalklamayı kabul edemem ben arkadaş. siz ne gereksiz insanlarsınız lan. ''ay ex-sevgilim beni hala stalklıyo .s.s''
  • biz buna eski sevgililerimizin sosyal mecradaki her türlü hesabını düzenli olarak gizliden kontrol etmek de diyebiliriz.çok büyük incelikleri var tabi ki.stalkerlık yaparken yanlışlıkla arkadaşlık talebi yollama, iki kez dokunarak beş sene önceki fotoğrafını beğenme, gönderisini beğenme gibi mallıklar yapmamak lazım.
    zamanında masa örtülerinden eski sevgilimin yeni sevgilisini bulmuştum.isminin baş harfini arama kısmına yazınca bütün seceresi dökülüyodu.artık gece gündüz nasıl stalkladıysam.bilgisayarım kafayı yedi de format atınca hepsinden kurtuldum.hastalık gibi bişey oluyo bi süre sonra.
    gene de çok şey yapmayın siz ya hiç gerek yok böyle şeylere.
  • bazen gerçekten mecbur kalıyorsunuz ve hep nefret kustuğunuz o bakalım kimler check-in yapmış güzel hatun varsa, ekleyelim. adamlarından olmak durumunda kalıyorsunuz.
    şöyle ki; her gün iş çıkışında arkadaşlarla gidip 2şer bira eşliğinde günün yorgunluğunu attığımız barda oturuyor, iki gün sonra düğünü olan arkadaşımızla gerdek, pompa, gelinin kız kardeşi var mı? temalı taşak geçip, masaya şişe açtırsak mı? sorusunun cevabı için hollanda türkiye maçında hollanda'nın atacağı golü bekliyoruz . (bkz: karşılıklı gol var)
    mekan'ın kapısında, sonradan kuzen olduğunu öğrendiğimiz 2 tane hatun ve yine sonradan kuzenleri olduğunu öğrendiğimiz hafif ılık bir arkadaş beliriyor.
    ilk anda pek oralı olmuyoruz, sonuçta birimiz 2 gün sonra evlenirken diğer ikimizinde aşk ve sex hayatı ortalamanın bi hayli üstünde ve herhangi bi abazanlık durumu söz konusu değil.
    sarışın olan hiçte fena değilmiş diye sesli düşünürken, kızlar içeriye girip oturacak masa aramaya başlıyorlar ki bu sırada sayısız kez göz temasına giriyoruz. (bkz: murat boz bakışı)
    işbu entry' de ismine hülya diyeceğimiz sarışın arkadaşın ısrarı üzerine gelip yan masamıza oturuyorlar ve macera başlıyor.

    masamızda dönen muhabbetin içeriği hiç bir şekilde değişmezken, ben ortama sonradan gelmiş gurbetçi akraba gibi kalıyorum masada.
    ne ufak bir cümle kurabiliyor, ne de yapılan damat şakalarına gülebiliyorum.
    gözüm hep hülyada.
    yan masada da durum pek farklı değil.
    içkiler söyleniyor, şakalar yapılıyor, olmazsa olmaz selfieler çekilip sosyal ortamlarda paylaşılıyor ancak; hülya beni izlemekten, masalarında dönen muhabbete asla dahil olamıyor.
    bi şekilde konuşmalıyım, birşey yapıp tanışmalıyım diye düşünürken, hülya davetkar bir tebessümün ardından gayet yüksek ve her iki masanın duyabileceği bir desibelle ' ben lavaboya gidiyorum ' diyor ve son bir kez daha bana bakıp masadan ayrılıyor.
    gitmem gerekir mi? bilmiyorum ama kendime yakıştıramadığım için masadan kalkmıyorum.

    bu arada hollanda türkiye maçında son 10 dakikaya girilirken, millilerimizin 1-0 üstünlüğü devam ediyor.

    hafif bayansı hareketleriyle dikkat çeken erkek kuzenleri bana bakıp "sikicem iddaa kuponunu da, maç muhabbetini de. kalkıp gitsene amın oğlu" bakışı atıyor ki, bi delilik yapıp masadan kalkıyorum.

    'allahım napıyorum ben, üst düzey bi abazandan ne farkım kaldı? ' diye düşünürken kendimi pisuvarda işerken buluyor ve hesap yapmaya başlıyorum.
    ortalama bir türk kızının tuvalette kalma süresi,muayen günler haricinde yamulmuyorsam 4.5- 5 dakika aralığında. milli maçta da maçkoliğe göre 84.dakika oynandığına göre hanım kızımız tuvaletten çıkmak üzere olmalı.

    ellerimi yıkayıp aynada son kez kendime baktıktan sonra, kapıyı açmamla birlikte hülya'nın yaklaşık 10 saniye önce tuvalletten çıkmış ve köşeyi dönmekte olan sarı saçlarını görüyorum.

    ellerimi yıkamamış veya aynada kendime biraz daha az bakmış olsaydım muhtemelen hülya'yı tam da erkekler tuvaletinin önünden geçerken yakalayabilecek ve konuşma fırsatı bulacaktım ancak şansım el vermiyor ve masaya dönüyorum.
    işte bu gibi durumlarda geriye iki ihtimal kalıyor.
    birincisi; tüm cesaretini toplayıp bir imirzalıoğlu, bir tatlıtuğ özgüveniyle masalarına gidip 'merhaba adım x. sizinle daha önce karşılaşmış olabilir miyiz' standartında bir girişle şansını denemek ki; o adamlardan asla olamadım.
    ikinciside swarm. işte stalklamak tam olarak burada başlıyor.

    hemen telefonumu çıkarıp, önce maçkoliğe, ardından swarm'a giriyor, check-in yapıyorum ve mekanda check-in yapan 35 kişiden hülyayı arıyorum.
    (bkz: check-in yapmak)

    iki kuzenide check-in yapmasına rağmen hülya'nın yapmamış olması ve türkiye hollanda'ya bala göte bi tane atar abi karşılıklı gol çok mantıklı diye düşündüğüm maçta hollanda'nın gol atamaması sonucu 920 liralık iddaa kuponumun yatıyor olması,hayatın bana sen bakarken soyunamıyorum deme şekli olmalı.
    çaresiz kuzeninin profiline giriyor ve arkadaşlarına tıklıyorum.
    720 arkadaş ne zalımın kızı.
    ben nasıl bulayım bu kadar insan içinde hülya'yı? derken, alfabenin ilk harfinde sarı saçlarıyla beni selamlayan hülya'yı görüyorum ve gooooooooool.
    (bkz: sneijder)
    adını soyadını kaybetmemek için telefonumdan ekran görüntüsü alıyorum ve kaydediyorum hülyanın profilini.
    keyfimiz yerinde. masaya şişe açılıyor şarkılara eşlik ediliyor ve tabiki 2 dakikada bir aksatmadan hülya'nın gözleriyle buluşup murat boz bakışı atılıyor.
    önce onlar, yaklaşık 15 dakika sonrada biz ayrılıyoruz mekandan.
    arabaya biner binmez hülya'ya swarm'dan arkadaşlık isteği gönderiyorum.
    henüz kontağı bile çevirmemişken bildirim geliyor.
    milliler uzatmada yıkıldı..
    (bkz: hııaamına)
    eve geliyorum.
    telefonuma bakınca o beklenen haberi görüyorum.
    'vay. arkadaş ekledin. hülya arkadaşlık isteğini kabul etti.'
    önce haliyle facebook üzerinden yürümeyi düşünüyorum ancak hesabını facebookla bağlamamış olacak ki iletişim bölümünde facebook bağlantısı çıkmıyor.
    swarm'daki ismide 'hly' şeklinde kayıtlı olduğundan aratarak bulmakta imkansız.

    çareyi yine kuzenin facebook hesabında buluyorum.
    herkese açık paylaştığı bağlantılardaki beğeni ve yorumlara bakarken hülya'nın 'ayyy bebeğim ne güzel çıkmışsın' yorumunu görüyorum ve dalıyorum profile.
    yaklaşık 15 dakikalık stalklamalar sonucu farkediyorum ki; çok önemli iki sorunum var.
    birincisi hülya arkadaş olarak eklenmiyor ve sadece mesaj atılıyor.
    ikincisi; profil fotoğrafında muhtemelen sevgilisi olan bir adamla fotoğrafı var.
    battı fishing, yan going diyerek mesajı döşüyorum.
    "merhaba. umarım tanımışsındır çünkü aptalca bi konumda kalmak istemem. '

    bilenler bilir. facebookta arkadaşınız olmayan birine mesaj attığınızda o mesajın diğer mesajlar klasörüne düşmesi ve en iyi ihtimalle 30 tane abazanın 'merhaba güzel bayan tanışalım mı? ' mesajının içinden sizin mesajınızın farkedilip okunması haftaları hatta ayları bulabilir.
    eğer bu gece ona bi şekilde ulaşamazsam yarın ulaştığım takdirde o kadar etkili olmaz diye düşünüp bir başka mesajlaşma alternatifi instamessage'dan yürümek için instagramdan takip ediyorum.
    çok geçmeden takip etme isteğimi onaylayıp beni takip etmeye başlıyor.
    adettendir diyor, bir fotoğrafını beğeniyorum. karşılığında 2 fotoğrafımı beğeniyor.
    artık mesaj atmanın tam zamanı diye düşünüp instamessage uygulamasını açtığımda farkediyorum uygulamayı kullanmadığını.
    twitter'dan şansımı deniyip ordanda takip ediyorum ancak geri dönmüyor görmemiş olucak ki.

    kafayı yemek üzere olduğum dakikalarda kendimi yerin dibine sokucak o salak hamleyi yapıyorum.
    bir kadına nereden ulaşılabilirse ordan ulaşmayı denemiş bir erkek olarak daha ne kadar rezil olabilirim ki gazını da arkama alıp swarm'daki son check-ininin altına yorum bırakıyorum.

    "facebook'taki diğer mesajlarını kontrol eder misin?"
    (bkz: yer yarılsada içine girsem denilen anlar)
    facebook mesajında görüldü! uyarısını görür görmez yorumu silerim diye düşünürken yorum siliniyor ve ardından gelen bildirim ne kadar teknoloji özürlü olduğumu birkez daha yüzüme vuruyor.

    "hly size bir mesaj gönderdi. okumak için swarm'ın son güncellemesini yüklemeniz gerekmektedir.

    yeryüzündeki bütün sosyal mecralardan hatuna mesaj atmayı deneyip swarm'a gelen mesajlaşma özelliğinden bi haber olmam kabul edilemez bir durum, ve ben bu seferki çapkınlığıma 6-0 mağlup başlıyordum.
    hemen ilgili güncellemeyi kurup mesajı açıyorum.
    hülya -hayırdır?
    -özür dilerim. yaptığım şeyin ne kadar ahmakça olduğunun farkındayım ve bunun için sağlam bir tokatı hakettiğimi biliyorum.
    ancak bi şekilde sana ulaşmaya çalışıyorum. uzunca zamandır birinin bakışlarından bu kadar etkilenmedim ve bu bakışlardan cesaret alıp yazıyorum bu mesajı. seni tanımak istiyorum."
    hülya - "anlıyorum.ancak sanmıyorum. çünkü benim bi sevgilim var ve şuan askerde"
    bunu duyunca empati yapıyor ve daha fazla rahatsız etmemek için son bir mesaj atıyorum.
    -bilmiyordum. lütfen kusura bakma. sanırım alkolün etkisiyle kendi kendime kuruntu yaptım.
    bir daha tekrarlanmıycağından emin olabilirsin.
    iyi geceler.
    -peki.iyi geceler.

    6-0 geriye düştüğüm maçı sneijder'in üstüste attığı kibarlık golleriyle 6-6 ya getirip bu kısa aşk hikayemin bitişi şerefine bi sigara yakıyorum ki swarm'dan bir mesaj daha geliyor.

    -ancak itiraf etmek gerekirse çok güzel konuşuyosun ve bundan etkilenmemek mümkün değil.
    kısa bi mesajlaşmanın ardından sadece arkadaşça olucağına söz verip yarın masum bi kahve içmeyi teklif ediyorum.
    gelen cevap müthiş.
    -böyle güzel konuşmaya devam edersen tabiki olur.
    - bu aptalca uygulamanın dandik mesajlaşma hizmetine beni mecbur bırakmazsan en güzel konuşan hep ben olurum.
    -0537224.....
    whatsapp'ta bir kaç mesajlaşmanın ve uyumadan önce sesini duysam? hamlesinin ardından iyi geceler dilekleri eşliğinde uyuyoruz.
    ertesi gün akşam 9 sularında buluşuyor ve ısınan havanın etkisiyle kahve içmek yerine sahilde kayalıklara oturup bira içmeye karar veriyoruz.
    laf dönüp dolaşıp askerdeki sevgilisine gelince sevgilisiyle arasında ki sorunlardan bahsediyor.
    bu cümlelerden cesaret alıp sarılıyorum.
    yarım saat boyunca sarılmış vaziyette oturduktan sonra olanlar oluyor.
    ilk gün aşıkları gibi, titreye titreye öpüşelim mi?

    birkaç saat içinde evine bırakıyorum ve taksiye binip mesaj atıyorum.
    - son olmasın.
    gelen cevap ummadığım cinsten.
    -yalvarırım ilk ve son olsun.
    -neden?
    -masumca bir kahveydi planımız. ancak ben kendimi seni yarın da görmenin planlarını yaparken buldum.
    yanındayken çok heyecanlandım. bu durumun böyle devam etmesi çok kötü.
    sana bişeyler hissetmekten korkuyorum.
    lütfen bir daha beni arama.
    ısrar etmeyip, hoşçakal yazıp numarasını sildim.
    bugün hülya'nın, instagrama koyduğum son fotoğrafı stalklarken, yanlışlıkla beğenmesi sonucu keşfettim bu stalklamak terimini.
    oldukçada yaygınmış dünyada.
    son olarak; yeni başlayanlar için bir kaç hayat kurtaran tavsiye vereyim.
    -kullandığınız uygulamayı iyice öğrenmeden, stalklamaya kalkmayın.
    -instagramda fotoğrafın üstüne çift tıklayınca fotoğraf büyümüyor. sakın denemeyin.
    -kadınlara asla güvenmeyin.

    entry sahibinden aforizma editi:

    " sadık kadın yoktur, ne zaman öpüceğini bilmeyen erkek vardır! "
  • insan psikolojisi için zararlıdır.
    ilgi duyulan kişiye olan duyguları daha da şiddetlendirir.
    her gördüğün içerikten kendine pay çıkarmaya başlarsın.
    sonra çıkarımlarının boş olduğunu görüp mutsuz olursun.
    mümkün olduğunca uzak durun.
  • benim kadar cool birini bile yaptırmaya mecbur bıraktı o. hayır yani stalklamayı sevmem huyum değil ama mecbur kaldım çünkü biraz daha haber alamasam çatlıcaktım. offff hayırlısı ya sabır....
  • sosyal medya sayesinde gündelik bir aktiviteye dönüşmüş olaydır. bir bakıyorum xxxxx sayfasında yorum yapmış çocuğun amcasının facebook sayfasındaki fotoğraflara bakıp gülüyorum. hayret bir şey.
  • "ne takip etcem yaa!" diyenleri bile manyak eden araştırma hali.
hesabın var mı? giriş yap